HASİP TAYLAN
Köşe Yazarı
HASİP TAYLAN
 

KUR’AN VE HADİS IŞIĞINDA DÜNYA HAYATI (20)

<p>&nbsp;</p> <p><strong>4) Sevgide Şirk:</strong> Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;yı sever gibi, O&#39;nun yarattığı herhangi bir varlığa muhabbet beslemektir. Zira Allah&rsquo;a (c.c) olan sevgi ve O&rsquo;nu tazim her şeyin fevkinde, her şeyden beri ve sadece O&rsquo;nun i&ccedil;in olmalıdır. Aksi durumda şu Ayet-i kerimede de zikredildiği gibi Allah&rsquo;a şirk koşmuş olunacaktır.</p> <p><strong><span dir="RTL">وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُباًّ لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعاًۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعَذَابِ </span></strong><strong>&ldquo;İnsanlardan bazıları, Allah&#39;ın peşisıra O&rsquo;na ortak koşarlar. Allah&#39;ı sever gibi onları severler. H&acirc;lbuki İman edenler i&ccedil;in ise, Allah sevgisi her şeyden &uuml;st&uuml;nd&uuml;r. O zalimler, azabı g&ouml;recekleri zaman, b&uuml;t&uuml;n kuvvetin Allah&#39;a mahsus olduğunu ve Allah&#39;ın da şiddetli azap sahibi olduğunu bir bilseler.) </strong>(Bakara 165)</p> <p>Bu &acirc;yet bize g&ouml;steriyor ki, il&acirc;hlık m&acirc;nasında son derece sevgi, bir esastır. Ve mabud, en y&uuml;ksek seviyede sevilen şeydir. B&ouml;yle son derece sevilen şeyler, ne olursa olsun, mabud edinilmiş olur. Sevginin h&uuml;km&uuml; ise itaattır. Bunun i&ccedil;in mabuda son derece itaat edilir. Her insanın tuttuğu yolda hareket başlangıcı onun mabududur. İnsanlar tarafından b&ouml;yle sevgiyle mabud mertebesi verilerek Allah&#39;a denk tutulan şeyler o kadar &ccedil;eşitlidir ki; bir taştan, bir maden par&ccedil;asından, bir ottan, bir ağa&ccedil;tan tutun da g&ouml;k cisimlerine, ruhlara, meleklere kadar &ccedil;ıkar. Bununla beraber: &quot;onları severler&quot; ifadesindeki akıl sahiplerine ait olan &quot;onlar&quot; zamiri bunların &ouml;zellikle akıllılar kısmını a&ccedil;ık&ccedil;a ifade etmektedir.</p> <p>Bunun i&ccedil;indir ki, değerli tefsirciler, denk, benzer m&acirc;n&acirc;sına gelen &quot;end&acirc;d&quot;ı &quot;Allah&#39;a isyanda itaat ettikleri liderleri, başkanları ve b&uuml;y&uuml;kleri&quot; diye a&ccedil;ıklamışlardır. Bu zamirin, tağlib yoluyla diğer putları da kapsamına alması takdirinde bile bu m&acirc;n&acirc; a&ccedil;ıktır.</p> <p>Ger&ccedil;ekten servet, b&uuml;y&uuml;kl&uuml;k, kuvvet, makam, itibar, g&uuml;zellik gibi herhangi bir &uuml;mide sebep sayılan dilberler, kahramanlar, h&uuml;k&uuml;mdarlar gibi insanları, Allah gibi seven ve onlar uğrunda her şeyi g&ouml;ze alan nice kimseler vardır ki bu, şirk konusunun putperestlik esasını, insanlığın en b&uuml;y&uuml;k yarasını teşkil eder.</p> <p>Bunun i&ccedil;in Allah&#39;ın velileri, peygamberleri ve melekleri gibi sevgili kullarını severken &acirc;yet-i kerimenin kapsamını iyi d&uuml;ş&uuml;nmeli; sevgilerini, Allah sevgisi derecesine vardırmaktan ka&ccedil;ınmalıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah i&ccedil;in sevmekle, Allah&#39;ı sever gibi sevmek arasındaki farkı bilmek gerekir. Allah&#39;ı sevenler, Allah&#39;ın yolunda giden sevgili kullarını da severler. Fakat Allah&#39;ı sever gibi değil, Allah i&ccedil;in severler ve bu sevgi ile Allah yolunda onlara uyarlar. Nitekim Cenab-ı Hakk (c.c) Resul&uuml;ne:&nbsp; <strong>.</strong> <strong><span dir="RTL">قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪ي</span></strong><strong><span dir="RTL">م</span></strong> &nbsp;&quot;Ey Muhammed! <strong>De ki: Eğer siz Allah&#39;ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve g&uuml;nahlarınızı mağfiret eylesin. Ş&uuml;phesiz Allah ğafur ve rahimdir&quot; </strong>(&Acirc;l-i İmr&acirc;n, 31).