Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

ESKİ DEĞİL "ESKİMEZ" SAİD

<p>İlk tahsilinizde &uuml;zerine adeta kapandığınız, harikulade zek&acirc;nızla tedkik ettiğiniz kitaplarla kendinizi sınırlamadınız hi&ccedil;bir zaman. Hamle ve hareket dolu aksiyoner ruhunuz,<br /> idmana b&uuml;y&uuml;k ehemmiyet veriyordu.</p> <p>Belki de şuurunda&nbsp; olmadan, &ouml;ylesi idmanlarla &ccedil;elikleşecek, yay gibi gerilip ok gibi ileri atılacak bedeninizin Pasinler&rsquo;de, Bitlis &ouml;nlerinde, Kars taraflarında, Rus&rsquo;larla harbederken, İstanbul&rsquo;u işgal eden İngilizlere karşı koyarken, esaretteki din&ccedil; duruşu sergilerken, s&uuml;rg&uuml;nlerde en ufak bir &ldquo;tahakk&uuml;m&rdquo; karşısında bile m&uuml;spet&ccedil;e baş eğmezken, esaretteki irşat vazifenizi kerametv&acirc;ri&nbsp; bi&ccedil;imde ifa ederken, s&uuml;rg&uuml;n vakitlerde hizmet hedeflerine y&uuml;r&uuml;rken ve bunun i&ccedil;in kırlarda sıkıntı &ccedil;ekmemeniz i&ccedil;in zindanlardaki &ldquo;bed muamelelere&rdquo; dayanabilmek i&ccedil;in o idmanlı eğitim, o riyazet , o nefis feregatı size lazım olmasın da kime olsundu? Nur Risalaleri&#39;nin ve hizmetinin &ldquo;ihzariyesi&rdquo; sayılmasın da neyle izah edilsindi b&uuml;t&uuml;n o tutumlar?</p> <p>&ldquo;Gen&ccedil; Said, hamle ve hareket dolu ruhuyla arkadaşlarıyla zaman zaman m&uuml;sabaka yapardı. Bir g&uuml;n Siirt&rsquo;te Molla Cel&acirc;l&rsquo;le yarışırken, geniş bir su arkını atlayabilmek i&ccedil;in iddaya girmişlerdi. Gen&ccedil; Said gerilerden koşarak bu arkı muvaffakiyetle atlamıştı. Cel&acirc;l kendisinin de atlayabileceğini s&ouml;yleyerek, hızlanıp dereyi atlayınca, dereyi tam ge&ccedil;emeyip, dere kenarındaki &ccedil;amurlu bir kısma &ccedil;&ouml;km&uuml;şt&uuml;. Yine Gen&ccedil; Said&rsquo;in gen&ccedil;lik ve &ccedil;ocukluk g&uuml;nlerinden bir hatırayı da Selahaddin Akyıl anlatmaktadır:</p> <p>&ldquo;&Acirc;siye annemin amcası Mevlid Işık anlatırdı: Said Nurs&icirc; Van Kalesi&rsquo;nin altında, yani eski Van şehrinde, belinde han&ccedil;er, elinde kam&ccedil;ısıyla dolaşırdı. Bazan arkadaşlarıyla, beş on kişi &uuml;&ccedil; adım (seygav) oyunu oynarlardı. Bir g&uuml;n Mustafa ismindeki arkadaşı &ccedil;ok ileri bir mesafeye atlamıştı. Bu mesafeyi &ccedil;izdikten sonra fırtına gibi fırlayan Gen&ccedil; Said, Mustafa&rsquo;dan yarım adım ileri bir mesafeye atlamıştı. Van&rsquo;da medrese talebeleri arasında bu oyun meşhurdu. D&acirc;ima &ouml;nde, d&acirc;ma ileride olan Gen&ccedil; Said, Mustafa&rsquo;ya hitaben: &lsquo;Talebelerim sana yetişmezse, sen bana yetişemezsin!&rsquo; Yani: &lsquo;Sen ancak benim talebelerime yetişebilirsin.&rsquo; diyordu.