“Bilge Kral” Aliya İzzetbegoviç
<p>Aliya İzzetbegoviç gibi bir düşünürün, siyasetçinin, devlet adamı ve bilge kişiliğin hayatını birkaç satıra sığdırmaya çalışmak elbette ki mümkün değildir. Hâlihazırda kendisini anlatan çok sayıda eser mevcuttur. Biz, Aliya hakkında topladığı bilgilerin farklılığı ve zenginliği sebebiyle, İstanbul Bağcılar Belediyesi tarafından organize edilen sempozyumdaki bildirileri kaynak (Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyomu -Bildiriler- 2. Baskı 2013) aldık.</p>
<p>Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosanski Şamac’da doğdu. Saraybosna’da ki bir Alman lisesinde eğitim gördü. Lisedeki bazı arkadaşlarıyla birlikte Mladi Muslimani (Müslüman Gençler Kulubü) adını verdikleri bir kulüp kurdu. Üniversitede hukuk okudu, inancı ve fikirleri sebebiyle, komünist Yogoslavya hükümeti tarafından zulme mazur kaldı ve hapse atıldı. Rejim tarafından hapsedilmeden önce <strong>‘İslam’ın Yeniden Dirilişi Sorunları, Doğu ve Batı Arasında İslam ve İslam Deklarasyonu’</strong> adlı üç kitabı yayınlanmıştır.</p>
<p>1960’lı yıllardan itibaren yazmış olduğu makaleler, onun Türkiye ve dünyada Müslüman bir entelektüel olarak tanınmasında etkili oldu. Aliya, İslam âleminde de Bosna’daki savaştan önce kaleme aldığı <strong>“Doğu ve Batı Arasında İslam”</strong> adlı eseriyle bilinmektedir. Bu eserini İslam’ın ideolojik ve kültürel marjinalitesi döneminde ve Müslüman milletlerin, dünya iradesinin ve gücünün ekonomik ve politik olarak bloksal taşıyıcılarının bağımlı olduğu bir dönemde yazmıştır. Bu kitabı, insanlığın durumu üzerine yazılmış derin, girift ve estetik olarak da güzel bir incelemedir. İzzetbegoviç’in hoşgörü ve uyumu öneri, sunilik ve şiddeti karşına alan bu eseri, dinde evrensel ve otantik bir sahil ile yine evrensel ve otantik bir toplum fikri aramaktadır. Sadece felsefî, teolojik veya siyasi bir anlatım sunmaktan berî olan bu eser -kaldı ki bu niteliklerin bir kısmını taşıdığı iddia edilebilir- daha çok sosyolojik bir özellik taşımaktadır.</p>
<p>Komünist rejim tarafından farklı tarihlerde hapse atılmış olan İzzetbegoviç, Kasım 1988’de zindandan çıktığında dünyada “Sovyet Bloku”na bağlı rejimler çöküş sürecine girmişti. Aliya İzzetbegoviç de Bosna-Hersek eyaletinde Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA-Stranka Demokratiske Akcije) kurdu. SDA, Bosna-Hersek’te Aralık 1990’da gerçekleştirilen genel seçimlerden önemli bir başarıyla çıktı ve Aliya İzzetbebegoviç, cumhurbaşkanı seçildi.</p>
<p>Bosna Hersek’in özgürlük savaşında Bosnalı Müslümanlar’ın yaşadıkları trajedi ve verdikleri mücadele hafızalardaki tazeliğini hala korumaktadır. Ancak savaş dolayısıyla yaşananları anlamanın bir yolu da Aliya İzzetbegoviç’in eserlerini ve entelektüel yönünü anlamaktan geçmektedir. Bosna Savaşı, bir yönüyle onunu inandığı ve savunduğu ilkelerin bir mücadelesi ve imtihan süreci olarak yaşanmıştır. Kendisini, Bosna Hersek’in, mücadelesine adamış olan Aliya İzzetbegoviç, etnik çelişkilerin çatışmalara dönüştüğü Balkanlar’da, barışın, sevginin mimarı olarak gönülleri fethetmiştir. Bu büyük insan, halkının özgür ve müreffeh hayat mücadelesinin önderiydi. Onun, elli yılı aşan ve büyük bir mücadeleyle geçen ömrü, bağımsız bir devlet kurmasıyla, dünya sahnesinde yer almıştır. Bosna’nın bağımsızlığına kat eden saldırganlara karşı verdiği olağanüstü mücadeleyle tüm ulusların takdirini kazanmış bir şahsiyettir. Bir düşünür ve entelektüel olarak iki dünya halkı arasında söylediği sözler ve öne sürdüğü fikirler, bugün de geçerliliğini korumaktadır. O, işte bu nedenle bir “Bilge Kral”dır.</p>
