KUTLU DOĞUM 3 KIYAMETİN KOPMASI
KUTLU DOĞUM 3
KIYAMETİN KOPMASI
Zaman anlamının farklı şekilde anlayışımıza sunulmasını bir iki misalle delillendirdikten sonra Peygamberimizi tanımaya devam edeceğiz.
Kur’an’ı Kerim’de kıyametin kopuşu saat olarak ifade edilmektedir;
“Kıyamet saati mutlaka gelecektir, bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmıyor”, (Mümin, 59)
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “Bütün enbiyanın usul-ü dinleri (peygamberlerin din prensipleri) ve esas-ı şeriatları (şeriatın kuralları), hülâsa-i kitapları (kitaplarının özü) Kur'ân'da bulunduğuna, ehl-i tahkik (gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler) ve ehl-i hakikat (doğru ve hak yolda olan kimseler) ittifak etmişler (fikir birliğine varmışlar).
Bu sırra binaen fetret-i mutlakanın zamanı (insanlara, doğru ile yanlışı ayırt ettirecek hiçbir semâvî dinin hükmetmediği dönem) ihraç edildikten (çıkarıldıktan) sonra, rivayet-i meşhureyle (çok duyulmuş haberle) zaman-ı Âdem’den (Hz. Âdem’in (as) yaşadığı dönemden) tâ kıyâmete kadar (dünyanın sonu, evrenin ve yaratılanların bozulup dağılması), eyyam-ı şer'iye (Kur’ân’daki ölçülere uyan günler; Meselâ gökyüzünde her cismin kendi etrafında dönmesiyle gün, bağlı olduğu sistem etrafında dönmesiyle de yine ona ait sene oluşur. Sirius yıldızının bir günü ise bin senedir) ile tâbir edilen yedi bin seneden,
fetret-i mutlakanın zamanı ( insanlara, doğru ile yanlışı ayırt ettirecek hiçbir semâvî dinin hükmetmediği dönem) tarh edildikten (çıkartıldıktan) sonra altı bin altı yüz altmış altı sene kadar,
din-i İslâmın (İslâm dininin) sırrını neşreden (yayan) hakikat-i Kur'âniye (Kur’ân geçeği), küre-i arzda (dünyada) ayrı ayrı perdeler altında neşr-i envar edeceğine (nurları yayılacağına), âyâtın (ayetlerin) adedi işaret ediyor demektir.” (Barla Lahikası, 441.)
Bu ifadesiyle Hz. Âdem'den (as) kıyamete kadar insanlık tarihinin, Kur'ân’daki günü ile yedi bin sene olduğunu belirten bir rivayete atfen, “mutlak fetret devrinin bundan çıkarılmasıyla, 6.666 senenin elde edildiğini, bunun da Kur'an âyetlerinin sayısına eşit bulunduğunu, dolayısıyla Kur'an hakikatlerinin de bu kadar süre hâkim olacağını nazara vermektedir.
“Kur'ân-ı Hakîmin baş haşiyelerinde (dipnotunda), âyât-ı Kur'âniyenin (Kur’ân ayetlerinin) adedi altı bin altı yüz altmış altı olmakla, envâr-ı Kur'âniye (Kur’ân’ın nurları) ve hakikat-i Furkaniye (hak ile batılı birbirinden ayıran Kur’ân’ın) eyyâm-ı şer'iye (Hicrî yılı esas tutan şer’î günler; elli bin seneye kadar olan gün çeşitleri) ile altı bin altı yüz altmış altı sene kadar, küre-i arzda (dünyada) hükmü cereyan edeceğine (devam edeceğine) işaret ettiğine dair sualinize, cevap gelecek yazımızda:
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
28.10.2023
Ekleme
Tarihi: 28 Ekim 2023 - Cumartesi
KUTLU DOĞUM 3 KIYAMETİN KOPMASI
KUTLU DOĞUM 3
KIYAMETİN KOPMASI
Zaman anlamının farklı şekilde anlayışımıza sunulmasını bir iki misalle delillendirdikten sonra Peygamberimizi tanımaya devam edeceğiz.
Kur’an’ı Kerim’de kıyametin kopuşu saat olarak ifade edilmektedir;
“Kıyamet saati mutlaka gelecektir, bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmıyor”, (Mümin, 59)
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “Bütün enbiyanın usul-ü dinleri (peygamberlerin din prensipleri) ve esas-ı şeriatları (şeriatın kuralları), hülâsa-i kitapları (kitaplarının özü) Kur'ân'da bulunduğuna, ehl-i tahkik (gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler) ve ehl-i hakikat (doğru ve hak yolda olan kimseler) ittifak etmişler (fikir birliğine varmışlar).
Bu sırra binaen fetret-i mutlakanın zamanı (insanlara, doğru ile yanlışı ayırt ettirecek hiçbir semâvî dinin hükmetmediği dönem) ihraç edildikten (çıkarıldıktan) sonra, rivayet-i meşhureyle (çok duyulmuş haberle) zaman-ı Âdem’den (Hz. Âdem’in (as) yaşadığı dönemden) tâ kıyâmete kadar (dünyanın sonu, evrenin ve yaratılanların bozulup dağılması), eyyam-ı şer'iye (Kur’ân’daki ölçülere uyan günler; Meselâ gökyüzünde her cismin kendi etrafında dönmesiyle gün, bağlı olduğu sistem etrafında dönmesiyle de yine ona ait sene oluşur. Sirius yıldızının bir günü ise bin senedir) ile tâbir edilen yedi bin seneden,
fetret-i mutlakanın zamanı ( insanlara, doğru ile yanlışı ayırt ettirecek hiçbir semâvî dinin hükmetmediği dönem) tarh edildikten (çıkartıldıktan) sonra altı bin altı yüz altmış altı sene kadar,
din-i İslâmın (İslâm dininin) sırrını neşreden (yayan) hakikat-i Kur'âniye (Kur’ân geçeği), küre-i arzda (dünyada) ayrı ayrı perdeler altında neşr-i envar edeceğine (nurları yayılacağına), âyâtın (ayetlerin) adedi işaret ediyor demektir.” (Barla Lahikası, 441.)
Bu ifadesiyle Hz. Âdem'den (as) kıyamete kadar insanlık tarihinin, Kur'ân’daki günü ile yedi bin sene olduğunu belirten bir rivayete atfen, “mutlak fetret devrinin bundan çıkarılmasıyla, 6.666 senenin elde edildiğini, bunun da Kur'an âyetlerinin sayısına eşit bulunduğunu, dolayısıyla Kur'an hakikatlerinin de bu kadar süre hâkim olacağını nazara vermektedir.
“Kur'ân-ı Hakîmin baş haşiyelerinde (dipnotunda), âyât-ı Kur'âniyenin (Kur’ân ayetlerinin) adedi altı bin altı yüz altmış altı olmakla, envâr-ı Kur'âniye (Kur’ân’ın nurları) ve hakikat-i Furkaniye (hak ile batılı birbirinden ayıran Kur’ân’ın) eyyâm-ı şer'iye (Hicrî yılı esas tutan şer’î günler; elli bin seneye kadar olan gün çeşitleri) ile altı bin altı yüz altmış altı sene kadar, küre-i arzda (dünyada) hükmü cereyan edeceğine (devam edeceğine) işaret ettiğine dair sualinize, cevap gelecek yazımızda:
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
28.10.2023
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.