MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

TOPLUM OLABİLMEK

TOPLUM OLABİLMEK Bizler toplum değil miyiz? Nedir toplum? Sadece tek bir ırka, cinsiyete, sülaleye ya da aileye mensup olmak mıdır toplum? Geçerek yürüdüğümüz yollar, oturduğumuz apartman daireleri, yakınlarımız veya sevdiğimiz insanlar için katıldığımız özel günler ve daha birçok insanın bir arada olduğu veya karşılaştığı çoğu yerler toplumsallaşmanın birer nedeni değil midir? Tenler, ırklar, cinsiyetler ve giyim tarzları toplumsallaşmaya engel faktörler midir ki? Peki o halde nedir insanların birbirlerine olan nefretleri ve ayrımcılıkları! Biz insanız insan! Tek bir tür demek için ''insan'' olmak yeterli değil midir? Kimin dış görünüşünün nasıl olduğunun, nereden geldiğinin ne önemi var! Aslında hepimizin geldiği yer zaten belli değil mi? Hepimiz bir parça topraktan yaratılmış insanlar değil miyiz? Dış görünüşümüzün bile asıl kaynağı etten kemikten oluşumuz değil midir? Sadece şekillerimiz birbirimizden farklı. En farklı biyolojik özelliğimiz de parmak izlerimiz. Yüce Allah, ne de güzel yaratmış bizleri. Gideceğimiz yer bile geldiğimiz yer ile aynı. Topraktan geldik ve yine toprağa gideceğiz. Dönüş yalnız Allah'adır. Bir insanı diğer insanlardan üstün kılan güzellikleri, yakışıklılıkları, ırkları veya giyim tarzları değildir. Eğer bir insan diğer insanlardan üstün olmuşsa bu demektir ki o insan öncelikle gerçek insan olmayı başarmıştır. Gerçek insan olmanın yolu da hiç şüphesiz akıl ve merhametten geçer. Çünkü akıl ve merhamet, birbirinden ayrılmaz bir bütündür aslında. Akıl, merhametsiz, merhamet de akılsız olmaz! Bir zincir düğümü gibidirler. Hazır bu konuyu açmışken Abbas Turan hocamızın ''Sen insansın, insanlığı unutma!'' sözünü de buraya eklemiş olayım. Ne de güzel söylemiş değil mi? İnsanın yaptığı iyi şeylerin hepsi insanlık demekmiş meğer. Peki kaçımız iyilikleri kendimize rehber ediniyoruz? Belki de birçoğumuzun en ufak bir öfkesin de unutmuş olduğu konulardır bunlar haa, ne dersiniz? Ne yazık ki öfke, aklımızı yenerken merhametimizi de aklımızla beraber yenebiliyor. Çünkü öfke öyle negatif güçlü bir duygudur ki bizi tüm benliğimizle kontrol altına alabiliyor. Fakat biz başta aklımızı, sonra da merhametimizi ön planda tuttuğumuz sürece öfkemiz etkisiz hale gelebilir, bu da bizim elimizde olan bir şey. Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman aslında hemen hemen herkes birbirine benziyor. Farklı olmayı başaran insanlar çok azınlıkta kalmış durumdalar. Belki de ya birçoğu kendi yeteneklerini henüz keşfetmedi ya da yeteneklerini keşfettikleri halde bunu dışa vurma konusunda cesaretsizler. Tutulan partiler, futbol takımları vs bunlar değildir insanı insandan farklı kılan; yeteneklerimiz ve kişisel özelliklerimizdir. Her insan, karşısındakine ne şekilde ve niyetle bakarsa baksın, O'na bakarken aslında kendi yansımasını görüyordur, iyi veya kötü... Özlem GÜRBÜZ
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2023 - Perşembe

TOPLUM OLABİLMEK

TOPLUM OLABİLMEK Bizler toplum değil miyiz? Nedir toplum? Sadece tek bir ırka, cinsiyete, sülaleye ya da aileye mensup olmak mıdır toplum? Geçerek yürüdüğümüz yollar, oturduğumuz apartman daireleri, yakınlarımız veya sevdiğimiz insanlar için katıldığımız özel günler ve daha birçok insanın bir arada olduğu veya karşılaştığı çoğu yerler toplumsallaşmanın birer nedeni değil midir? Tenler, ırklar, cinsiyetler ve giyim tarzları toplumsallaşmaya engel faktörler midir ki? Peki o halde nedir insanların birbirlerine olan nefretleri ve ayrımcılıkları! Biz insanız insan! Tek bir tür demek için ''insan'' olmak yeterli değil midir? Kimin dış görünüşünün nasıl olduğunun, nereden geldiğinin ne önemi var! Aslında hepimizin geldiği yer zaten belli değil mi? Hepimiz bir parça topraktan yaratılmış insanlar değil miyiz? Dış görünüşümüzün bile asıl kaynağı etten kemikten oluşumuz değil midir? Sadece şekillerimiz birbirimizden farklı. En farklı biyolojik özelliğimiz de parmak izlerimiz. Yüce Allah, ne de güzel yaratmış bizleri. Gideceğimiz yer bile geldiğimiz yer ile aynı. Topraktan geldik ve yine toprağa gideceğiz. Dönüş yalnız Allah'adır. Bir insanı diğer insanlardan üstün kılan güzellikleri, yakışıklılıkları, ırkları veya giyim tarzları değildir. Eğer bir insan diğer insanlardan üstün olmuşsa bu demektir ki o insan öncelikle gerçek insan olmayı başarmıştır. Gerçek insan olmanın yolu da hiç şüphesiz akıl ve merhametten geçer. Çünkü akıl ve merhamet, birbirinden ayrılmaz bir bütündür aslında. Akıl, merhametsiz, merhamet de akılsız olmaz! Bir zincir düğümü gibidirler. Hazır bu konuyu açmışken Abbas Turan hocamızın ''Sen insansın, insanlığı unutma!'' sözünü de buraya eklemiş olayım. Ne de güzel söylemiş değil mi? İnsanın yaptığı iyi şeylerin hepsi insanlık demekmiş meğer. Peki kaçımız iyilikleri kendimize rehber ediniyoruz? Belki de birçoğumuzun en ufak bir öfkesin de unutmuş olduğu konulardır bunlar haa, ne dersiniz? Ne yazık ki öfke, aklımızı yenerken merhametimizi de aklımızla beraber yenebiliyor. Çünkü öfke öyle negatif güçlü bir duygudur ki bizi tüm benliğimizle kontrol altına alabiliyor. Fakat biz başta aklımızı, sonra da merhametimizi ön planda tuttuğumuz sürece öfkemiz etkisiz hale gelebilir, bu da bizim elimizde olan bir şey. Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman aslında hemen hemen herkes birbirine benziyor. Farklı olmayı başaran insanlar çok azınlıkta kalmış durumdalar. Belki de ya birçoğu kendi yeteneklerini henüz keşfetmedi ya da yeteneklerini keşfettikleri halde bunu dışa vurma konusunda cesaretsizler. Tutulan partiler, futbol takımları vs bunlar değildir insanı insandan farklı kılan; yeteneklerimiz ve kişisel özelliklerimizdir. Her insan, karşısındakine ne şekilde ve niyetle bakarsa baksın, O'na bakarken aslında kendi yansımasını görüyordur, iyi veya kötü... Özlem GÜRBÜZ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.