Hüseyin YILMAZ
Köşe Yazarı
Hüseyin YILMAZ
 

DÜŞÜNCE HAYATIM

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&uuml;ş&uuml;nce hayatımız cılız! Cılız ve kısır&hellip; İ&ccedil;tim&acirc;&icirc; hayatımız, tez&acirc;dlar mahşeri. Batının ileri karakolu gibi &ccedil;alışan Ankara&rsquo;nın değerlerinden koparıp mankurtlaştırdıkları ile ezel&icirc; değerlerin bek&ccedil;iliğini &uuml;stlenenlerin meydana getirdiği tez&acirc;dı; her nevi ile d&uuml;ş&uuml;nce, d&uuml;ş&uuml;ncesizlik ve ahl&acirc;ksızlık tamamlıyor. Siy&acirc;s&icirc; hayatımız ise entrikalar panayırı. Kimin eli kimin cebinde, kim kiminle hangi dansın r&uuml;yasını yaşıyor, anlamak m&uuml;mk&uuml;n değil. Tek maksad, menfaat; tek değer, para. Her başın karşısında eğildiği yeg&acirc;ne put: Kuvvet&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu karanlık atmosferi aydınlatan tek ışık kaynağı Kur&rsquo;an!.. &Uuml;&ccedil; &ccedil;eyrek asır b&uuml;y&uuml;k meş&rsquo;aleyi cemaat ve tarikatlar taşıdı. K&uuml;f&uuml;r ve ahl&acirc;ksızlığın boğduğu bu asrın bi&ccedil;are insanlarının yolunu aydınlatmakla m&uuml;kellef bu iki g&uuml;r&ucirc;hun yarım asırlık aydınlık taşıma m&uuml;cadelesini AK Parti iktidarı boşa &ccedil;ıkardı. Zir&acirc;, aydınlık taşımaya &ccedil;alıştıkları zavallı kitlelerin ellerindeki d&uuml;nyev&icirc; hazineleri bu devirde farkettiler. Hid&acirc;yete, Kur&rsquo;an&rsquo;ın ışığına muhta&ccedil; g&ouml;rd&uuml;kleri kalabalıkların d&uuml;nyasına ilk defa bu kadar yakından şahid ve dahil oluyorlardı.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ellerindeki meşaleyi &ouml;nce teredd&uuml;dle, sonra f&uuml;tursuzca bir tarafa fırlatıp yakınlarında g&ouml;z kırpan d&uuml;nya nimetlerinin davetine koştular. &Ouml;nceleri ilk g&uuml;naha koşan toy gen&ccedil;ler gibi mahc&ucirc;b ve &uuml;rkektiler, g&uuml;naha karşı mağlubiyetlerini hakikatsiz bir takım fetvalarla meşrulaştırmanın yollarını aradılar. Zir&acirc; ilk defa bu kadar yakından g&ouml;rd&uuml;klerinden, ellerinin altındakilerden faydalanmak istiyorlardı: Ya gasb edecek, ya r&uuml;şvet alacaklardı. Ama vicdanları rahatsız ediyordu, ge&ccedil;mişlerinin hafızaya y&uuml;klediği bilgilerin, değerlerin y&uuml;k&uuml; altında eziliyorlardı; vicdan tazibinden kurtulmaları i&ccedil;in fetvaya muhta&ccedil;tılar.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İmdadlarına tarih denen kadim &ccedil;&ouml;pl&uuml;k yetişti. Bir ihtimalden hareketle kundaktaki bebelere bile katl fetvası veren bu &ccedil;&ouml;pl&uuml;kte r&uuml;şvete, gasba, yolsuzluğa fetva bulmak zor değildi; beyt&uuml;lmalden hisse almak ne ilk olacaktı, ne de son. Hem atalar b&uuml;y&uuml;k bir ferasetle, &ldquo;Bal tutan parmağını yalar!&rdquo; dememişler miydi? Parmaklarını değil, kollarını yalamaktan onları kim men edebilirdi ki!.. Edilmediler tabi&icirc;. Sonra her şey daha serbest, daha &acirc;len&icirc; bir vaziyet aldı. Hayata yırtık &ccedil;orapla başlayanların, bir hırka bir lokma ile kanaat getirenlerin kısa zamanda kat ve yat saltanatı gizlenemez bir h&acirc;l alınca homurdanmalar başladı. Herkesi kat ve yat sahibi yapmaya yetmeyen kıt imk&acirc;nların belli bir z&uuml;mreye inhisarı geniş kitleleri &ouml;nce huzursuz etti, sonra y&uuml;ksek sesli itiraz ve kopuşlar s&ouml;k&uuml;n etti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İktidarlarını tehlikeye d&uuml;şm&uuml;ş g&ouml;renler, bir intibahla temizlenmeye &ccedil;alışmak yerine, saltanatlarını payandalarla biraz daha g&ouml;t&uuml;rmek istediler. Tertipler, yalanlar, iftiralar, oyunlar birbirini kovaladı.