Bu sanatın ehli olmak, hayatı bir roman akıcılığı ile yaşamak manasına gelir; bir yığın yazı denemem ve gözlemlediğim hakiki yazar dostların serencamı, bunu öğretti bana.
Romancı, çok münekkidin rağmına diyorum ki, gözlemcilikten öte muhakeme sahibi ve çokların "uzun soluklu" dediği ama aslında "sabır" ve "fikritakip" diye tarif ettiğim keyfiyetlere sahip olmalıdır şeklunde düşünüyorum.
Maalesef, kitap olarak neşredilmiş üç romanı bulunan biri olarak kendimi bu sıfatlardan uzak görmekteyim. Hele romancı bakış açısıyla etrafa bakma kabiliyetini kendimden -hep- uzak görmüşümdür.
Hani bir Batılı mütefekkir demiş ya: " Deha biraz da emek ister." Kendimi, yazı emekçisi görerek bu sanata yakıştırmak, belki de "savunma mekanizması" gibi bir hâldir.
***
Aslında romancılığın gereklerini hatırlatacağım yazımın bir kısmını, romanci dostum Yılmaz'a da yollamış ve,"Kendine haksızlık ediyorsun kardeşim. Cevherin iyidir. Belki bazı talihsizlikler yaşadın, belki iklimini bulamadın. Yazmaya devam." diye cevabi mesajıyla beni bir defa daha minnetdar etmişti.
Hayata romancı gözüyle bakmaktan muradım, günlük mutat yaşantı içinde, şahit olunan manzaraları hafızaya hapsetme; romanı telif esnasında onu depolanan yerinden çıkarıp yepyeni bir yorumla takdim etmektir.
***
Bu sanatı besleyen engin kaynaktan biri de fiziki tasvir gücüdür elbet; karakter ve iç tasviri, denklemden ırak tutmuyorum ama zahiri betimleme daha ağırlıkta gibime geliyor. 20. Yüzyıldan beri onca modernist eser verilmesine rağmen, realist romanların gündemden düşmemesini - biraz da- buna bağlıyorum.
Son yıllarda modernist veya sürrealist akımların meşhur anlatım metodlarının çokça denenmesini ise film sektöründeki tasvir yapma kabiliyetinin daha kolaylaşmasına, ustalaşmasına bağlıyorum.
***
Son olarak diyeceğim şu; elimde okuduğuğum roman H.Yılmaz'ın KYD'den çıkıp aynı sitenin satış kısmından edindiğim KADER ( Elif Öğretmen II)... Romanın temel hikâyesi olan Çetli Kader'in tıp tahsili yaparken serencamını -az buçuk- değişiklikle, Kimya Muhendislği tahsilinde kızımın, Elazığ'da da farklı bir camiada yaşamasıdır. Tevafuk da diyebileceğim bu hâl, aynı zamanda, yazarın romancılıktaki muhayyile kuvvesini de gösteriyor.