&rdquo;</p> <p>Tahsil senelerinizin nasıl ve hangi keyfiyette olduğunu izah ederken, Dar&uuml;&rsquo;l- Hikmeti&rsquo;l-İslamiye i&ccedil;in buyurduğunuz &ouml;zge&ccedil;mişinizde şunları s&ouml;yl&uuml;yordunuz:</p> <p>&ldquo;Bidayet-i tahsilimde mezk&ucirc;r İsparit nahiyesinde biraderim nezdinde meb&acirc;di-i ul&ucirc;mu (başlangı&ccedil; ilimlerini) iki sene kadar okudum. Sonra Erzurum&rsquo;a t&acirc;bi Bayezit kasabasında Şeyh Muhammed Cel&acirc;l&icirc; Hazretlerinin halka-i tedrisinde tederr&uuml;s&uuml; m&ucirc;tad olan dur&ucirc;su bilikmal itmam-ı n&uuml;sah eyledim (medrese eğitimi i&ccedil;in gerekli b&uuml;t&uuml;n ilimleri okuyarak tamamladım). Sonra Van&rsquo;da tedrise başladım. Onbeş sene kadar f&uuml;nun-u şettaya (&ccedil;eşitli fenlere) ait tedrisat ile iştigal eyledim. Harb-i h&acirc;zırın ilanı &uuml;zere g&ouml;n&uuml;ll&uuml; olarak alay kumandanı n&acirc;mıyla harbe iştirak eyledim. Bitlis&rsquo;te Ruslara esir d&uuml;şt&uuml;m. Es&acirc;retten firar ederek (ka&ccedil;ıp kurtularak)&nbsp; İstanbul&rsquo;a geldim. Bidayet-i teşekk&uuml;l&uuml;nden beri (ilk kurulduğundam beri) D&acirc;r&uuml;&rsquo;l-Hikmeti&rsquo;l-İsl&acirc;miye&rsquo;de &acirc;za (İslami Hikmet Yeri&rsquo;nde &uuml;ye) olarak bulunuyorum. M&uuml;şar&uuml;nileyh ( daha &ouml;nce bahsedilen) Muhammed Cel&acirc;l&icirc; Efendi Hazretlerinden almış olduğum icazetn&acirc;meyi zaman-ı esaretimde zayi eyledim (esir kaldığım zaman i&ccedil;inde kaybettim).&rdquo;</p> <p>İlminizin temellerinden birini teşkil eden &ldquo; usulle ilgili kaynak eserler&rdquo;e d&uuml;şk&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z&uuml; ve onları tahsiliniz a&ccedil;ısından nasıl istimal ettiğinizi de bu hayat sahneniz &ccedil;ok iyi belirtmiyor mu?<br /> Bir haftada ezberlediğiniz Cem&uuml;&rsquo;l-Cevami adlı kitabın sonuna şu notu koymuştunuz:</p> <p>&rsquo;Cem&uuml;&rsquo;l-Cevami kitabının tamamını bir haftada ezberledim. Saidi&rsquo;n-Nurs&icirc;&rsquo;<br /> Bedi&uuml;zzaman lakabına layık olduğunuzu b&uuml;t&uuml;n hayatıyla ispat etmiş &Uuml;stadım!</p> <p>Sizin tahsiliniz, sadece belirli zaman ve mek&acirc;nla sınırlı değildi. 1904&rsquo;ten sonra, Van Valisi&rsquo;nin d&acirc;veti &uuml;zerine gittiğiniz ikametg&acirc;hında (evinde) misafir kalırken bile, konağın zengin kitaplığından istifade ile kendinizi &ldquo;ikm&acirc;l&rdquo; ediyordunuz.</p> <p>&ldquo;Molla Said, Bitlis&rsquo;te iki sene kaldıktan sonra Van Valisi Hasan Paşa&rsquo;nın d&acirc;veti &uuml;zerine Van&rsquo;a gitti. O&rsquo;nun yanında ve daha sonra vali olan İşkodralı Tahir Paşa&rsquo;nın konağında uzun zaman kaldı. Burada b&uuml;t&uuml;n m&uuml;sbet ilimleri araştırmaya ve &ouml;ğrenmeye başladı. Kısa zamanda tarih, coğrafya, matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi ve felsefe gibi ilimlere vukufiyet peyda etti.<br /> Bir g&uuml;n bir &ouml;ğretmenle Coğrafya&rsquo;ya ait bir meselede bahse girdiniz.<br /> Konuşma uzadı, vakit gecikti. Bunun &uuml;zerine sohbeti ertesi g&uuml;ne bıraktınız sohbeti. Yirmi d&ouml;rt saat i&ccedil;inde bir coğrafya kitabını ezbediniz. Ertesi g&uuml;n vali konağında, coğrafya &ouml;ğretmenini ilzam ettiniz!