Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Firdevs!...

<p>İmam Efendi o yanık sesiyle k&ouml;y&uuml;n camisinden sala verdiğinde, k&ouml;y ahalisince kimin vefat ettiği merak edilir. Salayı bitiren imam, <em>&ldquo;Hasan kızı Firdevs &Ccedil;elik vefat etmiştir. Cenazesi k&ouml;y mezarlığına defnedilecektir&rdquo;</em> anonsuyla, k&ouml;y&uuml;n ahalisinde bir telaş, bir koşuşturma başlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>K&ouml;y&uuml;n &uuml;&ccedil; kilometre doğusu, &ldquo;Ged&uuml;k&rdquo; olarak bilinen b&ouml;lgedeki mezarlık kalabalıklaşır. Şehit kızıdır Firdevs ve zahiren olmasa da ruhen babasıyla kucaklaşmıştır artık. Kalabalık i&ccedil;erisinde komşu k&ouml;yden olan Ferit sorar: <em>&ldquo;Manası nedir Firdevs&rsquo;in?&rdquo;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Kazılan mezarı dikkatle izleyen İmam Efendi:&nbsp; <em>&ldquo;Firdevs, Cennetin tamamı veya bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; ifade etmek i&ccedil;in kullanılan bir kelime olsa da İslam Ansiklopedisi&rsquo;nde: Cennetin ortası, en y&uuml;ksek ve en değerli b&ouml;lgesini teşkil eden kısımlarının adı olarak tarif edilmektedir. Cenneti hatırlattığından olacak ki İslam Coğrafyası&rsquo;nda &ccedil;ocuklara &ldquo;isim&rdquo; olarak verilmiştir, verilmektedir&rdquo;</em> dedikten sonra: <em>&ldquo;&Ouml;meroğlu Hasan da kendisine Cenneti hatırlatsın diye, ikinci kız &ccedil;ocuğuna &lsquo;Firdevs&rsquo; ismini koymuş&rdquo;</em> diyerek s&ouml;z&uuml;n&uuml; bitirir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Uzun bir yaşamın sırrını en &ccedil;ok merak edenlerden biriydi ancak cenazenin matem havasında i&ccedil;ini kemiren bu merakını nasıl dillendirebilirdi ki Arif.&nbsp; İşte, karşısında boylu boyunca beyazlar i&ccedil;inde yatan Firdevs Anne, birazdan ebedi yolculuğunun ilk durağı olan kabir hayatına başlamış olacaktı. Kalabalığa g&ouml;z gezdirdi, soğuk havanın matem ve h&uuml;z&uuml;nle buluştuğu bu g&uuml;nde, insanlar &ccedil;aresizliğin kollarında &ldquo;bilgece&rdquo; bir tını ile konuşuyorlardı. Fısıltılar, fısıltıları kovalıyordu. &Ouml;l&uuml;m&uuml;n sessiz kabullenişi miydi bu sessiz bakışlar, yoksa sıranın bir g&uuml;n kendilerine geleceğini az &ccedil;ok hissetmiş olmaları mıydı onları bu denli &uuml;rk&uuml;ten? &nbsp;Ne t&uuml;r bir şeydi acaba bir yokluk muydu &ouml;l&uuml;m?...</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&acirc;lbuki &ouml;l&uuml;m kalabalıklar arasında dolaşan bir hayalet gibiydi. Varlığını kimse kabul etmek istemez &ouml;l&uuml;m&uuml;n. Bir g&uuml;n &ouml;nce kendileri gibi nefes alıp vermekte olan Firdevs Anne de sonsuzluk duygusunun i&ccedil;inde yaşattığı bir ebedi hayatın n&uuml;velerini taşımıyor muydu? D&uuml;n geride kaldı, faniliğin &ccedil;aresizlik kokan kollarından kabre uzanan Firdevs Anne&rsquo;nin hik&acirc;yesi, an itibarıyla herkesin hik&acirc;yesiydi aslında. &nbsp;Sorular, sorular, sorular?!