<p> </p>
<p>Tarihte pek az kişinin başarabileceği bir ideali gerçekleştirmiş; düşünür ve siyasetçi kimliğini çok sıkı bir şekilde birleştirebilmiştir. Düşünceleri ile dile getirmiş olduğu, aynı şekilde, ahlaki bunalımlarla malul iç ve dış siyasette de göstermiş ve düşmanlarının dahi saygı duyduğu büyük bir devlet adamı olarak tarihe geçmiştir… Aliya bilinen lider tiplerinin tümünden ayrı olarak fikrî derinliği, uzlaşma ile ilkelerden tavizsizliği, diplomatik yetenekle askerî başarıyı şahsında birleştiren bir performans sergilemiştir.</p>
<p>Herkesin ondan alacağı bir ders mutlaka vardır. Çünkü o, düşmanları için <strong>“saygı duyulacak bir rakip”, </strong>çocukları için<strong> “mükemmel bir baba”, </strong>halkı için<strong> “bir kahraman”</strong> olabilmiş, ender şahsiyetlerden biridir. Halkını geleceğe taşıyacak tarihî sorumluluğu omuzlamaktan geri durmamış, bütün olumsuz şartlara rağmen düşmanlarına dahi en ufak bir haksızlık göstermemiştir. Tek-tipleştirici bir kültür anlayışı yerine, Osmanlılardan örnek vererek farklı olana tanınan özgürlükler üzerine kurulu İslami bir özgürlük anlayışına gönderme yapıyordu. Ona göre din, özellikle de İslam, insan saygınlığının ihlaline kayıtsız kalamazdı<strong><em>. “Şeref, insanın kendine ve gayesine sadık kalması”</em></strong> anlamına gelirdi ve Osmanlılar da dünyanın en uysal topluluğu olmadıkları halde, egemenlik süreleri boyunca Hıristiyan ve Yahudi tapınaklarına ve eserlerine dokunmayıp onları korudularsa bu, onların, insanların ve dinlerinin saygınlığına duydukları inançtan kaynaklanıyordu.</p>
<p>Komünizm, kapitalizm ve emperyalizmin tesir ettiği halkların aksine Boşnaklar yakın tarihte, Aliya İzzetbegoviç’in liderliği altında, pek çok yanlış yol arasında doğru yolu bulmayı başarabilmişlerdir. Bu yüzden onun yaptıkları, Boşnak politikacıların yeni nesline, zamanın sınamalarına karşılık verebilmeleri ve özellikle bu ülkenin bütünlüğünü korkulu bir şekilde tehlikeye atan saldırgan ayrılıkçılığa karşı koyabilmeleri için olağanüstü bir yöneliş noktası olabilir.</p>
<p>Kendisi karizmatik biridir. Açıklama yaparken inandırıcı, anlatırken önericidir. O orta çizgide yürüyen; sevincinde, üzüntüsünde, kazancında, kaybında, takdir ve eleştirisinde… her şeyinde ölçüsü olan bir adamdır. Aliya İzzetbegoviç benzeri bir daha çıkmayacak bir siyaset şövalyesi, özellikle zafer anında önünde geçilemez bir centilmendir; çünkü o, düşmanının yenilgisinden zevk çıkarmaz ve yenerken herkesin beklediği hislerini ortaya dökmez. O kendisine kötülük yapan en büyük düşmanlarından dahi nefret etmeyi bilmez.</p>
