KEMALİZM ŞİDDET ÜRETİYOR
KEMALİZM ŞİDDET ÜRETİYOR
Kabul edelim ki, Kemalist düzen ahlaken de çökmüştür. Halkına 12 yıl “Dallas” dizisini, 8 yıl “Şahin Tepesi” dizisini ve 6 yıl da “Yalan Rüzgarı” dizisini seyrettirdi..!?
Bu zalim düzen, bu semalarda 18 yıl ezanı susturmuş ve 14 yıl insanına Allah’ın evi Kabe’ye gitmeyi yasaklamıştır.
Kur'an-ı Kerim yakılmış, Camiler ahır yapılmış, 74 ilim ve İslam âlimi acımasızca idam edilerek şehid edilmiştir. Bir kısmı de şapka giymediği için..!?
Uçak ve bombalarla halkına saldırılmış ve beş bin yıllık tarih çöpe atılmış, bir gecede bütün halk, tarih ve kültüründen koparılarak cahil bırakılmıştır.
İsmet Paşa, "Türkün dini Kemalizm’dir." diyerek ebedi âlemdeki yerini belirlemiştir.
Lozan hezimeti ile şehitlerin kanı adeta görmezden gelinmiştir.
8 yıl savaş meydanında zafer elde eden bu millet, Lozan masasında milyonlarca metre kare vatan toprağını kaybetmiştir. Savaşta galip, masada yenik olan dünya tarihinde bir ilktir..!
"Türkiye laiktir laik kalacak.!” kuru gürültüsü ile 97 yıl avutulduk.
Katledilen Başbakan ve diğer devlet adamları, mahşerde zalimleri şikayete hazırlanıyorlar..!
Sonunda millet uyandı ve üzerindeki siyah örtüyü yırttı. Ama kolumuza 700 milyarlık saat takarak yolumuza devam edemeyiz.
İman asla zulmü, kibri ve adaletsizliği kabul etmez. O zaman da yaş ile kuru birlikte helak olur. Biri suçlu, diğeri de suçluyu seyrettiği içindir..!
Ben diyorum ki: "Pis Yedili" dizisi ile büyüyen gençlik, “Aşk-ı Memnu” dizisi ile olgunlaşırsa, “Fatma Gül’ün Suçu Ne?” dizisi ile demlenirse, olacağı bu..!?
Toplumu yozlaştıran her şeyi modernlik diye yutturuyorlar ifadesi gerçekten düşünmeye değer..!
Elbette sadece bunların dışında da bir çok neden var..!? Ama eğitim sadece okulun işi değil, topyekun bir milletin ortak meselesi..!
Sonuçta bu hale geldik..!?
Yediği elmanın parasını ağacın dalına bağlayan bir soylu neslin çocukları, aç olduğu için karnına taş bağlayan bir peygamberin, göbeği haramla beslendiğinden şişmiş ümmeti olduk..! (Onurlu insanları tenzih ediyoruz.!)
Riya, gösteriş, rüşvet, torpil, iltimas, adam kayırma, ihale paylaşma, soygun, hırsızlık ve daha nice ahlaksızlık, aslında istiklalimizi tehdit ediyor da farkında değiliz..!?
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Bir millet kendi kendisini bozmadıkça/değiştirmedikçe biz onları bozmayız/değiştirmeyiz.” Adeta kurban edilmek üzere bıçağa doğru yürütülen koyun gibi, bu millet büyük bir tehlikeye doğru sürüklenmektedir..!
Ben imdat diyorum, başkası ne derse desin..!? Hz. Ali (r.a), “Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır." diyor.
Ben bugün imdat diyorum, ama bugün imdat demeyenler mahşer meydanında, yani işaret edilen o çetin günde şok olacaklar..!
Son giydiği kirli çorabını dahi götüremeyen bu rezil zavallılar, tonlarca kul hakkı ile yeniden dirilmeye pişman olacaklar, ama güçleri buradaki gibi şedid olmayacak..! Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle onlar hayvanlara imreneceklerdir.
Düşünebiliyor musunuz, masum bir kadın boğazı kesilerek herkesin huzurunda katledirken, birileri kamera ile çekim yapıyor..!? Bu yapılanları yazarken bir utanç yaşadım insanlık adına..!?
Kur’an’ın ifadesiyle bundan daha büyük bir bozulma olabilir mi? Kim bizi bu hale getirdi diye bu millete sorsanız, belki de bir çok zavallı yine dış güçleri suçlayacak..!? Zaten biz hep maziyi tartışır ve maziyi yerin dibine sokarız, bazen de abartılı bir şekilde maziye sığınır ve övgüler dizeriz.
Bizim başımıza da bir felaket gelse, hep ABD, İsrail, Rum, Yunan ve Ermeni aklımıza gelir. Bilinçaltımıza yerleşen düşman hedefler..!?
Elbette ki, her milletin mazisiyle, tarihi kahramanları ve yaptıklarıyla övünme hakkı vardır. Bizim tarihimiz de bu övgülere laik birçok kahraman ve bu kahramanların destanları ile süslenmiştir.
Elbette ki, jeopolitik ve stratejik önemi olan bir coğrafyanın sahipleri olarak başımıza gelen felaketlerde dış güçlerin ve güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemeyenlerin karıştıran pis parmaklarını ararız.!? Ama sadece tarihimizi ve kahramanlarımızı överek ve başımıza gelen her şeyi başkalarına yükleyerek gelecek inşa edemeyiz.!?
Bu nedenle “Yeryüzünün en adil ve insani yönetim biçimi bana göre elbette ki, Cumhuriyettir.” Ama bizim Cumhuriyetimiz ne Teokratik, ne Demokratik, ne Bürokratik, ne Sosyalist ve ne de başka bir şey olamadı..!?
Çünkü "adalet” alt yapısı yok..!?
Milleti ile kavga ederek tam 97 yıl geride kaldı. 2 milyon insanın katliamına sebep olan Hitler Almanyası, doğu ile batı arasındaki duvarı yıkarak insanlık medeniyetine meydan okuyarak, "ben varım!" derken, yakma yıkma ve radyasyon tesiri olan 2 atom bombası ile insanlık tarihinde bir ilki yaşarken Japonya, bugün kedisine bunu yapanlara meydan okumaktadır.