&hellip; Merakını gizleyemez ve&nbsp; <em>&ldquo;Firdevs Teyze ka&ccedil; yaşındaydı? </em>diye soruverir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Torun Veysel: <em>&ldquo;En son hastanede yatarken doktorları tarafından yapılan kemik testinde, biz de ninemin 107 yaşında olduğunu &ouml;ğrenmiş olduk&rdquo;</em> der. Cemaat: <em>&ldquo;Maşallah&rdquo;</em> dedikten sonra k&uuml;&ccedil;&uuml;k oğlu Cemil s&ouml;z alır: <em>&ldquo;Annem bir şehit kızıdır. Rahmetli dedem, Rusların Erzurum&rsquo;u işgali sırasında şehit olmuş&rdquo; </em>dedikten sonra, k&ouml;y &ouml;ğretmeni Rıfat Bey&rsquo;e d&ouml;ner. Rıfat Bey mesajı almıştır ve o d&ouml;nemi: <em>&ldquo;İttihat ve Terakki H&uuml;k&uuml;meti&rsquo;nin Osmanlıyı 1. D&uuml;nya Savaşı&rsquo;na sokması,&nbsp;&nbsp; Osmanlı i&ccedil;in felaket olmuş, Rusların Kafkas-Doğu Cephesi&rsquo;ndeki ilerleyişi Erzurum&rsquo;un işgali ile sonu&ccedil;lanmıştı. 1 Şubat 1916&rsquo;da Ordu Kararg&acirc;hlarını Erzurum&rsquo;un doğusunda bulunan Hasankale&rsquo;ye nakleden Ruslar, &nbsp;11 Şubat g&uuml;n&uuml; Erzurum&rsquo;a taarruz etmeye başlarlar. 12 Şubat sabahı Erzurum&rsquo;un doğu ve kuzeydoğusunda bulunan Dolangez ve &Ccedil;obandede Tabyaları da işgal edilir. Ruslara ağır kayıplar verdiren Osmanlı kuvvetleri, kendileri de b&uuml;y&uuml;k kayıplar vermelerine rağmen, Erzurum&rsquo;un Ruslarca işgal edilmesini &ouml;nleyemez&rdquo;</em> s&ouml;zleriyle &ouml;zetler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;Aynı zamanda teyzesi de olan k&ouml;y&uuml;n kanaat &ouml;nderlerinden Osman: <em>&ldquo;Firdevs&rsquo;in babası dedem Hasan, Hamidiye Alayları&rsquo;nda g&ouml;revli bir s&uuml;vari olarak Doğu Cephesi -Erzurum-Hasankale, şimdiki ismiyle Pasinler&rsquo;de- Ruslara karşı savaşırken şehit olmuş, &nbsp;son nefesini verirken &nbsp;&lsquo;Firdevsim&rsquo; dediği rivayet edilirdi&rdquo;</em> diyerek, dedesi ve teyzesini hayırla y&acirc;d eder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalabalık i&ccedil;erisinden Kazım: <em>&ldquo;Kim bilir, neler g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r, neler yaşamıştır Firdevs Anne?&rdquo;</em> deyince, g&ouml;zyaşlarını tutamayan oğlu H&uuml;seyin<em>: &ldquo;Dedem cepheye gittiğinde altı yaşında olan annem, annesi ve kardeşleri gibi yıllarca baba yolu g&ouml;zler. &Ouml;yle ki baba hasreti kor bir ateş gibi yakar y&uuml;reğini annemin. Onun bu hali yaşadığı mek&acirc;nlara dahi yansırmış. Ağa&ccedil;lar renksiz, meyveler tatsız,&nbsp; s&uuml;mb&uuml;l ve nevruzlar elemli, zambaklar nemli, g&uuml;llerin boynu b&uuml;k&uuml;km&uuml;ş. Tıpkı annem gibi&hellip;&rdquo;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Oysaki dram i&ccedil;inde dram barındırır Firdevs Anne&rsquo;nin hayatı&hellip; Yıllar yılları kovalasa da a&ccedil;lık ve sefalet i&ccedil;erisinde ge&ccedil;en zor g&uuml;nler ge&ccedil;mek bilmez. Bir yandan evin bakımını &uuml;stlenecek, bah&ccedil;e