Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Beyaz Kaplı Defter!...

<p>Akşam&uuml;st&uuml; işyerinden eve d&ouml;nen Hasan Ali, her zamanki gibi ilk &ouml;nce mutfağa y&ouml;neldi. &ldquo;Hayırlı akşamlar cennet kokulum, Nasılsın!?&rdquo; dedikten sonra,&nbsp; annesinin ellerinden &ouml;perek boynuna sarıldı. &ldquo;Babam nerede?&rdquo; sorusuna, annesinin &ldquo;Baban odasında, kitap mı okuyor, roman mı yazıyor, ney mi &uuml;fl&uuml;yor, bilmiyorum?&rdquo; cevabıyla, babasının odasına doğru y&uuml;r&uuml;d&uuml;.</p> <p>Babasının bir k&uuml;t&uuml;phaneden farksız olan odasının, hakikaten insanı b&uuml;y&uuml;leyen mistik bir havası vardı. Kategori, i&ccedil;erikleri ve dillerine g&ouml;re raflarda yerlerini alan kitapların b&uuml;y&uuml;k bir kısmı, dedesinden kalma kitaplardı.</p> <p>Her yanı kitaplarla, ortası reng&acirc;renk menekşe ve &ccedil;i&ccedil;eklerle donatılmış olan odanın kapısı a&ccedil;ık, kapı hafif&ccedil;e aralıklıydı. Kapıya vurmak i&ccedil;in eğildiğinde, bir kez daha aynı manzara ile karşılaşmıştı. Babasının elinde yine o &ldquo;beyaz kaplı defter&rdquo; vardı. &ldquo;Babamı bu kadar derinden etkileyen, okurken; onu halden hale sokan bu esrarengiz defter de neyin nesi, kime ait olabilirdi ki?&rdquo;&nbsp; diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;. Kapıyı &ccedil;aldıktan sonra &ldquo;İ&ccedil;eri girebilir miyim baba?&rdquo; diyerek izin istedi. Defteri kapatıp raftaki yerine koyan babası &ldquo;tabi ki oğlum. Buyur, hoş geldin&rdquo; dedi. Babasına ait bu &ccedil;alışma odası, ona da huzur vermişti.</p> <p>Baba-oğul, g&uuml;n&uuml;n kısa bir değerlendirmesini yaptıktan sonra Hacı Ali: &ldquo;Bu defter kimin babacığım, bizden bile sakındığın bu defterde neler yazılı?&rdquo; diye sorar? Duymamazlıktan gelir, kitaplığın pencere kenarındaki en alt rafına doğru y&ouml;nelir babası. Cebinden &ccedil;ıkardığı anahtarla, rafın altında kilitli duran dolabı a&ccedil;ar. &ldquo;Gel oğlum, bak sana neler g&ouml;stereceğim?&rdquo; der. Bu kez başka bir merak sarmıştır Hasan Ali&rsquo;yi. İ&ccedil;inden, &ldquo;Hayrolur inşallah?&rdquo; diyerek, babasının kapağını a&ccedil;tığı dolabın i&ccedil;ine bakar. &nbsp;Farklı model, renk ve ebatlardan oluşan yirmiye yakın metal oyuncak araba vardır dolapta. Kendince bir anlam vermeye &ccedil;alıştıysa da nafile&hellip;</p> <p>Ansızın, &ldquo;Benim i&ccedil;in bir sermayedir bu oyuncak arabalar&rdquo; deyiverir babası. Bu s&ouml;z &uuml;zerine merakı ve şaşkınlığı daha da artmıştır Hasan Ali&rsquo;nin. &ldquo;K&uuml;&ccedil;&uuml;k bir &ccedil;ocukken, her alışverişe gittiğimizde, bir tane almama m&uuml;saade ederdi babam. Yeni aldığım arabayla diğerlerini, sıra sıra halıya dizmekten b&uuml;y&uuml;k mutluluk duyardım. Ben arabaları izleyip mutlu olurken, rahmetli babam da beni izlemekten mutlu olurdu oğlum. Yani bu metal oyuncak arabalar, benim &ccedil;ocukluğumu ve ge&ccedil;mişimi barındırıyor&rdquo; der. Hasan Ali tarifi m&uuml;mk&uuml;n olmayan karmaşık duygular i&ccedil;erisindedir. &ldquo;İşte&rdquo; der, babası. &ldquo;Babamın &ouml;zlemini gidermek i&ccedil;in bazen bu oyuncak arabaları &ccedil;ıkarır severim. Yani evlat! Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k metal oyuncak arabalarda bir yaşam saklıdır&rdquo; diyerek, dolabın kapısını kapatır.</p> <p>&ldquo;Buna hakkın var babacığım&rdquo; diyerek cevap verir Hasan Ali. &ldquo;Seni anlıyorum, merak etmeyesin, sermayen, sermayem olacaktır inşallah&rdquo; s&ouml;z&uuml;yle, babasını rahatlatmaya &ccedil;alışır. &ldquo;Ama benim asıl merakım şu beyaz kaplı defter der&rdquo; tekrar. Zamanı gelmiştir, defteri de konuşma vaktiydi artık&hellip;</p> <p>&ldquo;Peki&rdquo; diye cevap verir babası. &ldquo;Al! Merak ettiğin o defteri incele&rdquo; Defteri almak i&ccedil;in elini uzattığında, kalbi yerinden fırlayacak gibi &ccedil;arpıyordu Hasan Ali&rsquo;nin. Rafta duran defteri alır, usulca yaprakları &ccedil;evirmeye başlar. Veciz c&uuml;mlelerin yer aldığı defterde ilk okuduğu şey: Peygamber Efendimizin (s.a.v<strong><em>),&nbsp; &ldquo;İman etmedik&ccedil;e cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedik&ccedil;e de (ger&ccedil;ek anlamda) iman etmiş olamazsınız.&rdquo;</em></strong> (M&uuml;slim, &Icirc;m&acirc;n, 93; Tirmiz&icirc;, Sıf&acirc;tu&rsquo;l-Kıy&acirc;me, 56) hadisi şerifi olur. Bu muhteşem hadisin kalbinde oluşturduğu huzur ve sekinet ile defterin sayfalarını &ccedil;evirmeye devam eder. Bu kez, <strong><em>&ldquo;G&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n an k&acirc;rlı kazancı İNSANDIR. Bug&uuml;ne kadar ka&ccedil; insan kazandınız?...&rdquo;</em></strong> soru c&uuml;mlesiyle hemh&acirc;l olur. Başka bir sayfada: <strong><em>&ldquo;İnsan kalbi gizli hazinelerle doludur, maharet hazinenin kapısı a&ccedil;abilmektedir&rdquo;</em></strong> s&ouml;z&uuml;yle gizli hazineleri keşfe &ccedil;ıkmaya &ccedil;alışır. Sayfaları &ccedil;evirmeye devam eder ve <strong><em>&ldquo;Huzurlu yaşamanın &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml; &lsquo;adalettir&rsquo;. &Ouml;l&ccedil;&uuml;y&uuml; kaybeden, her şeyi kaybeder&rdquo;</em></strong> c&uuml;mlesini okuduğu an, vicdanıyla y&uuml;zleşir. &nbsp;Sayfaları &ccedil;evirdik&ccedil;e heyecanı ve hayranlığı artmaya başlar Hasan Ali&rsquo;nin. <strong><em>&ldquo;Haksızlığı meşrulaştırmaya &ccedil;alışmak cinayete teşebb&uuml;s, meşrulaştırmak cinayettir&rdquo;</em></strong> ifadesiyle, o an kendi hakkaniyet terazisini kontrole koyulur. Dedesine ait olan bu ifadeler sonrası, g&ouml;zlerini kapatır, bir an d&uuml;ş&uuml;nmeye başlar&hellip;</p> <p>Adalet terazisinin bozulmaya y&uuml;z tuttuğu,&nbsp; vicdanların c&uuml;zdan aralıklarına hapsedildiği, d&uuml;nya ve mal hırsının &ldquo;insan&rdquo;nın &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;tiği, kalb&icirc; hastalıkların derinleştiği g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n