AİHM’in Son Kararı ve Kandil’in Öcalan Kozu
<p>PKK’nın silahlı mücadeleyi şehir merkezlerine indirgeme projesi olan “hendek ve barikat” stratejisi sonrasında, kamu düzeninin tesis edilmesi adına, devlet tarafından yer yer ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması için Diyarbakır merkez Sur ilçesi ve Şırnak Cizre’de yaşayan beş vatandaş adına, avukatları tarafından AİHM’e bireysel başvuruda bulunuldu. AİHM, sokağa çıkma yasağının kaldırılması için ihtiyatı tedbir kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruları reddetti.</p>
<p>AİHM red kararında, <em>“Bölgedeki aşikâr olan vahim durum dikkate alındığında, mahkeme; vücut bütünlükleri bakımından korumasız durumda olan başvuranların talep etmeleri halinde gerekli bakıma, yardıma erişebilmelerini sağlamak üzere tüm makul adımların hükümet tarafından atılacağına güvendiğini dile getirmektedir”</em> sonucuna vardı.</p>
<p>AİHM’in ihtiyatı tedbir kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruları kabul etmesi durumunda, bu karar, Avrupa ülkeleri için de emsal teşkil edecekti. Red kararının verilmesinde, (Almanya’nın 21 Aralık 2014’te Hamburg’da meydana gelen olayları bastırmak için kısmi olağanüstü hâl ve sokağa çıkma kararı ile Fransa’nın 13 Kasım 2015’te Paris’teki eş zamanlı terör saldırıları sonrası ilan ettiği olağanüstü hâl uygulamasının üç ay uzatılması kararları da dikkate alındığında) Avrupa’nın terör tehdidi altında bulunmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, karar Türkiye’yi değil, Avrupa’yı koruma amaçlıdır.</p>
<p>12 Ağustos 2015 tarihinde kaleme aldığımız, “ ‘Özerklik Hedefleyen PKK Eylemleri” (<a href="http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/08/ozerklik-hedefleyen-pkk-eylemleri.html">http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/08/ozerklik-hedefleyen-pkk-eylemleri.html</a>) başlıklı yazımızda: <em>“Nihai hedefleri için ise uluslararası kamuoyuna son olayların bir halk hareketi olduğu algısı oluşturarak, <strong>uluslararası hukuku devreye sokabilmek</strong>, ilk etapta oluşturulacak kanton bölgeler üzerinden, demokratik özerkliklerini ilan etmektir”</em> değerlendirmesinde bulunmuştuk. Gelinen aşamada, PKK’nın “özyönetim ve özerklik” hedefine ulaşmak adına, kara propaganda da dâhil; uluslararası hukuku devreye sokabilmek için, tüm imkânlarını kullanacaktır ve hâlihazırda, bölge halkının sokağa çıkışına en büyük engel Kandil’in “hendek ve barikat” stratejisidir.</p>
<p>Türkiye’nin, IŞİD’in İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda masum sivilleri hedef alan ve 10 kişinin ölümü, 15 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırının şokunu yaşadığı bir ortamda Kandil, her zaman olduğu gibi Türkiye’yi IŞİD ile ilişkilendirmeye çalışmaktadır. O kadar ki KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,<em> “IŞİD'in tüm saldırıları AKP hükümeti ve MİT’in bilgisi dâhilinde yapılmıştır”</em> iddiasını ortaya atacak kadar pervasızlaştırmıştır. Türkiye’yi itibarsızlaştırmak ve terörle ilişkilendirmek için gündemde tutulmaya çalışılan bu iddia, Kandil’in planladığı bir projedir. Hâlbuki Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede İncirlik Üssü’nü ABD’ye açması ve koalisyonun güçleri içerisinde bulunmasına misilleme olarak IŞİD, Türkiye’ye yönelik, (Musul Başkonsolosu ve çalışanlarının rehin alınması, Suruç, Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’daki eylemler vb.) çok sayıda eylem gerçekleştirmiştir. </p>
<p>Hendek stratejisinde kitleleri savaşa ikna edemeyerek bir türlü istediği sonucu elde edemeyen Kandil, (ki KCK üst düzey yöneticilerinin halka yönelik bu yönlü serzenişleri basına yansımaktadır) Diyarbakır Sur, Şırnak Cizre ve Silopi ile Mardin Nusaybin’deki direncini bahar aylarına kadar devam ettirmeyi planlamaktadır.</p>
<p>Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında, Ceylanpınar’da iki polisi şehit ederek çözüm sürecini sonlandıran Kandil; “devrimci halk savaşı stratejisi ve serhildan” çağrılarıyla halkı sokağa çıkartmayı hedeflemişse de bunda başarılı olamamıştır. PKK’nın bu başarısızlığında en büyük pay, bu çağrılara itibar etmeyen bölge halkıdır. Devlet bunu iyi okumalıdır.</p>
<p>Öcalan’ın “silahlar sussun, siyaset konuşsun, silahlı unsurlar Türkiye sınırlarını dışına çıksın” çağrılarına kulak tıkayan Kandil, son dönemlerdeki başarısızlığını perdelemek için, yine “Öcalan” kozuna sarılmıştır. “Devlet’in Öcalan üzerindeki tecridi devam ediyor? Öcalan ile neden görüşülmüyor?” propagandası kendi tabanlarını harekete geçirmeye çalışıyor. Kandil’in bu manevrası karşılık bulur mu? Manevranın nirengi noktasında “Öcalan” ismi varsa, biraz daha ihtiyatlı olmakta fayda görüyoruz. PKK’nın Öcalan’a dair gündeme getirdiği “tecrit” iddiaları boşa çıkartılmalıdır.</p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 13 Ocak 2016 - Çarşamba
