MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

KARS - ANİ HARABELERİ

KARS - ANİ HARABELERİ 2021'de ailemle beraber ilk defa Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan Ani Harabeleri / Ani Ören Şehri'ne gitme fikrinde bulunmuştuk. Orası Kars merkezden 42 km uzaklıkta yer aldığı için dolmuş, otobüs gibi araçlar oraya kadar gitmemekte. Biz de kendi aracımızla gitmiştik. Yolda giderken yolun gitgide yükseldiğini bile hissedebiliyorsunuz ve buradan rakımın yükseldiğini de anlamış oluyorsunuz. Ani'ye henüz 10 km'lik bir yolumuz varken önümüzden uçup kayalıkların üzerine konan bir kartala, yolun kenarında yürüyen bir tilkiye kadar denk gelmiştik. Kim bilir orada yolda denk gelmediğimiz birçok hayvan da vardır eminim ki. Türkiye'nin turizmi açısından da büyük bir öneme sahip olan Ani Şehri'ne ilk vardığımız zaman otopark konusunda zorlanmadık. Arabayı park eder etmez girişe doğru yürüdük ve giriş, kişi başı 22 TL idi. Tabi o zamanın ki ücreti idi bu; fakat buna fazlasıyla değmişti. Harabelerin içerisinde gezmeye başlarken kendinizi çok farklı bir yerde ve zamanda hissetmeye başlarsınız. Hava ne kadar güneşli ve sıcak olursa olsun, rüzgarın o tatlı esintisi ile de birleşince gezmenize daha ayrı bir hava katmış oluyor. Ben kendi adıma söyleyeyim, kendimi sanki yüzyıllar öncesine ışınlanmış gibi hissediyordum, gezerken tarihi yaşamak diye belki de buna denirdi. Koskoca tarihi Ani-Ören Şehri taş yığınına dönmüştü. İşte o taşlar geçmiş tarihimizin şahitleridir aslında. Dile gelseler bilmediğimiz ne çok şeyi bize anlatırlardı oysa. Bir de biraz daha sınırın ucuna doğru ilerlediğiniz zaman cep telefonunuzun Türkiye hatları orada o an kesilip, Ermenistan hatlarına bağlanıyor otomatik olarak. Tabi biz önce bilmiyorduk. Gelen sms bildirimleri ile öğrenmiştik. ''Ermenistan'a Hoşgeldiniz'' yazıyordu bize gelen sms'lerde. Eğer ki faturalı hat kullanıp üstüne bir de internetiniz açıksa geçmiş olsun :) O yüzden oraya henüz gitmeyip de gitmek isteyenleriniz varsa bence internetlerini kapalı tutsunlar. Kontorlü hat kullanıyorsanız da yine internetiniz kapalı olsun, bakiyenizdeki TL'leriniz aniden bitebilir. Geçmiş tarihimizde uğruna onca mücadele verilen, uğruna nice kanların döküldüğü o güzel şehir, Ani – Ören Şehri. Peki neydi bu mücadeledeki amaç? Neden Ani? Bu soruların cevabını şöyle bir toparlayacak olursam, Ani Şehri, özünde antik bir kent olup Hristiyanlar açısından da kutsal bir mekandır. Özellikle bu kutsallığa anlam veren 12 Havariler Kilisesi de orada bulunmaktadır. O Kilise'ye ilk girdiğimizde ruhsal ve psikolojik olarak çok farklı bir enerji ile kaplandık âdeta. Tarihte birçok acılara ve sevinçlere şahitlik eden kilisenin duvarlarına baktığımızda ise kuruyan kanların yeşillenerek yosun tutmuş halini de görmek mümkün olmuştu. Gezimiz esnasında güneşli hava, ansızın yerini yağmurlu bir havaya bırakmıştı. Normalde yağmur altında ıslanmayı pek seven biri değilim açıkçası; fakat yağmurun toprak ile buluşmasının verdiği o hazzın kokusu ve saçlarıma damlayan berrak su damlaları ile ıslanmaktan ilk defa bu kadar keyif almıştım doğrusu. Tabi bu yağmur, sadece 10 dakika sürmüştü, belki de daha az... Yerini tekrardan güneşli havaya bırakmıştı. Sanki dünyanın iklimini orası yönetiyor gibiydi. İnsan düşünüyor, bu kadar kısa sürede nasıl olur da hava değişimi anlık yaşanır. Ama orada yaşanıyormuş mesela. Nehrin kesiştiği noktada uçurumun aşağılarında koyun ve keçi otlatan çobanları da görmeniz mümkün. Aslında zaman o an oracıkta dursa insan bu güzelim coğrafyadaki manzarayı sonsuza dek izleyebilir. Hem hava olarak temiz, hem de gereksiz insan kalabalıklarından uzak ve bir o kadar da gökyüzüne yakın bir