<p> İzzetbegoviç, şüphesiz bir devre damgasını vurmuştur. Aliya’nın devlet adamlığı boyutu, bir siyaset felsefesinin pratiğinin nasıl uygulanacağını göstermiştir. Siyasi, ahlaki ve etnik tutum ve faaliyetleriyle özellikle küçük millet ve devletlerin, devlet ideolojisi uğruna mücadele etmek zorunda oldukları şeklindeki paradigmayı ortaya atmıştır Arkamızda kalan dramatik yüzyılda, Boşnaklarla Bosna’nın, hatta tüm Boşnak Tarihi’nin en önemli kişiliğiydi. İslam’ın Bosna Hersek’te ayakta kalması için mücadele ediyordu orada bir ahlak savaşı vermişti. Batılılar tarafından ‘etnik temizlik’ olarak adlandırılan bir özgürlük savaşının mücadelesini sürdürmüştü ve bu mücadeleyi, elhamdülillah, Allah’ın yardımıyla kazanmıştır.</p>
<p>Son yüzyılın önemli devlet, kültür, siyaset adamlarından ve düşünürlerinden biri olan Aliya İzzetbegoviç’e duyulan ortak sevgi ve saygı da toplumlar arası köprülerimizden biridir. Zira o sadece Bosna, Türkiye ve İslam âleminin değil, aynı zamanda tüm dünyanın önemli bir bilge ismidir.</p>
<p> </p>
<p> İzzetbegoviç, mütevazı evinde sadece emeklilik maaşıyla geçiniyordu. Son anına kadar da hep sade bir hayat yaşadı… Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Zirevesi’de, 52 ayrı ülkenin devlet veya hükümet başkanının katıldığı toplantıda kadeh bağını kıran tek lider o idi. Arkasında mal mülk değil, halkına hürriyet kazandıran örnek bir mücadele ve bizlere ışık tutan eserler bıraktı… Kimliğini gizlemek gibi gönülden uzak bir zihnî yapıya hiçbir zaman teveccüh etmedi. O Müslüman kimliğini hep önde ve vazgeçilmez olarak gördü. 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da vefat etmiştir.</p>
<p>Kaynak:</p>
<p>(Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu -Bildiriler- 2. Baskı, 2013 s: 156, 138, 40, 100, 24, 26, 115, 37, 33, 48, 34, 14, 16, 41)</p>
<p> </p>
<p>Memdoğlu</p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 01 Ekim 2019 - Salı
“Bilge Kral” Aliya İzzetbegoviç
<p>Aliya İzzetbegoviç gibi bir düşünürün, siyasetçinin, devlet adamı ve bilge kişiliğin hayatını birkaç satıra sığdırmaya çalışmak elbette ki mümkün değildir. Hâlihazırda kendisini anlatan çok sayıda eser mevcuttur. Biz, Aliya hakkında topladığı bilgilerin farklılığı ve zenginliği sebebiyle, İstanbul Bağcılar Belediyesi tarafından organize edilen sempozyumdaki bildirileri kaynak (Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyomu -Bildiriler- 2. Baskı 2013) aldık.</p>
<p>Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosanski Şamac’da doğdu. Saraybosna’da ki bir Alman lisesinde eğitim gördü. Lisedeki bazı arkadaşlarıyla birlikte Mladi Muslimani (Müslüman Gençler Kulubü) adını verdikleri bir kulüp kurdu. Üniversitede hukuk okudu, inancı ve fikirleri sebebiyle, komünist Yogoslavya hükümeti tarafından zulme mazur kaldı ve hapse atıldı. Rejim tarafından hapsedilmeden önce <strong>‘İslam’ın Yeniden Dirilişi Sorunları, Doğu ve Batı Arasında İslam ve İslam Deklarasyonu’</strong> adlı üç kitabı yayınlanmıştır.</p>
<p>1960’lı yıllardan itibaren yazmış olduğu makaleler, onun Türkiye ve dünyada Müslüman bir entelektüel olarak tanınmasında etkili oldu. Aliya, İslam âleminde de Bosna’daki savaştan önce kaleme aldığı <strong>“Doğu ve Batı Arasında İslam”</strong> adlı eseriyle bilinmektedir. Bu eserini İslam’ın ideolojik ve kültürel marjinalitesi döneminde ve Müslüman milletlerin, dünya iradesinin ve gücünün ekonomik ve politik olarak bloksal taşıyıcılarının bağımlı olduğu bir dönemde yazmıştır. Bu kitabı, insanlığın durumu üzerine yazılmış derin, girift ve estetik olarak da güzel bir incelemedir. İzzetbegoviç’in hoşgörü ve uyumu öneri, sunilik ve şiddeti karşına alan bu eseri, dinde evrensel ve otantik bir sahil ile yine evrensel ve otantik bir toplum fikri aramaktadır. Sadece felsefî, teolojik veya siyasi bir anlatım sunmaktan berî olan bu eser -kaldı ki bu niteliklerin bir kısmını taşıdığı iddia edilebilir- daha çok sosyolojik bir özellik taşımaktadır.</p>