AİHM’in Son Kararı ve Kandil’in Öcalan Kozu
<p>PKK’nın silahlı mücadeleyi şehir merkezlerine indirgeme projesi olan “hendek ve barikat” stratejisi sonrasında, kamu düzeninin tesis edilmesi adına, devlet tarafından yer yer ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması için Diyarbakır merkez Sur ilçesi ve Şırnak Cizre’de yaşayan beş vatandaş adına, avukatları tarafından AİHM’e bireysel başvuruda bulunuldu. AİHM, sokağa çıkma yasağının kaldırılması için ihtiyatı tedbir kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruları reddetti.</p>
<p>AİHM red kararında, <em>“Bölgedeki aşikâr olan vahim durum dikkate alındığında, mahkeme; vücut bütünlükleri bakımından korumasız durumda olan başvuranların talep etmeleri halinde gerekli bakıma, yardıma erişebilmelerini sağlamak üzere tüm makul adımların hükümet tarafından atılacağına güvendiğini dile getirmektedir”</em> sonucuna vardı.</p>
<p>AİHM’in ihtiyatı tedbir kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruları kabul etmesi durumunda, bu karar, Avrupa ülkeleri için de emsal teşkil edecekti. Red kararının verilmesinde, (Almanya’nın 21 Aralık 2014’te Hamburg’da meydana gelen olayları bastırmak için kısmi olağanüstü hâl ve sokağa çıkma kararı ile Fransa’nın 13 Kasım 2015’te Paris’teki eş zamanlı terör saldırıları sonrası ilan ettiği olağanüstü hâl uygulamasının üç ay uzatılması kararları da dikkate alındığında) Avrupa’nın terör tehdidi altında bulunmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, karar Türkiye’yi değil, Avrupa’yı koruma amaçlıdır.</p>
<p>12 Ağustos 2015 tarihinde kaleme aldığımız, “ ‘Özerklik Hedefleyen PKK Eylemleri” (<a href="http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/08/ozerklik-hedefleyen-pkk-eylemleri.html">http://mehmetmemdoglu.blogspot.com.tr/2015/08/ozerklik-hedefleyen-pkk-eylemleri.html</a>) başlıklı yazımızda: <em>“Nihai hedefleri için ise uluslararası kamuoyuna son olayların bir halk hareketi olduğu algısı oluşturarak, <strong>uluslararası hukuku devreye sokabilmek</strong>, ilk etapta oluşturulacak kanton bölgeler üzerinden, demokratik özerkliklerini ilan etmektir”</em> değerlendirmesinde bulunmuştuk. Gelinen aşamada, PKK’nın “özyönetim ve özerklik” hedefine ulaşmak adına, kara propaganda da dâhil; uluslararası hukuku devreye sokabilmek için, tüm imkânlarını kullanacaktır ve hâlihazırda, bölge halkının sokağa çıkışına en büyük engel Kandil’in “hendek ve barikat” stratejisidir.</p>
<p>Türkiye’nin, IŞİD’in İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda masum sivilleri hedef alan ve 10 kişinin ölümü, 15 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırının şokunu yaşadığı bir ortamda Kandil, her zaman olduğu gibi Türkiye’yi IŞİD ile ilişkilendirmeye çalışmaktadır. O kadar ki KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,<em> “IŞİD'in tüm saldırıları AKP hükümeti ve MİT’in bilgisi dâhilinde yapılmıştır”</em> iddiasını ortaya atacak kadar pervasızlaştırmıştır. Türkiye’yi itibarsızlaştırmak ve terörle ilişkilendirmek için gündemde tutulmaya çalışılan bu iddia, Kandil’in planladığı bir projedir. Hâlbuki Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede İncirlik Üssü’nü ABD’ye açması ve koalisyonun güçleri içerisinde bulunmasına misilleme olarak IŞİD, Türkiye’ye yönelik, (Musul Başkonsolosu ve çalışanlarının rehin alınması, Suruç, Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’daki eylemler vb.) çok sayıda eylem gerçekleştirmiştir. </p>
<p>Hendek stratejisinde kitleleri savaşa ikna edemeyerek bir türlü istediği sonucu elde edemeyen Kandil, (ki KCK üst düzey yöneticilerinin halka yönelik bu yönlü serzenişleri basına yansımaktadır) Diyarbakır Sur, Şırnak Cizre ve Silopi ile Mardin Nusaybin’deki direncini bahar aylarına kadar devam ettirmeyi planlamaktadır.</p>
<p>Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında, Ceylanpınar’da iki polisi şehit ederek çözüm sürecini sonlandıran Kandil; “devrimci halk savaşı stratejisi ve serhildan” çağrılarıyla halkı sokağa çıkartmayı hedeflemişse de bunda başarılı olamamıştır. PKK’nın bu başarısızlığında en büyük pay, bu çağrılara itibar etmeyen bölge halkıdır. Devlet bunu iyi okumalıdır.</p>
<p>Öcalan’ın “silahlar sussun, siyaset konuşsun, silahlı unsurlar Türkiye sınırlarını dışına çıksın” çağrılarına kulak tıkayan Kandil, son dönemlerdeki başarısızlığını perdelemek için, yine “Öcalan” kozuna sarılmıştır. “Devlet’in Öcalan üzerindeki tecridi devam ediyor? Öcalan ile neden görüşülmüyor?” propagandası kendi tabanlarını harekete geçirmeye çalışıyor. Kandil’in bu manevrası karşılık bulur mu? Manevranın nirengi noktasında “Öcalan” ismi varsa, biraz daha ihtiyatlı olmakta fayda görüyoruz. PKK’nın Öcalan’a dair gündeme getirdiği “tecrit” iddiaları boşa çıkartılmalıdır.</p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.