Beş bin yıllık tarihi mazisi ve bin yıllık devlet geleneği olan bu millet, neden hala acılar yaşıyor? diye bir soru sorsak, 85 milyon farklı cevap verir. Çünkü biz "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi bir millet olduk." Bizde herkes her şeyi bilir..! Oysa büyük makamlara getirilme tekliflerini reddederek Emevi zulmünü eleştiren İmam Azam Ebu Hanife diyor ki: “Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe değerdi.”
Uygulamadaki mezhep imamımıza da bu toplum artık itibar etmiyor..! Her alanda bilimden, bilgiden uzak, taklit ederek hayatımıza yön veriyoruz..!
Dinine itibar ediyor mu? Bir İlahiyatçı, Araştırmacı Yazar olarak vallahi diyerek söylüyorum. "İtibar etmiyor..!” Nasıl mı?
Evet, Türk toplumu Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirdiği dine, yani indirilen dine değil, bid’ad ve hurafelerle dolu, önemli bir kısmı da örf, âdet, gelenekler olan uydurulan dine göre yaşıyor. Bunun dışında bir söylem geliştirdiğiniz zaman da “tekfir” ediliyorsunuz. Ya da “Yaşar Nuri veya Zekeriya Beyaz” oluyorsunuz.! Vallahi ben ne Zekeriya Beyaz, ne Yaşar Nuri ve ne de uydurulan dine göre yaşıyorum.!
Ben Allah’ın gönderdiği ve kıyamete kadar koruyacağını va’dettiği, her noktası mü’ciz olan Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim ve Onu tebliğ eden alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’a göre dosdoğru bir yolda yürümeye çalışıyorum.
Hatalarımdan dolayı af diliyorum. Birçok hatam var, ama devletin ve milletin malını çalmadım hamdolsun..!
Böylesi rezillere de asla hakkımı helal etmem ve etmiyorum..! Milyonların mahşerde hesabını vermek üzere dirilen bu zavallılar gerçekten şok olacaklar..! İnşaallah olsunlar..! Ama bu ülkeye bir tek çivi çakan adamı bile en kalbi duygularımla alkışlarım..! Selamlıyorum..!
Peki bu toplumun bu hale gelmesindeki en önemli etken nedir sorusu havada kalmasın diye bana sorarsanız, öncelikle bir eğitimci olarak şu anda hem yazıyor ve hem de elimi kaldırıyorum.
Suçlu aramayın?
Benim..!
Çok şey öğrettik, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji, Psikoloji............... Ama erdemli insan olmayı öğretemedik, yolda yürürken tükürmenin şahsiyetsizliğini bile kavratamadık..!
Sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma, kaynaşma, kucaklaşma, paylaşma.....
ve daha nice bir çok erdem ve hem de ecdadımızdan bize miras kalmış bir çok erdeme sırtımızı çevirdik, bozulduk, yozlaştık ve soysuzlarımız da önce tecavüz ediyorlar ve sonra da yakıyorlar, boğazını keserek öldürüyorlar...!
Sağcı olmuşuz, solcu olmuşuz, İslamcı olmuşuz ne önemi var..!?
Allah’ın rızasını kazanacak bir iş yapmadıktan sonra..!?
Emekli olduğu güne kadar bir tek kitap okumayan bir meslektaşımın itirafı beni dürüst davrandığı için çok sevindirmiş, ama milletimin geleceği için bu itiraf, atom bombası kadar üzerimde tesir bırakmıştı. Bütün onurlu meslektaşlarımı tenzih ediyor, alınan mesafede onlar birincidir. Ama okumadan, araştırmadan, dünyayı takip etmeden ve düşünmeden gelecek inşa eden öğretmenler, doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, hakimler, savcılar, memurlar, amirler..... adamlar......
Ama her şeye rağmen ben yine de ümitsiz değilim, çünkü ben eğitimci ve İlahiyatçıyım.
Bu millet bana sıra, okul, öğretme, burs .....ve daha bir çok şey verdi.
Ben de 31 yıl şerefimle asla ve asla el etek öpmeden ülkeme hizmet verdim ve mahşerde şok olmamak için namusumla hizmet etmeye devam edeceğim.
Bu benim namus ve şeref borcumdur.
Bugün bunu yazarak yerine getiriyorum. 2000 sayfa kitap, 150 kadar makale yazarak ve bazen de böyle notlarla dostlarla dertleşirim. Anlatmak, anlamak ve anlaşılmak için...!
O halde derdin ne? derseniz, “Namussuz ve soysuz insanlarla aynı gök kubbeyi paylaşmaktan utanıyorum.”
Neden Allah’ın rızasını kazanmak için uğraşmayız?
Neden cehennemde hesap vereceğimiz günahlarımızın sefasını dünyada çocuklarımıza çektiriyoruz..!? Böyle bir görevimiz yok beyler..!? “Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmamalıyız..!?” “Haksızlık karşısında susanlar, hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler.” “Haklı çıkmak için değil, hakkı ortaya koymak için çalışırsak” geleceğimizi inşa ederiz.
Tarih, şerefli insanların yüzünün akı ile hayat bulur, onlar da adlarının en son anıldığı gün ölürler. Ama yine tarih, şerefsizliği baş tacı edenleri son sayfasında karalar, ama onlar ölmezler, gebermişlerdir, der.
Çünkü ölmek çirkin olsaydı Allah, Peygamberlerini öldürür müydü? O halde gebermek için değil, ölmek için çalışmalıyız.
Selam olsun o ölenlere ve tekrar dirilmek üzere çürüyen kemiklerine...
Bu ülkeye zarar verenlere selam bile vermek caiz değildir. Kur’an’ın ifadesiyle, “Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.”, fitne çıkarmak ve birbirimizi öldürmek, hangi dinin ve bizim dinimizin hangi emridir? Allah yolunda mukaddesatınızı korumak için ölmek ve öldürmenin dışında... O yolda ölmeyi Allah, herkese ve bana da nasip etsin inşallah..
