ALEMDE HERŞEY YERLİ YERİNDE VE BELİRLİ GAYELERİ VARDIR
KUTLU DOĞUM 17
ALEMDE HERŞEY YERLİ YERİNDE VE BELİRLİ GAYELERİ VARDIR
O halde bir düşünelim şu görünen alemde herşey o kadar güzel tanzim edilmiş ki şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyemiyoruz. Bunun şifresi nedir?
Aynı alemde insanı bir gözden geçirelim. İnsanın burnunu eline versek ve desek ki; al bunu vücudunda bir yere yerleştir!
Acaba nereye koyulabilir?
Bu kadar muamma ve sırlarla dolu bir yaratık acaba niye yaratıldı?
Bu mükemmel insan sanatına uygun, yerine getireceği bir görev ve sorumluluk var mı?
Misallerle bu konulara bir bakalım:
Bol hazine, servet ve mücevherler sahibi ve aynı zamanda da gizli hazineler sahibi bir sultan var.
Bu sultan kusursuz, benzeri olmayan sanatlarda maharetli ve yeteneklidir.
Bu sultan şaşırtıcı şekilde sayısız fen ve ilim sahibi olup bunları uygulamaktadır.
Hem bu sultan sonsuz sayıda güzel san’atlarada ve estetikte de ilim ve bilgi sahibidir.
Böyle bir sultan, bu sanatlarının, meharetlerinin, yeteneklerinin ve özelliklerinin gizli kalmasına müsaade eder mı?
Ben bir tablo yapsam, o tabloya hem doya doya bakmak ister ve hem de başkalarına gösteririm.
Çünkü bendeki güzel ahlak, beğenilen tavırlarım, örnek davranışlarım eserlerime yansır.
Aynen öyle de işte böyle şan ve şeref sahibi bir sultan da güzelliğini ve kemâlâtını yansıttığı eserlerinde hem görmek ve hem de göstermek için bir panayır, bir sergi açmak istemez mi?
Bu sergiyi, sanatının harikalarını, hükümranlığının, egemenliğinin haşmet ve büyüklüğünü,
varlığının ve servetinin şaşaasını, gösterişini,
hem eşsiz bilgi ve becerilerini,
bundan anlayan insanların bakmalarına, seyretmelerine, temaşa etmelerine sunmaz mi?
O sultan sınırsız manevi güzelliğini ve üstünlüğünü iki cihetle görmek istemektedir.
Birinci yönü inceliklere nüfuz eden bakışı ile bakmaktır.
İkinci yönü başkalarının bakışı ile bakmaktır.
BU MUHTEŞEM KASRA SARAYA DİKKATLE BAKALIM
İçerisinde yaşadığımız bu kâinatın herşeyi
belirli gayelere yönelik olarak,
mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde,
oldukça büyük, geniş, ihtişamlı,
görkemli bir saray gibi,
menzillere ayrılarak;
çeşitli, değerli ziynet eşyaları ile süslenerek yapılmamış mı?
Yaratılan varlıklardan insan, hayvan, bitki, taş ve toprak, madenler, petroller, yanma özelliği verilen gazlar;
hangisine bakarsanız bakınız,
hikmeti ve ince sırları içinde bulunduran
fenlerin ve ilimlerin mucize eserleriyle ve
prensipleriyle donatılarak tamamlanmamış mı?
Yaratılan varlıklara ve onların faydalandıkları yiyeceklere bakınız.
İnsan, çocuk, hayvan, sinek, balık, virüs, organizma, bunların hepsinin ihtiyacı ve yiyeceği ayrı ayrı olduğu halde,
aklımıza gelip de ihmal edilen,
unutulan veya yaratılmayan mucize bir gıda ve yiyecek var mı?
