Mehmet Bozkurt
Köşe Yazarı
Mehmet Bozkurt
 

BU YUNAN’IN DERDİ NE?! TÜRKİYE NE YAPMALI?

■ BU YUNAN’IN DERDİ NE?! TÜRKİYE NE YAPMALI? Ey Yunan! Eğer Osmanlı 398 yıl Yunan'ın dilini, dinini, ör, adet, geleneğini, tarihini ve kültürünü yasaklasaydi, Yunan diye bir şey kalmazdi!? Varlığını Osmalı'ya borçlusun Yunan!? Mutlaka devletimiz düşünüyordur! Ama vatandaş olarak bu sinsi alçakların hayallerinden endişe duyuyorum. Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de sık sık Türkiye ile gerilim yaşayan Yunan, bir yandan da envanterindeki uçak, füze ve mühimmat sayısını artırmaya devam ediyor. ABD ve Fransa ile milyarlarca dolarlık savunma anlaşmalarına imza atarak bölgede elini güçlendirmek isteyen Yunan, Türkiye'nin zayıf bir anını mı kollamak istiyor!? Bölgede son dönemde tırmanan tahrik ve kışkırtmalar nedeniyle S-400 hava savunma sistemlerinin bir an önce aktive edilmesi gerekir! Eminim edilmiştir inşaallah! Kimseyle müzakere etmeden S-400'leri aktive etmemiz elzem hale gelmiştir. Bunları aktive ederek, devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlamamız lazımdır. S-400 savunma sistemi bir taarruz sistemi değildir, bir saldırı silahı değildir. Bu sistem bir savunma silahıdır. Sizin ülkenize bir uçak girerse, işte o zaman, onu düşürmek için devreye girer bu sistem! Ancak Yunan'ın aldıklarının hepsi taarruz sistemidir. Kime karşı? İtalya'ya karşı mı? Arnavutluk'a karşı mı? Makedonya'ya karşı mı? Bulgaristan'a karşı mı? Kime karşı? Elbette Türkiye'ye karşı!? Fransa ile Yunan arasındaki bu savunma işbirliği anlaşması olayi çok büyük! Fransa, Yunan ve Türkiye, Nato üyesi mi? Evet Nato üyesidir. Peki Fransa ile Yunan arasında imzalanan "Bana yapılan saldırı, sana yapılan saldırıdır" şeklindeki anlaşma Nato'nun içerisinde zaten yok mu? Var, Nato'nun 5. maddesi... O zaman neden bu anlaşmayı yapıyor Yunan!? Türkiye'yi hedef alıyorsan ve Nato ittifakı içinde bir başka Nato ülkesini hedef alan iki ülke var demektir. Bu ne demektir? Nato'nun ruhunu, birlik bütünlüğünü ve müttefiklik bağlılığını temelden sarsıyor demektir Yunan ile Fransa!? Ve kendi arasında Nato'nun dibini oyuyorlar demektir. Onun için Türkiye'nin bunun Nato'daki birlik ve bütünlüğe aykırı olduğunu dillendirmesi gerekir. Ve açıklıkla da şunu istemesi gerekir; siz iki Nato ülkesi olarak, kendinizi bu anlaşmayı neden imzalamak zorunda hissediyorsunuz? Ve Nato'da bu çatlağın ortaya konulması lazımdır! Üstü örtülmemesi gereken önemli bir konu!? Ve Yunan, İstiklal savaşi mağlubu olmasına rağmen, oniki Adalar diye tabir edilen Ege Adaları ve onlarca adanın üzerine konmuştur. Bozcaada, Tavşanlı ve İmroz dışında, Kıbrıs Ingilizlere olmak üzere Girit, Rodos, Midilli, Limni, Sakız, Meis da dahil, tüm Adalar’a, kapımızın önüne kadar Yunan çöreklenmiştir. Yunan, Beynelmilel Hukuk hilafına, bu Adalar sayesinde “Kit’a Sahanlığı" adı altında, kapımızın eşiğine kadar sokulmaktadir. Ege denizini bir Yunan iç denizi iddiasını durmadan dillendirmektedir. Kurtuluş savasında İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlar, kısaca yedi düveli yendik, sadece Çanakkale'de 246.612 şehid verdik ve Lozan'a gittik. Birinci Dünya savaşında Almanlar, Bulgarlar mağlup oldular, ama tek karıştoprak kaybetmediler. Biz ise Kıbrıs, Mısır, Suriye, Irak, Libya, 12 Ada, Batı Trakya, Kerkuk ve Musul'u kaybettik! Ve Ortadoğu petrol yatakları