Mehmet Bozkurt,
Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Kabul edelim ki, Kemalist düzen ahlaken de çökmüştür. Halkına 12 yıl “Dallas” dizisini, 8 yıl “Şahin Tepesi” dizisini ve 6 yıl da “Yalan Rüzgarı” dizisini seyrettirdi..!?
Bu zalim düzen, bu semalarda 18 yıl ezanı susturmuş ve 14 yıl insanına Allah’ın evi Kabe’ye gitmeyi yasaklamıştır.
Kur'an-ı Kerim yakılmış, Camiler ahır yapılmış, 74 ilim ve İslam âlimi acımasızca idam edilerek şehid edilmiştir. Bir kısmı de şapka giymediği için..!?
Uçak ve bombalarla halkına saldırılmış ve beş bin yıllık tarih çöpe atılmış, bir gecede bütün halk, tarih ve kültüründen koparılarak cahil bırakılmıştır.
İsmet Paşa, "Türkün dini Kemalizm’dir." diyerek ebedi âlemdeki yerini belirlemiştir.
Lozan hezimeti ile şehitlerin kanı adeta görmezden gelinmiştir.
8 yıl savaş meydanında zafer elde eden bu millet, Lozan masasında milyonlarca metre kare vatan toprağını kaybetmiştir. Savaşta galip, masada yenik olan dünya tarihinde bir ilktir..!
"Türkiye laiktir laik kalacak.!” kuru gürültüsü ile 97 yıl avutulduk.
Katledilen Başbakan ve diğer devlet adamları, mahşerde zalimleri şikayete hazırlanıyorlar..!
Sonunda millet uyandı ve üzerindeki siyah örtüyü yırttı. Ama kolumuza 700 milyarlık saat takarak yolumuza devam edemeyiz.
İman asla zulmü, kibri ve adaletsizliği kabul etmez. O zaman da yaş ile kuru birlikte helak olur. Biri suçlu, diğeri de suçluyu seyrettiği içindir..!
Ben diyorum ki: "Pis Yedili" dizisi ile büyüyen gençlik, “Aşk-ı Memnu” dizisi ile olgunlaşırsa, “Fatma Gül’ün Suçu Ne?” dizisi ile demlenirse, olacağı bu..!?
Toplumu yozlaştıran her şeyi modernlik diye yutturuyorlar ifadesi gerçekten düşünmeye değer..!
Elbette sadece bunların dışında da bir çok neden var..!? Ama eğitim sadece okulun işi değil, topyekun bir milletin ortak meselesi..!
Sonuçta bu hale geldik..!?
Yediği elmanın parasını ağacın dalına bağlayan bir soylu neslin çocukları, aç olduğu için karnına taş bağlayan bir peygamberin, göbeği haramla beslendiğinden şişmiş ümmeti olduk..! (Onurlu insanları tenzih ediyoruz.!)
Riya, gösteriş, rüşvet, torpil, iltimas, adam kayırma, ihale paylaşma, soygun, hırsızlık ve daha nice ahlaksızlık, aslında istiklalimizi tehdit ediyor da farkında değiliz..!?
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Bir millet kendi kendisini bozmadıkça/değiştirmedikçe biz onları bozmayız/değiştirmeyiz.” Adeta kurban edilmek üzere bıçağa doğru yürütülen koyun gibi, bu millet büyük bir tehlikeye doğru sürüklenmektedir..!
Ben imdat diyorum, başkası ne derse desin..!? Hz. Ali (r.a), “Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır." diyor.
Ben bugün imdat diyorum, ama bugün imdat demeyenler mahşer meydanında, yani işaret edilen o çetin günde şok olacaklar..!
Son giydiği kirli çorabını dahi götüremeyen bu rezil zavallılar, tonlarca kul hakkı ile yeniden dirilmeye pişman olacaklar, ama güçleri buradaki gibi şedid olmayacak..! Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle onlar hayvanlara imreneceklerdir.
Düşünebiliyor musunuz, masum bir kadın boğazı kesilerek herkesin huzurunda katledirken, birileri kamera ile çekim yapıyor..!? Bu yapılanları yazarken bir utanç yaşadım insanlık adına..!?
Kur’an’ın ifadesiyle bundan daha büyük bir bozulma olabilir mi? Kim bizi bu hale getirdi diye bu millete sorsanız, belki de bir çok zavallı yine dış güçleri suçlayacak..!? Zaten biz hep maziyi tartışır ve maziyi yerin dibine sokarız, bazen de abartılı bir şekilde maziye sığınır ve övgüler dizeriz.
Bizim başımıza da bir felaket gelse, hep ABD, İsrail, Rum, Yunan ve Ermeni aklımıza gelir. Bilinçaltımıza yerleşen düşman hedefler..!?
Elbette ki, her milletin mazisiyle, tarihi kahramanları ve yaptıklarıyla övünme hakkı vardır. Bizim tarihimiz de bu övgülere laik birçok kahraman ve bu kahramanların destanları ile süslenmiştir.
Elbette ki, jeopolitik ve stratejik önemi olan bir coğrafyanın sahipleri olarak başımıza gelen felaketlerde dış güçlerin ve güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemeyenlerin karıştıran pis parmaklarını ararız.!? Ama sadece tarihimizi ve kahramanlarımızı överek ve başımıza gelen her şeyi başkalarına yükleyerek gelecek inşa edemeyiz.!?
Bu nedenle “Yeryüzünün en adil ve insani yönetim biçimi bana göre elbette ki, Cumhuriyettir.” Ama bizim Cumhuriyetimiz ne Teokratik, ne Demokratik, ne Bürokratik, ne Sosyalist ve ne de başka bir şey olamadı..!?
Çünkü "adalet” alt yapısı yok..!?
Milleti ile kavga ederek tam 97 yıl geride kaldı. 2 milyon insanın katliamına sebep olan Hitler Almanyası, doğu ile batı arasındaki duvarı yıkarak insanlık medeniyetine meydan okuyarak, "ben varım!" derken, yakma yıkma ve radyasyon tesiri olan 2 atom bombası ile insanlık tarihinde bir ilki yaşarken Japonya, bugün kedisine bunu yapanlara meydan okumaktadır.
