Ahsen Meryem Süveyda
Köşe Yazarı
Ahsen Meryem Süveyda
 

Tanrı Yoksa İnsan Yok

Tanrı Yoksa İnsan Yok Akıl hiç şüphesiz insanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melikesidir. Sözlükte mastar olarak “men etmek, engellemek, alıkoymak, köstek, bağlamak” gibi anlamlara gelir. Felsefe ve mantık da “varlığın hakikatini idrak eden, maddi olmayan fakat maddeye tesir eden bir cevher, maddeden şekilleri soyutlayarak kavram haline getiren ve bunlar arasında ilişki kurarak önermelerde bulunan, kıyas yapabilen güç” demektir. Çamlıca Yaşamın içerisinde, doğru ile yanlışı, kötü ile iyiyi ayırt edebilen güç olan akıl, bu yönüyle yaşama yön verme ve konumlandırmada önemli fonksiyona sahiptir. Lâkin araçsallaşan akıl, hadsizce tabiata ve hemcinsine hükmetme noktasına gelince, tanrısallaşan insanı da araçsallaştırdı. Bu döngü onu, insan fıtratına, tabiat sistemine, hemcinsine yabancı, duyarsız ve hatta gaddar kıldı. Focualt’ın tespiti ile antroposentrik insan tasavvuru önce tanrıyı sonra insanı öldürdü. En basit tanımıyla “makinenin buluşu” nu “Nietzche, aktif Nihilizm yaklaşımıyla esasında tanrı endeksli tüm insaf ritüellerini ortadan kaldırdı. Nietzche mantığı; bugün algı ötesi, bilişim teknolojisi ve biyoteknoloji ikilisi ile tanrı rolüne soyunmuşluk, insafsızlığı devam ettiriyor. İnsan aklına kutsallık atfeden seküler batı düşüncesi, bir tek kendi kendine yetebilenin Allah olduğunu unutup, kendine atfetti. En elzem olanıysa, bu ulaşılmaz zeka kapasitesini elite verirken fonksiyonsuz, işe yaramaz koca yığınlar oluşturdu. Oysa David Hume’nin dediği gibi “akıl tutkunun kölesiydi.” Kosmos içerisinde, küreselcilerin inşa etmeye çalıştığı insan ve toplum modeli belli bir evreye gelmiş olacak ki, korona senaryoları belli paradigmalarla devam ediyor. Diyebiliriz ki insan ve insanlık hiçbir dönem olmadığı kadar her boyutuyla hakikate gebe görünüyor. İçerisinde insafı, merhameti, adaleti barındıran hakikati anlamak, haykırmak ve insanlara ulaştırmaksa, aklı kutsayanların kölesi olmakla değil, akıl melikelerini kullanmakla mümkün. Hakikat ve hakikatin insan yararına dönüşü, aklı kutsamaktan değil akletmekten geçer. “Andolsun ki biz, akleden bir topluluk için oradan “ibret alacak” apaçık bir ayet bıraktık.” Ankebut-33 Ahsen Meryem Süveyda
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2022 - Pazar

Tanrı Yoksa İnsan Yok

Tanrı Yoksa İnsan Yok Akıl hiç şüphesiz insanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melikesidir. Sözlükte mastar olarak “men etmek, engellemek, alıkoymak, köstek, bağlamak” gibi anlamlara gelir. Felsefe ve mantık da “varlığın hakikatini idrak eden, maddi olmayan fakat maddeye tesir eden bir cevher, maddeden şekilleri soyutlayarak kavram haline getiren ve bunlar arasında ilişki kurarak önermelerde bulunan, kıyas yapabilen güç” demektir. Çamlıca Yaşamın içerisinde, doğru ile yanlışı, kötü ile iyiyi ayırt edebilen güç olan akıl, bu yönüyle yaşama yön verme ve konumlandırmada önemli fonksiyona sahiptir. Lâkin araçsallaşan akıl, hadsizce tabiata ve hemcinsine hükmetme noktasına gelince, tanrısallaşan insanı da araçsallaştırdı. Bu döngü onu, insan fıtratına, tabiat sistemine, hemcinsine yabancı, duyarsız ve hatta gaddar kıldı. Focualt’ın tespiti ile antroposentrik insan tasavvuru önce tanrıyı sonra insanı öldürdü. En basit tanımıyla “makinenin buluşu” nu “Nietzche, aktif Nihilizm yaklaşımıyla esasında tanrı endeksli tüm insaf ritüellerini ortadan kaldırdı. Nietzche mantığı; bugün algı ötesi, bilişim teknolojisi ve biyoteknoloji ikilisi ile tanrı rolüne soyunmuşluk, insafsızlığı devam ettiriyor. İnsan aklına kutsallık atfeden seküler batı düşüncesi, bir tek kendi kendine yetebilenin Allah olduğunu unutup, kendine atfetti. En elzem olanıysa, bu ulaşılmaz zeka kapasitesini elite verirken fonksiyonsuz, işe yaramaz koca yığınlar oluşturdu. Oysa David Hume’nin dediği gibi “akıl tutkunun kölesiydi.” Kosmos içerisinde, küreselcilerin inşa etmeye çalıştığı insan ve toplum modeli belli bir evreye gelmiş olacak ki, korona senaryoları belli paradigmalarla devam ediyor. Diyebiliriz ki insan ve insanlık hiçbir dönem olmadığı kadar her boyutuyla hakikate gebe görünüyor. İçerisinde insafı, merhameti, adaleti barındıran hakikati anlamak, haykırmak ve insanlara ulaştırmaksa, aklı kutsayanların kölesi olmakla değil, akıl melikelerini kullanmakla mümkün. Hakikat ve hakikatin insan yararına dönüşü, aklı kutsamaktan değil akletmekten geçer. “Andolsun ki biz, akleden bir topluluk için oradan “ibret alacak” apaçık bir ayet bıraktık.” Ankebut-33 Ahsen Meryem Süveyda
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.