Z Kuşağı Paradoksu 3
Z Kuşağı Paradoksu 3
Gençlerle ilgili bir başka problem de sosyal hayat meselesidir. Büyükler olarak gençleri
sürekli kısıtlama çabamız var. Bu sözüm onları özgür bırakalım manasına gelmesin. Yani
sürekli yanlış şeyleri dillendiriyoruz, fakat yanlış şeylere doğru alternatif geliştirmiyoruz.
Örnek verecek olursak "Netflix izleme, suit game izleme ve oynama, filan yere gitme, şunu
yapma" vs diye diye gençleri sürekli kısıtlamaya çalışıyoruz. Peki bir işe yarıyor mu? Tam
tersine gençler "kısıtlama gelen alanlarda" daha fazla bağımlı hale geldiler.
Yanlışlara doğru alternatifler geliştirmedikçe gençlerimizi hırsız ve vampir olan Batı'nın
tuzaklarından koruyamayız. Batı, insan nefsinin nelerden etkilendiğini çok iyi öğrendi.
Herkesin nefsi zaaflarına göre projeler hazırladılar. Gençlerimizi bu tuzağa çekerken onların
iradelerini ve imanlarını zayıflatmayı da unutmadılar. Bir insanda irade ve iman yoksa, nefsin
ve şeytanın tuzağından kendisini nasıl koruyabilir ki?
Batı'nın bu tuzakları neticesinde, her şeyi etkileyen insandan gördüğü her şeyden etkilenen
insancıklara dönüştü gençlerimiz. Her taraftan kuşatılan ve kuşatıldığının farkında olmayan
gençlerimize sadece "yapma, gitme" diyerek onları bu tuzaklardan koruyamayız. Bu tuzakları
bozacak projelerimiz olmalıdır. Hem gençlerin hoşuna giden hem de dinen caiz olan plan ve
projeler, etkinlikler olursa gençlere yol çizebiliriz, boylece onları etkileyebiliriz.
Gençlerle ilgili bir diğer konu da gelecek kaygısıdır. Ülkenin gidişatının sıkıntılı olmasından
dolayı da gençlerimiz hem büyüklerine öfkeleniyor hem de bu karamsar ortamın oluşmasına
sebep olan herkesten nefret edip düşman kesiliyor. Gençlerimizle barışık olmanın bir yolu da
onlara yaşanabilir bir ülke bırakmaktır. Gençlerin cep telefonlarına bakarak onları eleştirmek
yerine Türk lirası ile dolar arasındaki uçurumun sebeplerine kafa yoran büyüklerimiz olursa
gençlerimiz de bu kadar öfkeli olmaz. Zira bir ülkenin zenginliğinin ölçütü cep telefonu değil,
o ülkenin para biriminin dünya genelindeki durumuna bakılır.
Son olarak, gençlerimize sahip çıkalım. Gençler bizi anlamıyor diyerek onları hedef tahtasına
koymayalım. Bi zahmet gençleri anlama zahmetine katlanalım. Gençlerimiz, büyüklerimizin
birer yansımasıdır. Gençlerimiz bizi örnek almıyorsa burada tek suçlu onlar mıdır? Bizim hiç
mi suçumuz yok! Gençlerimizin ışık saçmasını istiyorsak o ışığı öncelikle kendimizden
yansıtmalıyız. Gençler görmediği bir şeyi nasıl yansıtabilir? Bugünlük bu kadar. Başka bir
yazıda görüşmek üzere, selametle kalın.
Mücahit Güler
Ekleme
Tarihi: 10 Aralık 2021 - Cuma
Z Kuşağı Paradoksu 3
Z Kuşağı Paradoksu 3
Gençlerle ilgili bir başka problem de sosyal hayat meselesidir. Büyükler olarak gençleri
sürekli kısıtlama çabamız var. Bu sözüm onları özgür bırakalım manasına gelmesin. Yani
sürekli yanlış şeyleri dillendiriyoruz, fakat yanlış şeylere doğru alternatif geliştirmiyoruz.
Örnek verecek olursak "Netflix izleme, suit game izleme ve oynama, filan yere gitme, şunu
yapma" vs diye diye gençleri sürekli kısıtlamaya çalışıyoruz. Peki bir işe yarıyor mu? Tam
tersine gençler "kısıtlama gelen alanlarda" daha fazla bağımlı hale geldiler.
Yanlışlara doğru alternatifler geliştirmedikçe gençlerimizi hırsız ve vampir olan Batı'nın
tuzaklarından koruyamayız. Batı, insan nefsinin nelerden etkilendiğini çok iyi öğrendi.
Herkesin nefsi zaaflarına göre projeler hazırladılar. Gençlerimizi bu tuzağa çekerken onların
iradelerini ve imanlarını zayıflatmayı da unutmadılar. Bir insanda irade ve iman yoksa, nefsin
ve şeytanın tuzağından kendisini nasıl koruyabilir ki?
Batı'nın bu tuzakları neticesinde, her şeyi etkileyen insandan gördüğü her şeyden etkilenen
insancıklara dönüştü gençlerimiz. Her taraftan kuşatılan ve kuşatıldığının farkında olmayan
gençlerimize sadece "yapma, gitme" diyerek onları bu tuzaklardan koruyamayız. Bu tuzakları
bozacak projelerimiz olmalıdır. Hem gençlerin hoşuna giden hem de dinen caiz olan plan ve
projeler, etkinlikler olursa gençlere yol çizebiliriz, boylece onları etkileyebiliriz.
Gençlerle ilgili bir diğer konu da gelecek kaygısıdır. Ülkenin gidişatının sıkıntılı olmasından
dolayı da gençlerimiz hem büyüklerine öfkeleniyor hem de bu karamsar ortamın oluşmasına
sebep olan herkesten nefret edip düşman kesiliyor. Gençlerimizle barışık olmanın bir yolu da
onlara yaşanabilir bir ülke bırakmaktır. Gençlerin cep telefonlarına bakarak onları eleştirmek
yerine Türk lirası ile dolar arasındaki uçurumun sebeplerine kafa yoran büyüklerimiz olursa
gençlerimiz de bu kadar öfkeli olmaz. Zira bir ülkenin zenginliğinin ölçütü cep telefonu değil,
o ülkenin para biriminin dünya genelindeki durumuna bakılır.
Son olarak, gençlerimize sahip çıkalım. Gençler bizi anlamıyor diyerek onları hedef tahtasına
koymayalım. Bi zahmet gençleri anlama zahmetine katlanalım. Gençlerimiz, büyüklerimizin
birer yansımasıdır. Gençlerimiz bizi örnek almıyorsa burada tek suçlu onlar mıdır? Bizim hiç
mi suçumuz yok! Gençlerimizin ışık saçmasını istiyorsak o ışığı öncelikle kendimizden
yansıtmalıyız. Gençler görmediği bir şeyi nasıl yansıtabilir? Bugünlük bu kadar. Başka bir
yazıda görüşmek üzere, selametle kalın.
Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.