KÂİNATTAKİ TECEDDÜT VE TEGAYYÜR (3)
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">DYO, Marshall veya Filli Boya fabrikaları binlerce renkte boya imal ediyor ama; onlar bile basit ve adi topraktan, basit ve kokuşmuş hayvan gübresinden bu işi asla<br />
yapamaz ki onların makinelerini renk işinde kullanalım. Hem yapsa bile sayısız bitki için o kadar makineyi, fabrikayı, hem mikro boyutta hem de görünmez olarak nasıl yaparız. Bitki yani bina büyüdükçe binlerce çiçek açan ağaçlar gibi nesnelerde boya ve koku ihtiyacı arttıkça görünmeyen fabrikaları nasıl büyüteceğiz. Oralarda çalışacak görünmez mühendis ve teknisyenleri nasıl ayarlayacağız. Büyüyen işe göre bunların sayılarını ve kalitelerini de hemen nasıl arttıracağız.<br />
İnşaat büyüdükçe demirlerin kalınlaştırılması gerektikçe nasıl davranacağız. Çünkü canlı ve daima gelişen, değişikliğe uğrayan, tahvil edilen, tebdil edilen, yenilenen çok farklı bir yapıyla karşı karşıyayız. Ve bütün bunlar hakîmane, maslahatkârane ve hikmetperverâne yapılmak mecburiyetinde. Şekiller, renkler, kokular harika olmalı.<br />
Bal arıları kovanlarından uçunca onların gözlerindeki hassas hücrelerin algılaması, kolayca bal toplayacağı çiçekleri bulması için ültraviyole ışınların da neşri gerekli. Bu ışınlar nasıl halledilecek.<br />
Arılarla böceklerin tozlaşma için çiçeklere çağrılması hangi kokularla yapılmalı. Bunu nasıl anlayacağız. O kadar böceğin hissiyatını nasıl tespit edebiliriz. Etsek de onlara uygun imalatı bu çiçeklerin vücudunda nasıl beceririz.<br />
Ayrıca, bitkilerle beslenen hayvanların ihtiyaçlarına göre nasıl üretim yaparız. Çünkü bitkiler sadece koku ve renkleriyle insanlara hizmet etmiyor. İnsan ve hayvanların pek çok ihtiyacı hep onlardan karşılanıyor, biz bunları inşaatımızda nasıl düşünür, nasıl gerçekleştiririz.<br />
Bitmiyor, bitmiyor... Ya sıcak ve soğukta ne olacak. Klima ve kalorifer yerine bu bitkilere, yani bu yeni binamıza nasıl bir teknolojiyi taşımalıyız. Gözenek hücrelerinin yani binamızın pencerelerinin otomatik olarak ısı değişmelerine duyarlı hale gelişi için nasıl şeyler düşünelim. Tüycüklerle yalıtım mı yapalım. O kadar küçük tüycüğü nasıl imal eder nasıl sayısız bitkilere taşırız. Bunların sistemleri nasıl olmalı. Elektrikle mi çalışmalı. Nükleer bir yakıt mı bulunmalı. Hem bitki mesela kutuplarda ise veya çölde bulunuyorsa onda nasıl değişiklik yapılmalı. Bu sistemimize ne kadar garanti verebiliriz. Garantimizi gerçekleştirebilir miyiz. Bunlar sonunda kar mı zarar mı ederiz.<br />
Ayni şeyleri HAYVANLARDA; RAHİMLERDE ve YUMURTALARDA da düşününce acaba daha neleri değerlendirmeliyiz. Ülkemizde bile hala olmayan nükleer santrallerin her hücreye mitakondri olarak, onlarcasını nasıl imal ederiz. Hele sayısız canlı vücutlarındaki sayısız hücrelerine ayni ve belki daha karmaşık işler için nasıl yetişiriz.<br />
Bütün bunların, bu tür YAPILARIN, bu İNŞAATLARIN ne planlarının çizimine ne malzemesine bulunması veya imaline ve ne de yapımına, inşasına asla ve kesinlikle muvaffak olamayız.<br />
Daima YENİLENEN, TAGAYYÜR ve TEBEDDÜLE uğrayan canlı vücutlarda bu faaliyetlerin de kadar müthiş bir tarzda gerçekleştiği görülmüyor mu. Sonsuz bir ilim ve irade ile nihayetsiz bir kudretin varlığı bütün azametiyle anlaşılmıyor mu.<br />
Allah maddî ve manevî rahmetlerini bu karışık ve kurak zemindeki yurdumuza, milletimize göndersin inşallah. On altı büyük devlet kuran, dünyaya İslam bayraktarlığıyla insanlığı ve medeniyeti yayan milletimizi bu oldukça karmaşık zeminden hayırla çıkartsın. Bizi birbirimize düşürtmesin; sevdirsin. Kalplerimizi yumuşatsın. Basit fikir ayrılıklarıyla, incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerle meşgul ettirmesin. Tekrar insanlığa saadet taşıyan unsurlar haline, ecdadımıza layık şekle çevirsin.<br />
Allah’ım bu ve buna benzer tefekkürlerle senin sonsuz ilim ve kudretini hakkalyakîn idrak ettik. Biz bir türlü insanca yaşamayı beceremiyoruz. Öncelikleri belirleyemiyoruz. Senin Habibin’in ASM,.getirdiği o harika düsturlara teslim olamıyoruz. Bize sen yardım et. Bizleri ve bütün insanları Marziyatına uygun hale getir. Bizi insanca ve beraber yaşamaya muvaffak et. Amin.</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Halil KÖPRÜCÜOĞLU </div>
Ekleme
Tarihi: 27 Nisan 2020 - Pazartesi