İngilizlere verildi. Yunan'ı denize döktük, ancak Lozan masasında Batı Trakyayı üstune verdik. Yunan'dan almamız gereken 470 tom altın, yani 470 milyar dolar savaş tazminatından vazgeçtik, yani resmen hibe ettik. Osmanlı'dan kalan 40 milyar dolar borcu üstlendik! Ve bununla da kalınmadı, Yunan harp malulleri sandığına 300.000 TL hibe ettik! İşte size Lozan gerçeği!? Yunan, 3 Mil olan Karasularını 6 Mil’e çıkarmış, Türkiye iyi ilişkilerden dolayı ses çıkarmamış ve daha sonra Türkiye’nin savaş sebebi saydığı 12 Mil'e çıkarma iddiası vardır. Hava sahasını ise Türkiye’nin 6 Mil iddiasına rağmen 10 Mil genişletmek istemektedir. Yunan, Fır hattını (Beynelmilel Sivil Havacılık Örgütü, uçuş bildirim bölgeleri) Türkiye kara sınırlarını, R-19 hava koridoruna kadar görüyor ve bunu iki ülkenin Ege sınırı kabul ediyor. Türkiye’ye Ege’de, Deniz bırakmıyor, bu koridorun Türk uçakları tarafından geçilmesini, ihlal sayıyor! Yunan, ayrıca Nato üssü iddiası ile Adalar’ın Lozan’daki statüsünü bozmuş ve bir ara Nato’ya gir çık oyunu ile tekrar girerken, bu Adalar’ı dahil etmeyerek, buralardaki askeri üsleri kontrolüne geçirmiştir. Şu an silahlandırma ve gizli asker çıkarma arsızlığını devam etmektedir. Yunan'ın tekrar Nato'ya kabulü Turkiye açısından bir ihanettir... Bu da Kenan Evren'in bize çirkin mirasidir... Yunan, Batı Trakya'daki kardeşlerimizin Dini ve Eğitim haklarını kısıyor, Lozan Antlaşması’nda olmasına rağmen, Batı Trakyalı Türklerin kendi Din’i liderlerini seçmelerine izin vermiyor, kendisi kukla liderler atamaktadır. Yine Türkiye'nin, Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik statüsünü tanımadığını iddia ediyor ve Heybeliada'da Ruhban okulunun açılmasını talep etmektedir. Doğu Akdeniz’de, hiçbir kıyısı ve alakası olmadığı halde, Mısır, BAE v.b Ülke idarecileri ile anlaşmalar, tatbikatlar ve Navtex ilanları gibi kimi hadsizliklere cüret etmektedir. Yunan, İstiklal savaşı diye tabir edilen, Yunan'ı denize dökme işinde, galip olmamıza rağmen, savaş sırasında verdiği zararlara karşı, beş kuruş tazminat vermemiştir. Lozan’da; Batı Trakya, Selanik dahil, müzakeresiz Yunan'a bırakılmıştır. Aradaki sınır, tamamıyla Yunan tezinin kabulü şeklinde olmuştur. Hani Yunan, savaş kaybetti idi? Bu nasıl savaş mağlubu olma hali? Hem savaşta mağlup ve üstelik toprak genişletmiştir?! Türkiye’deki Yunanlılar vatandaş kabul edilmesine rağmen, Yunanistan’daki Türkler azınlık kabul edilmiştir. Yunan, hiçbir esirimizi vermedi, bu da yetmedi, akıbetleri hakkında bilgi bile vermedi. Fakat Türkiye, Yunan esirlerin tamamını geri vermiştir. Hatta eğer Anadolu’da bulunamazsa, neden bulunamadığı, öldürüldülerse kim tarafından, ne zaman, niye ve nerede öldürdüğünü, bulup aydınlığa kavuşturulmasını Türkiye yüklenmiştir!? Savaş’ta kaybolan Rumların araştırılması, isim isim tüm kayıp Yunanlıların bulunması, Türkiye’nin sorumluluğunda kabul edilirken, savaşta Yunan mezalimi ile kaybolan, Müslüman Türklerin, örneğin: Aydın Karatepe Köyü'nde Cami'ye doldurularak yakılan yüzlerce sivil köylüden hiç hesap vermemiştir!? Anadolu’daki sivil masum Müslümanın maruz kaldığı toplu katliamların, yıkımların, bebekleri katleden, talan, yağma, yıkma ve yaptığı binbir çirkinliği gündeme bile getiren olmamıştır!? Ne garip!? Kıbrıs’taki egemenlik haklarımız Rumlara, yani Yunan’a terk edilmiştir. O zorlu Milli Mücadele yıllarında, bölücü, yıkıcı propaganda yapan Rum Patrikhanesi, yurt dışına kovulmamıştır. Ve Türkiye; Kuzey-Kıbrıs’ı derhal ilhak etmelidir. Ankara’dan bir Vali tayin edilip, seksen ikinci il olarak ilan edilmelidir. Tam zamanıdır... Misak-ı Milli sınırları dahilinde olan Halep, İdlib, Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi kendi hudutlarına dahil etmelidir. Batı Trakya, Selanik, Kıcaali’de, Lozan’a dayalı hak iddia etmelidir. Lozan katmerli hezimeti, tamamıyla yeniden müzakere edilmelidir. Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması muhafaza edilmeli ve bu anlaşmanın devamı için Libya hükümetine askeri, siyasi, sosyal ve hatta gerekirse ekonomik destekten geri adım atılmamalıdır. Misak-ı Milli hudutları dahilinde beşyüz yıllık Mora vilayetimiz, Batı Trakya, Selanik, Türkmeneli illeri, Girit, Rodos dahil tüm Ege adaları, Trablusgarp, Sudan, Mısır ve Batum gibi Lozan oyunu ile elden çıkan vatan topraklarının ilhakı iddiası, bir devlet siyaseti olmalıdır. Yunan, İstiklal savaşında mağlup olmasına rağmen, bir kuruş savaş tazminatı vermediği gibi, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde hem savaş kaybedip ve hem de ilaveten toprak kazanan yegane mağlup ülkedir. Yunan, adaların üzerine çöreklenen, bütün Ege'nin bir Yunan iç denizi iddiasında bulunan, deniz altı ve üstündeki zenginliklerin tamamı benimdir diyen, hatta Doğu Akdeniz’de hiçbir ilgisi ve kıyısı olmamasına rağmen hak iddia eden, bu megola hastalarına kesinlikle fırsat verilmemeli ve Milletimizin bütün hakkı ve hukuku korunmalıdır. Aksi takdirde dersi verilmelidir. Savaş ise savaş!? Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmaci Yazar
Ekleme Tarihi: 04 Haziran 2022 - Cumartesi

BU YUNAN’IN DERDİ NE?! TÜRKİYE NE YAPMALI?

■ BU YUNAN’IN DERDİ NE?! TÜRKİYE NE YAPMALI? Ey Yunan! Eğer Osmanlı 398 yıl Yunan'ın dilini, dinini, ör, adet, geleneğini, tarihini ve kültürünü yasaklasaydi, Yunan diye bir şey kalmazdi!? Varlığını Osmalı'ya borçlusun Yunan!? Mutlaka devletimiz düşünüyordur! Ama vatandaş olarak bu sinsi alçakların hayallerinden endişe duyuyorum. Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de sık sık Türkiye ile gerilim yaşayan Yunan, bir yandan da envanterindeki uçak, füze ve mühimmat sayısını artırmaya devam ediyor. ABD ve Fransa ile milyarlarca dolarlık savunma anlaşmalarına imza atarak bölgede elini güçlendirmek isteyen Yunan, Türkiye'nin zayıf bir anını mı kollamak istiyor!? Bölgede son dönemde tırmanan tahrik ve kışkırtmalar nedeniyle S-400 hava savunma sistemlerinin bir an önce aktive edilmesi gerekir! Eminim edilmiştir inşaallah! Kimseyle müzakere etmeden S-400'leri aktive etmemiz elzem hale gelmiştir. Bunları aktive ederek, devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlamamız lazımdır. S-400 savunma sistemi bir taarruz sistemi değildir, bir saldırı silahı değildir. Bu sistem bir savunma silahıdır. Sizin ülkenize bir uçak girerse, işte o zaman, onu düşürmek için devreye girer bu sistem! Ancak Yunan'ın aldıklarının hepsi taarruz sistemidir. Kime karşı? İtalya'ya karşı mı? Arnavutluk'a karşı mı? Makedonya'ya karşı mı? Bulgaristan'a karşı mı? Kime karşı? Elbette Türkiye'ye karşı!? Fransa ile Yunan arasındaki bu savunma işbirliği anlaşması olayi çok büyük! Fransa, Yunan ve Türkiye, Nato üyesi mi? Evet Nato üyesidir. Peki Fransa ile Yunan arasında imzalanan "Bana yapılan saldırı, sana