</p> <p>Yine aynı şekilde bir m&uuml;nazara neticesinde beş g&uuml;nde inorganik kimyayı &ouml;ğrenerek bir kimya &ouml;ğretmeni ile yaptığınız m&uuml;nazarayı da kazanmıştınız..</p> <p>Gen&ccedil; Said matematikte de harikul&acirc;de bir s&uuml;r&rsquo;at-i intikale sahip idi. Herhangi bir m&uuml;şk&uuml;l meseleyi hemen zihnen hallederdi. O zaman matematiğe ait bir de eser yazmıştı. Bu eserin bir yangında zayi olduğundan bahsedilmektedir.&rdquo;</p> <p>&ldquo; Ya ilim &ouml;ğrencisi, ya &ouml;ğreticisi, ya da dinleyicisi olun. D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml; olmayın, yoksa şeytana arkadaş olursunuz!&rdquo; Hadis-i Şerif&rsquo;ini aksettiren b&uuml;t&uuml;n hayat safhalarınız, bu hakikata bir endam aynası gibiydi.</p> <p>&ldquo;Nefy&rdquo; mek&acirc;nlarında yanınızda hi&ccedil;bir kitabın bulunmamasına dikkat ediliyor, Kur&rsquo;an&rsquo;a tam olarak muhatab olmanız i&ccedil;in İlah&icirc; Takdir karşınızdakileri buna zorluyordu. Ve biliyordunuz; b&uuml;t&uuml;n ilimlerin &ldquo;menba&rsquo;ı&rdquo; (kaynağı) Kur&rsquo;an&rsquo;dı, bunu da şu şekilde dile getiriyordunuz:</p> <p>&ldquo;Yoksa sus. K&acirc;inat Mescid-i Kebirinde Kur&rsquo;an k&acirc;inatı okuyor (kainatın b&uuml;y&uuml;k mescidinde Kur&acirc;n kainatı okuyor)! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, Hid&acirc;yetiyle amel edelim ve Onu vird-i zeban edelim (devamlı okuduğumuz bir zikir edinelim). Evet, s&ouml;z Odur ve Ona derler. Hak olup, Hak&rsquo;tan gelip Hak diyen ve hakikatı g&ouml;steren ve nuran&icirc; hikmeti neşreden Odur.&rdquo;<br /> &hellip;Ve ayrıca ilimlerin fışkırdığı kaynağın Kur&rsquo;an olduğunu ş&ouml;yle izah ediyordunuz:<br /> &ldquo;&hellip; İşte buna kıyasen Kur&rsquo;an, her cihetle beşeri madd&icirc; &ndash; manev&icirc; terakkiyata (insanlığı her bakımdan ilerlemeye) sevk etmek i&ccedil;in ders veriyor, &uuml;stad-ı k&uuml;ll (b&uuml;t&uuml;n akıl sahiplerine hoca) olduğunu isbat ediyor.&rdquo;<br /> Onun &ccedil;ağımızdaki harika buluşlara kaynak olduğunu bey&acirc;n eden if&acirc;deleriniz, nasıl da ufuk a&ccedil;ıcıdır ve ilimlerin kaynağının yanınızdan hi&ccedil; ayırmadığınız Kur&rsquo;an-ı Kerim olduğunu hi&ccedil;bir s&ouml;z daha g&uuml;zel izah edemez.<br /> &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;da herşey (ilimler dahil) ya &ccedil;i&ccedil;ek, ya gonca halinde vardır.&rdquo;</p> <p>Muayyen bir tecellinin sevkiyle , Kur&rsquo;an&rsquo;dan başka bir esere -Yeni Said devrinizde- muhatap olmamanız, diğer temel kaynaklara eğilmiş olmamanızı m&acirc;nasına hi&ccedil;bir zaman gelmedi.Bilhassa &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın hakiki m&uuml;fessiri olan s&uuml;nnet&rdquo; (S&uuml;nuhat, S&ouml;zler)ten istifadeniz her zamanın işaret fişeği olacaktır!</p> <p>MEHMET NURİ BİNG&Ouml;L</p>