<p>Komünist rejim tarafından farklı tarihlerde hapse atılmış olan İzzetbegoviç, Kasım 1988’de zindandan çıktığında dünyada “Sovyet Bloku”na bağlı rejimler çöküş sürecine girmişti. Aliya İzzetbegoviç de Bosna-Hersek eyaletinde Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA-Stranka Demokratiske Akcije) kurdu. SDA, Bosna-Hersek’te Aralık 1990’da gerçekleştirilen genel seçimlerden önemli bir başarıyla çıktı ve Aliya İzzetbebegoviç, cumhurbaşkanı seçildi.</p>
<p>Bosna Hersek’in özgürlük savaşında Bosnalı Müslümanlar’ın yaşadıkları trajedi ve verdikleri mücadele hafızalardaki tazeliğini hala korumaktadır. Ancak savaş dolayısıyla yaşananları anlamanın bir yolu da Aliya İzzetbegoviç’in eserlerini ve entelektüel yönünü anlamaktan geçmektedir. Bosna Savaşı, bir yönüyle onunu inandığı ve savunduğu ilkelerin bir mücadelesi ve imtihan süreci olarak yaşanmıştır. Kendisini, Bosna Hersek’in, mücadelesine adamış olan Aliya İzzetbegoviç, etnik çelişkilerin çatışmalara dönüştüğü Balkanlar’da, barışın, sevginin mimarı olarak gönülleri fethetmiştir. Bu büyük insan, halkının özgür ve müreffeh hayat mücadelesinin önderiydi. Onun, elli yılı aşan ve büyük bir mücadeleyle geçen ömrü, bağımsız bir devlet kurmasıyla, dünya sahnesinde yer almıştır. Bosna’nın bağımsızlığına kat eden saldırganlara karşı verdiği olağanüstü mücadeleyle tüm ulusların takdirini kazanmış bir şahsiyettir. Bir düşünür ve entelektüel olarak iki dünya halkı arasında söylediği sözler ve öne sürdüğü fikirler, bugün de geçerliliğini korumaktadır. O, işte bu nedenle bir “Bilge Kral”dır.</p>
<p> </p>
<p>Tarihte pek az kişinin başarabileceği bir ideali gerçekleştirmiş; düşünür ve siyasetçi kimliğini çok sıkı bir şekilde birleştirebilmiştir. Düşünceleri ile dile getirmiş olduğu, aynı şekilde, ahlaki bunalımlarla malul iç ve dış siyasette de göstermiş ve düşmanlarının dahi saygı duyduğu büyük bir devlet adamı olarak tarihe geçmiştir… Aliya bilinen lider tiplerinin tümünden ayrı olarak fikrî derinliği, uzlaşma ile ilkelerden tavizsizliği, diplomatik yetenekle askerî başarıyı şahsında birleştiren bir performans sergilemiştir.</p>
<p>Herkesin ondan alacağı bir ders mutlaka vardır. Çünkü o, düşmanları için <strong>“saygı duyulacak bir rakip”, </strong>çocukları için<strong> “mükemmel bir baba”, </strong>halkı için<strong> “bir kahraman”</strong> olabilmiş, ender şahsiyetlerden biridir. Halkını geleceğe taşıyacak tarihî sorumluluğu omuzlamaktan geri durmamış, bütün olumsuz şartlara rağmen düşmanlarına dahi en ufak bir haksızlık göstermemiştir. Tek-tipleştirici bir kültür anlayışı yerine, Osmanlılardan örnek vererek farklı olana tanınan özgürlükler üzerine kurulu İslami bir özgürlük anlayışına gönderme yapıyordu. Ona göre din, özellikle de İslam, insan saygınlığının ihlaline kayıtsız kalamazdı<strong><em>. “Şeref, insanın kendine ve gayesine sadık kalması”</em></strong> anlamına gelirdi ve Osmanlılar da dünyanın en uysal topluluğu olmadıkları halde, egemenlik süreleri boyunca Hıristiyan ve Yahudi tapınaklarına ve eserlerine dokunmayıp onları korudularsa bu, onların, insanların ve dinlerinin saygınlığına duydukları inançtan kaynaklanıyordu.</p>