yapılan saldırıdır" şeklindeki anlaşma Nato'nun içerisinde zaten yok mu? Var, Nato'nun 5. maddesi... O zaman neden bu anlaşmayı yapıyor Yunan!? Türkiye'yi hedef alıyorsan ve Nato ittifakı içinde bir başka Nato ülkesini hedef alan iki ülke var demektir. Bu ne demektir? Nato'nun ruhunu, birlik bütünlüğünü ve müttefiklik bağlılığını temelden sarsıyor demektir Yunan ile Fransa!? Ve kendi arasında Nato'nun dibini oyuyorlar demektir. Onun için Türkiye'nin bunun Nato'daki birlik ve bütünlüğe aykırı olduğunu dillendirmesi gerekir. Ve açıklıkla da şunu istemesi gerekir; siz iki Nato ülkesi olarak, kendinizi bu anlaşmayı neden imzalamak zorunda hissediyorsunuz? Ve Nato'da bu çatlağın ortaya konulması lazımdır! Üstü örtülmemesi gereken önemli bir konu!? Ve Yunan, İstiklal savaşi mağlubu olmasına rağmen, oniki Adalar diye tabir edilen Ege Adaları ve onlarca adanın üzerine konmuştur. Bozcaada, Tavşanlı ve İmroz dışında, Kıbrıs Ingilizlere olmak üzere Girit, Rodos, Midilli, Limni, Sakız, Meis da dahil, tüm Adalar’a, kapımızın önüne kadar Yunan çöreklenmiştir. Yunan, Beynelmilel Hukuk hilafına, bu Adalar sayesinde “Kit’a Sahanlığı" adı altında, kapımızın eşiğine kadar sokulmaktadir. Ege denizini bir Yunan iç denizi iddiasını durmadan dillendirmektedir. Kurtuluş savasında İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlar, kısaca yedi düveli yendik, sadece Çanakkale'de 246.612 şehid verdik ve Lozan'a gittik. Birinci Dünya savaşında Almanlar, Bulgarlar mağlup oldular, ama tek karıştoprak kaybetmediler. Biz ise Kıbrıs, Mısır, Suriye, Irak, Libya, 12 Ada, Batı Trakya, Kerkuk ve Musul'u kaybettik! Ve Ortadoğu petrol yatakları İngilizlere verildi. Yunan'ı denize döktük, ancak Lozan masasında Batı Trakyayı üstune verdik. Yunan'dan almamız gereken 470 tom altın, yani 470 milyar dolar savaş tazminatından vazgeçtik, yani resmen hibe ettik. Osmanlı'dan kalan 40 milyar dolar borcu üstlendik! Ve bununla da kalınmadı, Yunan harp malulleri sandığına 300.000 TL hibe ettik! İşte size Lozan gerçeği!? Yunan, 3 Mil olan Karasularını 6 Mil’e çıkarmış, Türkiye iyi ilişkilerden dolayı ses çıkarmamış ve daha sonra Türkiye’nin savaş sebebi saydığı 12 Mil'e çıkarma iddiası vardır. Hava sahasını ise Türkiye’nin 6 Mil iddiasına rağmen 10 Mil genişletmek istemektedir. Yunan, Fır hattını (Beynelmilel Sivil Havacılık Örgütü, uçuş bildirim bölgeleri) Türkiye kara sınırlarını, R-19 hava koridoruna kadar görüyor ve bunu iki ülkenin Ege sınırı kabul ediyor. Türkiye’ye Ege’de, Deniz bırakmıyor, bu koridorun Türk uçakları tarafından geçilmesini, ihlal sayıyor! Yunan, ayrıca Nato üssü iddiası ile Adalar’ın Lozan’daki statüsünü bozmuş ve bir ara Nato’ya gir çık oyunu ile tekrar girerken, bu Adalar’ı dahil etmeyerek, buralardaki askeri üsleri kontrolüne geçirmiştir. Şu an silahlandırma ve gizli asker çıkarma arsızlığını devam etmektedir. Yunan'ın tekrar Nato'ya kabulü Turkiye açısından bir ihanettir... Bu da Kenan Evren'in bize çirkin mirasidir... Yunan, Batı Trakya'daki kardeşlerimizin Dini ve Eğitim haklarını kısıyor, Lozan Antlaşması’nda olmasına rağmen, Batı Trakyalı Türklerin kendi Din’i liderlerini seçmelerine izin vermiyor, kendisi kukla liderler atamaktadır. Yine Türkiye'nin, Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik statüsünü tanımadığını iddia ediyor ve Heybeliada'da Ruhban okulunun açılmasını talep etmektedir. Doğu