Beş bin yıllık tarihi mazisi ve bin yıllık devlet geleneği olan bu millet, neden hala acılar yaşıyor? diye bir soru sorsak, 85 milyon farklı cevap verir. Çünkü biz "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi bir millet olduk." Bizde herkes her şeyi bilir..! Oysa büyük makamlara getirilme tekliflerini reddederek Emevi zulmünü eleştiren İmam Azam Ebu Hanife diyor ki: “Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe değerdi.”
Uygulamadaki mezhep imamımıza da bu toplum artık itibar etmiyor..! Her alanda bilimden, bilgiden uzak, taklit ederek hayatımıza yön veriyoruz..!
Dinine itibar ediyor mu? Bir İlahiyatçı, Araştırmacı Yazar olarak vallahi diyerek söylüyorum. "İtibar etmiyor..!” Nasıl mı?
Evet, Türk toplumu Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirdiği dine, yani indirilen dine değil, bid’ad ve hurafelerle dolu, önemli bir kısmı da örf, âdet, gelenekler olan uydurulan dine göre yaşıyor. Bunun dışında bir söylem geliştirdiğiniz zaman da “tekfir” ediliyorsunuz. Ya da “Yaşar Nuri veya Zekeriya Beyaz” oluyorsunuz.! Vallahi ben ne Zekeriya Beyaz, ne Yaşar Nuri ve ne de uydurulan dine göre yaşıyorum.!
Ben Allah’ın gönderdiği ve kıyamete kadar koruyacağını va’dettiği, her noktası mü’ciz olan Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim ve Onu tebliğ eden alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’a göre dosdoğru bir yolda yürümeye çalışıyorum.
Hatalarımdan dolayı af diliyorum. Birçok hatam var, ama devletin ve milletin malını çalmadım hamdolsun..!
Böylesi rezillere de asla hakkımı helal etmem ve etmiyorum..! Milyonların mahşerde hesabını vermek üzere dirilen bu zavallılar gerçekten şok olacaklar..! İnşaallah olsunlar..! Ama bu ülkeye bir tek çivi çakan adamı bile en kalbi duygularımla alkışlarım..! Selamlıyorum..!
Peki bu toplumun bu hale gelmesindeki en önemli etken nedir sorusu havada kalmasın diye bana sorarsanız, öncelikle bir eğitimci olarak şu anda hem yazıyor ve hem de elimi kaldırıyorum.
Suçlu aramayın?
Benim..!
Çok şey öğrettik, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji, Psikoloji............... Ama erdemli insan olmayı öğretemedik, yolda yürürken tükürmenin şahsiyetsizliğini bile kavratamadık..!
Sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma, kaynaşma, kucaklaşma, paylaşma.....
ve daha nice bir çok erdem ve hem de ecdadımızdan bize miras kalmış bir çok erdeme sırtımızı çevirdik, bozulduk, yozlaştık ve soysuzlarımız da önce tecavüz ediyorlar ve sonra da yakıyorlar, boğazını keserek öldürüyorlar...!
Sağcı olmuşuz, solcu olmuşuz, İslamcı olmuşuz ne önemi var..!?
Allah’ın rızasını kazanacak bir iş yapmadıktan sonra..!?
Emekli olduğu güne kadar bir tek kitap okumayan bir meslektaşımın itirafı beni dürüst davrandığı için çok sevindirmiş, ama milletimin geleceği için bu itiraf, atom bombası kadar üzerimde tesir bırakmıştı. Bütün onurlu meslektaşlarımı tenzih ediyor, alınan mesafede onlar birincidir. Ama okumadan, araştırmadan, dünyayı takip etmeden ve düşünmeden gelecek inşa eden öğretmenler, doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, hakimler, savcılar, memurlar, amirler..... adamlar......
Ama her şeye rağmen ben yine de ümitsiz değilim, çünkü ben eğitimci ve İlahiyatçıyım.
Bu millet bana sıra, okul, öğretme, burs .....ve daha bir çok şey verdi.
Ben de 31 yıl şerefimle asla ve asla el etek öpmeden ülkeme hizmet verdim ve mahşerde şok olmamak için namusumla hizmet etmeye devam edeceğim.
Bu benim namus ve şeref borcumdur.
Bugün bunu yazarak yerine getiriyorum. 2000 sayfa kitap, 150 kadar makale yazarak ve bazen de böyle notlarla dostlarla dertleşirim. Anlatmak, anlamak ve anlaşılmak için...!
O halde derdin ne? derseniz, “Namussuz ve soysuz insanlarla aynı gök kubbeyi paylaşmaktan utanıyorum.”
Neden Allah’ın rızasını kazanmak için uğraşmayız?
Neden cehennemde hesap vereceğimiz günahlarımızın sefasını dünyada çocuklarımıza çektiriyoruz..!? Böyle bir görevimiz yok beyler..!? “Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmamalıyız..!?” “Haksızlık karşısında susanlar, hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler.” “Haklı çıkmak için değil, hakkı ortaya koymak için çalışırsak” geleceğimizi inşa ederiz.
Tarih, şerefli insanların yüzünün akı ile hayat bulur, onlar da adlarının en son anıldığı gün ölürler. Ama yine tarih, şerefsizliği baş tacı edenleri son sayfasında karalar, ama onlar ölmezler, gebermişlerdir, der.
Çünkü ölmek çirkin olsaydı Allah, Peygamberlerini öldürür müydü? O halde gebermek için değil, ölmek için çalışmalıyız.
Selam olsun o ölenlere ve tekrar dirilmek üzere çürüyen kemiklerine...
Bu ülkeye zarar verenlere selam bile vermek caiz değildir. Kur’an’ın ifadesiyle, “Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.”, fitne çıkarmak ve birbirimizi öldürmek, hangi dinin ve bizim dinimizin hangi emridir? Allah yolunda mukaddesatınızı korumak için ölmek ve öldürmenin dışında... O yolda ölmeyi Allah, herkese ve bana da nasip etsin inşallah..
