ÇOCUKTAN AYRILAMAYAN BEKÇİ ANNELER
<p>Bu kavram, annenin çocuğunun kendisinden farklı bir varlık olduğunu fark etmemesi, çocuk için kaygı duyması, çocuğunun birey olmasına izin vermemesi anlamını taşıyor.</p>
<p>Çocuk sahibi olmak, her anne-babanın yaşamındaki dönüm noktasıdır. Bu mutluluk kişinin yaşayacağı en mükemmel duygudur. Her anne-baba çocuğu için her şeyin en güzelini ister kuşkusuz.</p>
<p> </p>
<p><strong>Çocuktan ayrılamayan anne, çocuğunu da kendisine bağımlı kılar.</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuğun sağlıklı gelişebilmesi, anne-babanın bu role hazır olması ve çocuk eğitimini bilmesine bağlıdır. Öncelikle eşler evlilik ilişkilerini değerlendirmeli, ebeveynliğe hazır olup-olmadıklarını tartışmalı, sonra çocuk sahibi olmaya karar vermeliler. Bu tartışma kişilerin özgüveni, evliliğe yükledikleri anlam, eşlerin birbirinden beklentileri güven duygularını kapsamalıdır.</p>
<p> </p>
<p><strong>Annenin bu tutumunun nedenleri nelerdir ?</strong></p>
<p>Hepimiz ailemizi modelleriz. Anne babalık rollerimizin gelişmesinde ailemizin rolü büyüktür.</p>
<p>Çoğu kez” aynı annem gibi konuştum, annem de böyle yapar “ farkındalığını hepimiz yaşamaz mıyız ? Repertuarımızda öğrendiğimiz davranış şekilleri vardır, Onları kullanırız. Bizim de kişiliğimiz bu şekilde şekillenmiştir çünkü.</p>
<p> </p>
<p><strong>Anne-bebek ilişkisi :</strong></p>
<p>Bebek, ihtiyaçları yerinde zamanında gerektiği kadar karşılandığı durumda kendisini güvende hisseder. Büyüdükçe, özellikle 2-3 yaş döneminde annenin tutumları oldukça önem kazanır. Çünkü bu dönem kritik dönemlerden en önemlisidir.</p>
<p> </p>
<p>2-3 yaş dönemi, çocuğun kendisinin ve dış dünyanın farkına vardığı, öğrenme ve dış dünyayı keşfettiği dönemdir. Dünyayı keşfetmenin, ona sahip olmanın hazzını yaşayan çocuklara annenin engelleyici, korumacı, müdahaleci yaklaşımı zarar verir. Bu dönemde ailenin çocuk için gerekli güvenlik önlemlerini alarak, çocuğa kendisini gerçekleştirmesi için fırsat vermesi, ona özgür bir alan sunması gerekmektedir.. KENDİNE GÜVENİNİ OLUŞTURABİLMESİ İÇİN…</p>
<p> </p>
<p>Bu dönem çocuğun sosyalleşmesi ve bireyselleşmesi için çaba gösterdiği, uğraştığı dönemdir. Çocuktan ayrılamayan anne, çocuğunu da kendisine bağımlı kılar. </p>
<p> </p>
<p>Çocuğa yeni denemelerinde fırsat vermez. “Ay aman düşersin, dikkat et, uf olursun” Çocuğunu korumak uğruna çocuğun kendisini korumak için geliştireceği davranış şekli geliştirmesine müdahale etmiş, çocuğun kaygı duymasına neden olmuş olur.</p>
<p> </p>
<p><strong>Sorun annenin kendi kaygısıdır</strong>.</p>
<p> </p>
<p>Çocuk da kendisini güvende hissetmez, anneye yapışır onu koruması için. Anneden ayrışamayan çocuklar bu çocuklardır. Özellikle anaokuluna ilkokula başlarken annesini bırakmayan çocuk annesi olmadan nasıl davranacağını öğrenmediği için kaygı yaşar ve artık bu bir psikolojik, yardım alınması gereken bir durumdur.</p>
<p> </p>
<p>Annenin kendi depresyonu, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları da bu duruma neden olabilmektedir. Ayrıca çocuğun engeli ya da psikolojik rahatsızlığı nedeniyle yeterli becerileri geliştiremeyen çocukların annelerin de bu tutumu geliştirdiklerini görebiliyoruz.</p>