Ekleme Tarihi: 03 Mart 2021 - Çarşamba

ESKİ DEĞİL "ESKİMEZ" SAİD

<p>İlk tahsilinizde &uuml;zerine adeta kapandığınız, harikulade zek&acirc;nızla tedkik ettiğiniz kitaplarla kendinizi sınırlamadınız hi&ccedil;bir zaman. Hamle ve hareket dolu aksiyoner ruhunuz,<br /> idmana b&uuml;y&uuml;k ehemmiyet veriyordu.</p> <p>Belki de şuurunda&nbsp; olmadan, &ouml;ylesi idmanlarla &ccedil;elikleşecek, yay gibi gerilip ok gibi ileri atılacak bedeninizin Pasinler&rsquo;de, Bitlis &ouml;nlerinde, Kars taraflarında, Rus&rsquo;larla harbederken, İstanbul&rsquo;u işgal eden İngilizlere karşı koyarken, esaretteki din&ccedil; duruşu sergilerken, s&uuml;rg&uuml;nlerde en ufak bir &ldquo;tahakk&uuml;m&rdquo; karşısında bile m&uuml;spet&ccedil;e baş eğmezken, esaretteki irşat vazifenizi kerametv&acirc;ri&nbsp; bi&ccedil;imde ifa ederken, s&uuml;rg&uuml;n vakitlerde hizmet hedeflerine y&uuml;r&uuml;rken ve bunun i&ccedil;in kırlarda sıkıntı &ccedil;ekmemeniz i&ccedil;in zindanlardaki &ldquo;bed muamelelere&rdquo; dayanabilmek i&ccedil;in o idmanlı eğitim, o riyazet , o nefis feregatı size lazım olmasın da kime olsundu? Nur Risalaleri&#39;nin ve hizmetinin &ldquo;ihzariyesi&rdquo; sayılmasın da neyle izah edilsindi b&uuml;t&uuml;n o tutumlar?</p> <p>&ldquo;Gen&ccedil; Said, hamle ve hareket dolu ruhuyla arkadaşlarıyla zaman zaman m&uuml;sabaka yapardı. Bir g&uuml;n Siirt&rsquo;te Molla Cel&acirc;l&rsquo;le yarışırken, geniş bir su arkını atlayabilmek i&ccedil;in iddaya girmişlerdi. Gen&ccedil; Said gerilerden koşarak bu arkı muvaffakiyetle atlamıştı. Cel&acirc;l kendisinin de atlayabileceğini s&ouml;yleyerek, hızlanıp dereyi atlayınca, dereyi tam ge&ccedil;emeyip, dere kenarındaki &ccedil;amurlu bir kısma &ccedil;&ouml;km&uuml;şt&uuml;. Yine Gen&ccedil; Said&rsquo;in gen&ccedil;lik ve &ccedil;ocukluk g&uuml;nlerinden bir hatırayı da Selahaddin Akyıl anlatmaktadır:</p> <p>&ldquo;&Acirc;siye annemin amcası Mevlid Işık anlatırdı: Said Nurs&icirc; Van Kalesi&rsquo;nin altında, yani eski Van şehrinde, belinde han&ccedil;er, elinde kam&ccedil;ısıyla dolaşırdı. Bazan arkadaşlarıyla, beş on kişi &uuml;&ccedil; adım (seygav) oyunu oynarlardı. Bir g&uuml;n Mustafa ismindeki arkadaşı &ccedil;ok ileri bir mesafeye atlamıştı. Bu mesafeyi &ccedil;izdikten sonra fırtına gibi fırlayan Gen&ccedil; Said, Mustafa&rsquo;dan yarım adım ileri bir mesafeye atlamıştı. Van&rsquo;da medrese talebeleri arasında bu oyun meşhurdu. D&acirc;ima &ouml;nde, d&acirc;ma ileride olan Gen&ccedil; Said, Mustafa&rsquo;ya hitaben: &lsquo;Talebelerim sana yetişmezse, sen bana yetişemezsin!&rsquo; Yani: &lsquo;Sen ancak benim talebelerime yetişebilirsin.&rsquo; diyordu.