Mehmet Bozkurt,
Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Ekleme
Tarihi: 24 Eylül 2021 - Cuma
KEMALİZM ŞİDDET ÜRETİYOR
KEMALİZM ŞİDDET ÜRETİYOR
Kabul edelim ki, Kemalist düzen ahlaken de çökmüştür. Halkına 12 yıl “Dallas” dizisini, 8 yıl “Şahin Tepesi” dizisini ve 6 yıl da “Yalan Rüzgarı” dizisini seyrettirdi..!?
Bu zalim düzen, bu semalarda 18 yıl ezanı susturmuş ve 14 yıl insanına Allah’ın evi Kabe’ye gitmeyi yasaklamıştır.
Kur'an-ı Kerim yakılmış, Camiler ahır yapılmış, 74 ilim ve İslam âlimi acımasızca idam edilerek şehid edilmiştir. Bir kısmı de şapka giymediği için..!?
Uçak ve bombalarla halkına saldırılmış ve beş bin yıllık tarih çöpe atılmış, bir gecede bütün halk, tarih ve kültüründen koparılarak cahil bırakılmıştır.
İsmet Paşa, "Türkün dini Kemalizm’dir." diyerek ebedi âlemdeki yerini belirlemiştir.
Lozan hezimeti ile şehitlerin kanı adeta görmezden gelinmiştir.
8 yıl savaş meydanında zafer elde eden bu millet, Lozan masasında milyonlarca metre kare vatan toprağını kaybetmiştir. Savaşta galip, masada yenik olan dünya tarihinde bir ilktir..!
"Türkiye laiktir laik kalacak.!” kuru gürültüsü ile 97 yıl avutulduk.
Katledilen Başbakan ve diğer devlet adamları, mahşerde zalimleri şikayete hazırlanıyorlar..!
Sonunda millet uyandı ve üzerindeki siyah örtüyü yırttı. Ama kolumuza 700 milyarlık saat takarak yolumuza devam edemeyiz.
İman asla zulmü, kibri ve adaletsizliği kabul etmez. O zaman da yaş ile kuru birlikte helak olur. Biri suçlu, diğeri de suçluyu seyrettiği içindir..!
Ben diyorum ki: "Pis Yedili" dizisi ile büyüyen gençlik, “Aşk-ı Memnu” dizisi ile olgunlaşırsa, “Fatma Gül’ün Suçu Ne?” dizisi ile demlenirse, olacağı bu..!?
Toplumu yozlaştıran her şeyi modernlik diye yutturuyorlar ifadesi gerçekten düşünmeye değer..!
Elbette sadece bunların dışında da bir çok neden var..!? Ama eğitim sadece okulun işi değil, topyekun bir milletin ortak meselesi..!
Sonuçta bu hale geldik..!?
Yediği elmanın parasını ağacın dalına bağlayan bir soylu neslin çocukları, aç olduğu için karnına taş bağlayan bir peygamberin, göbeği haramla beslendiğinden şişmiş ümmeti olduk..! (Onurlu insanları tenzih ediyoruz.!)
Riya, gösteriş, rüşvet, torpil, iltimas, adam kayırma, ihale paylaşma, soygun, hırsızlık ve daha nice ahlaksızlık, aslında istiklalimizi tehdit ediyor da farkında değiliz..!?
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Bir millet kendi kendisini bozmadıkça/değiştirmedikçe biz onları bozmayız/değiştirmeyiz.” Adeta kurban edilmek üzere bıçağa doğru yürütülen koyun gibi, bu millet büyük bir tehlikeye doğru sürüklenmektedir..!
Ben imdat diyorum, başkası ne derse desin..!? Hz. Ali (r.a), “Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır." diyor.
Ben bugün imdat diyorum, ama bugün imdat demeyenler mahşer meydanında, yani işaret edilen o çetin günde şok olacaklar..!
Son giydiği kirli çorabını dahi götüremeyen bu rezil zavallılar, tonlarca kul hakkı ile yeniden dirilmeye pişman olacaklar, ama güçleri buradaki gibi şedid olmayacak..! Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle onlar hayvanlara imreneceklerdir.
Düşünebiliyor musunuz, masum bir kadın boğazı kesilerek herkesin huzurunda katledirken, birileri kamera ile çekim yapıyor..!? Bu yapılanları yazarken bir utanç yaşadım insanlık adına..!?
Kur’an’ın ifadesiyle bundan daha büyük bir bozulma olabilir mi? Kim bizi bu hale getirdi diye bu millete sorsanız, belki de bir çok zavallı yine dış güçleri suçlayacak..!? Zaten biz hep maziyi tartışır ve maziyi yerin dibine sokarız, bazen de abartılı bir şekilde maziye sığınır ve övgüler dizeriz.
Bizim başımıza da bir felaket gelse, hep ABD, İsrail, Rum, Yunan ve Ermeni aklımıza gelir. Bilinçaltımıza yerleşen düşman hedefler..!?
Elbette ki, her milletin mazisiyle, tarihi kahramanları ve yaptıklarıyla övünme hakkı vardır. Bizim tarihimiz de bu övgülere laik birçok kahraman ve bu kahramanların destanları ile süslenmiştir.
Elbette ki, jeopolitik ve stratejik önemi olan bir coğrafyanın sahipleri olarak başımıza gelen felaketlerde dış güçlerin ve güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemeyenlerin karıştıran pis parmaklarını ararız.!? Ama sadece tarihimizi ve kahramanlarımızı överek ve başımıza gelen her şeyi başkalarına yükleyerek gelecek inşa edemeyiz.!?
Bu nedenle “Yeryüzünün en adil ve insani yönetim biçimi bana göre elbette ki, Cumhuriyettir.” Ama bizim Cumhuriyetimiz ne Teokratik, ne Demokratik, ne Bürokratik, ne Sosyalist ve ne de başka bir şey olamadı..!?
Çünkü "adalet” alt yapısı yok..!?
Milleti ile kavga ederek tam 97 yıl geride kaldı. 2 milyon insanın katliamına sebep olan Hitler Almanyası, doğu ile batı arasındaki duvarı yıkarak insanlık medeniyetine meydan okuyarak, "ben varım!" derken, yakma yıkma ve radyasyon tesiri olan 2 atom bombası ile insanlık tarihinde bir ilki yaşarken Japonya, bugün kedisine bunu yapanlara meydan okumaktadır.