<p> </p>
<p><strong>Bu Durumdan Çocuk Nasıl Etkilenir? Anne Nasıl Etkilenir?</strong></p>
<p> </p>
<p>Bu tutum kaygıyı ifade eder. Çocukta da tehlike algısı oluşabilir, kendine güvensizlik, ileriki dönemlerde atılgan olmayan bir kişilik, korkular, kaygılar, fobiler, sosyal becerilerin gelişmemesi gibi sonuçlar ortaya çıkar.</p>
<p> </p>
<p>Çocuğun anneye bağımlı olması, çocuğun okul başarısını, arkadaş ilişkilerini de etkiler. Anne de bağımsız olamadığı için annenin de yaşam kalitesi düşer, stres düzeyi artar, çaresiz hisseder, günlük aktiviteleri aksar.</p>
<p> </p>
<p>Diğer kardeşler için de aynı durum sözkonusudur. Bu tutuma sahip anne diğer çocuklarına da bu şekilde davranacağı için herbiri ile ve sorunlarla fazlaca ilgilenmek zorunda kalır. Eş ilişkisi, aile içi ilişkiler olumsuz şekilde etkilenir.</p>
<p> </p>
<p><strong>Yapılan çalışmalarda boşanmaların önemli sebeplerinden birisi de annelik rolüyle ilgili sorun yaşayan annenin eşine ilgisiz kalması ve tutum farklılıklarıdır.</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuk yeterli sosyal ilişki yaşamazsa, ilişki ve iletişim biçimlerini öğrenemez. Sosyal kaygı, sosyal fobi ortaya çıkabilir. Eve misafir istemeyen misafirliğe gitmek istemeyen çocukların büyük kısmı bu nedenle böyle davranır. Bu durumda komşuluk akrabalık ilişkileri de zayıflayabilir.</p>
<p> </p>
<p><strong>Annelere Sendromu Yaşamalarını Engelleyecek Öneriler:</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuğun dünyaya gelmesiyle, ailenin yaşam tarzı değişecektir. Bu değişimin sağlıklı oluşması önem taşımaktadır. Günümüzde pek çok klinikte etkili anne-baba olmak, iyi anne-baba olmak gibi çalışmalar yürütülmektedir. </p>
<p>Amaç, ebeveynlerin çocuklarını tanımaları ve onların bilişsel, sosyal, duygusal gelişimlerinin en sağlıklı biçimde oluşması için imkan sunmalarını sağlamaktadır.</p>
<p>Öncelikle,,, amacımızın çocuğumuzu hayata hazırlamak, kendi başına yaşamını sürdürebilecek yetileri kazandırmanın bizim görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız !!!!</p>
<p> </p>
<p>Annenin çocuklarıyla konuşurken kullandığı dil çok önemlidir. Duygularımız doğaldır, birbirimizin duygu ve düşüncelerini sözel ifadeler ve beden diliyle algılarız. İletişim, kişilerin birbirlerine (bilinçli ya da bilinçsiz olarak) duygu ve düşünceleri aktardıkları süreçtir.</p>
<p> </p>
<p>Çocukla güçlü iletişim kurmanın birinci basamağı, onun duygularını ve düşüncelerini olduğu gibi kabul etmek ve dinlemektir. Dinleme, etkin dinleme (katılımla dinleme), pasif dinleme (edilgin dinleme), kapı aralayıcı mesajlarla dinleme şeklinde olur.</p>
<p> </p>
<p>Pasif (edilgin) dinleme; herhangi bir yorum katılmadan, jest ve mimiklerle çocuğunuzu dinlediğinizi hissettirmeniz şeklindedir.</p>
<p> </p>
<p>Etkin dinleme (katılımlı), söylediği sözleri açarak tekrar etmek ve kendi çözümlerini bulmasında yardımcı olmak şeklindedir.</p>
<p> </p>