ve tarla işlerini y&uuml;r&uuml;tecek yetişkin kimsenin olmayışı, &ouml;b&uuml;r yandan babasından haber alınamayışı&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Altı yıl sonra, birlikte cepheye gittikleri bir gazi arkadaşı d&ouml;ner k&ouml;ye. Acı haber, Firdevs başta olmak &uuml;zere t&uuml;m aileyi ve k&ouml;y&uuml; &uuml;z&uuml;nt&uuml;ye gark eder. &Ouml;nce g&ouml;ky&uuml;z&uuml;ne, sonra etrafına bakınır. G&ouml;ky&uuml;z&uuml; de kendisi gibi yastadır. Dokunulsa ağlayacak gibidir bulutlar. Meşe ağa&ccedil;larının bulunduğu evlerinin &uuml;st kısmındaki tepeye doğru koşar, b&uuml;y&uuml;k ağacın altına diz &ccedil;&ouml;ker. Ge&ccedil;mişte de kendisini en &ccedil;ok bu koca meşe ağacının g&ouml;lgesi kucaklamıştı. Toprakla, ağa&ccedil;la, r&uuml;zg&acirc;rla, kuşlarla konuşur, d&ouml;ker i&ccedil;ini&hellip; &Ouml;yle ki hı&ccedil;kırıklarına g&ouml;ky&uuml;z&uuml; de eşlik eder. &Ccedil;isil &ccedil;isil yağan yağmur, şefkat ve merhametle okşar Firdevs&rsquo;in beline kadar inen &ouml;rg&uuml;l&uuml; sa&ccedil;larını&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir şehit kızıdır Firdevs. Babasının Hasankale&rsquo;de şehit d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml; haberini aldığında, on iki yaşında bir gen&ccedil; kızdır artık. Damarlarında dolaşan kanı, onun yokluk ve sefaletle m&uuml;cadelesindeki en b&uuml;y&uuml;k g&uuml;&ccedil; kaynağıdır. &nbsp;Ev işleriyle birlikte, koyun ve kuzuları otlatma işi de Firdevs&rsquo;e verilir. Koyun ve kuzuları en yakın arkadaşıdır kendisinin. Kimi zaman konuşur kuzularla, dertleşir. Kendi elleriyle kopardığı taze otlarla besler onları&hellip; Ah papatyalar&hellip; Dert ortağıdır, &ccedil;ok sever papatyaları.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Firdevs ve kardeşleri i&ccedil;in daha da zorlaşır hayat. Birinci D&uuml;nya Savaşı sonrası d&ouml;nemde &uuml;&ccedil; &ccedil;ocukla hayat m&uuml;cadelesi vermek, eşi şehitlik mertebesine ulaşan bir anne i&ccedil;in &ccedil;ok zordur. Cepheye giderken eşi kendisine: <em>&ldquo;Hatunum! Savaş hali bu, gidip de d&ouml;nmemek var. Şayet geri d&ouml;nemezsem, sen azatsın. Ama ne olur &ccedil;ocuklarımı g&ouml;t&uuml;rme?&rdquo; </em>ricasında bulunmuş olsa da hi&ccedil;bir zaman evini ve &ccedil;ocuklarını terk etmeyi d&uuml;ş&uuml;nmemiştir. Aile b&uuml;y&uuml;kleri toplanıp karar verir.&nbsp; Yokluk ve sefalet i&ccedil;inde altı yıl &uuml;&ccedil; &ccedil;ocuk ile eş yolu bekleyen Sultan&rsquo;ı, kendisinden on beş yaş k&uuml;&ccedil;&uuml;k olan kayınbiraderi Mehmet ile nik&acirc;hlamaya karar verirler. D&ouml;nemin şartları gereği, ağabeyinin &ccedil;ocuklarına babalık etmek i&ccedil;in, ağır bir y&uuml;k&uuml;n altına girmeye razı olur Mehmet.