Beş bin yıllık tarihi mazisi ve bin yıllık devlet geleneği olan bu millet, neden hala acılar yaşıyor? diye bir soru sorsak, 85 milyon farklı cevap verir. Çünkü biz "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi bir millet olduk." Bizde herkes her şeyi bilir..! Oysa büyük makamlara getirilme tekliflerini reddederek Emevi zulmünü eleştiren İmam Azam Ebu Hanife diyor ki: “Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe değerdi.”
Uygulamadaki mezhep imamımıza da bu toplum artık itibar etmiyor..! Her alanda bilimden, bilgiden uzak, taklit ederek hayatımıza yön veriyoruz..!
Dinine itibar ediyor mu? Bir İlahiyatçı, Araştırmacı Yazar olarak vallahi diyerek söylüyorum. "İtibar etmiyor..!” Nasıl mı?
Evet, Türk toplumu Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirdiği dine, yani indirilen dine değil, bid’ad ve hurafelerle dolu, önemli bir kısmı da örf, âdet, gelenekler olan uydurulan dine göre yaşıyor. Bunun dışında bir söylem geliştirdiğiniz zaman da “tekfir” ediliyorsunuz. Ya da “Yaşar Nuri veya Zekeriya Beyaz” oluyorsunuz.! Vallahi ben ne Zekeriya Beyaz, ne Yaşar Nuri ve ne de uydurulan dine göre yaşıyorum.!
Ben Allah’ın gönderdiği ve kıyamete kadar koruyacağını va’dettiği, her noktası mü’ciz olan Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim ve Onu tebliğ eden alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’a göre dosdoğru bir yolda yürümeye çalışıyorum.
Hatalarımdan dolayı af diliyorum. Birçok hatam var, ama devletin ve milletin malını çalmadım hamdolsun..!
Böylesi rezillere de asla hakkımı helal etmem ve etmiyorum..! Milyonların mahşerde hesabını vermek üzere dirilen bu zavallılar gerçekten şok olacaklar..! İnşaallah olsunlar..! Ama bu ülkeye bir tek çivi çakan adamı bile en kalbi duygularımla alkışlarım..! Selamlıyorum..!
Peki bu toplumun bu hale gelmesindeki en önemli etken nedir sorusu havada kalmasın diye bana sorarsanız, öncelikle bir eğitimci olarak şu anda hem yazıyor ve hem de elimi kaldırıyorum.
Suçlu aramayın?
Benim..!
Çok şey öğrettik, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji, Psikoloji............... Ama erdemli insan olmayı öğretemedik, yolda yürürken tükürmenin şahsiyetsizliğini bile kavratamadık..!
Sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma, kaynaşma, kucaklaşma, paylaşma.....
ve daha nice bir çok erdem ve hem de ecdadımızdan bize miras kalmış bir çok erdeme sırtımızı çevirdik, bozulduk, yozlaştık ve soysuzlarımız da önce tecavüz ediyorlar ve sonra da yakıyorlar, boğazını keserek öldürüyorlar...!
Sağcı olmuşuz, solcu olmuşuz, İslamcı olmuşuz ne önemi var..!?
Allah’ın rızasını kazanacak bir iş yapmadıktan sonra..!?
Emekli olduğu güne kadar bir tek kitap okumayan bir meslektaşımın itirafı beni dürüst davrandığı için çok sevindirmiş, ama milletimin geleceği için bu itiraf, atom bombası kadar üzerimde tesir bırakmıştı. Bütün onurlu meslektaşlarımı tenzih ediyor, alınan mesafede onlar birincidir. Ama okumadan, araştırmadan, dünyayı takip etmeden ve düşünmeden gelecek inşa eden öğretmenler, doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, hakimler, savcılar, memurlar, amirler..... adamlar......
Ama her şeye rağmen ben yine de ümitsiz değilim, çünkü ben eğitimci ve İlahiyatçıyım.
Bu millet bana sıra, okul, öğretme, burs .....ve daha bir çok şey verdi.
Ben de 31 yıl şerefimle asla ve asla el etek öpmeden ülkeme hizmet verdim ve mahşerde şok olmamak için namusumla hizmet etmeye devam edeceğim.
Bu benim namus ve şeref borcumdur.
Bugün bunu yazarak yerine getiriyorum. 2000 sayfa kitap, 150 kadar makale yazarak ve bazen de böyle notlarla dostlarla dertleşirim. Anlatmak, anlamak ve anlaşılmak için...!
O halde derdin ne? derseniz, “Namussuz ve soysuz insanlarla aynı gök kubbeyi paylaşmaktan utanıyorum.”
Neden Allah’ın rızasını kazanmak için uğraşmayız?
Neden cehennemde hesap vereceğimiz günahlarımızın sefasını dünyada çocuklarımıza çektiriyoruz..!? Böyle bir görevimiz yok beyler..!? “Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmamalıyız..!?” “Haksızlık karşısında susanlar, hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler.” “Haklı çıkmak için değil, hakkı ortaya koymak için çalışırsak” geleceğimizi inşa ederiz.
Tarih, şerefli insanların yüzünün akı ile hayat bulur, onlar da adlarının en son anıldığı gün ölürler. Ama yine tarih, şerefsizliği baş tacı edenleri son sayfasında karalar, ama onlar ölmezler, gebermişlerdir, der.
Çünkü ölmek çirkin olsaydı Allah, Peygamberlerini öldürür müydü? O halde gebermek için değil, ölmek için çalışmalıyız.
Selam olsun o ölenlere ve tekrar dirilmek üzere çürüyen kemiklerine...
Bu ülkeye zarar verenlere selam bile vermek caiz değildir. Kur’an’ın ifadesiyle, “Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.”, fitne çıkarmak ve birbirimizi öldürmek, hangi dinin ve bizim dinimizin hangi emridir? Allah yolunda mukaddesatınızı korumak için ölmek ve öldürmenin dışında... O yolda ölmeyi Allah, herkese ve bana da nasip etsin inşallah..
