Çocuk İstismarı Sorunsalı Ve Diğer Kötülüklerin Müsebbibi Rejim Mi, Dini Kurumlar Mı?
Çocuk İstismarı Sorunsalı Ve Diğer Kötülüklerin Müsebbibi Rejim Mi, Dini Kurumlar Mı?
Ülkemizde en fazla mide bulandıran konulardan bir tanesi de çocuk istismarı meselesidir. Devamında kadına şiddet, insan öldürme ve diğer kötülükler geliyor. Suçların affı değil, ödetilmesi gereken bir bedeli olur. Bu suçları işleyenler mutlaka en ağır cezayı almalıdırlar. Ve bu suçu işleyen kim olursa olsun kesinlikle cezalandırılmalıdır. Böyle bir konuda mazeret kabul edilemez, konunun üstü kapatılamaz.
Bu tarz durumlarda bazen yayın yasağı getiriliyor, bu da normal bir konudur. Sebebi ise toplumun psikolojisinin bozulmaması adına yayın yasağı getirilir. Fakat bu yasak cezanın verilmesine mani olmamalıdır.
Bu girişten sonra asıl meseleye geçelim. Bu tarz haberler medyaya düşünce mal bulmuş mağribi gibi, leş görmüş akbaba gibi dine ve dini kurumlara saldıran birtakım insanlar ortaya çıkıyor. Ve haberleri retorik(süslü sözlerle) ifadelerle o kadar güzel izah ediyorlar ki "dini kurumlar kapatılınca " çocuk istismarının ve diğer kötülüklerin" olamayacağını düşünüyorsun.
Sihirli sözcüklerle halkı manipüle ederek dine, dini kurumlara ve hocalara karşı "kin ve nefret" meydana getiriyorlar. Dini ortadan kaldırıp beşeri ideolojileri gönüllere yerleştirince problemin çözüleceğini iddia ediyorlar. Madem iddiaları budur, bende onların iddiaları üzerinden konuyu açıklayacağım.
Yüz yıla yakındır beşeri ideolojiyle yönetiliyoruz. Bu zaman diliminde din her alandan uzak tutuldu. Siyasetten bireysel konulara kadar bütün alanlarda din "afyon ve bağnazlık" olarak gösterildi.
İnsanlar yaklaşık yüzyıldır materyalist bir eğitimden geçiyor, insanların ruhlarına yatırım yapılmıyor. Nefsin zaaflarını artıran, duygularını önemsemeyen, sürekli nefsi arzulara yatırım yapan bir sistemin yetiştireceği insan ne kadar sağlıklı davranabilir? Fabrikanın işleyişi hatalı olursa o fabrikadan çıkan bütün ürünlerde hatalı olur. Beşeri ideolojiler fabrikası insan üretmiyor, insan tüketiyor. İnsanı bozuyor....
İnsani ve dini değerlere kıymet vermeyen milyonlarca insanı bu fabrikadan piyasaya sürdünüz. Güce, makama, paraya değer veren ama insana hayvan kadar değer vermeyen, çıkarları için her yolun mübah olduğunu bu sistem öğretti.
2020 yılı TÜİK ve Wikipedia verilerinden birkaç örnek vereceğim. Her yüz bin insandan 390'ı cezaevine giriyor. Yılda yaklaşık 2000 insan silahla öldürülüyor. Hırsızlık vakası bir yıl içinde yaklaşık 405.400 civarındadır. Adam yaralama ise bir yıl içinde yaklaşık 23.000 civarındadır. Her yıl yaklaşık 500 kadın cinayeti meydana gelmektedir. Son 10 yılda yaklaşık 250 bin çocuk istismara uğramış.
Bu kısa ama kan donduran paragrafı tekrar okuyalım. Suç makinesi haline gelen bu insanları kim yetiştirdi? Bu insanlar dinin eğitim kurumlarından mı geçti, sizin kurumlarınızdan mı geçti? İnsanlara fıtratına aykırı bir şekilde eğitim verip ruhunu aç bırakırsan sonuç suç makinesi olur.
Bomba soruya geçelim. Materyalist bir sistemin çarkından geçtikten sonra herhangi bir dini kurumda suç işleyen birinin faturasını dine veya dini kurumlara yansıtılıyorsa buna aymazlık mı, yoksa dine düşmanlık mı denir?
Yukarıda da ifade ettiğim gibi yanlışı kim yaparsa yapsın yanlıştır, gereken neyse yapılsın. Fakat yapılan yanlıştan dolayı dini kurumları kapatalım denilmesi ya aymazlıktandır ya da din düşmanlığındandır.
Aynı mantık ile hareket edecek olursak bu iğrençliklerin çocuk esirgeme yurtlarında, öğrenci yurtlarında ve başka yerlerde çok çok daha fazlası yapılıyor. Buraların kapatılması gerektiğini neden söylemiyorlar? Açıkça din düşmanı olduğunuzu söylemeye cesaretiniz mi yok, yoksa konuyu anlayacak kadar zeka düzeyiniz mi yok? Bu meseleyle ilgili daha detaylı bir yazı yazmayı düşündüğüm için konuyu burada bırakıyorum. Rabbim bizlere anlamayı ve düşünmeyi nasip etsin. Selam bu dua ile kalın.