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Meşale taşıyanlar ise gerektiği kadar nemalanamadıkları, yağmalayamadıkları bu d&uuml;nyanın utan&ccedil; verici y&uuml;z&uuml;n&uuml; bilmecburiye farkedince tevbeyi hatırladılar. Şimdilerde &ccedil;oğu bu tevbe ile affı i&ccedil;in tazarruda bulunup nereden başlayabileceğini bilmemenin şaşkınlığı i&ccedil;inde bakınırken, avu&ccedil;larına bir şeyler ge&ccedil;irmiş olanların daha fazlası i&ccedil;in koşuşturmaları ise hız kesmeden devam ediyor. &Acirc;dem&rsquo;in &ccedil;ocukları yasak ile imtihanı bir daha kaybettiler. G&uuml;nah ve yasağın nefiste uyandırdığı şehvettin mahvettiği kitleler, bu devrin asıl kaybıdır. İlk elemede alta d&uuml;şenler, &uuml;stte kalanlar i&ccedil;in ibret n&uuml;munesi mi olur, numune-i imtis&acirc;l mi, zaman g&ouml;sterecek. Temenni ediyorum ki, samimi bir intibahla g&ouml;zlerini a&ccedil;anların daha sağlam ve dikkatli y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş&uuml; gecikmeden başlasın. Yoksa her şey &ccedil;ok daha k&ouml;t&uuml;ye gidecek, demektir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu devrin asıl kazancı, akl-ı selime, milletin geleceğinin siy&acirc;s&icirc; ikbal ve intibahta değil, İsl&acirc;miyet&rsquo;in ferd ferd talim ve tedrisinde olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;rmeye başlatmış olmasıdır. Ferdi yetiştirmeyen, ferdi tahkim etmeyen, ferdi insanlaştırmayan her hamlenin ak&icirc;m kalacağını &ouml;ğrenmiş olduk. İster istemez başa d&ouml;neceğiz. İnsan denen bu hayvanın bir ruhunun olduğunu yeniden hatırlayacak, mesaimizi bu ruh sahibini hayvanlıktan insanlığa y&uuml;kseltmek i&ccedil;in sarfedeceğiz. Bu &ccedil;ıplak ve zayıf canavarın cesed zevklerini beslemek yerine, ruhunu zenginleştirmemiz gerektiğini yeniden hatırlayacağız. F&acirc;n&icirc; ve kısa d&uuml;nya hayatının elemle yoğrulmuş zevkleri, tadları peşinden savrulup &acirc;hiret gibi, d&uuml;nyasını da mahveden cismi k&uuml;&ccedil;&uuml;k, ihtiya&ccedil; ve emelleri sonsuz bu garib mahl&ucirc;ka, ebed&icirc; sa&acirc;detin kapılarını a&ccedil;ma m&uuml;kellefiyetimizi bir daha unutmayacağız; unutmamalıyız.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Unutmayınız ki, keskin hi&ccedil;bir zek&acirc; d&uuml;nyanın bunca &ccedil;ırpınmalara değdiğini izah ve isbat edemez. Zir&acirc; &ouml;l&uuml;m, her sa&acirc;deti, her lezzeti mahvetmeye muktedirdir. İstisna tanımayan bu acı h&uuml;km&uuml;n aksi isbat edilemez. D&uuml;nyanın b&uuml;t&uuml;n sa&acirc;det ve lezzetleri parlak bir yalandan ibarettir; &ccedil;&ouml;l kazazedesini b&uuml;sb&uuml;t&uuml;n mahveden bir avu&ccedil; ser&acirc;b gibi.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yarından tezi yok! Siy&acirc;s&icirc; gevezeliklerden, &ccedil;ekişmelerden, gırtlaklaşmalardan uzaklaşmamız gerekiyor. Evet bir bek&acirc; problemimiz var: Ebed&icirc; sa&acirc;deti kaybetmek, hepimiz i&ccedil;in yakın ve tel&acirc;fisi imk&acirc;nsız b&uuml;y&uuml;k tehlikedir. &Acirc;hiretlerini kaybedenlerin d&uuml;nyaları zaten kayıbdır.</span><br /> &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 19 Mart 2019 - Salı