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ablası Nazife aynı k&ouml;yden Osman oğlu Hasan ile evlendirilir. Evlilik &ccedil;ağı geldiğinde Firdevs de ablasının eşinin amcazadesi Mustafa ile evlendirilir. Mutlu bir evliliği vardır. &Uuml;&ccedil;&uuml; kız, &uuml;&ccedil;&uuml; erkek altı &ccedil;ocuğu d&uuml;nyaya gelir. Rabbim &ccedil;ok sevmiştir kendisini ve imtihanı b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r Firdevs&rsquo;in. &nbsp;Otuz beş yaşına geldiğinde bu kez, amansız bir hastalığın pen&ccedil;esine d&uuml;şen eşi Mustafa&rsquo;yı kaybeder. İkinci bir evliliği kabul etmez, &ccedil;ocuklarının hem annesi, hem babasıdır artık. G&uuml;n olur &ccedil;arıkla odun toplamaya, g&uuml;n olur elinde kazma k&uuml;rek tarla işlerine koşturur.&nbsp; Hasat zamanı geldiğinde elinde orak, ekin bi&ccedil;meye gider. Evlilik &ccedil;ağına gelmiş oğullarına kız ister, evlendirir onları, bir bir gelin eder kızlarını&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Acılar mı kendisini olgunlaştırdı, yoksa Firdevs Anne mi acıları olgunlaştırdı bilinmez? Bilinen şu ki yeise d&uuml;şmeden, bu kadar ağır ve zahmetli bir yaşama isyan etmeden sabretmenin -biz &ouml;d&uuml;l&uuml; desek de kendisi bedeli derdi- bedelini uzun yaşama ile &ouml;dedi belki de. Kimseye y&uuml;k olmadığı gibi, d&uuml;nyaya da y&uuml;k olmadı, aksine insanoğlu ve d&uuml;nya y&uuml;k oldu kendisine&hellip; Bu acı tecr&uuml;be ve bilgelik onu, k&ouml;y&uuml;n hem ebesi, hem baş aş&ccedil;ısı yapmıştı. K&ouml;ydeki bir d&uuml;ğ&uuml;nde, bir mevlit de kazanların başında hep Firdevs Anne vardı. Sevgisini katık ederdi ateşte kaynayan kazanlara&hellip; K&ouml;yde yeni doğan &ccedil;ocuklara ebelik etme işi de ona kalırdı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Muhteşem bir hafızaya sahiptir. Ge&ccedil;mişi geleceğe aktaran bir k&ouml;pr&uuml; vazifesi g&ouml;r&uuml;r kendisi. Hik&acirc;ye ve masal kitaplığıdır adet&acirc;. Ve dahası&hellip; K&acirc;inat eczanesinden topladığı bitkiler ve otlarla bir&ccedil;ok hastalığı tedavi edip, insanlara şifa dağıtan bir <strong><em>&ldquo;Lokman Anne&rdquo;</em></strong> idi aynı zamanda&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sevgiyle yoğrulmuş bir fıtrat ve ruh haline sahip olan Firdevs&rsquo;in hayatı hep &ldquo;&ouml;zlem&rdquo; ile ge&ccedil;ti.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir g&uuml;n kendisine sorulur: <strong><em>&ldquo;Hep mi &ouml;zlem?&rdquo;</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Firdevs<strong><em>: &ldquo;Evet&rdquo;</em></strong> der. Ve devamla <strong><em>&ldquo;&lsquo;&Ouml;zlem&rsquo;e &ouml;zlem duymayı seviyoruz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &lsquo;&ouml;zlem&rsquo; bizi vuslata yakınlaştırıyor&rdquo;</em></strong> derdi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ruhun şad olsun Firdevs Anne. Şunu bil ki!... Geride bıraktıkların da seni &ccedil;ok &ouml;zl&uuml;yor&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selam ve dua ile efendim&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Memdoğlu&hellip;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2019 - Salı