Mehmet Bozkurt,
Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Kabul edelim ki, Kemalist düzen ahlaken de çökmüştür. Halkına 12 yıl “Dallas” dizisini, 8 yıl “Şahin Tepesi” dizisini ve 6 yıl da “Yalan Rüzgarı” dizisini seyrettirdi..!?
Bu zalim düzen, bu semalarda 18 yıl ezanı susturmuş ve 14 yıl insanına Allah’ın evi Kabe’ye gitmeyi yasaklamıştır.
Kur'an-ı Kerim yakılmış, Camiler ahır yapılmış, 74 ilim ve İslam âlimi acımasızca idam edilerek şehid edilmiştir. Bir kısmı de şapka giymediği için..!?
Uçak ve bombalarla halkına saldırılmış ve beş bin yıllık tarih çöpe atılmış, bir gecede bütün halk, tarih ve kültüründen koparılarak cahil bırakılmıştır.
İsmet Paşa, "Türkün dini Kemalizm’dir." diyerek ebedi âlemdeki yerini belirlemiştir.
Lozan hezimeti ile şehitlerin kanı adeta görmezden gelinmiştir.
8 yıl savaş meydanında zafer elde eden bu millet, Lozan masasında milyonlarca metre kare vatan toprağını kaybetmiştir. Savaşta galip, masada yenik olan dünya tarihinde bir ilktir..!
"Türkiye laiktir laik kalacak.!” kuru gürültüsü ile 97 yıl avutulduk.
Katledilen Başbakan ve diğer devlet adamları, mahşerde zalimleri şikayete hazırlanıyorlar..!
Sonunda millet uyandı ve üzerindeki siyah örtüyü yırttı. Ama kolumuza 700 milyarlık saat takarak yolumuza devam edemeyiz.
İman asla zulmü, kibri ve adaletsizliği kabul etmez. O zaman da yaş ile kuru birlikte helak olur. Biri suçlu, diğeri de suçluyu seyrettiği içindir..!
Ben diyorum ki: "Pis Yedili" dizisi ile büyüyen gençlik, “Aşk-ı Memnu” dizisi ile olgunlaşırsa, “Fatma Gül’ün Suçu Ne?” dizisi ile demlenirse, olacağı bu..!?
Toplumu yozlaştıran her şeyi modernlik diye yutturuyorlar ifadesi gerçekten düşünmeye değer..!
Elbette sadece bunların dışında da bir çok neden var..!? Ama eğitim sadece okulun işi değil, topyekun bir milletin ortak meselesi..!
Sonuçta bu hale geldik..!?
Yediği elmanın parasını ağacın dalına bağlayan bir soylu neslin çocukları, aç olduğu için karnına taş bağlayan bir peygamberin, göbeği haramla beslendiğinden şişmiş ümmeti olduk..! (Onurlu insanları tenzih ediyoruz.!)
Riya, gösteriş, rüşvet, torpil, iltimas, adam kayırma, ihale paylaşma, soygun, hırsızlık ve daha nice ahlaksızlık, aslında istiklalimizi tehdit ediyor da farkında değiliz..!?
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Bir millet kendi kendisini bozmadıkça/değiştirmedikçe biz onları bozmayız/değiştirmeyiz.” Adeta kurban edilmek üzere bıçağa doğru yürütülen koyun gibi, bu millet büyük bir tehlikeye doğru sürüklenmektedir..!
Ben imdat diyorum, başkası ne derse desin..!? Hz. Ali (r.a), “Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır." diyor.
Ben bugün imdat diyorum, ama bugün imdat demeyenler mahşer meydanında, yani işaret edilen o çetin günde şok olacaklar..!
Son giydiği kirli çorabını dahi götüremeyen bu rezil zavallılar, tonlarca kul hakkı ile yeniden dirilmeye pişman olacaklar, ama güçleri buradaki gibi şedid olmayacak..! Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle onlar hayvanlara imreneceklerdir.
Düşünebiliyor musunuz, masum bir kadın boğazı kesilerek herkesin huzurunda katledirken, birileri kamera ile çekim yapıyor..!? Bu yapılanları yazarken bir utanç yaşadım insanlık adına..!?
Kur’an’ın ifadesiyle bundan daha büyük bir bozulma olabilir mi? Kim bizi bu hale getirdi diye bu millete sorsanız, belki de bir çok zavallı yine dış güçleri suçlayacak..!? Zaten biz hep maziyi tartışır ve maziyi yerin dibine sokarız, bazen de abartılı bir şekilde maziye sığınır ve övgüler dizeriz.
Bizim başımıza da bir felaket gelse, hep ABD, İsrail, Rum, Yunan ve Ermeni aklımıza gelir. Bilinçaltımıza yerleşen düşman hedefler..!?
Elbette ki, her milletin mazisiyle, tarihi kahramanları ve yaptıklarıyla övünme hakkı vardır. Bizim tarihimiz de bu övgülere laik birçok kahraman ve bu kahramanların destanları ile süslenmiştir.
Elbette ki, jeopolitik ve stratejik önemi olan bir coğrafyanın sahipleri olarak başımıza gelen felaketlerde dış güçlerin ve güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemeyenlerin karıştıran pis parmaklarını ararız.!? Ama sadece tarihimizi ve kahramanlarımızı överek ve başımıza gelen her şeyi başkalarına yükleyerek gelecek inşa edemeyiz.!?
Bu nedenle “Yeryüzünün en adil ve insani yönetim biçimi bana göre elbette ki, Cumhuriyettir.” Ama bizim Cumhuriyetimiz ne Teokratik, ne Demokratik, ne Bürokratik, ne Sosyalist ve ne de başka bir şey olamadı..!?
Çünkü "adalet” alt yapısı yok..!?
Milleti ile kavga ederek tam 97 yıl geride kaldı. 2 milyon insanın katliamına sebep olan Hitler Almanyası, doğu ile batı arasındaki duvarı yıkarak insanlık medeniyetine meydan okuyarak, "ben varım!" derken, yakma yıkma ve radyasyon tesiri olan 2 atom bombası ile insanlık tarihinde bir ilki yaşarken Japonya, bugün kedisine bunu yapanlara meydan okumaktadır.