yer, insan daha ne ister ki... Sultan Alparslan'ın yaptırmış olduğu Anadolu'nun ilk camisi de orada halen aktif bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Restorasyonlar ve gerekli bakımların yapılması sayesinde Cami, yıkılmadan da olsa ayakta kalmayı başarmıştır. Nehrin karşı yakasına baktığınız zaman Ermenilerin askeri üs bölgesini kolayca görebilirsiniz; çünkü görüş mesafesine yakındır. Bildiğimiz üzere karadan sınır, Türkiye-Ermenistan arasında kapalıdır. Akyaka Sınır Kapısı'dır bu sınırın adı. Kars ilinin en doğusunda yer alan Akyaka ilçesi ile Ermenistan sınırında bulunan demiryolu sınır kapısıdır. Bu Kapı, 1993'ten beri birtakım siyasi sebeplerden dolayı kapalıdır. Deniz seviyesinden 1532 metre yüksekliktedir. Bu sınırın Ermenistan tarafındaki Kapı'nın adı ise oranın yöre halkı tarafından Ahuryan Sınır Kapısı olarak bilinmektedir. Biraz ilerisinde Kalesi ve daha birçok tarihi kalıntıları ile gezinize gizemli bir hava katmış oluyor. Böylesine zengin bir tarih hazinesine sahip olan ülkemiz, Türkiye'miz.. Aslında insan tarihçeleri okudukça ve tarihi bölgeleri gezdikçe bu konuda ne kadar şanslı olduğunu hissediyor. Tarihi bölgeleri gezmek ve o bölgeler hakkında gerekli araştırmalar yaparak okumak, bilginize bilgi katıyor âdeta. Gezimizin sonlarına doğru geldiğimizde, sınırdan biraz daha uzaklaştığımız anda bir başka sms bildirimleri geldi telefonumuza: ''Türkiye'ye Hoşgeldiniz'' :) Çok uzatmadan konunun bir de tarihçesi hakkında birkaç bir şey paylaşmak istiyorum değerli hocalarım, büyüklerim, abilerim, ablalarım, kardeşlerim ve arkadaşlarım. Ani- Ören yeri, Temmuz 2016'da UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde 16. sırada yer almıştır. Kars iline 42 km uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan bu yer, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Aras Nehri'nin önemli bir kolu olan Arpaçay Nehri'nin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde yer alan volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir, diğer adıyla ''Kars-Ani Harabeleri'' olarak da ismi geçmektedir. Ören yeri, Anadoluya İpek Yolu üzerinden bağlanan girişte ilk konaklama merkezi olmasıyla beraber bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelir. Kaynaklara göre, Ani kentinin tarihi Erken Demir Çağı'na (M.Ö.1200- 1000) arasına dayanmaktadır. Tarih öncesi dönemden kalma vadideki volkanik oluşumlu mağaralar da dikkat çekmektedir. Bugünkü Ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars Şehri'ne ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış, daha sonra ise Kral III. Sembat 978 yılında ikinci takviye sur sistemini yaptırmış. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Ani’yi feth etmesinden sonra Ani beyi olan Ebu'l Menucehr tarafından 1064 – 1072 arasında üçüncü sur sistemini yaptırmıştır. Ani Kalesi'nin surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yapılmıştır. Üçgenimsi şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı bulunmakta fakat bunlardan üç tanesi en önemlilerindendir. Bunlar; Aslanlı Kapı, Kars Kapısı ve Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara daha dayanıklı olsun diye destekleme kuleleri aynı zamanda tahıl ve erzak deposu olarak da kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre beş mt. yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan, çini süslemeleri ve yılan kabartmalı rölyefler bulunmaktadır. Ören yerinin ana giriş kapısı olan Aslanlı Kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı Kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslan'ın, şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami Kitabe mevcuttur. Özlem GÜRBÜZ