</p> <p>Buna g&ouml;re Allah&#39;ın sevdiği kullarını sevmek ve onlara uymak, g&uuml;nah ve şirk değildir. Tersine Allah sevgisine delil olur. Fakat bu sevgi, hi&ccedil;bir zaman Allah sevgisi gibi olmamalıdır. Yani hıristiyanların Hz. İsa hakkında yaptıkları gibi onları mabud derecesine &ccedil;ıkaracak bir ibadet şekli olmamalıdır. Bunun en g&uuml;zel misalini, m&uuml;sl&uuml;manlığın iman anahtarı olan kelime-i şehadetinde ve ibadetin başı olan namazında buluruz. Bir m&uuml;sl&uuml;man &quot;Ben şehadet ederim ki, Allah&#39;tan başka hi&ccedil;bir il&acirc;h yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O&#39;nun kulu ve peygamberidir.&quot; derken Allah&#39;tan başka b&uuml;t&uuml;n mabudların hepsini reddedip atar da bu temiz kalb ile Peygamberi Hz. Muhammed&#39;in O&#39;na kulluk ve peygamberlikle bağlılığını tasdik eder ve Allah i&ccedil;in bu ger&ccedil;eğe şahitliğini arz eder. Bu şehadette Allah&#39;tan sonra Peygamber&#39;e bir sevgi ilanı vardır. İman bu sevgi ile tamam olur. Fakat Allah sevgisi, y&uuml;ce Mevl&acirc;nın birliği ile bunun yanında Hz. Muhammed sevgisi, Allah&#39;a kulluğu ve peygamberliği cihetiyledir. İşte Allah i&ccedil;in sevmenin en b&uuml;y&uuml;k &ouml;rneği!</p> <p>Buna karşılık velileri, peygamberleri veya ruhlarını ya da melekleri, m&uuml;şriklerin araya giren mabudları gibi bir il&acirc;hlık payı vererek sevmek, onları severken Allah&#39;ı ve Allah&#39;ın emirlerini unutmak, onlar adına kurbanlar kesmek, &acirc;yinler yapmak, onların isimlerini &quot;Bismillah&quot; gibi işlerin başı kabul etmek, &quot;Onları, Allah&#39;ı sever gibi severler.&quot; ifadesinin tam anlamıyla ş&uuml;phe yok ki, bir şirk ve k&uuml;f&uuml;rd&uuml;r. Ayrıca b&ouml;yle yapmak, onlardan uzaklaşmaktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; onlar ancak Allah&#39;ı sevmişlerdir. &Uuml;z&uuml;lmekle beraber m&uuml;sl&uuml;manlık adına da b&ouml;yle batıl bir sevgi akidesine tutulan ve bununla dindarlık yapıyoruz, zanneden birtakım gafil kimseler de ortaya &ccedil;ıkmıştır. Bunlar genellikle din ilminin iyi tahsil edilmediği ve din&icirc; bilgilerin esası bilinmeden ağızdan ağıza bir efsane gibi dolaştırıldığı cahillik devirlerinde ve cahillik b&ouml;lgelerinde ortaya &ccedil;ıkagelmiştir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; kulluk duygusu insanlarda yaratılıştan geldiği i&ccedil;in ger&ccedil;ek ve gelişmiş din ilmi s&ouml;n&uuml;nce insanlar, ilk cahiliye devrindeki efsanelerle g&ouml;nl&uuml;ne doğan acayip hevesler i&ccedil;inde ibadete &ccedil;alışır. Hurafelerle boğulur, gider. &Ouml;l&uuml; veya diri, cansız veya canlı putlara bağlanır.</p> <p>Kısaca, başkanlarını ve b&uuml;y&uuml;klerini, Allah&#39;ı sever gibi sevenler ve onların, Allah&#39;ın emrine uymayan emirlerine itaat ederek Allah&#39;a isyan edenler, bunları Allah&#39;a eş ve ortak edinmiş olurlar ki, b&uuml;t&uuml;n putperestliğin esası, bu tarz muhabbet beslemektedir. Allah&#39;ın birliğine karşı b&ouml;yle yapan birtakım insanlar vardır. Bunlar, başkanlarını, kendilerine uydukları kimseleri Allah i&ccedil;in değil, Allah gibi severler.&nbsp; H&acirc;lbuki m&uuml;min olanların Allah&#39;a sevgisi, Allah i&ccedil;in sevmesi, her şeyden &ccedil;ok ve o m&uuml;şriklerin tapındıkları eş ve benzerlere ve hatta varsa Allah&#39;a sevgilerinden daha &ccedil;ok ve daha kuvvetlidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; m&uuml;minler, ancak Allah&#39;a yalvarırlar. M&uuml;şrikler ise ancak &ccedil;ok sıkıştıkları ve muhta&ccedil; oldukları zaman Allah&#39;ı hatırlarlar, ihtiya&ccedil;ları kalmayınca da edindikleri eşlere uyarlar.</p> <p>Dolayısıyla m&uuml;minin gerek rahatlık zamanında ve gerekse sıkıntı anında, gerek darlıkta ve gerekse genişlikte Allah&#39;a olan sevgisi devamlıdır. Sevdiklerini de ancak Allah i&ccedil;in, Allah rızası i&ccedil;in severler.</p> <p>K&acirc;firler ve m&uuml;şrikler ise; bir mabudun veya bir putun karşılığında diğer mabudları ve putları da doğrudan doğruya sevdikleri ve b&uuml;t&uuml;n sevgilerini Allah sevgisiyle, Allah rızasıyla &ouml;l&ccedil;medikleri i&ccedil;in sevgileri dağınık ve par&ccedil;alanmıştır. Ş&uuml;phe yok ki dağınık ve değişen sevgiler, toplu ve sabit sevgiye g&ouml;re bir hi&ccedil; demektir.