<p>Çocuğun duygu ve düşüncelerini anlamayı yani empatik yaklaşmayı öneririm öncelikle. Çocuğa saygı duymak, gerçekçi ve doğal davranmak onu dinlemek çok önemli. Onunla göz teması kurmayı unutmayarak bunu yapmalıyız ve mutlaka dokunsal teması artırmak durumundayız. </p>
<p> </p>
<p>Nerede, ne zaman, nasıl, ne söyleyeceğimizi iyi belirlememiz ve akıcı, sade bir dil kullanmaya çalışmayı da ilave etmeliyiz.</p>
<p> </p>
<p>Kardeş veya arkadaşlarıyla çocuğun kıyaslanması, aile içi şiddet, toleranslı ya da baskıcı tutumlar, çocukla empati kurulamaması, annenin çocuğu anlamamaları, ödülün ya da cezanın fazla ve yanlış kullanılması, aile büyüklerinin müdahaleleri, çocuktan beklentilerin, çocuğun kapasitesi veya gelişim dönemine oranla yüksek olması gibi yanlış tutumları sıkça gözlüyoruz.</p>
<p> </p>
<p>Aile içi iletişimin kaliteli olması, ailenin kullandığı iletişim dilinin sağlıklı olması, etkili iletişimin anne-baba tarafından kullanılması, çocukla empati kurulması, çocukluk gelişim dönemlerinin bilinmesi, iyi gözlemci olabilmek, çocuğu anlamaya çalışmak, çocuğa zengin uyaran sunmak, gelişimin bir bütün olduğunu ve çocuğun becerileri gelişim döneminin gerektirdiği derecede kazanabileceği unutulmamalı.</p>
<p> </p>
<p>Tüm anne-babalar en iyiyi yapmaya çalışıyorlar kuşkusuz. Fakat farkında olmadan ya da bilinçli tutumları bilmediğimiz durumlarda çocuk eğitiminde hatalar yapabiliyoruz. Bu hataları yapmamak, en aza indirmek için, ebeveynlere sürekli okumalarını, araştırmalarını, tartışmalarını ve iyi gözlemci olmalarını öneriyorum.</p>
<p> </p>
<p> </p>
<p>Sevgiyle Kalın</p>
Ekleme
Tarihi: 24 Ağustos 2022 - Çarşamba
ÇOCUKTAN AYRILAMAYAN BEKÇİ ANNELER
<p>Bu kavram, annenin çocuğunun kendisinden farklı bir varlık olduğunu fark etmemesi, çocuk için kaygı duyması, çocuğunun birey olmasına izin vermemesi anlamını taşıyor.</p>
<p>Çocuk sahibi olmak, her anne-babanın yaşamındaki dönüm noktasıdır. Bu mutluluk kişinin yaşayacağı en mükemmel duygudur. Her anne-baba çocuğu için her şeyin en güzelini ister kuşkusuz.</p>
<p> </p>
<p><strong>Çocuktan ayrılamayan anne, çocuğunu da kendisine bağımlı kılar.</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuğun sağlıklı gelişebilmesi, anne-babanın bu role hazır olması ve çocuk eğitimini bilmesine bağlıdır. Öncelikle eşler evlilik ilişkilerini değerlendirmeli, ebeveynliğe hazır olup-olmadıklarını tartışmalı, sonra çocuk sahibi olmaya karar vermeliler. Bu tartışma kişilerin özgüveni, evliliğe yükledikleri anlam, eşlerin birbirinden beklentileri güven duygularını kapsamalıdır.</p>
<p> </p>
<p><strong>Annenin bu tutumunun nedenleri nelerdir ?</strong></p>
<p>Hepimiz ailemizi modelleriz. Anne babalık rollerimizin gelişmesinde ailemizin rolü büyüktür.</p>
<p>Çoğu kez” aynı annem gibi konuştum, annem de böyle yapar “ farkındalığını hepimiz yaşamaz mıyız ? Repertuarımızda öğrendiğimiz davranış şekilleri vardır, Onları kullanırız. Bizim de kişiliğimiz bu şekilde şekillenmiştir çünkü.</p>
<p> </p>
<p><strong>Anne-bebek ilişkisi :</strong></p>
<p>Bebek, ihtiyaçları yerinde zamanında gerektiği kadar karşılandığı durumda kendisini güvende hisseder. Büyüdükçe, özellikle 2-3 yaş döneminde annenin tutumları oldukça önem kazanır. Çünkü bu dönem kritik dönemlerden en önemlisidir.</p>