KÂİNATTAKİ TECEDDÜT VE TEGAYYÜR (3)
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">DYO, Marshall veya Filli Boya fabrikaları binlerce renkte boya imal ediyor ama; onlar bile basit ve adi topraktan, basit ve kokuşmuş hayvan gübresinden bu işi asla<br />
yapamaz ki onların makinelerini renk işinde kullanalım. Hem yapsa bile sayısız bitki için o kadar makineyi, fabrikayı, hem mikro boyutta hem de görünmez olarak nasıl yaparız. Bitki yani bina büyüdükçe binlerce çiçek açan ağaçlar gibi nesnelerde boya ve koku ihtiyacı arttıkça görünmeyen fabrikaları nasıl büyüteceğiz. Oralarda çalışacak görünmez mühendis ve teknisyenleri nasıl ayarlayacağız. Büyüyen işe göre bunların sayılarını ve kalitelerini de hemen nasıl arttıracağız.<br />
İnşaat büyüdükçe demirlerin kalınlaştırılması gerektikçe nasıl davranacağız. Çünkü canlı ve daima gelişen, değişikliğe uğrayan, tahvil edilen, tebdil edilen, yenilenen çok farklı bir yapıyla karşı karşıyayız. Ve bütün bunlar hakîmane, maslahatkârane ve hikmetperverâne yapılmak mecburiyetinde. Şekiller, renkler, kokular harika olmalı.<br />
Bal arıları kovanlarından uçunca onların gözlerindeki hassas hücrelerin algılaması, kolayca bal toplayacağı çiçekleri bulması için ültraviyole ışınların da neşri gerekli. Bu ışınlar nasıl halledilecek.<br />
Arılarla böceklerin tozlaşma için çiçeklere çağrılması hangi kokularla yapılmalı. Bunu nasıl anlayacağız. O kadar böceğin hissiyatını nasıl tespit edebiliriz. Etsek de onlara uygun imalatı bu çiçeklerin vücudunda nasıl beceririz.<br />
Ayrıca, bitkilerle beslenen hayvanların ihtiyaçlarına göre nasıl üretim yaparız. Çünkü bitkiler sadece koku ve renkleriyle insanlara hizmet etmiyor. İnsan ve hayvanların pek çok ihtiyacı hep onlardan karşılanıyor, biz bunları inşaatımızda nasıl düşünür, nasıl gerçekleştiririz.<br />
Bitmiyor, bitmiyor... Ya sıcak ve soğukta ne olacak. Klima ve kalorifer yerine bu bitkilere, yani bu yeni binamıza nasıl bir teknolojiyi taşımalıyız. Gözenek hücrelerinin yani binamızın pencerelerinin otomatik olarak ısı değişmelerine duyarlı hale gelişi için nasıl şeyler düşünelim. Tüycüklerle yalıtım mı yapalım. O kadar küçük tüycüğü nasıl imal eder nasıl sayısız bitkilere taşırız. Bunların sistemleri nasıl olmalı. Elektrikle mi çalışmalı. Nükleer bir yakıt mı bulunmalı. Hem bitki mesela kutuplarda ise veya çölde bulunuyorsa onda nasıl değişiklik yapılmalı. Bu sistemimize ne kadar garanti verebiliriz. Garantimizi gerçekleştirebilir miyiz. Bunlar sonunda kar mı zarar mı ederiz.<br />
Ayni şeyleri HAYVANLARDA; RAHİMLERDE ve YUMURTALARDA da düşününce acaba daha neleri değerlendirmeliyiz. Ülkemizde bile hala olmayan nükleer santrallerin her hücreye mitakondri olarak, onlarcasını nasıl imal ederiz. Hele sayısız canlı vücutlarındaki sayısız hücrelerine ayni ve belki daha karmaşık işler için nasıl yetişiriz.<br />
Bütün bunların, bu tür YAPILARIN, bu İNŞAATLARIN ne planlarının çizimine ne malzemesine bulunması veya imaline ve ne de yapımına, inşasına asla ve kesinlikle muvaffak olamayız.<br />
Daima YENİLENEN, TAGAYYÜR ve TEBEDDÜLE uğrayan canlı vücutlarda bu faaliyetlerin de kadar müthiş bir tarzda gerçekleştiği görülmüyor mu. Sonsuz bir ilim ve irade ile nihayetsiz bir kudretin varlığı bütün azametiyle anlaşılmıyor mu.<br />
Allah maddî ve manevî rahmetlerini bu karışık ve kurak zemindeki yurdumuza, milletimize göndersin inşallah. On altı büyük devlet kuran, dünyaya İslam bayraktarlığıyla insanlığı ve medeniyeti yayan milletimizi bu oldukça karmaşık zeminden hayırla çıkartsın. Bizi birbirimize düşürtmesin; sevdirsin. Kalplerimizi yumuşatsın. Basit fikir ayrılıklarıyla, incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerle meşgul ettirmesin. Tekrar insanlığa saadet taşıyan unsurlar haline, ecdadımıza layık şekle çevirsin.<br />
Allah’ım bu ve buna benzer tefekkürlerle senin sonsuz ilim ve kudretini hakkalyakîn idrak ettik. Biz bir türlü insanca yaşamayı beceremiyoruz. Öncelikleri belirleyemiyoruz. Senin Habibin’in ASM,.getirdiği o harika düsturlara teslim olamıyoruz. Bize sen yardım et. Bizleri ve bütün insanları Marziyatına uygun hale getir. Bizi insanca ve beraber yaşamaya muvaffak et. Amin.</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Halil KÖPRÜCÜOĞLU </div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.