</p> <p>B&ouml;ylece Allah&#39;a eşler edinmek suretiyle zulmetmiş, haksızlık yapmış olanlar, yani Allah&#39;a karşı başkalarını eş ve ortak tutmak; onları, Allah&#39;ı sever gibi sevmek ve Allah&#39;a karşılık onları bizzat kendilerine uyulacak varlıklar edinerek emirlerine itaat etmek &ouml;zellikle Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;nın hakkı olan il&acirc;hlık sıfatına ve mabudluğuna başkalarını da ortak etmek en b&uuml;y&uuml;k zul&uuml;md&uuml;r. &quot;Ş&uuml;phe yok ki şirk, b&uuml;y&uuml;k bir zul&uuml;md&uuml;r.&quot; (Lukm&acirc;n, 13) ve bunu yapanlar son derece z&acirc;limdirler. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; g&ouml;klerin ve yerin yaratıcısı, k&acirc;inat saltanatının mutlak h&acirc;kimi olan Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;nın hakkına tecav&uuml;z etmek c&uuml;retinde bulunanlar, hangi zul&uuml;mden sakınırlar? Allah&#39;ın kullarına, aciz yaratıklarına neler yapmak istemezler? Bundan dolayıdır ki, dilimizde &quot;Kork, Allah&#39;tan korkmayandan.&quot; diye bir atas&ouml;z&uuml; vardır. Elbette b&ouml;yle yapan zalimler, birg&uuml;n gelecek, Allah&#39;ın azabını g&ouml;receklerdir. Bu z&acirc;limler, işte o azabı ger&ccedil;ekten g&ouml;recekleri vakit, Ne kadar kuvvet ve kudret varsa hepsi, Allah&#39;ın olduğunu ve Allah&#39;ın azabının ne kadar şiddetli olduğunu g&ouml;receklerdir. (E.H.Yazır, Bakara 165)</p> <p>Ayrıca yukarıdaki Ayet-i kerimede zikredildiği gibi, Allah&rsquo;a ortak koşulmak suretiyle başka mabud edinnenlerin bu mabutlara besledikleri sevgide olduğu gibi, başka varlıkları da Allah&rsquo;ı sever gibi ve hatta daha fazla sevgi beslemekte olan durumlarda mevcuttur. Binaenaleyh, bu noktaya işaret eden şu Ayet-i kerime Resul&uuml;llah&rsquo;a hitaben ş&ouml;yle der: <strong><span dir="RTL">قُلْ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَش۪يرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَجِهَادٍ ف۪ي سَب۪يلِه۪ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ي </strong></span><strong>&ldquo;De ki: &ldquo;Babalarınızı, oğullarınızı, kardeşlerinizi, eşlerinizi, akrabanızı, elde ettiğiniz mallarınızı, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaretinizi ve hoşunuza giden evlerinizi; Allah&#39;tan, peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha fazla seviyorsanız, Allah&#39;ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık topluluğu hidayete eriştirmez.&rdquo; </strong>(Tevbe 24).</p> <p>Konu ile alakalı Abdullah ibni Mes&#39;ud (r.a) ş&ouml;yle bir hadis nakletmektedir:</p> <p><em><span dir="RTL">و<strong>عَن ابْن مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: سَأَلْتُ رَسُولَ اللهِ؟: أَىُّ الذَّنْبِ أَعْظَمُ عِنْدَ اللهِ؟ قَالَ: &laquo;أَنْ تَجْعَلَ لِلهِ نِدّاً وَهُوَ خَلَقَكَ&raquo;. متفق عليه</strong></span></em><strong><em>.</em></strong></p> <p><em>&nbsp;<strong>Abdullah ibni Mes&rsquo;ud (r.a)</strong></em> <strong><em>&quot;Resulullahtan, &quot;Allah katında en b&uuml;y&uuml;k g&uuml;nah nedir?&quot; diye sordum. Resulullah: &quot;Kendini yaratan Allaha ortak koşmandır.&quot; buyurdu. </em></strong><em>(Taberi, Bakara 165)</em></p> <p><strong>5) Korkuda Şirk:</strong> Allah&rsquo;ı (c.c) nazarı dikkate almadan, faydanın veya zararın herhangibir beşeri varlıktan gelebileceğine inanarak, o varlığa mutlak kudret isnad etmek suretiyle, o varlığı Allah&rsquo;a (c.c) denk tutmaktır. Buda iman zayıflığının veya batıl inancın eseridir. Zira Allah&rsquo;ın ilmi ve rızası dışında şu Ayet-i kerimede de zikredildiği gibi: <strong><span dir="RTL">وَمَا</span></strong><span dir="RTL"> <strong>تَسْقُطُ&nbsp;مِنْ وَرَقَةٍ&nbsp;اِلَّا&nbsp;يَعْلَمُهَا </strong></span><strong>&ldquo;O&#39;nun bilgisi dışında bir tek yaprak bile d&uuml;şmez.&rdquo; </strong>(Enam 59).</p> <p>Korku &ccedil;eşitli şekillerde tezah&uuml;r edebilir:</p> <ul> <li>Hastalık, fakirlik, &ouml;l&uuml;m vs. gibi musiberlerin Allah&rsquo;ın (c.c) iradesini dışlıyarak, yalnız m&uuml;sebbibe bağlamak suretiyle şirke girmek,</li> <li>Beşer veya beşeri sistemlerin mutlak g&uuml;c&uuml;ne inanmak suretiyle Allah&rsquo;a (c.c) teslim olurcasına onlara teslim olmak,</li> <li>Putların, tağutların vs. mutlak g&uuml;&ccedil;lerine inanmak suretiyle şirke girmek gibi korku tezah&uuml;rlerini &ccedil;ok daha &ccedil;eşitlendirmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r.