<p> </p>
<p>2-3 yaş dönemi, çocuğun kendisinin ve dış dünyanın farkına vardığı, öğrenme ve dış dünyayı keşfettiği dönemdir. Dünyayı keşfetmenin, ona sahip olmanın hazzını yaşayan çocuklara annenin engelleyici, korumacı, müdahaleci yaklaşımı zarar verir. Bu dönemde ailenin çocuk için gerekli güvenlik önlemlerini alarak, çocuğa kendisini gerçekleştirmesi için fırsat vermesi, ona özgür bir alan sunması gerekmektedir.. KENDİNE GÜVENİNİ OLUŞTURABİLMESİ İÇİN…</p>
<p> </p>
<p>Bu dönem çocuğun sosyalleşmesi ve bireyselleşmesi için çaba gösterdiği, uğraştığı dönemdir. Çocuktan ayrılamayan anne, çocuğunu da kendisine bağımlı kılar. </p>
<p> </p>
<p>Çocuğa yeni denemelerinde fırsat vermez. “Ay aman düşersin, dikkat et, uf olursun” Çocuğunu korumak uğruna çocuğun kendisini korumak için geliştireceği davranış şekli geliştirmesine müdahale etmiş, çocuğun kaygı duymasına neden olmuş olur.</p>
<p> </p>
<p><strong>Sorun annenin kendi kaygısıdır</strong>.</p>
<p> </p>
<p>Çocuk da kendisini güvende hissetmez, anneye yapışır onu koruması için. Anneden ayrışamayan çocuklar bu çocuklardır. Özellikle anaokuluna ilkokula başlarken annesini bırakmayan çocuk annesi olmadan nasıl davranacağını öğrenmediği için kaygı yaşar ve artık bu bir psikolojik, yardım alınması gereken bir durumdur.</p>
<p> </p>
<p>Annenin kendi depresyonu, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları da bu duruma neden olabilmektedir. Ayrıca çocuğun engeli ya da psikolojik rahatsızlığı nedeniyle yeterli becerileri geliştiremeyen çocukların annelerin de bu tutumu geliştirdiklerini görebiliyoruz.</p>
<p> </p>
<p><strong>Bu Durumdan Çocuk Nasıl Etkilenir? Anne Nasıl Etkilenir?</strong></p>
<p> </p>
<p>Bu tutum kaygıyı ifade eder. Çocukta da tehlike algısı oluşabilir, kendine güvensizlik, ileriki dönemlerde atılgan olmayan bir kişilik, korkular, kaygılar, fobiler, sosyal becerilerin gelişmemesi gibi sonuçlar ortaya çıkar.</p>
<p> </p>
<p>Çocuğun anneye bağımlı olması, çocuğun okul başarısını, arkadaş ilişkilerini de etkiler. Anne de bağımsız olamadığı için annenin de yaşam kalitesi düşer, stres düzeyi artar, çaresiz hisseder, günlük aktiviteleri aksar.</p>
<p> </p>
<p>Diğer kardeşler için de aynı durum sözkonusudur. Bu tutuma sahip anne diğer çocuklarına da bu şekilde davranacağı için herbiri ile ve sorunlarla fazlaca ilgilenmek zorunda kalır. Eş ilişkisi, aile içi ilişkiler olumsuz şekilde etkilenir.</p>
<p> </p>
<p><strong>Yapılan çalışmalarda boşanmaların önemli sebeplerinden birisi de annelik rolüyle ilgili sorun yaşayan annenin eşine ilgisiz kalması ve tutum farklılıklarıdır.</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuk yeterli sosyal ilişki yaşamazsa, ilişki ve iletişim biçimlerini öğrenemez. Sosyal kaygı, sosyal fobi ortaya çıkabilir. Eve misafir istemeyen misafirliğe gitmek istemeyen çocukların büyük kısmı bu nedenle böyle davranır. Bu durumda komşuluk akrabalık ilişkileri de zayıflayabilir.</p>
<p> </p>
<p><strong>Annelere Sendromu Yaşamalarını Engelleyecek Öneriler:</strong></p>