Firdevs!...

<p>İmam Efendi o yanık sesiyle k&ouml;y&uuml;n camisinden sala verdiğinde, k&ouml;y ahalisince kimin vefat ettiği merak edilir. Salayı bitiren imam, <em>&ldquo;Hasan kızı Firdevs &Ccedil;elik vefat etmiştir. Cenazesi k&ouml;y mezarlığına defnedilecektir&rdquo;</em> anonsuyla, k&ouml;y&uuml;n ahalisinde bir telaş, bir koşuşturma başlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>K&ouml;y&uuml;n &uuml;&ccedil; kilometre doğusu, &ldquo;Ged&uuml;k&rdquo; olarak bilinen b&ouml;lgedeki mezarlık kalabalıklaşır. Şehit kızıdır Firdevs ve zahiren olmasa da ruhen babasıyla kucaklaşmıştır artık. Kalabalık i&ccedil;erisinde komşu k&ouml;yden olan Ferit sorar: <em>&ldquo;Manası nedir Firdevs&rsquo;in?&rdquo;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Kazılan mezarı dikkatle izleyen İmam Efendi:&nbsp; <em>&ldquo;Firdevs, Cennetin tamamı veya bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; ifade etmek i&ccedil;in kullanılan bir kelime olsa da İslam Ansiklopedisi&rsquo;nde: Cennetin ortası, en y&uuml;ksek ve en değerli b&ouml;lgesini teşkil eden kısımlarının adı olarak tarif edilmektedir. Cenneti hatırlattığından olacak ki İslam Coğrafyası&rsquo;nda &ccedil;ocuklara &ldquo;isim&rdquo; olarak verilmiştir, verilmektedir&rdquo;</em> dedikten sonra: <em>&ldquo;&Ouml;meroğlu Hasan da kendisine Cenneti hatırlatsın diye, ikinci kız &ccedil;ocuğuna &lsquo;Firdevs&rsquo; ismini koymuş&rdquo;</em> diyerek s&ouml;z&uuml;n&uuml; bitirir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Uzun bir yaşamın sırrını en &ccedil;ok merak edenlerden biriydi ancak cenazenin matem havasında i&ccedil;ini kemiren bu merakını nasıl dillendirebilirdi ki Arif.&nbsp; İşte, karşısında boylu boyunca beyazlar i&ccedil;inde yatan Firdevs Anne, birazdan ebedi yolculuğunun ilk durağı olan kabir hayatına başlamış olacaktı. Kalabalığa g&ouml;z gezdirdi, soğuk havanın matem ve h&uuml;z&uuml;nle buluştuğu bu g&uuml;nde, insanlar &ccedil;aresizliğin kollarında &ldquo;bilgece&rdquo; bir tını ile konuşuyorlardı. Fısıltılar, fısıltıları kovalıyordu. &Ouml;l&uuml;m&uuml;n sessiz kabullenişi miydi bu sessiz bakışlar, yoksa sıranın bir g&uuml;n kendilerine geleceğini az &ccedil;ok hissetmiş olmaları mıydı onları bu denli &uuml;rk&uuml;ten? &nbsp;Ne t&uuml;r bir şeydi acaba bir yokluk muydu &ouml;l&uuml;m?...</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&acirc;lbuki &ouml;l&uuml;m kalabalıklar arasında dolaşan bir hayalet gibiydi. Varlığını kimse kabul etmek istemez &ouml;l&uuml;m&uuml;n. Bir g&uuml;n &ouml;nce kendileri gibi nefes alıp vermekte olan Firdevs Anne de sonsuzluk duygusunun i&ccedil;inde yaşattığı bir ebedi hayatın n&uuml;velerini taşımıyor muydu? D&uuml;n geride kaldı, faniliğin &ccedil;aresizlik kokan kollarından kabre uzanan Firdevs Anne&rsquo;nin hik&acirc;yesi, an itibarıyla herkesin hik&acirc;yesiydi aslında. &nbsp;Sorular, sorular, sorular?!