</li> </ul> <p>Ancak; d&uuml;şmandan, yırtıcı hayvanlardan veya herhangi bir tabii afetten veya bir zalimden veya zalim bir sistemden korkmak m&uuml;mk&uuml;n ve caizdir. Buna en bariz misalde Cenab-ı Hakk (c.c), Musa Aleyhisselam&rsquo;ı şu ayette bu t&uuml;r bir korkuyla vasfetmiştir: <strong><span dir="RTL">فَخَرَجَ&nbsp;مِنْهَا&nbsp;خَٓائِفاً&nbsp;يَتَرَقَّبُۘ&nbsp;قَالَ&nbsp;رَبِّ&nbsp;نَجِّن۪ي&nbsp;مِنَ الْقَوْمِ&nbsp;الظَّالِم۪ينَ </span></strong><strong>&ldquo;M&ucirc;s&acirc;, korku i&ccedil;inde etrafı g&ouml;zetleyerek oradan &ccedil;ıktı ve &ldquo;Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar&rdquo; dedi.&rdquo; </strong>(Kasas 21).</p> <p><strong>6) Tevekk&uuml;lde Şirk: </strong>Tevekk&uuml;l; Aciz durumda başkasına g&uuml;venip bel bağlamaktır. Tevekk&uuml;lde şirk ise: Allah&rsquo;tan başkasına kalben tevekk&uuml;l edip bağlanmak ve ondan medet ummaktır. H&acirc;lbuki tevekk&uuml;l&uuml;n y&uuml;ce Allah&#39;a yapılması gerektiği ve sebeplerin ise yerine getirilmeleri emredilen bir takım ara&ccedil;lardan İbaret olduğunu bilmek gerekmektedir. Tevekk&uuml;l sebeplere değil, M&uuml;sebbibe, yani Allah&rsquo;a edilir.</p> <p>Şu Ayet-i kerimede belirtildiği gibi: <strong><span dir="RTL">وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذ۪ي لَا يَمُوتُ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِه۪ۜ </span>&ldquo;Sen, asla &ouml;lmeyen ve daima diri olan Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l et ve O&#39;nu hamd ile tesbih et.&rdquo; </strong>(Furkan 58).</p> <p>Ve sen o &ouml;l&uuml;ms&uuml;z ve daima diri olan Allah&#39;a g&uuml;venip dayan. K&ouml;t&uuml;lerin k&ouml;t&uuml;l&uuml;klerinden kurtulmak, verecekleri karşılıklardan g&ouml;nl&uuml; tok tutmak i&ccedil;in, yalnız o &ouml;lmez diriye dayan. &Ouml;l&uuml;mden kurtulamayacak olan f&acirc;niler yıkılır ve bu fanilere dayananlar h&uuml;srana uğrar, tıpkı onlar gibi yıkılır ve kaybolur gider. Ve yalnız O&#39;nu Allah&rsquo;ı (c.c) hamd ile tesbih et. Nimetlerine ş&uuml;k&uuml;r i&ccedil;in, o y&uuml;ce sıfatlarına saygı g&ouml;stererek, noksan sıfatlardan uzak olduğunu kabul et. (Elmalılı H. Yazır, Furkan 58)</p> <p>Ve başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَعَلَى ٱللَّهِ فَتَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ </span>&ldquo;Eğer m&uuml;minseniz yalnız Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l edin.&rdquo;</strong></p> <p>Bu Ayet-i kerimede ge&ccedil;en&nbsp; <strong>&ldquo;Eğer m&uuml;minseniz yalnız Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l edin.&rdquo; </strong>İfadesi, tevekk&uuml;l&uuml;n M&uuml;minler i&ccedil;in farz olduğuna ve ibadet mahiyeti taşıdığına delalettir. Mevhumu muhalifi ise, tevekk&uuml;l etmiyorsanız M&uuml;min değilsiniz anlamını taşır. (Allah&rsquo;u A&rsquo;lem)</p> <p><strong>c-</strong> <strong>Allah&rsquo;ın Zatı, Sıfatı, Esması ve ef&rsquo;alı ile alakalı şirktir:</strong></p> <p><strong>1) Şirk-i Ta&rsquo;til (: </strong><strong><span dir="RTL">(</span></strong><strong><span dir="RTL">شرك التعطيل </span></strong>Allah&rsquo;ın Zatı, Sıfatı, Esması ve ef&rsquo;alını tamamen ink&acirc;r etmektir. Dolayısıyla Allah&rsquo;ın (c.c) Rububiyyet ve Uluhiyyet vasıflarını tanımamaktır. Binaenaleyh Cenab-i Hakkın (c.c) zatına mahsus bu sıfatları tanımamak, esması ve efal&rsquo;ınıda tanımamak demektir.</p> <p><strong>2) Şirk-i Endad (<span dir="RTL">شرك الأنداد </span>): </strong>Allah&rsquo;ın (c.c) sıfatlarını O&rsquo;nun dışındaki varlıklara da sirayet ettirmektir. Yani daha &ouml;ncede zikredildiği gibi, Hiristiyanların Mesh&rsquo;i ve Yahudilerinde Uzeyr&rsquo;i Allah&rsquo;ın (c.c) sıfatlarıyla vasıflandırdığı gibi sıfatlarında kendisine eş koşmaktır. (DEVAM EDECEK İNŞAALLAH).</p>