DÜŞÜNCE HAYATIM

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&uuml;ş&uuml;nce hayatımız cılız! Cılız ve kısır&hellip; İ&ccedil;tim&acirc;&icirc; hayatımız, tez&acirc;dlar mahşeri. Batının ileri karakolu gibi &ccedil;alışan Ankara&rsquo;nın değerlerinden koparıp mankurtlaştırdıkları ile ezel&icirc; değerlerin bek&ccedil;iliğini &uuml;stlenenlerin meydana getirdiği tez&acirc;dı; her nevi ile d&uuml;ş&uuml;nce, d&uuml;ş&uuml;ncesizlik ve ahl&acirc;ksızlık tamamlıyor. Siy&acirc;s&icirc; hayatımız ise entrikalar panayırı. Kimin eli kimin cebinde, kim kiminle hangi dansın r&uuml;yasını yaşıyor, anlamak m&uuml;mk&uuml;n değil. Tek maksad, menfaat; tek değer, para. Her başın karşısında eğildiği yeg&acirc;ne put: Kuvvet&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu karanlık atmosferi aydınlatan tek ışık kaynağı Kur&rsquo;an!.. &Uuml;&ccedil; &ccedil;eyrek asır b&uuml;y&uuml;k meş&rsquo;aleyi cemaat ve tarikatlar taşıdı. K&uuml;f&uuml;r ve ahl&acirc;ksızlığın boğduğu bu asrın bi&ccedil;are insanlarının yolunu aydınlatmakla m&uuml;kellef bu iki g&uuml;r&ucirc;hun yarım asırlık aydınlık taşıma m&uuml;cadelesini AK Parti iktidarı boşa &ccedil;ıkardı. Zir&acirc;, aydınlık taşımaya &ccedil;alıştıkları zavallı kitlelerin ellerindeki d&uuml;nyev&icirc; hazineleri bu devirde farkettiler. Hid&acirc;yete, Kur&rsquo;an&rsquo;ın ışığına muhta&ccedil; g&ouml;rd&uuml;kleri kalabalıkların d&uuml;nyasına ilk defa bu kadar yakından şahid ve dahil oluyorlardı.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ellerindeki meşaleyi &ouml;nce teredd&uuml;dle, sonra f&uuml;tursuzca bir tarafa fırlatıp yakınlarında g&ouml;z kırpan d&uuml;nya nimetlerinin davetine koştular. &Ouml;nceleri ilk g&uuml;naha koşan toy gen&ccedil;ler gibi mahc&ucirc;b ve &uuml;rkektiler, g&uuml;naha karşı mağlubiyetlerini hakikatsiz bir takım fetvalarla meşrulaştırmanın yollarını aradılar. Zir&acirc; ilk defa bu kadar yakından g&ouml;rd&uuml;klerinden, ellerinin altındakilerden faydalanmak istiyorlardı: Ya gasb edecek, ya r&uuml;şvet alacaklardı. Ama vicdanları rahatsız ediyordu, ge&ccedil;mişlerinin hafızaya y&uuml;klediği bilgilerin, değerlerin y&uuml;k&uuml; altında eziliyorlardı; vicdan tazibinden kurtulmaları i&ccedil;in fetvaya muhta&ccedil;tılar.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İmdadlarına tarih denen kadim &ccedil;&ouml;pl&uuml;k yetişti. Bir ihtimalden hareketle kundaktaki bebelere bile katl fetvası veren bu &ccedil;&ouml;pl&uuml;kte r&uuml;şvete, gasba, yolsuzluğa fetva bulmak zor değildi; beyt&uuml;lmalden hisse almak ne ilk olacaktı, ne de son. Hem atalar b&uuml;y&uuml;k bir ferasetle, &ldquo;Bal tutan parmağını yalar!&rdquo; dememişler miydi? Parmaklarını değil, kollarını yalamaktan onları kim men edebilirdi ki!.. Edilmediler tabi&icirc;. Sonra her şey daha serbest, daha &acirc;len&icirc; bir vaziyet aldı. Hayata yırtık &ccedil;orapla başlayanların, bir hırka bir lokma ile kanaat getirenlerin kısa zamanda kat ve yat saltanatı gizlenemez bir h&acirc;l alınca homurdanmalar başladı. Herkesi kat ve yat sahibi yapmaya yetmeyen kıt imk&acirc;nların belli bir z&uuml;mreye inhisarı geniş kitleleri &ouml;nce huzursuz etti, sonra y&uuml;ksek sesli itiraz ve kopuşlar s&ouml;k&uuml;n etti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İktidarlarını tehlikeye d&uuml;şm&uuml;ş g&ouml;renler, bir intibahla temizlenmeye &ccedil;alışmak yerine, saltanatlarını payandalarla biraz daha g&ouml;t&uuml;rmek istediler. Tertipler, yalanlar, iftiralar, oyunlar birbirini kovaladı.