Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

Hızlı Gitmek Lazım

Hızlı Gitmek Lazım İşte İstanbulda beklenen kış ve beklenen kar. Bir gün öncesi hava güzeldi. Güneşli ve biraz soğuk. Arkadaşımı ziyaret etmek istediğimi söylemiştim. Arkadaşım da, -"Hay, Hay. Memnuniyet duyarız. Buyurun, gelin. Bekliyoruz. Konum atacağım" demişti. Sabah kalktığımda hava oldukça sığuk. Tipi kar yağışlı. İçimden bir ses, -"Gitme bugün. Başka birgün gidersin, hem bak hava oldukça soğuk. Yakın bir yer değilki" diyordu. İçimden gelen başka bir ses ise, -"Hayır, gitmelisin. Söz verdin arkadaşına. Hem sen bundan daha soğuk günlerde, karda, kışta, tipide dağlardan odun getirirdin. Dağ köylerinde görev yaparken yaya yarım saat yol yürüyerek şehire gidiyordun, vs." diyordu. Elbette söz verildimmi sözü yerine getirmek elzemdir. En önce gelir. Yoksa hakda kalırız. Allah Azze ve Celle sözünde durmanın gerekli olduğunu şu ayetlerde açıkça beyan ediyor. "...Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü herkes verdiği sözden mutlaka sorguya çekilecektir" İsra Suresi, 34.Ayet "O mü’minler, kendilerine tevdî edilen her türlü emâneti korur ve verdikleri sözleri tastamam yerine getirirler." Mü'minun Suresi, 8. Ayet ve Mearic 32. Ayet Mahmutbey Metro İstasyonuna gitmek için asansöre koşuyoruz yanımdaki kişiyle. Yanımdaki kişi, -"Acele edelim, hızlı gitmek lazım" dedi. Kapı kapanırken başka biri kolunu uzattı içeri, asansör kapısı tekrar açıldı. İçeri iki kişi daha girdi. Onlarda hem acele ediyorlar hem de kapıda duruyor ve arkadaşına, -"Koş, Ali koş" diye bağırıyordu. Bu esnada biri bayan iki kişi daha bindi asansöre. Beklediği kişi de geldi asansör doldu. Acele etmek lazım diyen kişi tekrar, -"Acele etmek lazım" diye tekrarladı, ben de, -"Hep birlikte acele etmek lazım" dedim. Bir başkası da, -"Paylaşımcı da olmak lazım"dedi. Burada herkes dersini almıştı. Çünkü göz göze gelmiştik 'Acele etmek lazım' diyen kişi ile. Metrodan indiğimde yirmi dakikalık yolum vardı yaya olarak. Şemsiyemi rüzgarın geldiği yön, önüme doğru tutuyordum. Tipi halinde yağan kar ve soğuğu engellesin diye, Ziyaret saatim öğlen namazı sonrası idi. Bu esnada öğlen ezanı okunmaya başladı. Öncelik Allah Azze ve Celleye olan sözümü yerine getirmeli dedim kendi kendime, O'na olan borcumu ödemeliydim. Anlaşmamız vardı 'KÂLÛ BELÂ' da. Rabbimiz bize, -" Ben sizin Rabbiniz miyim değil miyim" dediğinde ruhların hepsi, -"EVET YA RABBİ. SEN BİZİM RABBİMİZSİN" diye söz vermiştik. Yapılalı dört yıl olmuş cami. Cami gerçekten görülmeye değer. Huzurla, sevinçle secde edilecek güzellikte ve bir o kadar da temiz. Açık yeşil renkte duvar fayanslarıyla kaplı olan caminin tabanı masmavi alttan ısıtmalı halılarla kaplı. Kürsi, minber, mihrab üst kat, müezzin mahfili her şey düşünülmüş. Pırıl pırıl. Bir eksiği vardı bize göre. Keşke gençler ve çocuklar da olsaydı namaz saflarımızda. Ama maalesef çocukların namaz vakitlerinde derslerde olması bırakın namaz vakitlerini, pek azı hariç, binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca çocuklarımızın, gençlerimizin vakit namazlarını kılabilmeleri ve camiye gidebilmeleri mümkün değil. Cuma namazına bile gitmeleri mümkün olmuyor. Namazsız, Cumasız bir nesil haline geliyor çocuklarımız, torunlarımız, neslimiz. Bazı insanların yanınızda olmayışı, sizde bir şeylerin eksikliğini hissettiriyor. Bu her zaman, her yerde ve hatta Allah Azze ve Celle'nin evlerinde bile. Ahmet Aydın 09.01.2024
Ekleme Tarihi: 10 Ocak 2024 - Çarşamba