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2018 - Pazartesi

KUR’AN VE HADİS IŞIĞINDA DÜNYA HAYATI (20)

<p>&nbsp;</p> <p><strong>4) Sevgide Şirk:</strong> Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;yı sever gibi, O&#39;nun yarattığı herhangi bir varlığa muhabbet beslemektir. Zira Allah&rsquo;a (c.c) olan sevgi ve O&rsquo;nu tazim her şeyin fevkinde, her şeyden beri ve sadece O&rsquo;nun i&ccedil;in olmalıdır. Aksi durumda şu Ayet-i kerimede de zikredildiği gibi Allah&rsquo;a şirk koşmuş olunacaktır.</p> <p><strong><span dir="RTL">وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُباًّ لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعاًۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعَذَابِ </span></strong><strong>&ldquo;İnsanlardan bazıları, Allah&#39;ın peşisıra O&rsquo;na ortak koşarlar. Allah&#39;ı sever gibi onları severler. H&acirc;lbuki İman edenler i&ccedil;in ise, Allah sevgisi her şeyden &uuml;st&uuml;nd&uuml;r. O zalimler, azabı g&ouml;recekleri zaman, b&uuml;t&uuml;n kuvvetin Allah&#39;a mahsus olduğunu ve Allah&#39;ın da şiddetli azap sahibi olduğunu bir bilseler.) </strong>(Bakara 165)</p> <p>Bu &acirc;yet bize g&ouml;steriyor ki, il&acirc;hlık m&acirc;nasında son derece sevgi, bir esastır. Ve mabud, en y&uuml;ksek seviyede sevilen şeydir. B&ouml;yle son derece sevilen şeyler, ne olursa olsun, mabud edinilmiş olur. Sevginin h&uuml;km&uuml; ise itaattır. Bunun i&ccedil;in mabuda son derece itaat edilir. Her insanın tuttuğu yolda hareket başlangıcı onun mabududur. İnsanlar tarafından b&ouml;yle sevgiyle mabud mertebesi verilerek Allah&#39;a denk tutulan şeyler o kadar &ccedil;eşitlidir ki; bir taştan, bir maden par&ccedil;asından, bir ottan, bir ağa&ccedil;tan tutun da g&ouml;k cisimlerine, ruhlara, meleklere kadar &ccedil;ıkar. Bununla beraber: &quot;onları severler&quot; ifadesindeki akıl sahiplerine ait olan &quot;onlar&quot; zamiri bunların &ouml;zellikle akıllılar kısmını a&ccedil;ık&ccedil;a ifade etmektedir.</p> <p>Bunun i&ccedil;indir ki, değerli tefsirciler, denk, benzer m&acirc;n&acirc;sına gelen &quot;end&acirc;d&quot;ı &quot;Allah&#39;a isyanda itaat ettikleri liderleri, başkanları ve b&uuml;y&uuml;kleri&quot; diye a&ccedil;ıklamışlardır. Bu zamirin, tağlib yoluyla diğer putları da kapsamına alması takdirinde bile bu m&acirc;n&acirc; a&ccedil;ıktır.</p> <p>Ger&ccedil;ekten servet, b&uuml;y&uuml;kl&uuml;k, kuvvet, makam, itibar, g&uuml;zellik gibi herhangi bir &uuml;mide sebep sayılan dilberler, kahramanlar, h&uuml;k&uuml;mdarlar gibi insanları, Allah gibi seven ve onlar uğrunda her şeyi g&ouml;ze alan nice kimseler vardır ki bu, şirk konusunun putperestlik esasını, insanlığın en b&uuml;y&uuml;k yarasını teşkil eder.</p> <p>Bunun i&ccedil;in Allah&#39;ın velileri, peygamberleri ve melekleri gibi sevgili kullarını severken &acirc;yet-i kerimenin kapsamını iyi d&uuml;ş&uuml;nmeli; sevgilerini, Allah sevgisi derecesine vardırmaktan ka&ccedil;ınmalıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah i&ccedil;in sevmekle, Allah&#39;ı sever gibi sevmek arasındaki farkı bilmek gerekir. Allah&#39;ı sevenler, Allah&#39;ın yolunda giden sevgili kullarını da severler. Fakat Allah&#39;ı sever gibi değil, Allah i&ccedil;in severler ve bu sevgi ile Allah yolunda onlara uyarlar. Nitekim Cenab-ı Hakk (c.c) Resul&uuml;ne:&nbsp; <strong>.</strong> <strong><span dir="RTL">قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪ي</span></strong><strong><span dir="RTL">م</span></strong> &nbsp;&quot;Ey Muhammed! <strong>De ki: Eğer siz Allah&#39;ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve g&uuml;nahlarınızı mağfiret eylesin. Ş&uuml;phesiz Allah ğafur ve rahimdir&quot; </strong>(&Acirc;l-i İmr&acirc;n, 31).