şifasının &ldquo;sevgi&rdquo; olacağını, &ldquo;sevgi&rdquo; dışında hi&ccedil;bir g&uuml;c&uuml;n insanı fethedemeyeceğini, ge&ccedil;mişte olduğu gibi her t&uuml;rl&uuml; değişimin ancak ve ancak &ldquo;sevgi&rdquo;nin m&uuml;hr&uuml;yle ger&ccedil;ekleşebileceği sonucuna varır&hellip;</p> <p>Kapatır defteri. Başını kaldırdığı an, babasıyla g&ouml;z g&ouml;ze gelir Hasın Ali. &Uuml;niversiteye başladığı yıllarda babasının: &ldquo;Mutluluğun, huzurun ve başarının yolu &ccedil;alışmaktan ge&ccedil;er. Ancak!... İnsanı merkeze koymayan bir &ccedil;alışmanın, bir ideolojinin, bir sistemin &ouml;mr&uuml; kısa olur. İnsanı sev ki Allah da (c.c) seni sevsin&rdquo; nasihatini hatırlar. Y&uuml;z&uuml;nden eksik etmediği tebess&uuml;m&uuml;yle ellerini &ouml;per, doya doya sarılır babasına. O g&uuml;nden sonra babasını halden hale sokan &ldquo;Beyaz Kaplı Defter&rdquo;den kendisi de nasiplenmeye başlar&hellip;</p> <p>İşte gerek dedesinin, gerekse babasının &ldquo;insana&rdquo; ilişkin s&ouml;zlerinin kaynağı,&nbsp; ilah&icirc; pınardan akan o berrak suyun devamı olan damlacıklardır.</p> <p>Sevgisizlik sadece kalpleri karartmıyor&hellip;</p> <p>Sevgi tohumlarının ekil(e)mediği bir d&uuml;nya,&nbsp; suni aydınlatma cihazlarıyla aydınlatılsa bile, hakikatte karanlıktır...</p> <p>Kararmış, sevgiden nasibini almamış bir kalp, her t&uuml;rl&uuml; fenalığı yapmaya meyilli olur.</p> <p>Sevgiyle kalın&hellip;</p>
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2019 - Pazartesi

Beyaz Kaplı Defter!...

<p>Akşam&uuml;st&uuml; işyerinden eve d&ouml;nen Hasan Ali, her zamanki gibi ilk &ouml;nce mutfağa y&ouml;neldi. &ldquo;Hayırlı akşamlar cennet kokulum, Nasılsın!?&rdquo; dedikten sonra,&nbsp; annesinin ellerinden &ouml;perek boynuna sarıldı. &ldquo;Babam nerede?&rdquo; sorusuna, annesinin &ldquo;Baban odasında, kitap mı okuyor, roman mı yazıyor, ney mi &uuml;fl&uuml;yor, bilmiyorum?&rdquo; cevabıyla, babasının odasına doğru y&uuml;r&uuml;d&uuml;.</p> <p>Babasının bir k&uuml;t&uuml;phaneden farksız olan odasının, hakikaten insanı b&uuml;y&uuml;leyen mistik bir havası vardı. Kategori, i&ccedil;erikleri ve dillerine g&ouml;re raflarda yerlerini alan kitapların b&uuml;y&uuml;k bir kısmı, dedesinden kalma kitaplardı.</p> <p>Her yanı kitaplarla, ortası reng&acirc;renk menekşe ve &ccedil;i&ccedil;eklerle donatılmış olan odanın kapısı a&ccedil;ık, kapı hafif&ccedil;e aralıklıydı. Kapıya vurmak i&ccedil;in eğildiğinde, bir kez daha aynı manzara ile karşılaşmıştı. Babasının elinde yine o &ldquo;beyaz kaplı defter&rdquo; vardı. &ldquo;Babamı bu kadar derinden etkileyen, okurken; onu halden hale sokan bu esrarengiz defter de neyin nesi, kime ait olabilirdi ki?&rdquo;&nbsp; diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;. Kapıyı &ccedil;aldıktan sonra &ldquo;İ&ccedil;eri girebilir miyim baba?&rdquo; diyerek izin istedi. Defteri kapatıp raftaki yerine koyan babası &ldquo;tabi ki oğlum. Buyur, hoş geldin&rdquo; dedi. Babasına ait bu &ccedil;alışma odası, ona da huzur vermişti.