&rdquo;</p> <p>Tahsil senelerinizin nasıl ve hangi keyfiyette olduğunu izah ederken, Dar&uuml;&rsquo;l- Hikmeti&rsquo;l-İslamiye i&ccedil;in buyurduğunuz &ouml;zge&ccedil;mişinizde şunları s&ouml;yl&uuml;yordunuz:</p> <p>&ldquo;Bidayet-i tahsilimde mezk&ucirc;r İsparit nahiyesinde biraderim nezdinde meb&acirc;di-i ul&ucirc;mu (başlangı&ccedil; ilimlerini) iki sene kadar okudum. Sonra Erzurum&rsquo;a t&acirc;bi Bayezit kasabasında Şeyh Muhammed Cel&acirc;l&icirc; Hazretlerinin halka-i tedrisinde tederr&uuml;s&uuml; m&ucirc;tad olan dur&ucirc;su bilikmal itmam-ı n&uuml;sah eyledim (medrese eğitimi i&ccedil;in gerekli b&uuml;t&uuml;n ilimleri okuyarak tamamladım). Sonra Van&rsquo;da tedrise başladım. Onbeş sene kadar f&uuml;nun-u şettaya (&ccedil;eşitli fenlere) ait tedrisat ile iştigal eyledim. Harb-i h&acirc;zırın ilanı &uuml;zere g&ouml;n&uuml;ll&uuml; olarak alay kumandanı n&acirc;mıyla harbe iştirak eyledim. Bitlis&rsquo;te Ruslara esir d&uuml;şt&uuml;m. Es&acirc;retten firar ederek (ka&ccedil;ıp kurtularak)&nbsp; İstanbul&rsquo;a geldim. Bidayet-i teşekk&uuml;l&uuml;nden beri (ilk kurulduğundam beri) D&acirc;r&uuml;&rsquo;l-Hikmeti&rsquo;l-İsl&acirc;miye&rsquo;de &acirc;za (İslami Hikmet Yeri&rsquo;nde &uuml;ye) olarak bulunuyorum. M&uuml;şar&uuml;nileyh ( daha &ouml;nce bahsedilen) Muhammed Cel&acirc;l&icirc; Efendi Hazretlerinden almış olduğum icazetn&acirc;meyi zaman-ı esaretimde zayi eyledim (esir kaldığım zaman i&ccedil;inde kaybettim).&rdquo;</p> <p>İlminizin temellerinden birini teşkil eden &ldquo; usulle ilgili kaynak eserler&rdquo;e d&uuml;şk&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z&uuml; ve onları tahsiliniz a&ccedil;ısından nasıl istimal ettiğinizi de bu hayat sahneniz &ccedil;ok iyi belirtmiyor mu?<br /> Bir haftada ezberlediğiniz Cem&uuml;&rsquo;l-Cevami adlı kitabın sonuna şu notu koymuştunuz:</p> <p>&rsquo;Cem&uuml;&rsquo;l-Cevami kitabının tamamını bir haftada ezberledim. Saidi&rsquo;n-Nurs&icirc;&rsquo;<br /> Bedi&uuml;zzaman lakabına layık olduğunuzu b&uuml;t&uuml;n hayatıyla ispat etmiş &Uuml;stadım!</p> <p>Sizin tahsiliniz, sadece belirli zaman ve mek&acirc;nla sınırlı değildi. 1904&rsquo;ten sonra, Van Valisi&rsquo;nin d&acirc;veti &uuml;zerine gittiğiniz ikametg&acirc;hında (evinde) misafir kalırken bile, konağın zengin kitaplığından istifade ile kendinizi &ldquo;ikm&acirc;l&rdquo; ediyordunuz.</p> <p>&ldquo;Molla Said, Bitlis&rsquo;te iki sene kaldıktan sonra Van Valisi Hasan Paşa&rsquo;nın d&acirc;veti &uuml;zerine Van&rsquo;a gitti. O&rsquo;nun yanında ve daha sonra vali olan İşkodralı Tahir Paşa&rsquo;nın konağında uzun zaman kaldı. Burada b&uuml;t&uuml;n m&uuml;sbet ilimleri araştırmaya ve &ouml;ğrenmeye başladı. Kısa zamanda tarih, coğrafya, matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi ve felsefe gibi ilimlere vukufiyet peyda etti.<br /> Bir g&uuml;n bir &ouml;ğretmenle Coğrafya&rsquo;ya ait bir meselede bahse girdiniz.<br /> Konuşma uzadı, vakit gecikti. Bunun &uuml;zerine sohbeti ertesi g&uuml;ne bıraktınız sohbeti. Yirmi d&ouml;rt saat i&ccedil;inde bir coğrafya kitabını ezbediniz. Ertesi g&uuml;n vali konağında, coğrafya &ouml;ğretmenini ilzam ettiniz!