Beş bin yıllık tarihi mazisi ve bin yıllık devlet geleneği olan bu millet, neden hala acılar yaşıyor? diye bir soru sorsak, 85 milyon farklı cevap verir. Çünkü biz "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi bir millet olduk." Bizde herkes her şeyi bilir..! Oysa büyük makamlara getirilme tekliflerini reddederek Emevi zulmünü eleştiren İmam Azam Ebu Hanife diyor ki: “Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam, başım göğe değerdi.”
Uygulamadaki mezhep imamımıza da bu toplum artık itibar etmiyor..! Her alanda bilimden, bilgiden uzak, taklit ederek hayatımıza yön veriyoruz..!
Dinine itibar ediyor mu? Bir İlahiyatçı, Araştırmacı Yazar olarak vallahi diyerek söylüyorum. "İtibar etmiyor..!” Nasıl mı?
Evet, Türk toplumu Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirdiği dine, yani indirilen dine değil, bid’ad ve hurafelerle dolu, önemli bir kısmı da örf, âdet, gelenekler olan uydurulan dine göre yaşıyor. Bunun dışında bir söylem geliştirdiğiniz zaman da “tekfir” ediliyorsunuz. Ya da “Yaşar Nuri veya Zekeriya Beyaz” oluyorsunuz.! Vallahi ben ne Zekeriya Beyaz, ne Yaşar Nuri ve ne de uydurulan dine göre yaşıyorum.!
Ben Allah’ın gönderdiği ve kıyamete kadar koruyacağını va’dettiği, her noktası mü’ciz olan Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim ve Onu tebliğ eden alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’a göre dosdoğru bir yolda yürümeye çalışıyorum.
Hatalarımdan dolayı af diliyorum. Birçok hatam var, ama devletin ve milletin malını çalmadım hamdolsun..!
Böylesi rezillere de asla hakkımı helal etmem ve etmiyorum..! Milyonların mahşerde hesabını vermek üzere dirilen bu zavallılar gerçekten şok olacaklar..! İnşaallah olsunlar..! Ama bu ülkeye bir tek çivi çakan adamı bile en kalbi duygularımla alkışlarım..! Selamlıyorum..!
Peki bu toplumun bu hale gelmesindeki en önemli etken nedir sorusu havada kalmasın diye bana sorarsanız, öncelikle bir eğitimci olarak şu anda hem yazıyor ve hem de elimi kaldırıyorum.
Suçlu aramayın?
Benim..!
Çok şey öğrettik, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji, Psikoloji............... Ama erdemli insan olmayı öğretemedik, yolda yürürken tükürmenin şahsiyetsizliğini bile kavratamadık..!
Sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma, kaynaşma, kucaklaşma, paylaşma.....
ve daha nice bir çok erdem ve hem de ecdadımızdan bize miras kalmış bir çok erdeme sırtımızı çevirdik, bozulduk, yozlaştık ve soysuzlarımız da önce tecavüz ediyorlar ve sonra da yakıyorlar, boğazını keserek öldürüyorlar...!
Sağcı olmuşuz, solcu olmuşuz, İslamcı olmuşuz ne önemi var..!?
Allah’ın rızasını kazanacak bir iş yapmadıktan sonra..!?
Emekli olduğu güne kadar bir tek kitap okumayan bir meslektaşımın itirafı beni dürüst davrandığı için çok sevindirmiş, ama milletimin geleceği için bu itiraf, atom bombası kadar üzerimde tesir bırakmıştı. Bütün onurlu meslektaşlarımı tenzih ediyor, alınan mesafede onlar birincidir. Ama okumadan, araştırmadan, dünyayı takip etmeden ve düşünmeden gelecek inşa eden öğretmenler, doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, hakimler, savcılar, memurlar, amirler..... adamlar......
Ama her şeye rağmen ben yine de ümitsiz değilim, çünkü ben eğitimci ve İlahiyatçıyım.
Bu millet bana sıra, okul, öğretme, burs .....ve daha bir çok şey verdi.
Ben de 31 yıl şerefimle asla ve asla el etek öpmeden ülkeme hizmet verdim ve mahşerde şok olmamak için namusumla hizmet etmeye devam edeceğim.
Bu benim namus ve şeref borcumdur.
Bugün bunu yazarak yerine getiriyorum. 2000 sayfa kitap, 150 kadar makale yazarak ve bazen de böyle notlarla dostlarla dertleşirim. Anlatmak, anlamak ve anlaşılmak için...!
O halde derdin ne? derseniz, “Namussuz ve soysuz insanlarla aynı gök kubbeyi paylaşmaktan utanıyorum.”
Neden Allah’ın rızasını kazanmak için uğraşmayız?
Neden cehennemde hesap vereceğimiz günahlarımızın sefasını dünyada çocuklarımıza çektiriyoruz..!? Böyle bir görevimiz yok beyler..!? “Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmamalıyız..!?” “Haksızlık karşısında susanlar, hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler.” “Haklı çıkmak için değil, hakkı ortaya koymak için çalışırsak” geleceğimizi inşa ederiz.
Tarih, şerefli insanların yüzünün akı ile hayat bulur, onlar da adlarının en son anıldığı gün ölürler. Ama yine tarih, şerefsizliği baş tacı edenleri son sayfasında karalar, ama onlar ölmezler, gebermişlerdir, der.
Çünkü ölmek çirkin olsaydı Allah, Peygamberlerini öldürür müydü? O halde gebermek için değil, ölmek için çalışmalıyız.
Selam olsun o ölenlere ve tekrar dirilmek üzere çürüyen kemiklerine...
Bu ülkeye zarar verenlere selam bile vermek caiz değildir. Kur’an’ın ifadesiyle, “Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.”, fitne çıkarmak ve birbirimizi öldürmek, hangi dinin ve bizim dinimizin hangi emridir? Allah yolunda mukaddesatınızı korumak için ölmek ve öldürmenin dışında... O yolda ölmeyi Allah, herkese ve bana da nasip etsin inşallah..
Mehmet Bozkurt,
Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.