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Meşale taşıyanlar ise gerektiği kadar nemalanamadıkları, yağmalayamadıkları bu d&uuml;nyanın utan&ccedil; verici y&uuml;z&uuml;n&uuml; bilmecburiye farkedince tevbeyi hatırladılar. Şimdilerde &ccedil;oğu bu tevbe ile affı i&ccedil;in tazarruda bulunup nereden başlayabileceğini bilmemenin şaşkınlığı i&ccedil;inde bakınırken, avu&ccedil;larına bir şeyler ge&ccedil;irmiş olanların daha fazlası i&ccedil;in koşuşturmaları ise hız kesmeden devam ediyor. &Acirc;dem&rsquo;in &ccedil;ocukları yasak ile imtihanı bir daha kaybettiler. G&uuml;nah ve yasağın nefiste uyandırdığı şehvettin mahvettiği kitleler, bu devrin asıl kaybıdır. İlk elemede alta d&uuml;şenler, &uuml;stte kalanlar i&ccedil;in ibret n&uuml;munesi mi olur, numune-i imtis&acirc;l mi, zaman g&ouml;sterecek. Temenni ediyorum ki, samimi bir intibahla g&ouml;zlerini a&ccedil;anların daha sağlam ve dikkatli y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş&uuml; gecikmeden başlasın. Yoksa her şey &ccedil;ok daha k&ouml;t&uuml;ye gidecek, demektir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu devrin asıl kazancı, akl-ı selime, milletin geleceğinin siy&acirc;s&icirc; ikbal ve intibahta değil, İsl&acirc;miyet&rsquo;in ferd ferd talim ve tedrisinde olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;rmeye başlatmış olmasıdır. Ferdi yetiştirmeyen, ferdi tahkim etmeyen, ferdi insanlaştırmayan her hamlenin ak&icirc;m kalacağını &ouml;ğrenmiş olduk. İster istemez başa d&ouml;neceğiz. İnsan denen bu hayvanın bir ruhunun olduğunu yeniden hatırlayacak, mesaimizi bu ruh sahibini hayvanlıktan insanlığa y&uuml;kseltmek i&ccedil;in sarfedeceğiz. Bu &ccedil;ıplak ve zayıf canavarın cesed zevklerini beslemek yerine, ruhunu zenginleştirmemiz gerektiğini yeniden hatırlayacağız. F&acirc;n&icirc; ve kısa d&uuml;nya hayatının elemle yoğrulmuş zevkleri, tadları peşinden savrulup &acirc;hiret gibi, d&uuml;nyasını da mahveden cismi k&uuml;&ccedil;&uuml;k, ihtiya&ccedil; ve emelleri sonsuz bu garib mahl&ucirc;ka, ebed&icirc; sa&acirc;detin kapılarını a&ccedil;ma m&uuml;kellefiyetimizi bir daha unutmayacağız; unutmamalıyız.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Unutmayınız ki, keskin hi&ccedil;bir zek&acirc; d&uuml;nyanın bunca &ccedil;ırpınmalara değdiğini izah ve isbat edemez. Zir&acirc; &ouml;l&uuml;m, her sa&acirc;deti, her lezzeti mahvetmeye muktedirdir. İstisna tanımayan bu acı h&uuml;km&uuml;n aksi isbat edilemez. D&uuml;nyanın b&uuml;t&uuml;n sa&acirc;det ve lezzetleri parlak bir yalandan ibarettir; &ccedil;&ouml;l kazazedesini b&uuml;sb&uuml;t&uuml;n mahveden bir avu&ccedil; ser&acirc;b gibi.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yarından tezi yok! Siy&acirc;s&icirc; gevezeliklerden, &ccedil;ekişmelerden, gırtlaklaşmalardan uzaklaşmamız gerekiyor. Evet bir bek&acirc; problemimiz var: Ebed&icirc; sa&acirc;deti kaybetmek, hepimiz i&ccedil;in yakın ve tel&acirc;fisi imk&acirc;nsız b&uuml;y&uuml;k tehlikedir. &Acirc;hiretlerini kaybedenlerin d&uuml;nyaları zaten kayıbdır.</span><br /> &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.