Mücahit Güler
Ekleme
Tarihi: 13 Aralık 2021 - Pazartesi
Çocuk İstismarı Sorunsalı Ve Diğer Kötülüklerin Müsebbibi Rejim Mi, Dini Kurumlar Mı?
Çocuk İstismarı Sorunsalı Ve Diğer Kötülüklerin Müsebbibi Rejim Mi, Dini Kurumlar Mı?
Ülkemizde en fazla mide bulandıran konulardan bir tanesi de çocuk istismarı meselesidir. Devamında kadına şiddet, insan öldürme ve diğer kötülükler geliyor. Suçların affı değil, ödetilmesi gereken bir bedeli olur. Bu suçları işleyenler mutlaka en ağır cezayı almalıdırlar. Ve bu suçu işleyen kim olursa olsun kesinlikle cezalandırılmalıdır. Böyle bir konuda mazeret kabul edilemez, konunun üstü kapatılamaz.
Bu tarz durumlarda bazen yayın yasağı getiriliyor, bu da normal bir konudur. Sebebi ise toplumun psikolojisinin bozulmaması adına yayın yasağı getirilir. Fakat bu yasak cezanın verilmesine mani olmamalıdır.
Bu girişten sonra asıl meseleye geçelim. Bu tarz haberler medyaya düşünce mal bulmuş mağribi gibi, leş görmüş akbaba gibi dine ve dini kurumlara saldıran birtakım insanlar ortaya çıkıyor. Ve haberleri retorik(süslü sözlerle) ifadelerle o kadar güzel izah ediyorlar ki "dini kurumlar kapatılınca " çocuk istismarının ve diğer kötülüklerin" olamayacağını düşünüyorsun.
Sihirli sözcüklerle halkı manipüle ederek dine, dini kurumlara ve hocalara karşı "kin ve nefret" meydana getiriyorlar. Dini ortadan kaldırıp beşeri ideolojileri gönüllere yerleştirince problemin çözüleceğini iddia ediyorlar. Madem iddiaları budur, bende onların iddiaları üzerinden konuyu açıklayacağım.
Yüz yıla yakındır beşeri ideolojiyle yönetiliyoruz. Bu zaman diliminde din her alandan uzak tutuldu. Siyasetten bireysel konulara kadar bütün alanlarda din "afyon ve bağnazlık" olarak gösterildi.
İnsanlar yaklaşık yüzyıldır materyalist bir eğitimden geçiyor, insanların ruhlarına yatırım yapılmıyor. Nefsin zaaflarını artıran, duygularını önemsemeyen, sürekli nefsi arzulara yatırım yapan bir sistemin yetiştireceği insan ne kadar sağlıklı davranabilir? Fabrikanın işleyişi hatalı olursa o fabrikadan çıkan bütün ürünlerde hatalı olur. Beşeri ideolojiler fabrikası insan üretmiyor, insan tüketiyor. İnsanı bozuyor....
İnsani ve dini değerlere kıymet vermeyen milyonlarca insanı bu fabrikadan piyasaya sürdünüz. Güce, makama, paraya değer veren ama insana hayvan kadar değer vermeyen, çıkarları için her yolun mübah olduğunu bu sistem öğretti.
2020 yılı TÜİK ve Wikipedia verilerinden birkaç örnek vereceğim. Her yüz bin insandan 390'ı cezaevine giriyor. Yılda yaklaşık 2000 insan silahla öldürülüyor. Hırsızlık vakası bir yıl içinde yaklaşık 405.400 civarındadır. Adam yaralama ise bir yıl içinde yaklaşık 23.000 civarındadır. Her yıl yaklaşık 500 kadın cinayeti meydana gelmektedir. Son 10 yılda yaklaşık 250 bin çocuk istismara uğramış.
Bu kısa ama kan donduran paragrafı tekrar okuyalım. Suç makinesi haline gelen bu insanları kim yetiştirdi? Bu insanlar dinin eğitim kurumlarından mı geçti, sizin kurumlarınızdan mı geçti? İnsanlara fıtratına aykırı bir şekilde eğitim verip ruhunu aç bırakırsan sonuç suç makinesi olur.
Bomba soruya geçelim. Materyalist bir sistemin çarkından geçtikten sonra herhangi bir dini kurumda suç işleyen birinin faturasını dine veya dini kurumlara yansıtılıyorsa buna aymazlık mı, yoksa dine düşmanlık mı denir?
Yukarıda da ifade ettiğim gibi yanlışı kim yaparsa yapsın yanlıştır, gereken neyse yapılsın. Fakat yapılan yanlıştan dolayı dini kurumları kapatalım denilmesi ya aymazlıktandır ya da din düşmanlığındandır.
Aynı mantık ile hareket edecek olursak bu iğrençliklerin çocuk esirgeme yurtlarında, öğrenci yurtlarında ve başka yerlerde çok çok daha fazlası yapılıyor. Buraların kapatılması gerektiğini neden söylemiyorlar? Açıkça din düşmanı olduğunuzu söylemeye cesaretiniz mi yok, yoksa konuyu anlayacak kadar zeka düzeyiniz mi yok? Bu meseleyle ilgili daha detaylı bir yazı yazmayı düşündüğüm için konuyu burada bırakıyorum. Rabbim bizlere anlamayı ve düşünmeyi nasip etsin. Selam bu dua ile kalın.
Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.