Hızlı Gitmek Lazım

Hızlı Gitmek Lazım İşte İstanbulda beklenen kış ve beklenen kar. Bir gün öncesi hava güzeldi. Güneşli ve biraz soğuk. Arkadaşımı ziyaret etmek istediğimi söylemiştim. Arkadaşım da, -"Hay, Hay. Memnuniyet duyarız. Buyurun, gelin. Bekliyoruz. Konum atacağım" demişti. Sabah kalktığımda hava oldukça sığuk. Tipi kar yağışlı. İçimden bir ses, -"Gitme bugün. Başka birgün gidersin, hem bak hava oldukça soğuk. Yakın bir yer değilki" diyordu. İçimden gelen başka bir ses ise, -"Hayır, gitmelisin. Söz verdin arkadaşına. Hem sen bundan daha soğuk günlerde, karda, kışta, tipide dağlardan odun getirirdin. Dağ köylerinde görev yaparken yaya yarım saat yol yürüyerek şehire gidiyordun, vs." diyordu. Elbette söz verildimmi sözü yerine getirmek elzemdir. En önce gelir. Yoksa hakda kalırız. Allah Azze ve Celle sözünde durmanın gerekli olduğunu şu ayetlerde açıkça beyan ediyor. "...Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü herkes verdiği sözden mutlaka sorguya çekilecektir" İsra Suresi, 34.Ayet "O mü’minler, kendilerine tevdî edilen her türlü emâneti korur ve verdikleri sözleri tastamam yerine getirirler." Mü'minun Suresi, 8. Ayet ve Mearic 32. Ayet Mahmutbey Metro İstasyonuna gitmek için asansöre koşuyoruz yanımdaki kişiyle. Yanımdaki kişi, -"Acele edelim, hızlı gitmek lazım" dedi. Kapı kapanırken başka biri kolunu uzattı içeri, asansör kapısı tekrar açıldı. İçeri iki kişi daha girdi. Onlarda hem acele ediyorlar hem de kapıda duruyor ve arkadaşına, -"Koş, Ali koş" diye bağırıyordu. Bu esnada biri bayan iki kişi daha bindi asansöre. Beklediği kişi de geldi asansör doldu. Acele etmek lazım diyen kişi tekrar, -"Acele etmek lazım" diye tekrarladı, ben de, -"Hep birlikte acele etmek lazım" dedim. Bir başkası da, -"Paylaşımcı da olmak lazım"dedi. Burada herkes dersini almıştı. Çünkü göz göze gelmiştik 'Acele etmek lazım' diyen kişi ile. Metrodan indiğimde yirmi dakikalık yolum vardı yaya olarak. Şemsiyemi rüzgarın geldiği yön, önüme doğru tutuyordum. Tipi halinde yağan kar ve soğuğu engellesin diye, Ziyaret saatim öğlen namazı sonrası idi. Bu esnada öğlen ezanı okunmaya başladı. Öncelik Allah Azze ve Celleye olan sözümü yerine getirmeli dedim kendi kendime, O'na olan borcumu ödemeliydim. Anlaşmamız vardı 'KÂLÛ BELÂ' da. Rabbimiz bize, -" Ben sizin Rabbiniz miyim değil miyim" dediğinde ruhların hepsi, -"EVET YA RABBİ. SEN BİZİM RABBİMİZSİN" diye söz vermiştik. Yapılalı dört yıl olmuş cami. Cami gerçekten görülmeye değer. Huzurla, sevinçle secde edilecek güzellikte ve bir o kadar da temiz. Açık yeşil renkte duvar fayanslarıyla kaplı olan caminin tabanı masmavi alttan ısıtmalı halılarla kaplı. Kürsi, minber, mihrab üst kat, müezzin mahfili her şey düşünülmüş. Pırıl pırıl. Bir eksiği vardı bize göre. Keşke gençler ve çocuklar da olsaydı namaz saflarımızda. Ama maalesef çocukların namaz vakitlerinde derslerde olması bırakın namaz vakitlerini, pek azı hariç, binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca çocuklarımızın, gençlerimizin vakit namazlarını kılabilmeleri ve camiye gidebilmeleri mümkün değil. Cuma namazına bile gitmeleri mümkün olmuyor. Namazsız, Cumasız bir nesil haline geliyor çocuklarımız, torunlarımız, neslimiz. Bazı insanların yanınızda olmayışı, sizde bir şeylerin eksikliğini hissettiriyor. Bu her zaman, her yerde ve hatta Allah Azze ve Celle'nin evlerinde bile. Ahmet Aydın 09.01.2024
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.