ÖFF BİLE DEME! ÜZERİNE DUYGULAR, DÜŞÜNCELER…
<p>İnsan yaratılan mahlûkat içerisinde en şerefli varlık olarak ifade edilmiş olsa da aciz bir varlıktır. İnsanın dışındaki tüm varlıklar doğumundan itibaren ayakları üzerinde durmaktadırlar. İnsanoğlu ise anasına muhtaçtır. Bu bağlılık en az beş yaşına kadar mutlak olarak devam etmektedir. Daha sonra da kaç yaşına gelirse gelsin ana-babaya ihtiyaç devam etmektedir.</p>
<p>Hiç kimse 0-5 yaş aralığını hatırlamadığı için de yaşanan süreci bilme şansı yoktur. Ancak anne-baba olduklarında bazı gerçeklerle yüzleşseler de ay bacayı savuşmuş oluyor. Babayı bir kenara bırakırsak, annelik oldukça zor ve meşakkatlidir. Çocuğu 9 ay karnında taşıması bile başlı başına bir mucizedir. Çocuk doğduktan sonra 24 saat onun emrine amadedir. Hayatını ve tüm planlarını ona göre yapmaktadır. Tabi bu arada kendini ihmal ederek aynı zamanda yıpranmaktadır. Eşi de yardımcı olmuyorsa, o zaman annenin bunalıma girmesi an meselesidir.</p>
<p>Çocuk belli bir yaşa gelince annesi onun gözünde kahramandır. Biraz daha büyüdüğünde ihtiyaç azalacağı için ben de annem kadar biliyorum, yapıyorum süreci başlar. Bağımlılık ortadan kalktığında ise yavaş yavaş annem aslında çokta bir şey bilmiyormuş düşüncesi hâsıl olur. Vesselam zamanla “yumurtadan çıkıp, kabuğunu beğenmeme” durumu ile bu kibir zirveye ulaşır.</p>
<p>Yaşanan bu zorlu süreç dolayısı ile inancımız anneyi baş tacı yapma konusunda onu yüceltmiştir. Öyle ki ; <strong>“cennet annelerin ayakları altındadır ”</strong>diyerek son noktayı koymuştur. Günümüzde bazı kesimler eşitlikten dem vursa da eşitlik söz konusu değildir. Annelik konusunda da görüldüğü gibi dinimiz pozitif ayrımcılıkla kadını yüceltmiştir.</p>
<p>Çocuk sayısının fazla olduğu ailelerde anne-babalar yaşlandıklarında yük gibi görülmekteler. Sen-ben kavgası ayyuka çıkarak sonunda büyükler huzur evlerinin yolunu tutmaktadırlar. Bu durum ne inancımız ne de töremize uygun değildir. Hayatının son demlerini mahzun ve melül bir şekilde geçiren bu insanlar bedbaht bir şekilde yaşama veda ediyorlar.</p>
<p>Sonuç olarak; bir yaşam döngüsü mevcuttur. Çocuklar büyürken, büyükler yaşlanıyor ve roller değişiyor. Bundan sonraki süreçte de muhtaç olan büyüklere çocukların bakması bir zorunluluktur. Kitabımız bu konuda; yaşlılık döneminde onlara “<strong><u>öf bile demeyin</u></strong>” diye buyurarak kesin hükmü vermiştir. Bu sözün üzerine söz söylemek abesle iştigal olur diyerek gereği yapılmalıdır.</p>
<p>Saygılarımla,</p>
Ekleme
Tarihi: 11 Nisan 2019 - Perşembe
ÖFF BİLE DEME! ÜZERİNE DUYGULAR, DÜŞÜNCELER…
<p>İnsan yaratılan mahlûkat içerisinde en şerefli varlık olarak ifade edilmiş olsa da aciz bir varlıktır. İnsanın dışındaki tüm varlıklar doğumundan itibaren ayakları üzerinde durmaktadırlar. İnsanoğlu ise anasına muhtaçtır. Bu bağlılık en az beş yaşına kadar mutlak olarak devam etmektedir. Daha sonra da kaç yaşına gelirse gelsin ana-babaya ihtiyaç devam etmektedir.</p>
<p>Hiç kimse 0-5 yaş aralığını hatırlamadığı için de yaşanan süreci bilme şansı yoktur. Ancak anne-baba olduklarında bazı gerçeklerle yüzleşseler de ay bacayı savuşmuş oluyor. Babayı bir kenara bırakırsak, annelik oldukça zor ve meşakkatlidir. Çocuğu 9 ay karnında taşıması bile başlı başına bir mucizedir. Çocuk doğduktan sonra 24 saat onun emrine amadedir. Hayatını ve tüm planlarını ona göre yapmaktadır. Tabi bu arada kendini ihmal ederek aynı zamanda yıpranmaktadır. Eşi de yardımcı olmuyorsa, o zaman annenin bunalıma girmesi an meselesidir.</p>
<p>Çocuk belli bir yaşa gelince annesi onun gözünde kahramandır. Biraz daha büyüdüğünde ihtiyaç azalacağı için ben de annem kadar biliyorum, yapıyorum süreci başlar. Bağımlılık ortadan kalktığında ise yavaş yavaş annem aslında çokta bir şey bilmiyormuş düşüncesi hâsıl olur. Vesselam zamanla “yumurtadan çıkıp, kabuğunu beğenmeme” durumu ile bu kibir zirveye ulaşır.</p>
<p>Yaşanan bu zorlu süreç dolayısı ile inancımız anneyi baş tacı yapma konusunda onu yüceltmiştir. Öyle ki ; <strong>“cennet annelerin ayakları altındadır ”</strong>diyerek son noktayı koymuştur. Günümüzde bazı kesimler eşitlikten dem vursa da eşitlik söz konusu değildir. Annelik konusunda da görüldüğü gibi dinimiz pozitif ayrımcılıkla kadını yüceltmiştir.</p>
<p>Çocuk sayısının fazla olduğu ailelerde anne-babalar yaşlandıklarında yük gibi görülmekteler. Sen-ben kavgası ayyuka çıkarak sonunda büyükler huzur evlerinin yolunu tutmaktadırlar. Bu durum ne inancımız ne de töremize uygun değildir. Hayatının son demlerini mahzun ve melül bir şekilde geçiren bu insanlar bedbaht bir şekilde yaşama veda ediyorlar.</p>
<p>Sonuç olarak; bir yaşam döngüsü mevcuttur. Çocuklar büyürken, büyükler yaşlanıyor ve roller değişiyor. Bundan sonraki süreçte de muhtaç olan büyüklere çocukların bakması bir zorunluluktur. Kitabımız bu konuda; yaşlılık döneminde onlara “<strong><u>öf bile demeyin</u></strong>” diye buyurarak kesin hükmü vermiştir. Bu sözün üzerine söz söylemek abesle iştigal olur diyerek gereği yapılmalıdır.</p>
<p>Saygılarımla,</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.