Duyguda radikalleşmek düşüncede taassuplaştırır, davranışta şiddete sevk eder 2
<p><br />
Dünkü yazımıza kaldığımız yerden devam edelim. Duyguda radikalleşmek bazı kimselerde aklı tamamen örter, bazı kimselerde bir kısmını örter, bazı kimselerde görüş alanını daraltır. Radikalliğin boyutu aklımızın görüş alanını belirler. Radikalliğin boyutu arttıkça aklımızın görüş alanı da daralmaktadır. Duyguda radikalleşmesin insanı hem itikat açısından hem de dinin yorumu açısından nasıl etkilediğini birkaç örnek vereceğiz.⠀<br />
⠀<br />
Sevgi duygusunda aşırıya kaçanlar genellikle ılıman İslamiyeti savunurlar, herkesi din kardeşi gibi görürler. Halbuki dinimizin çizdiği bir sınır vardır ve bu sınıra uygun hareket eden kişiler bizim din kardeşimiz olur. Misal ehli kitap bizim din kardeşimiz değildir, onlarla dost olunmaz (Onlarla ticaret yapılır, konuşulur ama dostluk yapılmaz). Bu konularla ilgili şer’i deliller bulunmasına rağmen yine de bu hataya düşerler. Bizlerin nefsi var, hiçbirimiz Allah’tan cc daha merhametli olamayız. Onun çizdiği merhamet çizgisinin dışına çıkmanın konuya nefsani yaklaştığımızı gösterir. Bu hataya düşmemeye gayret edelim. ⠀<br />
⠀<br />
Buna bir örnekte partilerden vermek istiyorum. Kendi partisinden birileri olunca dinin tasvip etmediği ve kanunlara aykırı olacak şekilde yardımlaşma adı altında torpil geçilmesi konusu var. Bizim adam gelsin mantığı var. Halbuki liyakata dikkat edilmelidir, düşünce veya kan bağına değil. ⠀<br />
⠀<br />
Nefret duygusundan örnek ise, haricileri, İşid’i, Hizbullah’ı, kendi gibi düşünmeyenleri ehli sünnet dışına atan İslami STK’ları, partileri ve futbol taraftarlarını bu konuya örnek verebiliriz. Hariciler kendi gibi düşünmeyenleri tekfir ediyor ve onları kafir görüyor. İşid ve Hizbullah kendi gibi düşünmeyenleri öldürüyor. İslami STK’lar kendilerine uymayanları mezhepsel tekfir ediyor, onları ehli sünnetin dışına atıyor. Partilere gelince onlarda siyasi tekfir yapıyorlar. Kendi gibi düşünmeyenlere etiket hazır, “vatan haini” diyorlar. Fanatik taraftarlar ise kendi dışındaki takımları hakaret edip küçük düşürmeye çalışmaktalar. Bunların ortak problemi ise, kendilerini mutlak doğru, kendileri haricindekileri ise mutlak hatalı olarak kabul etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bizler bu konuda temsilcileriz, onlar ise tescilli hainlerdir gibi davranıyorlar. ⠀<br />
⠀<br />
Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçe yaşamayı öğrenmedikçe, itikadi olmayan konular dışında birbirimizi mazur görmeye çalışmadıkça, ittifak edeceğimiz konular yerine ihtilaf edeceğimiz konuları konuştukça bu bozuk gidişat artarak devam edecektir. ⠀<br />
⠀<br />
Fikirlerimiz kalplerimizi yumuşatmalı, insan yeşertmeye çalışmalıyız. Kırıp dökmeden, dışlamadan; fikirsel, duygusal ve davranışsal tekfir(dışlamadan) yapmadan birbirimizle konuşmayı öğrenmeliyiz. Sadece davranışlarımızın değil, düşüncelerimizin ve duygularımızın da Kur’an’a ve sünnete uygun olması gerektiğini unutmamalıyız. Her konuda veya problemde çözümü Kur’an ve ve sünnete havale ettikçe problemlerimizin azalacağını ve hayatımızın daha mutlu geçeceğini göreceğiz. Güzel günler yakındır, yeter ki bakmasını bilelim. </p>
<p><br />
Mücahit Güler</p>
Ekleme
Tarihi: 10 Mart 2021 - Çarşamba