</p> <p>Yine aynı şekilde bir m&uuml;nazara neticesinde beş g&uuml;nde inorganik kimyayı &ouml;ğrenerek bir kimya &ouml;ğretmeni ile yaptığınız m&uuml;nazarayı da kazanmıştınız..</p> <p>Gen&ccedil; Said matematikte de harikul&acirc;de bir s&uuml;r&rsquo;at-i intikale sahip idi. Herhangi bir m&uuml;şk&uuml;l meseleyi hemen zihnen hallederdi. O zaman matematiğe ait bir de eser yazmıştı. Bu eserin bir yangında zayi olduğundan bahsedilmektedir.&rdquo;</p> <p>&ldquo; Ya ilim &ouml;ğrencisi, ya &ouml;ğreticisi, ya da dinleyicisi olun. D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml; olmayın, yoksa şeytana arkadaş olursunuz!&rdquo; Hadis-i Şerif&rsquo;ini aksettiren b&uuml;t&uuml;n hayat safhalarınız, bu hakikata bir endam aynası gibiydi.</p> <p>&ldquo;Nefy&rdquo; mek&acirc;nlarında yanınızda hi&ccedil;bir kitabın bulunmamasına dikkat ediliyor, Kur&rsquo;an&rsquo;a tam olarak muhatab olmanız i&ccedil;in İlah&icirc; Takdir karşınızdakileri buna zorluyordu. Ve biliyordunuz; b&uuml;t&uuml;n ilimlerin &ldquo;menba&rsquo;ı&rdquo; (kaynağı) Kur&rsquo;an&rsquo;dı, bunu da şu şekilde dile getiriyordunuz:</p> <p>&ldquo;Yoksa sus. K&acirc;inat Mescid-i Kebirinde Kur&rsquo;an k&acirc;inatı okuyor (kainatın b&uuml;y&uuml;k mescidinde Kur&acirc;n kainatı okuyor)! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, Hid&acirc;yetiyle amel edelim ve Onu vird-i zeban edelim (devamlı okuduğumuz bir zikir edinelim). Evet, s&ouml;z Odur ve Ona derler. Hak olup, Hak&rsquo;tan gelip Hak diyen ve hakikatı g&ouml;steren ve nuran&icirc; hikmeti neşreden Odur.&rdquo;<br /> &hellip;Ve ayrıca ilimlerin fışkırdığı kaynağın Kur&rsquo;an olduğunu ş&ouml;yle izah ediyordunuz:<br /> &ldquo;&hellip; İşte buna kıyasen Kur&rsquo;an, her cihetle beşeri madd&icirc; &ndash; manev&icirc; terakkiyata (insanlığı her bakımdan ilerlemeye) sevk etmek i&ccedil;in ders veriyor, &uuml;stad-ı k&uuml;ll (b&uuml;t&uuml;n akıl sahiplerine hoca) olduğunu isbat ediyor.&rdquo;<br /> Onun &ccedil;ağımızdaki harika buluşlara kaynak olduğunu bey&acirc;n eden if&acirc;deleriniz, nasıl da ufuk a&ccedil;ıcıdır ve ilimlerin kaynağının yanınızdan hi&ccedil; ayırmadığınız Kur&rsquo;an-ı Kerim olduğunu hi&ccedil;bir s&ouml;z daha g&uuml;zel izah edemez.<br /> &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;da herşey (ilimler dahil) ya &ccedil;i&ccedil;ek, ya gonca halinde vardır.&rdquo;</p> <p>Muayyen bir tecellinin sevkiyle , Kur&rsquo;an&rsquo;dan başka bir esere -Yeni Said devrinizde- muhatap olmamanız, diğer temel kaynaklara eğilmiş olmamanızı m&acirc;nasına hi&ccedil;bir zaman gelmedi.Bilhassa &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın hakiki m&uuml;fessiri olan s&uuml;nnet&rdquo; (S&uuml;nuhat, S&ouml;zler)ten istifadeniz her zamanın işaret fişeği olacaktır!</p> <p>MEHMET NURİ BİNG&Ouml;L</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.