</p> <p>Buna g&ouml;re Allah&#39;ın sevdiği kullarını sevmek ve onlara uymak, g&uuml;nah ve şirk değildir. Tersine Allah sevgisine delil olur. Fakat bu sevgi, hi&ccedil;bir zaman Allah sevgisi gibi olmamalıdır. Yani hıristiyanların Hz. İsa hakkında yaptıkları gibi onları mabud derecesine &ccedil;ıkaracak bir ibadet şekli olmamalıdır. Bunun en g&uuml;zel misalini, m&uuml;sl&uuml;manlığın iman anahtarı olan kelime-i şehadetinde ve ibadetin başı olan namazında buluruz. Bir m&uuml;sl&uuml;man &quot;Ben şehadet ederim ki, Allah&#39;tan başka hi&ccedil;bir il&acirc;h yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O&#39;nun kulu ve peygamberidir.&quot; derken Allah&#39;tan başka b&uuml;t&uuml;n mabudların hepsini reddedip atar da bu temiz kalb ile Peygamberi Hz. Muhammed&#39;in O&#39;na kulluk ve peygamberlikle bağlılığını tasdik eder ve Allah i&ccedil;in bu ger&ccedil;eğe şahitliğini arz eder. Bu şehadette Allah&#39;tan sonra Peygamber&#39;e bir sevgi ilanı vardır. İman bu sevgi ile tamam olur. Fakat Allah sevgisi, y&uuml;ce Mevl&acirc;nın birliği ile bunun yanında Hz. Muhammed sevgisi, Allah&#39;a kulluğu ve peygamberliği cihetiyledir. İşte Allah i&ccedil;in sevmenin en b&uuml;y&uuml;k &ouml;rneği!</p> <p>Buna karşılık velileri, peygamberleri veya ruhlarını ya da melekleri, m&uuml;şriklerin araya giren mabudları gibi bir il&acirc;hlık payı vererek sevmek, onları severken Allah&#39;ı ve Allah&#39;ın emirlerini unutmak, onlar adına kurbanlar kesmek, &acirc;yinler yapmak, onların isimlerini &quot;Bismillah&quot; gibi işlerin başı kabul etmek, &quot;Onları, Allah&#39;ı sever gibi severler.&quot; ifadesinin tam anlamıyla ş&uuml;phe yok ki, bir şirk ve k&uuml;f&uuml;rd&uuml;r. Ayrıca b&ouml;yle yapmak, onlardan uzaklaşmaktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; onlar ancak Allah&#39;ı sevmişlerdir. &Uuml;z&uuml;lmekle beraber m&uuml;sl&uuml;manlık adına da b&ouml;yle batıl bir sevgi akidesine tutulan ve bununla dindarlık yapıyoruz, zanneden birtakım gafil kimseler de ortaya &ccedil;ıkmıştır. Bunlar genellikle din ilminin iyi tahsil edilmediği ve din&icirc; bilgilerin esası bilinmeden ağızdan ağıza bir efsane gibi dolaştırıldığı cahillik devirlerinde ve cahillik b&ouml;lgelerinde ortaya &ccedil;ıkagelmiştir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; kulluk duygusu insanlarda yaratılıştan geldiği i&ccedil;in ger&ccedil;ek ve gelişmiş din ilmi s&ouml;n&uuml;nce insanlar, ilk cahiliye devrindeki efsanelerle g&ouml;nl&uuml;ne doğan acayip hevesler i&ccedil;inde ibadete &ccedil;alışır. Hurafelerle boğulur, gider. &Ouml;l&uuml; veya diri, cansız veya canlı putlara bağlanır.</p> <p>Kısaca, başkanlarını ve b&uuml;y&uuml;klerini, Allah&#39;ı sever gibi sevenler ve onların, Allah&#39;ın emrine uymayan emirlerine itaat ederek Allah&#39;a isyan edenler, bunları Allah&#39;a eş ve ortak edinmiş olurlar ki, b&uuml;t&uuml;n putperestliğin esası, bu tarz muhabbet beslemektedir. Allah&#39;ın birliğine karşı b&ouml;yle yapan birtakım insanlar vardır. Bunlar, başkanlarını, kendilerine uydukları kimseleri Allah i&ccedil;in değil, Allah gibi severler.&nbsp; H&acirc;lbuki m&uuml;min olanların Allah&#39;a sevgisi, Allah i&ccedil;in sevmesi, her şeyden &ccedil;ok ve o m&uuml;şriklerin tapındıkları eş ve benzerlere ve hatta varsa Allah&#39;a sevgilerinden daha &ccedil;ok ve daha kuvvetlidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; m&uuml;minler, ancak Allah&#39;a yalvarırlar. M&uuml;şrikler ise ancak &ccedil;ok sıkıştıkları ve muhta&ccedil; oldukları zaman Allah&#39;ı hatırlarlar, ihtiya&ccedil;ları kalmayınca da edindikleri eşlere uyarlar.</p> <p>Dolayısıyla m&uuml;minin gerek rahatlık zamanında ve gerekse sıkıntı anında, gerek darlıkta ve gerekse genişlikte Allah&#39;a olan sevgisi devamlıdır. Sevdiklerini de ancak Allah i&ccedil;in, Allah rızası i&ccedil;in severler.</p> <p>K&acirc;firler ve m&uuml;şrikler ise; bir mabudun veya bir putun karşılığında diğer mabudları ve putları da doğrudan doğruya sevdikleri ve b&uuml;t&uuml;n sevgilerini Allah sevgisiyle, Allah rızasıyla &ouml;l&ccedil;medikleri i&ccedil;in sevgileri dağınık ve par&ccedil;alanmıştır. Ş&uuml;phe yok ki dağınık ve değişen sevgiler, toplu ve sabit sevgiye g&ouml;re bir hi&ccedil; demektir.