Akdeniz’de, hiçbir kıyısı ve alakası olmadığı halde, Mısır, BAE v.b Ülke idarecileri ile anlaşmalar, tatbikatlar ve Navtex ilanları gibi kimi hadsizliklere cüret etmektedir. Yunan, İstiklal savaşı diye tabir edilen, Yunan'ı denize dökme işinde, galip olmamıza rağmen, savaş sırasında verdiği zararlara karşı, beş kuruş tazminat vermemiştir. Lozan’da; Batı Trakya, Selanik dahil, müzakeresiz Yunan'a bırakılmıştır. Aradaki sınır, tamamıyla Yunan tezinin kabulü şeklinde olmuştur. Hani Yunan, savaş kaybetti idi? Bu nasıl savaş mağlubu olma hali? Hem savaşta mağlup ve üstelik toprak genişletmiştir?! Türkiye’deki Yunanlılar vatandaş kabul edilmesine rağmen, Yunanistan’daki Türkler azınlık kabul edilmiştir. Yunan, hiçbir esirimizi vermedi, bu da yetmedi, akıbetleri hakkında bilgi bile vermedi. Fakat Türkiye, Yunan esirlerin tamamını geri vermiştir. Hatta eğer Anadolu’da bulunamazsa, neden bulunamadığı, öldürüldülerse kim tarafından, ne zaman, niye ve nerede öldürdüğünü, bulup aydınlığa kavuşturulmasını Türkiye yüklenmiştir!? Savaş’ta kaybolan Rumların araştırılması, isim isim tüm kayıp Yunanlıların bulunması, Türkiye’nin sorumluluğunda kabul edilirken, savaşta Yunan mezalimi ile kaybolan, Müslüman Türklerin, örneğin: Aydın Karatepe Köyü'nde Cami'ye doldurularak yakılan yüzlerce sivil köylüden hiç hesap vermemiştir!? Anadolu’daki sivil masum Müslümanın maruz kaldığı toplu katliamların, yıkımların, bebekleri katleden, talan, yağma, yıkma ve yaptığı binbir çirkinliği gündeme bile getiren olmamıştır!? Ne garip!? Kıbrıs’taki egemenlik haklarımız Rumlara, yani Yunan’a terk edilmiştir. O zorlu Milli Mücadele yıllarında, bölücü, yıkıcı propaganda yapan Rum Patrikhanesi, yurt dışına kovulmamıştır. Ve Türkiye; Kuzey-Kıbrıs’ı derhal ilhak etmelidir. Ankara’dan bir Vali tayin edilip, seksen ikinci il olarak ilan edilmelidir. Tam zamanıdır... Misak-ı Milli sınırları dahilinde olan Halep, İdlib, Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi kendi hudutlarına dahil etmelidir. Batı Trakya, Selanik, Kıcaali’de, Lozan’a dayalı hak iddia etmelidir. Lozan katmerli hezimeti, tamamıyla yeniden müzakere edilmelidir. Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması muhafaza edilmeli ve bu anlaşmanın devamı için Libya hükümetine askeri, siyasi, sosyal ve hatta gerekirse ekonomik destekten geri adım atılmamalıdır. Misak-ı Milli hudutları dahilinde beşyüz yıllık Mora vilayetimiz, Batı Trakya, Selanik, Türkmeneli illeri, Girit, Rodos dahil tüm Ege adaları, Trablusgarp, Sudan, Mısır ve Batum gibi Lozan oyunu ile elden çıkan vatan topraklarının ilhakı iddiası, bir devlet siyaseti olmalıdır. Yunan, İstiklal savaşında mağlup olmasına rağmen, bir kuruş savaş tazminatı vermediği gibi, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde hem savaş kaybedip ve hem de ilaveten toprak kazanan yegane mağlup ülkedir. Yunan, adaların üzerine çöreklenen, bütün Ege'nin bir Yunan iç denizi iddiasında bulunan, deniz altı ve üstündeki zenginliklerin tamamı benimdir diyen, hatta Doğu Akdeniz’de hiçbir ilgisi ve kıyısı olmamasına rağmen hak iddia eden, bu megola hastalarına kesinlikle fırsat verilmemeli ve Milletimizin bütün hakkı ve hukuku korunmalıdır. Aksi takdirde dersi verilmelidir. Savaş ise savaş!? Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmaci Yazar
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.