<p> </p>
<p>Çocuğun dünyaya gelmesiyle, ailenin yaşam tarzı değişecektir. Bu değişimin sağlıklı oluşması önem taşımaktadır. Günümüzde pek çok klinikte etkili anne-baba olmak, iyi anne-baba olmak gibi çalışmalar yürütülmektedir. </p>
<p>Amaç, ebeveynlerin çocuklarını tanımaları ve onların bilişsel, sosyal, duygusal gelişimlerinin en sağlıklı biçimde oluşması için imkan sunmalarını sağlamaktadır.</p>
<p>Öncelikle,,, amacımızın çocuğumuzu hayata hazırlamak, kendi başına yaşamını sürdürebilecek yetileri kazandırmanın bizim görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız !!!!</p>
<p> </p>
<p>Annenin çocuklarıyla konuşurken kullandığı dil çok önemlidir. Duygularımız doğaldır, birbirimizin duygu ve düşüncelerini sözel ifadeler ve beden diliyle algılarız. İletişim, kişilerin birbirlerine (bilinçli ya da bilinçsiz olarak) duygu ve düşünceleri aktardıkları süreçtir.</p>
<p> </p>
<p>Çocukla güçlü iletişim kurmanın birinci basamağı, onun duygularını ve düşüncelerini olduğu gibi kabul etmek ve dinlemektir. Dinleme, etkin dinleme (katılımla dinleme), pasif dinleme (edilgin dinleme), kapı aralayıcı mesajlarla dinleme şeklinde olur.</p>
<p> </p>
<p>Pasif (edilgin) dinleme; herhangi bir yorum katılmadan, jest ve mimiklerle çocuğunuzu dinlediğinizi hissettirmeniz şeklindedir.</p>
<p> </p>
<p>Etkin dinleme (katılımlı), söylediği sözleri açarak tekrar etmek ve kendi çözümlerini bulmasında yardımcı olmak şeklindedir.</p>
<p> </p>
<p>Çocuğun duygu ve düşüncelerini anlamayı yani empatik yaklaşmayı öneririm öncelikle. Çocuğa saygı duymak, gerçekçi ve doğal davranmak onu dinlemek çok önemli. Onunla göz teması kurmayı unutmayarak bunu yapmalıyız ve mutlaka dokunsal teması artırmak durumundayız. </p>
<p> </p>
<p>Nerede, ne zaman, nasıl, ne söyleyeceğimizi iyi belirlememiz ve akıcı, sade bir dil kullanmaya çalışmayı da ilave etmeliyiz.</p>
<p> </p>
<p>Kardeş veya arkadaşlarıyla çocuğun kıyaslanması, aile içi şiddet, toleranslı ya da baskıcı tutumlar, çocukla empati kurulamaması, annenin çocuğu anlamamaları, ödülün ya da cezanın fazla ve yanlış kullanılması, aile büyüklerinin müdahaleleri, çocuktan beklentilerin, çocuğun kapasitesi veya gelişim dönemine oranla yüksek olması gibi yanlış tutumları sıkça gözlüyoruz.</p>
<p> </p>
<p>Aile içi iletişimin kaliteli olması, ailenin kullandığı iletişim dilinin sağlıklı olması, etkili iletişimin anne-baba tarafından kullanılması, çocukla empati kurulması, çocukluk gelişim dönemlerinin bilinmesi, iyi gözlemci olabilmek, çocuğu anlamaya çalışmak, çocuğa zengin uyaran sunmak, gelişimin bir bütün olduğunu ve çocuğun becerileri gelişim döneminin gerektirdiği derecede kazanabileceği unutulmamalı.</p>
<p> </p>
<p>Tüm anne-babalar en iyiyi yapmaya çalışıyorlar kuşkusuz. Fakat farkında olmadan ya da bilinçli tutumları bilmediğimiz durumlarda çocuk eğitiminde hatalar yapabiliyoruz. Bu hataları yapmamak, en aza indirmek için, ebeveynlere sürekli okumalarını, araştırmalarını, tartışmalarını ve iyi gözlemci olmalarını öneriyorum.</p>
<p> </p>
<p> </p>
<p>Sevgiyle Kalın</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.