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2023 - Pazar

KARS - ANİ HARABELERİ

KARS - ANİ HARABELERİ 2021'de ailemle beraber ilk defa Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan Ani Harabeleri / Ani Ören Şehri'ne gitme fikrinde bulunmuştuk. Orası Kars merkezden 42 km uzaklıkta yer aldığı için dolmuş, otobüs gibi araçlar oraya kadar gitmemekte. Biz de kendi aracımızla gitmiştik. Yolda giderken yolun gitgide yükseldiğini bile hissedebiliyorsunuz ve buradan rakımın yükseldiğini de anlamış oluyorsunuz. Ani'ye henüz 10 km'lik bir yolumuz varken önümüzden uçup kayalıkların üzerine konan bir kartala, yolun kenarında yürüyen bir tilkiye kadar denk gelmiştik. Kim bilir orada yolda denk gelmediğimiz birçok hayvan da vardır eminim ki. Türkiye'nin turizmi açısından da büyük bir öneme sahip olan Ani Şehri'ne ilk vardığımız zaman otopark konusunda zorlanmadık. Arabayı park eder etmez girişe doğru yürüdük ve giriş, kişi başı 22 TL idi. Tabi o zamanın ki ücreti idi bu; fakat buna fazlasıyla değmişti. Harabelerin içerisinde gezmeye başlarken kendinizi çok farklı bir yerde ve zamanda hissetmeye başlarsınız. Hava ne kadar güneşli ve sıcak olursa olsun, rüzgarın o tatlı esintisi ile de birleşince gezmenize daha ayrı bir hava katmış oluyor. Ben kendi adıma söyleyeyim, kendimi sanki yüzyıllar öncesine ışınlanmış gibi hissediyordum, gezerken tarihi yaşamak diye belki de buna denirdi. Koskoca tarihi Ani-Ören Şehri taş yığınına dönmüştü. İşte o taşlar geçmiş tarihimizin şahitleridir aslında. Dile gelseler bilmediğimiz ne çok şeyi bize anlatırlardı oysa. Bir de biraz daha sınırın ucuna doğru ilerlediğiniz zaman cep telefonunuzun Türkiye hatları orada o an kesilip, Ermenistan hatlarına bağlanıyor otomatik olarak. Tabi biz önce bilmiyorduk. Gelen sms bildirimleri ile öğrenmiştik. ''Ermenistan'a Hoşgeldiniz'' yazıyordu bize gelen sms'lerde. Eğer ki faturalı hat kullanıp üstüne bir de internetiniz açıksa geçmiş olsun :) O yüzden oraya henüz gitmeyip de gitmek isteyenleriniz varsa bence internetlerini kapalı tutsunlar. Kontorlü hat kullanıyorsanız da yine internetiniz kapalı olsun, bakiyenizdeki TL'leriniz aniden bitebilir. Geçmiş tarihimizde uğruna onca mücadele verilen, uğruna nice kanların döküldüğü o güzel şehir, Ani – Ören Şehri. Peki neydi bu mücadeledeki amaç? Neden Ani? Bu soruların cevabını şöyle bir toparlayacak olursam, Ani Şehri, özünde antik bir kent olup Hristiyanlar açısından da kutsal bir mekandır. Özellikle bu kutsallığa anlam veren 12 Havariler Kilisesi de orada bulunmaktadır. O Kilise'ye ilk girdiğimizde ruhsal ve psikolojik olarak çok farklı bir enerji ile kaplandık âdeta. Tarihte birçok acılara ve sevinçlere şahitlik eden kilisenin duvarlarına baktığımızda ise kuruyan kanların yeşillenerek yosun tutmuş halini de görmek mümkün olmuştu. Gezimiz esnasında güneşli hava, ansızın yerini yağmurlu bir havaya bırakmıştı. Normalde yağmur altında ıslanmayı pek seven biri değilim açıkçası; fakat yağmurun toprak ile buluşmasının verdiği o hazzın kokusu ve saçlarıma damlayan berrak su damlaları ile ıslanmaktan ilk defa bu kadar keyif almıştım doğrusu. Tabi bu yağmur, sadece 10 dakika sürmüştü, belki de daha az... Yerini tekrardan güneşli havaya bırakmıştı. Sanki dünyanın iklimini orası yönetiyor gibiydi. İnsan düşünüyor, bu kadar kısa sürede nasıl olur da hava değişimi anlık yaşanır. Ama orada yaşanıyormuş mesela. Nehrin kesiştiği noktada uçurumun aşağılarında koyun ve keçi otlatan çobanları da görmeniz mümkün. Aslında zaman o an oracıkta dursa insan bu güzelim coğrafyadaki manzarayı sonsuza dek izleyebilir. Hem hava olarak temiz, hem de gereksiz insan kalabalıklarından uzak ve bir o kadar da gökyüzüne yakın bir yer, insan daha ne