Karşılaştığımız durumlar belli ölçüde bir tehlike içeriyorsa, az ya da çok bir kaygı duyarız: bir sınava girdiğimizde, bir topluluğun önünde yapacağımız konuşmadan önce, otogara giderken yolda geciktiğimizde, vb.  Kaygı hoş bir heyecan olmadığı için, tehlikelere maruz kalmamayı ayarlayarak bu durumdan kaçınmaya çalışırız. Kaygılanma eğiliminde olanlar sınava, yapacakları konuşmaya iyi hazırlanacaklar ve zamanından önce otogarda olmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Olaylar üzerindeki kontrollerini yitirmemeye çalışacaklardır. Ancak, yine aşırı kaygılı kişiler, bu hiç de hoş olmayan kaygı duyma olayından kaçınmak için kendileri için çok zor olacağını ileri sürdükleri sınava girmeyecekler, konuşma yapmak için söz almayı istemeyecekler ya da seyahate çıkmayacaklardır, çünkü tersi durumlar onlarda kaldıramayacakları bir endişe yaratacaktır. Bu örneklerden de kaygının, tehlikeleri önlemek ve değişik durumları daha iyi denetlemek için bir uyarıcı, ancak öte yandan bir fren olabileceği görülür. Kaygılıların sinirli oldukları doğrudur. Özellikle söz konusu olanlar anne ve babalar olursa. ‘’Dikkat etmesini,’’ söyleyerek çocuklarını bıktırırlar. Bu yüzden çoğu kez alaylı yanıtlarla karşılaşırlar.  Günümüzde koruyucu ruh sağlığı kavramı çok önem kazandı. Artık sorunlar ortaya çıkmadan ruh sağlığını koruma amaçlı pek çok çalışma mevcut. Ortaya çıkan sorunların da çözümü mümkün mutlaka. Bu sorunların çözümünde yararlanılan teknikler içinde EMDR yaklaşımı çok önemli bir yere sahip. Sevgiyle Kalın