Duyguda radikalleşmek düşüncede taassuplaştırır, davranışta şiddete sevk eder 2
<p><br />
Dünkü yazımıza kaldığımız yerden devam edelim. Duyguda radikalleşmek bazı kimselerde aklı tamamen örter, bazı kimselerde bir kısmını örter, bazı kimselerde görüş alanını daraltır. Radikalliğin boyutu aklımızın görüş alanını belirler. Radikalliğin boyutu arttıkça aklımızın görüş alanı da daralmaktadır. Duyguda radikalleşmesin insanı hem itikat açısından hem de dinin yorumu açısından nasıl etkilediğini birkaç örnek vereceğiz.⠀<br />
⠀<br />
Sevgi duygusunda aşırıya kaçanlar genellikle ılıman İslamiyeti savunurlar, herkesi din kardeşi gibi görürler. Halbuki dinimizin çizdiği bir sınır vardır ve bu sınıra uygun hareket eden kişiler bizim din kardeşimiz olur. Misal ehli kitap bizim din kardeşimiz değildir, onlarla dost olunmaz (Onlarla ticaret yapılır, konuşulur ama dostluk yapılmaz). Bu konularla ilgili şer’i deliller bulunmasına rağmen yine de bu hataya düşerler. Bizlerin nefsi var, hiçbirimiz Allah’tan cc daha merhametli olamayız. Onun çizdiği merhamet çizgisinin dışına çıkmanın konuya nefsani yaklaştığımızı gösterir. Bu hataya düşmemeye gayret edelim. ⠀<br />
⠀<br />
Buna bir örnekte partilerden vermek istiyorum. Kendi partisinden birileri olunca dinin tasvip etmediği ve kanunlara aykırı olacak şekilde yardımlaşma adı altında torpil geçilmesi konusu var. Bizim adam gelsin mantığı var. Halbuki liyakata dikkat edilmelidir, düşünce veya kan bağına değil. ⠀<br />
⠀<br />
Nefret duygusundan örnek ise, haricileri, İşid’i, Hizbullah’ı, kendi gibi düşünmeyenleri ehli sünnet dışına atan İslami STK’ları, partileri ve futbol taraftarlarını bu konuya örnek verebiliriz. Hariciler kendi gibi düşünmeyenleri tekfir ediyor ve onları kafir görüyor. İşid ve Hizbullah kendi gibi düşünmeyenleri öldürüyor. İslami STK’lar kendilerine uymayanları mezhepsel tekfir ediyor, onları ehli sünnetin dışına atıyor. Partilere gelince onlarda siyasi tekfir yapıyorlar. Kendi gibi düşünmeyenlere etiket hazır, “vatan haini” diyorlar. Fanatik taraftarlar ise kendi dışındaki takımları hakaret edip küçük düşürmeye çalışmaktalar. Bunların ortak problemi ise, kendilerini mutlak doğru, kendileri haricindekileri ise mutlak hatalı olarak kabul etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bizler bu konuda temsilcileriz, onlar ise tescilli hainlerdir gibi davranıyorlar. ⠀<br />
⠀<br />
Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçe yaşamayı öğrenmedikçe, itikadi olmayan konular dışında birbirimizi mazur görmeye çalışmadıkça, ittifak edeceğimiz konular yerine ihtilaf edeceğimiz konuları konuştukça bu bozuk gidişat artarak devam edecektir. ⠀<br />
⠀<br />
Fikirlerimiz kalplerimizi yumuşatmalı, insan yeşertmeye çalışmalıyız. Kırıp dökmeden, dışlamadan; fikirsel, duygusal ve davranışsal tekfir(dışlamadan) yapmadan birbirimizle konuşmayı öğrenmeliyiz. Sadece davranışlarımızın değil, düşüncelerimizin ve duygularımızın da Kur’an’a ve sünnete uygun olması gerektiğini unutmamalıyız. Her konuda veya problemde çözümü Kur’an ve ve sünnete havale ettikçe problemlerimizin azalacağını ve hayatımızın daha mutlu geçeceğini göreceğiz. Güzel günler yakındır, yeter ki bakmasını bilelim. </p>
<p><br />
Mücahit Güler</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.