ister ki... Sultan Alparslan'ın yaptırmış olduğu Anadolu'nun ilk camisi de orada halen aktif bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Restorasyonlar ve gerekli bakımların yapılması sayesinde Cami, yıkılmadan da olsa ayakta kalmayı başarmıştır. Nehrin karşı yakasına baktığınız zaman Ermenilerin askeri üs bölgesini kolayca görebilirsiniz; çünkü görüş mesafesine yakındır. Bildiğimiz üzere karadan sınır, Türkiye-Ermenistan arasında kapalıdır. Akyaka Sınır Kapısı'dır bu sınırın adı. Kars ilinin en doğusunda yer alan Akyaka ilçesi ile Ermenistan sınırında bulunan demiryolu sınır kapısıdır. Bu Kapı, 1993'ten beri birtakım siyasi sebeplerden dolayı kapalıdır. Deniz seviyesinden 1532 metre yüksekliktedir. Bu sınırın Ermenistan tarafındaki Kapı'nın adı ise oranın yöre halkı tarafından Ahuryan Sınır Kapısı olarak bilinmektedir. Biraz ilerisinde Kalesi ve daha birçok tarihi kalıntıları ile gezinize gizemli bir hava katmış oluyor. Böylesine zengin bir tarih hazinesine sahip olan ülkemiz, Türkiye'miz.. Aslında insan tarihçeleri okudukça ve tarihi bölgeleri gezdikçe bu konuda ne kadar şanslı olduğunu hissediyor. Tarihi bölgeleri gezmek ve o bölgeler hakkında gerekli araştırmalar yaparak okumak, bilginize bilgi katıyor âdeta. Gezimizin sonlarına doğru geldiğimizde, sınırdan biraz daha uzaklaştığımız anda bir başka sms bildirimleri geldi telefonumuza: ''Türkiye'ye Hoşgeldiniz'' :) Çok uzatmadan konunun bir de tarihçesi hakkında birkaç bir şey paylaşmak istiyorum değerli hocalarım, büyüklerim, abilerim, ablalarım, kardeşlerim ve arkadaşlarım. Ani- Ören yeri, Temmuz 2016'da UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde 16. sırada yer almıştır. Kars iline 42 km uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan bu yer, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Aras Nehri'nin önemli bir kolu olan Arpaçay Nehri'nin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde yer alan volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir, diğer adıyla ''Kars-Ani Harabeleri'' olarak da ismi geçmektedir. Ören yeri, Anadoluya İpek Yolu üzerinden bağlanan girişte ilk konaklama merkezi olmasıyla beraber bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelir. Kaynaklara göre, Ani kentinin tarihi Erken Demir Çağı'na (M.Ö.1200- 1000) arasına dayanmaktadır. Tarih öncesi dönemden kalma vadideki volkanik oluşumlu mağaralar da dikkat çekmektedir. Bugünkü Ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars Şehri'ne ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış, daha sonra ise Kral III. Sembat 978 yılında ikinci takviye sur sistemini yaptırmış. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Ani’yi feth etmesinden sonra Ani beyi olan Ebu'l Menucehr tarafından 1064 – 1072 arasında üçüncü sur sistemini yaptırmıştır. Ani Kalesi'nin surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yapılmıştır. Üçgenimsi şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı bulunmakta fakat bunlardan üç tanesi en önemlilerindendir. Bunlar; Aslanlı Kapı, Kars Kapısı ve Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara daha dayanıklı olsun diye destekleme kuleleri aynı zamanda tahıl ve erzak deposu olarak da kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre beş mt. yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan, çini süslemeleri ve yılan kabartmalı rölyefler bulunmaktadır. Ören yerinin ana giriş kapısı olan Aslanlı Kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı Kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslan'ın, şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami Kitabe mevcuttur. Özlem GÜRBÜZ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.