</p> <p>Baba-oğul, g&uuml;n&uuml;n kısa bir değerlendirmesini yaptıktan sonra Hacı Ali: &ldquo;Bu defter kimin babacığım, bizden bile sakındığın bu defterde neler yazılı?&rdquo; diye sorar? Duymamazlıktan gelir, kitaplığın pencere kenarındaki en alt rafına doğru y&ouml;nelir babası. Cebinden &ccedil;ıkardığı anahtarla, rafın altında kilitli duran dolabı a&ccedil;ar. &ldquo;Gel oğlum, bak sana neler g&ouml;stereceğim?&rdquo; der. Bu kez başka bir merak sarmıştır Hasan Ali&rsquo;yi. İ&ccedil;inden, &ldquo;Hayrolur inşallah?&rdquo; diyerek, babasının kapağını a&ccedil;tığı dolabın i&ccedil;ine bakar. &nbsp;Farklı model, renk ve ebatlardan oluşan yirmiye yakın metal oyuncak araba vardır dolapta. Kendince bir anlam vermeye &ccedil;alıştıysa da nafile&hellip;</p> <p>Ansızın, &ldquo;Benim i&ccedil;in bir sermayedir bu oyuncak arabalar&rdquo; deyiverir babası. Bu s&ouml;z &uuml;zerine merakı ve şaşkınlığı daha da artmıştır Hasan Ali&rsquo;nin. &ldquo;K&uuml;&ccedil;&uuml;k bir &ccedil;ocukken, her alışverişe gittiğimizde, bir tane almama m&uuml;saade ederdi babam. Yeni aldığım arabayla diğerlerini, sıra sıra halıya dizmekten b&uuml;y&uuml;k mutluluk duyardım. Ben arabaları izleyip mutlu olurken, rahmetli babam da beni izlemekten mutlu olurdu oğlum. Yani bu metal oyuncak arabalar, benim &ccedil;ocukluğumu ve ge&ccedil;mişimi barındırıyor&rdquo; der. Hasan Ali tarifi m&uuml;mk&uuml;n olmayan karmaşık duygular i&ccedil;erisindedir. &ldquo;İşte&rdquo; der, babası. &ldquo;Babamın &ouml;zlemini gidermek i&ccedil;in bazen bu oyuncak arabaları &ccedil;ıkarır severim. Yani evlat! Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k metal oyuncak arabalarda bir yaşam saklıdır&rdquo; diyerek, dolabın kapısını kapatır.</p> <p>&ldquo;Buna hakkın var babacığım&rdquo; diyerek cevap verir Hasan Ali. &ldquo;Seni anlıyorum, merak etmeyesin, sermayen, sermayem olacaktır inşallah&rdquo; s&ouml;z&uuml;yle, babasını rahatlatmaya &ccedil;alışır. &ldquo;Ama benim asıl merakım şu beyaz kaplı defter der&rdquo; tekrar. Zamanı gelmiştir, defteri de konuşma vaktiydi artık&hellip;</p> <p>&ldquo;Peki&rdquo; diye cevap verir babası. &ldquo;Al! Merak ettiğin o defteri incele&rdquo; Defteri almak i&ccedil;in elini uzattığında, kalbi yerinden fırlayacak gibi &ccedil;arpıyordu Hasan Ali&rsquo;nin. Rafta duran defteri alır, usulca yaprakları &ccedil;evirmeye başlar. Veciz c&uuml;mlelerin yer aldığı defterde ilk okuduğu şey: Peygamber Efendimizin (s.a.v<strong><em>),&nbsp; &ldquo;İman etmedik&ccedil;e cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedik&ccedil;e de (ger&ccedil;ek anlamda) iman etmiş olamazsınız.&rdquo;</em></strong> (M&uuml;slim, &Icirc;m&acirc;n, 93; Tirmiz&icirc;, Sıf&acirc;tu&rsquo;l-Kıy&acirc;me, 56) hadisi şerifi olur. Bu muhteşem hadisin kalbinde oluşturduğu huzur ve sekinet ile defterin sayfalarını &ccedil;evirmeye devam eder. Bu kez, <strong><em>&ldquo;G&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n an k&acirc;rlı kazancı İNSANDIR. Bug&uuml;ne kadar ka&ccedil; insan kazandınız?...