</p> <p>B&ouml;ylece Allah&#39;a eşler edinmek suretiyle zulmetmiş, haksızlık yapmış olanlar, yani Allah&#39;a karşı başkalarını eş ve ortak tutmak; onları, Allah&#39;ı sever gibi sevmek ve Allah&#39;a karşılık onları bizzat kendilerine uyulacak varlıklar edinerek emirlerine itaat etmek &ouml;zellikle Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;nın hakkı olan il&acirc;hlık sıfatına ve mabudluğuna başkalarını da ortak etmek en b&uuml;y&uuml;k zul&uuml;md&uuml;r. &quot;Ş&uuml;phe yok ki şirk, b&uuml;y&uuml;k bir zul&uuml;md&uuml;r.&quot; (Lukm&acirc;n, 13) ve bunu yapanlar son derece z&acirc;limdirler. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; g&ouml;klerin ve yerin yaratıcısı, k&acirc;inat saltanatının mutlak h&acirc;kimi olan Allah Te&acirc;l&acirc;&#39;nın hakkına tecav&uuml;z etmek c&uuml;retinde bulunanlar, hangi zul&uuml;mden sakınırlar? Allah&#39;ın kullarına, aciz yaratıklarına neler yapmak istemezler? Bundan dolayıdır ki, dilimizde &quot;Kork, Allah&#39;tan korkmayandan.&quot; diye bir atas&ouml;z&uuml; vardır. Elbette b&ouml;yle yapan zalimler, birg&uuml;n gelecek, Allah&#39;ın azabını g&ouml;receklerdir. Bu z&acirc;limler, işte o azabı ger&ccedil;ekten g&ouml;recekleri vakit, Ne kadar kuvvet ve kudret varsa hepsi, Allah&#39;ın olduğunu ve Allah&#39;ın azabının ne kadar şiddetli olduğunu g&ouml;receklerdir. (E.H.Yazır, Bakara 165)</p> <p>Ayrıca yukarıdaki Ayet-i kerimede zikredildiği gibi, Allah&rsquo;a ortak koşulmak suretiyle başka mabud edinnenlerin bu mabutlara besledikleri sevgide olduğu gibi, başka varlıkları da Allah&rsquo;ı sever gibi ve hatta daha fazla sevgi beslemekte olan durumlarda mevcuttur. Binaenaleyh, bu noktaya işaret eden şu Ayet-i kerime Resul&uuml;llah&rsquo;a hitaben ş&ouml;yle der: <strong><span dir="RTL">قُلْ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَش۪يرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَجِهَادٍ ف۪ي سَب۪يلِه۪ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ي </strong></span><strong>&ldquo;De ki: &ldquo;Babalarınızı, oğullarınızı, kardeşlerinizi, eşlerinizi, akrabanızı, elde ettiğiniz mallarınızı, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaretinizi ve hoşunuza giden evlerinizi; Allah&#39;tan, peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha fazla seviyorsanız, Allah&#39;ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık topluluğu hidayete eriştirmez.&rdquo; </strong>(Tevbe 24).</p> <p>Konu ile alakalı Abdullah ibni Mes&#39;ud (r.a) ş&ouml;yle bir hadis nakletmektedir:</p> <p><em><span dir="RTL">و<strong>عَن ابْن مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: سَأَلْتُ رَسُولَ اللهِ؟: أَىُّ الذَّنْبِ أَعْظَمُ عِنْدَ اللهِ؟ قَالَ: &laquo;أَنْ تَجْعَلَ لِلهِ نِدّاً وَهُوَ خَلَقَكَ&raquo;. متفق عليه</strong></span></em><strong><em>.</em></strong></p> <p><em>&nbsp;<strong>Abdullah ibni Mes&rsquo;ud (r.a)</strong></em> <strong><em>&quot;Resulullahtan, &quot;Allah katında en b&uuml;y&uuml;k g&uuml;nah nedir?&quot; diye sordum. Resulullah: &quot;Kendini yaratan Allaha ortak koşmandır.&quot; buyurdu. </em></strong><em>(Taberi, Bakara 165)</em></p> <p><strong>5) Korkuda Şirk:</strong> Allah&rsquo;ı (c.c) nazarı dikkate almadan, faydanın veya zararın herhangibir beşeri varlıktan gelebileceğine inanarak, o varlığa mutlak kudret isnad etmek suretiyle, o varlığı Allah&rsquo;a (c.c) denk tutmaktır. Buda iman zayıflığının veya batıl inancın eseridir. Zira Allah&rsquo;ın ilmi ve rızası dışında şu Ayet-i kerimede de zikredildiği gibi: <strong><span dir="RTL">وَمَا</span></strong><span dir="RTL"> <strong>تَسْقُطُ&nbsp;مِنْ وَرَقَةٍ&nbsp;اِلَّا&nbsp;يَعْلَمُهَا </strong></span><strong>&ldquo;O&#39;nun bilgisi dışında bir tek yaprak bile d&uuml;şmez.&rdquo; </strong>(Enam 59).</p> <p>Korku &ccedil;eşitli şekillerde tezah&uuml;r edebilir:</p> <ul> <li>Hastalık, fakirlik, &ouml;l&uuml;m vs. gibi musiberlerin Allah&rsquo;ın (c.c) iradesini dışlıyarak, yalnız m&uuml;sebbibe bağlamak suretiyle şirke girmek,</li> <li>Beşer veya beşeri sistemlerin mutlak g&uuml;c&uuml;ne inanmak suretiyle Allah&rsquo;a (c.c) teslim olurcasına onlara teslim olmak,</li> <li>Putların, tağutların vs. mutlak g&uuml;&ccedil;lerine inanmak suretiyle şirke girmek gibi korku tezah&uuml;rlerini &ccedil;ok daha &ccedil;eşitlendirmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r.