&hellip; Merakını gizleyemez ve&nbsp; <em>&ldquo;Firdevs Teyze ka&ccedil; yaşındaydı? </em>diye soruverir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Torun Veysel: <em>&ldquo;En son hastanede yatarken doktorları tarafından yapılan kemik testinde, biz de ninemin 107 yaşında olduğunu &ouml;ğrenmiş olduk&rdquo;</em> der. Cemaat: <em>&ldquo;Maşallah&rdquo;</em> dedikten sonra k&uuml;&ccedil;&uuml;k oğlu Cemil s&ouml;z alır: <em>&ldquo;Annem bir şehit kızıdır. Rahmetli dedem, Rusların Erzurum&rsquo;u işgali sırasında şehit olmuş&rdquo; </em>dedikten sonra, k&ouml;y &ouml;ğretmeni Rıfat Bey&rsquo;e d&ouml;ner. Rıfat Bey mesajı almıştır ve o d&ouml;nemi: <em>&ldquo;İttihat ve Terakki H&uuml;k&uuml;meti&rsquo;nin Osmanlıyı 1. D&uuml;nya Savaşı&rsquo;na sokması,&nbsp;&nbsp; Osmanlı i&ccedil;in felaket olmuş, Rusların Kafkas-Doğu Cephesi&rsquo;ndeki ilerleyişi Erzurum&rsquo;un işgali ile sonu&ccedil;lanmıştı. 1 Şubat 1916&rsquo;da Ordu Kararg&acirc;hlarını Erzurum&rsquo;un doğusunda bulunan Hasankale&rsquo;ye nakleden Ruslar, &nbsp;11 Şubat g&uuml;n&uuml; Erzurum&rsquo;a taarruz etmeye başlarlar. 12 Şubat sabahı Erzurum&rsquo;un doğu ve kuzeydoğusunda bulunan Dolangez ve &Ccedil;obandede Tabyaları da işgal edilir. Ruslara ağır kayıplar verdiren Osmanlı kuvvetleri, kendileri de b&uuml;y&uuml;k kayıplar vermelerine rağmen, Erzurum&rsquo;un Ruslarca işgal edilmesini &ouml;nleyemez&rdquo;</em> s&ouml;zleriyle &ouml;zetler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;Aynı zamanda teyzesi de olan k&ouml;y&uuml;n kanaat &ouml;nderlerinden Osman: <em>&ldquo;Firdevs&rsquo;in babası dedem Hasan, Hamidiye Alayları&rsquo;nda g&ouml;revli bir s&uuml;vari olarak Doğu Cephesi -Erzurum-Hasankale, şimdiki ismiyle Pasinler&rsquo;de- Ruslara karşı savaşırken şehit olmuş, &nbsp;son nefesini verirken &nbsp;&lsquo;Firdevsim&rsquo; dediği rivayet edilirdi&rdquo;</em> diyerek, dedesi ve teyzesini hayırla y&acirc;d eder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalabalık i&ccedil;erisinden Kazım: <em>&ldquo;Kim bilir, neler g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r, neler yaşamıştır Firdevs Anne?&rdquo;</em> deyince, g&ouml;zyaşlarını tutamayan oğlu H&uuml;seyin<em>: &ldquo;Dedem cepheye gittiğinde altı yaşında olan annem, annesi ve kardeşleri gibi yıllarca baba yolu g&ouml;zler. &Ouml;yle ki baba hasreti kor bir ateş gibi yakar y&uuml;reğini annemin. Onun bu hali yaşadığı mek&acirc;nlara dahi yansırmış. Ağa&ccedil;lar renksiz, meyveler tatsız,&nbsp; s&uuml;mb&uuml;l ve nevruzlar elemli, zambaklar nemli, g&uuml;llerin boynu b&uuml;k&uuml;km&uuml;ş. Tıpkı annem gibi&hellip;&rdquo;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Oysaki dram i&ccedil;inde dram barındırır Firdevs Anne&rsquo;nin hayatı&hellip; Yıllar yılları kovalasa da a&ccedil;lık ve sefalet i&ccedil;erisinde ge&ccedil;en zor g&uuml;nler ge&ccedil;mek bilmez. Bir yandan evin bakımını &uuml;stlenecek, bah&ccedil;e ve