Hatta tersi daha görmediğimiz, hayal edemediğimiz ve midemize girmeyen ne kadar çok nimetler var.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
27.04.2024
Ekleme
Tarihi: 27 Nisan 2024 - Cumartesi
ALEMDE HERŞEY YERLİ YERİNDE VE BELİRLİ GAYELERİ VARDIR
KUTLU DOĞUM 17
ALEMDE HERŞEY YERLİ YERİNDE VE BELİRLİ GAYELERİ VARDIR
O halde bir düşünelim şu görünen alemde herşey o kadar güzel tanzim edilmiş ki şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyemiyoruz. Bunun şifresi nedir?
Aynı alemde insanı bir gözden geçirelim. İnsanın burnunu eline versek ve desek ki; al bunu vücudunda bir yere yerleştir!
Acaba nereye koyulabilir?
Bu kadar muamma ve sırlarla dolu bir yaratık acaba niye yaratıldı?
Bu mükemmel insan sanatına uygun, yerine getireceği bir görev ve sorumluluk var mı?
Misallerle bu konulara bir bakalım:
Bol hazine, servet ve mücevherler sahibi ve aynı zamanda da gizli hazineler sahibi bir sultan var.
Bu sultan kusursuz, benzeri olmayan sanatlarda maharetli ve yeteneklidir.
Bu sultan şaşırtıcı şekilde sayısız fen ve ilim sahibi olup bunları uygulamaktadır.
Hem bu sultan sonsuz sayıda güzel san’atlarada ve estetikte de ilim ve bilgi sahibidir.
Böyle bir sultan, bu sanatlarının, meharetlerinin, yeteneklerinin ve özelliklerinin gizli kalmasına müsaade eder mı?
Ben bir tablo yapsam, o tabloya hem doya doya bakmak ister ve hem de başkalarına gösteririm.
Çünkü bendeki güzel ahlak, beğenilen tavırlarım, örnek davranışlarım eserlerime yansır.
Aynen öyle de işte böyle şan ve şeref sahibi bir sultan da güzelliğini ve kemâlâtını yansıttığı eserlerinde hem görmek ve hem de göstermek için bir panayır, bir sergi açmak istemez mi?
Bu sergiyi, sanatının harikalarını, hükümranlığının, egemenliğinin haşmet ve büyüklüğünü,
varlığının ve servetinin şaşaasını, gösterişini,
hem eşsiz bilgi ve becerilerini,
bundan anlayan insanların bakmalarına, seyretmelerine, temaşa etmelerine sunmaz mi?
O sultan sınırsız manevi güzelliğini ve üstünlüğünü iki cihetle görmek istemektedir.
Birinci yönü inceliklere nüfuz eden bakışı ile bakmaktır.
İkinci yönü başkalarının bakışı ile bakmaktır.
BU MUHTEŞEM KASRA SARAYA DİKKATLE BAKALIM
İçerisinde yaşadığımız bu kâinatın herşeyi
belirli gayelere yönelik olarak,
mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde,
oldukça büyük, geniş, ihtişamlı,
görkemli bir saray gibi,
menzillere ayrılarak;
çeşitli, değerli ziynet eşyaları ile süslenerek yapılmamış mı?
Yaratılan varlıklardan insan, hayvan, bitki, taş ve toprak, madenler, petroller, yanma özelliği verilen gazlar;
hangisine bakarsanız bakınız,
hikmeti ve ince sırları içinde bulunduran
fenlerin ve ilimlerin mucize eserleriyle ve
prensipleriyle donatılarak tamamlanmamış mı?
Yaratılan varlıklara ve onların faydalandıkları yiyeceklere bakınız.
İnsan, çocuk, hayvan, sinek, balık, virüs, organizma, bunların hepsinin ihtiyacı ve yiyeceği ayrı ayrı olduğu halde,
aklımıza gelip de ihmal edilen,
unutulan veya yaratılmayan mucize bir gıda ve yiyecek var mı?
Hatta tersi daha görmediğimiz, hayal edemediğimiz ve midemize girmeyen ne kadar çok nimetler var.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
27.04.2024
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.