</li> </ul> <p>Ancak; d&uuml;şmandan, yırtıcı hayvanlardan veya herhangi bir tabii afetten veya bir zalimden veya zalim bir sistemden korkmak m&uuml;mk&uuml;n ve caizdir. Buna en bariz misalde Cenab-ı Hakk (c.c), Musa Aleyhisselam&rsquo;ı şu ayette bu t&uuml;r bir korkuyla vasfetmiştir: <strong><span dir="RTL">فَخَرَجَ&nbsp;مِنْهَا&nbsp;خَٓائِفاً&nbsp;يَتَرَقَّبُۘ&nbsp;قَالَ&nbsp;رَبِّ&nbsp;نَجِّن۪ي&nbsp;مِنَ الْقَوْمِ&nbsp;الظَّالِم۪ينَ </span></strong><strong>&ldquo;M&ucirc;s&acirc;, korku i&ccedil;inde etrafı g&ouml;zetleyerek oradan &ccedil;ıktı ve &ldquo;Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar&rdquo; dedi.&rdquo; </strong>(Kasas 21).</p> <p><strong>6) Tevekk&uuml;lde Şirk: </strong>Tevekk&uuml;l; Aciz durumda başkasına g&uuml;venip bel bağlamaktır. Tevekk&uuml;lde şirk ise: Allah&rsquo;tan başkasına kalben tevekk&uuml;l edip bağlanmak ve ondan medet ummaktır. H&acirc;lbuki tevekk&uuml;l&uuml;n y&uuml;ce Allah&#39;a yapılması gerektiği ve sebeplerin ise yerine getirilmeleri emredilen bir takım ara&ccedil;lardan İbaret olduğunu bilmek gerekmektedir. Tevekk&uuml;l sebeplere değil, M&uuml;sebbibe, yani Allah&rsquo;a edilir.</p> <p>Şu Ayet-i kerimede belirtildiği gibi: <strong><span dir="RTL">وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذ۪ي لَا يَمُوتُ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِه۪ۜ </span>&ldquo;Sen, asla &ouml;lmeyen ve daima diri olan Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l et ve O&#39;nu hamd ile tesbih et.&rdquo; </strong>(Furkan 58).</p> <p>Ve sen o &ouml;l&uuml;ms&uuml;z ve daima diri olan Allah&#39;a g&uuml;venip dayan. K&ouml;t&uuml;lerin k&ouml;t&uuml;l&uuml;klerinden kurtulmak, verecekleri karşılıklardan g&ouml;nl&uuml; tok tutmak i&ccedil;in, yalnız o &ouml;lmez diriye dayan. &Ouml;l&uuml;mden kurtulamayacak olan f&acirc;niler yıkılır ve bu fanilere dayananlar h&uuml;srana uğrar, tıpkı onlar gibi yıkılır ve kaybolur gider. Ve yalnız O&#39;nu Allah&rsquo;ı (c.c) hamd ile tesbih et. Nimetlerine ş&uuml;k&uuml;r i&ccedil;in, o y&uuml;ce sıfatlarına saygı g&ouml;stererek, noksan sıfatlardan uzak olduğunu kabul et. (Elmalılı H. Yazır, Furkan 58)</p> <p>Ve başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَعَلَى ٱللَّهِ فَتَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ </span>&ldquo;Eğer m&uuml;minseniz yalnız Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l edin.&rdquo;</strong></p> <p>Bu Ayet-i kerimede ge&ccedil;en&nbsp; <strong>&ldquo;Eğer m&uuml;minseniz yalnız Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l edin.&rdquo; </strong>İfadesi, tevekk&uuml;l&uuml;n M&uuml;minler i&ccedil;in farz olduğuna ve ibadet mahiyeti taşıdığına delalettir. Mevhumu muhalifi ise, tevekk&uuml;l etmiyorsanız M&uuml;min değilsiniz anlamını taşır. (Allah&rsquo;u A&rsquo;lem)</p> <p><strong>c-</strong> <strong>Allah&rsquo;ın Zatı, Sıfatı, Esması ve ef&rsquo;alı ile alakalı şirktir:</strong></p> <p><strong>1) Şirk-i Ta&rsquo;til (: </strong><strong><span dir="RTL">(</span></strong><strong><span dir="RTL">شرك التعطيل </span></strong>Allah&rsquo;ın Zatı, Sıfatı, Esması ve ef&rsquo;alını tamamen ink&acirc;r etmektir. Dolayısıyla Allah&rsquo;ın (c.c) Rububiyyet ve Uluhiyyet vasıflarını tanımamaktır. Binaenaleyh Cenab-i Hakkın (c.c) zatına mahsus bu sıfatları tanımamak, esması ve efal&rsquo;ınıda tanımamak demektir.</p> <p><strong>2) Şirk-i Endad (<span dir="RTL">شرك الأنداد </span>): </strong>Allah&rsquo;ın (c.c) sıfatlarını O&rsquo;nun dışındaki varlıklara da sirayet ettirmektir. Yani daha &ouml;ncede zikredildiği gibi, Hiristiyanların Mesh&rsquo;i ve Yahudilerinde Uzeyr&rsquo;i Allah&rsquo;ın (c.c) sıfatlarıyla vasıflandırdığı gibi sıfatlarında kendisine eş koşmaktır. (DEVAM EDECEK İNŞAALLAH).</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.