tarla işlerini y&uuml;r&uuml;tecek yetişkin kimsenin olmayışı, &ouml;b&uuml;r yandan babasından haber alınamayışı&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Altı yıl sonra, birlikte cepheye gittikleri bir gazi arkadaşı d&ouml;ner k&ouml;ye. Acı haber, Firdevs başta olmak &uuml;zere t&uuml;m aileyi ve k&ouml;y&uuml; &uuml;z&uuml;nt&uuml;ye gark eder. &Ouml;nce g&ouml;ky&uuml;z&uuml;ne, sonra etrafına bakınır. G&ouml;ky&uuml;z&uuml; de kendisi gibi yastadır. Dokunulsa ağlayacak gibidir bulutlar. Meşe ağa&ccedil;larının bulunduğu evlerinin &uuml;st kısmındaki tepeye doğru koşar, b&uuml;y&uuml;k ağacın altına diz &ccedil;&ouml;ker. Ge&ccedil;mişte de kendisini en &ccedil;ok bu koca meşe ağacının g&ouml;lgesi kucaklamıştı. Toprakla, ağa&ccedil;la, r&uuml;zg&acirc;rla, kuşlarla konuşur, d&ouml;ker i&ccedil;ini&hellip; &Ouml;yle ki hı&ccedil;kırıklarına g&ouml;ky&uuml;z&uuml; de eşlik eder. &Ccedil;isil &ccedil;isil yağan yağmur, şefkat ve merhametle okşar Firdevs&rsquo;in beline kadar inen &ouml;rg&uuml;l&uuml; sa&ccedil;larını&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir şehit kızıdır Firdevs. Babasının Hasankale&rsquo;de şehit d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml; haberini aldığında, on iki yaşında bir gen&ccedil; kızdır artık. Damarlarında dolaşan kanı, onun yokluk ve sefaletle m&uuml;cadelesindeki en b&uuml;y&uuml;k g&uuml;&ccedil; kaynağıdır. &nbsp;Ev işleriyle birlikte, koyun ve kuzuları otlatma işi de Firdevs&rsquo;e verilir. Koyun ve kuzuları en yakın arkadaşıdır kendisinin. Kimi zaman konuşur kuzularla, dertleşir. Kendi elleriyle kopardığı taze otlarla besler onları&hellip; Ah papatyalar&hellip; Dert ortağıdır, &ccedil;ok sever papatyaları.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Firdevs ve kardeşleri i&ccedil;in daha da zorlaşır hayat. Birinci D&uuml;nya Savaşı sonrası d&ouml;nemde &uuml;&ccedil; &ccedil;ocukla hayat m&uuml;cadelesi vermek, eşi şehitlik mertebesine ulaşan bir anne i&ccedil;in &ccedil;ok zordur. Cepheye giderken eşi kendisine: <em>&ldquo;Hatunum! Savaş hali bu, gidip de d&ouml;nmemek var. Şayet geri d&ouml;nemezsem, sen azatsın. Ama ne olur &ccedil;ocuklarımı g&ouml;t&uuml;rme?&rdquo; </em>ricasında bulunmuş olsa da hi&ccedil;bir zaman evini ve &ccedil;ocuklarını terk etmeyi d&uuml;ş&uuml;nmemiştir. Aile b&uuml;y&uuml;kleri toplanıp karar verir.&nbsp; Yokluk ve sefalet i&ccedil;inde altı yıl &uuml;&ccedil; &ccedil;ocuk ile eş yolu bekleyen Sultan&rsquo;ı, kendisinden on beş yaş k&uuml;&ccedil;&uuml;k olan kayınbiraderi Mehmet ile nik&acirc;hlamaya karar verirler. D&ouml;nemin şartları gereği, ağabeyinin &ccedil;ocuklarına babalık etmek i&ccedil;in, ağır bir y&uuml;k&uuml;n altına girmeye razı olur Mehmet.