&rdquo;</em></strong> soru c&uuml;mlesiyle hemh&acirc;l olur. Başka bir sayfada: <strong><em>&ldquo;İnsan kalbi gizli hazinelerle doludur, maharet hazinenin kapısı a&ccedil;abilmektedir&rdquo;</em></strong> s&ouml;z&uuml;yle gizli hazineleri keşfe &ccedil;ıkmaya &ccedil;alışır. Sayfaları &ccedil;evirmeye devam eder ve <strong><em>&ldquo;Huzurlu yaşamanın &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml; &lsquo;adalettir&rsquo;. &Ouml;l&ccedil;&uuml;y&uuml; kaybeden, her şeyi kaybeder&rdquo;</em></strong> c&uuml;mlesini okuduğu an, vicdanıyla y&uuml;zleşir. &nbsp;Sayfaları &ccedil;evirdik&ccedil;e heyecanı ve hayranlığı artmaya başlar Hasan Ali&rsquo;nin. <strong><em>&ldquo;Haksızlığı meşrulaştırmaya &ccedil;alışmak cinayete teşebb&uuml;s, meşrulaştırmak cinayettir&rdquo;</em></strong> ifadesiyle, o an kendi hakkaniyet terazisini kontrole koyulur. Dedesine ait olan bu ifadeler sonrası, g&ouml;zlerini kapatır, bir an d&uuml;ş&uuml;nmeye başlar&hellip;</p> <p>Adalet terazisinin bozulmaya y&uuml;z tuttuğu,&nbsp; vicdanların c&uuml;zdan aralıklarına hapsedildiği, d&uuml;nya ve mal hırsının &ldquo;insan&rdquo;nın &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;tiği, kalb&icirc; hastalıkların derinleştiği g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n şifasının &ldquo;sevgi&rdquo; olacağını, &ldquo;sevgi&rdquo; dışında hi&ccedil;bir g&uuml;c&uuml;n insanı fethedemeyeceğini, ge&ccedil;mişte olduğu gibi her t&uuml;rl&uuml; değişimin ancak ve ancak &ldquo;sevgi&rdquo;nin m&uuml;hr&uuml;yle ger&ccedil;ekleşebileceği sonucuna varır&hellip;</p> <p>Kapatır defteri. Başını kaldırdığı an, babasıyla g&ouml;z g&ouml;ze gelir Hasın Ali. &Uuml;niversiteye başladığı yıllarda babasının: &ldquo;Mutluluğun, huzurun ve başarının yolu &ccedil;alışmaktan ge&ccedil;er. Ancak!... İnsanı merkeze koymayan bir &ccedil;alışmanın, bir ideolojinin, bir sistemin &ouml;mr&uuml; kısa olur. İnsanı sev ki Allah da (c.c) seni sevsin&rdquo; nasihatini hatırlar. Y&uuml;z&uuml;nden eksik etmediği tebess&uuml;m&uuml;yle ellerini &ouml;per, doya doya sarılır babasına. O g&uuml;nden sonra babasını halden hale sokan &ldquo;Beyaz Kaplı Defter&rdquo;den kendisi de nasiplenmeye başlar&hellip;</p> <p>İşte gerek dedesinin, gerekse babasının &ldquo;insana&rdquo; ilişkin s&ouml;zlerinin kaynağı,&nbsp; ilah&icirc; pınardan akan o berrak suyun devamı olan damlacıklardır.</p> <p>Sevgisizlik sadece kalpleri karartmıyor&hellip;</p> <p>Sevgi tohumlarının ekil(e)mediği bir d&uuml;nya,&nbsp; suni aydınlatma cihazlarıyla aydınlatılsa bile, hakikatte karanlıktır...</p> <p>Kararmış, sevgiden nasibini almamış bir kalp, her t&uuml;rl&uuml; fenalığı yapmaya meyilli olur.</p> <p>Sevgiyle kalın&hellip;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.