<p>Komünizm, kapitalizm ve emperyalizmin tesir ettiği halkların aksine Boşnaklar yakın tarihte, Aliya İzzetbegoviç’in liderliği altında, pek çok yanlış yol arasında doğru yolu bulmayı başarabilmişlerdir. Bu yüzden onun yaptıkları, Boşnak politikacıların yeni nesline, zamanın sınamalarına karşılık verebilmeleri ve özellikle bu ülkenin bütünlüğünü korkulu bir şekilde tehlikeye atan saldırgan ayrılıkçılığa karşı koyabilmeleri için olağanüstü bir yöneliş noktası olabilir.</p>
<p>Kendisi karizmatik biridir. Açıklama yaparken inandırıcı, anlatırken önericidir. O orta çizgide yürüyen; sevincinde, üzüntüsünde, kazancında, kaybında, takdir ve eleştirisinde… her şeyinde ölçüsü olan bir adamdır. Aliya İzzetbegoviç benzeri bir daha çıkmayacak bir siyaset şövalyesi, özellikle zafer anında önünde geçilemez bir centilmendir; çünkü o, düşmanının yenilgisinden zevk çıkarmaz ve yenerken herkesin beklediği hislerini ortaya dökmez. O kendisine kötülük yapan en büyük düşmanlarından dahi nefret etmeyi bilmez.</p>
<p> İzzetbegoviç, şüphesiz bir devre damgasını vurmuştur. Aliya’nın devlet adamlığı boyutu, bir siyaset felsefesinin pratiğinin nasıl uygulanacağını göstermiştir. Siyasi, ahlaki ve etnik tutum ve faaliyetleriyle özellikle küçük millet ve devletlerin, devlet ideolojisi uğruna mücadele etmek zorunda oldukları şeklindeki paradigmayı ortaya atmıştır Arkamızda kalan dramatik yüzyılda, Boşnaklarla Bosna’nın, hatta tüm Boşnak Tarihi’nin en önemli kişiliğiydi. İslam’ın Bosna Hersek’te ayakta kalması için mücadele ediyordu orada bir ahlak savaşı vermişti. Batılılar tarafından ‘etnik temizlik’ olarak adlandırılan bir özgürlük savaşının mücadelesini sürdürmüştü ve bu mücadeleyi, elhamdülillah, Allah’ın yardımıyla kazanmıştır.</p>
<p>Son yüzyılın önemli devlet, kültür, siyaset adamlarından ve düşünürlerinden biri olan Aliya İzzetbegoviç’e duyulan ortak sevgi ve saygı da toplumlar arası köprülerimizden biridir. Zira o sadece Bosna, Türkiye ve İslam âleminin değil, aynı zamanda tüm dünyanın önemli bir bilge ismidir.</p>
<p> </p>
<p> İzzetbegoviç, mütevazı evinde sadece emeklilik maaşıyla geçiniyordu. Son anına kadar da hep sade bir hayat yaşadı… Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Zirevesi’de, 52 ayrı ülkenin devlet veya hükümet başkanının katıldığı toplantıda kadeh bağını kıran tek lider o idi. Arkasında mal mülk değil, halkına hürriyet kazandıran örnek bir mücadele ve bizlere ışık tutan eserler bıraktı… Kimliğini gizlemek gibi gönülden uzak bir zihnî yapıya hiçbir zaman teveccüh etmedi. O Müslüman kimliğini hep önde ve vazgeçilmez olarak gördü. 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da vefat etmiştir.</p>
<p>Kaynak:</p>
<p>(Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu -Bildiriler- 2. Baskı, 2013 s: 156, 138, 40, 100, 24, 26, 115, 37, 33, 48, 34, 14, 16, 41)</p>
<p> </p>
<p>Memdoğlu</p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.