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ablası Nazife aynı k&ouml;yden Osman oğlu Hasan ile evlendirilir. Evlilik &ccedil;ağı geldiğinde Firdevs de ablasının eşinin amcazadesi Mustafa ile evlendirilir. Mutlu bir evliliği vardır. &Uuml;&ccedil;&uuml; kız, &uuml;&ccedil;&uuml; erkek altı &ccedil;ocuğu d&uuml;nyaya gelir. Rabbim &ccedil;ok sevmiştir kendisini ve imtihanı b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r Firdevs&rsquo;in. &nbsp;Otuz beş yaşına geldiğinde bu kez, amansız bir hastalığın pen&ccedil;esine d&uuml;şen eşi Mustafa&rsquo;yı kaybeder. İkinci bir evliliği kabul etmez, &ccedil;ocuklarının hem annesi, hem babasıdır artık. G&uuml;n olur &ccedil;arıkla odun toplamaya, g&uuml;n olur elinde kazma k&uuml;rek tarla işlerine koşturur.&nbsp; Hasat zamanı geldiğinde elinde orak, ekin bi&ccedil;meye gider. Evlilik &ccedil;ağına gelmiş oğullarına kız ister, evlendirir onları, bir bir gelin eder kızlarını&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Acılar mı kendisini olgunlaştırdı, yoksa Firdevs Anne mi acıları olgunlaştırdı bilinmez? Bilinen şu ki yeise d&uuml;şmeden, bu kadar ağır ve zahmetli bir yaşama isyan etmeden sabretmenin -biz &ouml;d&uuml;l&uuml; desek de kendisi bedeli derdi- bedelini uzun yaşama ile &ouml;dedi belki de. Kimseye y&uuml;k olmadığı gibi, d&uuml;nyaya da y&uuml;k olmadı, aksine insanoğlu ve d&uuml;nya y&uuml;k oldu kendisine&hellip; Bu acı tecr&uuml;be ve bilgelik onu, k&ouml;y&uuml;n hem ebesi, hem baş aş&ccedil;ısı yapmıştı. K&ouml;ydeki bir d&uuml;ğ&uuml;nde, bir mevlit de kazanların başında hep Firdevs Anne vardı. Sevgisini katık ederdi ateşte kaynayan kazanlara&hellip; K&ouml;yde yeni doğan &ccedil;ocuklara ebelik etme işi de ona kalırdı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Muhteşem bir hafızaya sahiptir. Ge&ccedil;mişi geleceğe aktaran bir k&ouml;pr&uuml; vazifesi g&ouml;r&uuml;r kendisi. Hik&acirc;ye ve masal kitaplığıdır adet&acirc;. Ve dahası&hellip; K&acirc;inat eczanesinden topladığı bitkiler ve otlarla bir&ccedil;ok hastalığı tedavi edip, insanlara şifa dağıtan bir <strong><em>&ldquo;Lokman Anne&rdquo;</em></strong> idi aynı zamanda&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sevgiyle yoğrulmuş bir fıtrat ve ruh haline sahip olan Firdevs&rsquo;in hayatı hep &ldquo;&ouml;zlem&rdquo; ile ge&ccedil;ti.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir g&uuml;n kendisine sorulur: <strong><em>&ldquo;Hep mi &ouml;zlem?&rdquo;</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Firdevs<strong><em>: &ldquo;Evet&rdquo;</em></strong> der. Ve devamla <strong><em>&ldquo;&lsquo;&Ouml;zlem&rsquo;e &ouml;zlem duymayı seviyoruz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &lsquo;&ouml;zlem&rsquo; bizi vuslata yakınlaştırıyor&rdquo;</em></strong> derdi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ruhun şad olsun Firdevs Anne. Şunu bil ki!... Geride bıraktıkların da seni &ccedil;ok &ouml;zl&uuml;yor&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selam ve dua ile efendim&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Memdoğlu&hellip;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.