Enes Kara İntiharının Gerçek Sebepleri
Enes Kara İntiharının Gerçek Sebepleri
Bu haftaki yazımı malum gündeme ayırmak istedim. Öncelikle Enes Kara'nın ailesine sabır diliyorum, Rabbim yardımcıları olsun. Gündem olan konuya geçecek olursak yine din düşmanları iş başında, bir akbaba gibi avının peşinde beklemekte... Ve onların tuzaklarının farkında olmayan bazı insanlarda bu oyunlara maalesef alet oluyor.
Akbabalar bir taraftan timsah gözyaşları dökerken, diğer taraftan da zehirli düşüncelerini empoze etmeyi ihmal etmiyorlar. Enes Kara üzerinden din, cemaat ve tarikat düşmanlıklarını dile getiriyorlar. Bu olayın tek suçlusu "cemaatlermiş" gibi davranıyorlar. Halbuki Enes Kara'nın ailevi, psikolojik, üniversite ve kaldığı yurt gibi birden fazla problemi olduğunu kendisi söylüyor.
10 dakikalık bir videoda ailevi sıkıntılardan, psikolojik problemlerden, okuduğu bölümün zorluğundan, hayatı "başarıdan" ibaret gören düşüncenin kendisini nasıl çökerttiğinden bahsediyor. Bununla birlikte ateist olduğu için inanmadığı bir dinin kurumunda kalmaktan bıktığını, kendisini çok yorduğunu söylüyor. Cemaat yurdunda kaldığı için intihar etmiyor; hayatın kendisi için bir anlamı kalmadığını, problemlere çözüm üretemediğini ve bu çıkmazdan dolayı tükendiği için intihar etmek istediğini söylüyor.
Bu problemlerin getirmiş olduğu bir birikmiş hali, bir ruhsal bunalım hali var. Bunun neticesi ise maalesef intihar ile sonuçlandı. Böyle olmasını kimse istemezdi. Fakat takdire tedbirin kar etmediği, pişmanlığın fayda vermediği yerler vardır, sanırım bu konuda o yerlerden biri...
Bu olay üzerinden tarikatleri ve cemaatleri kapatalım sloganı başlatıldı. Bu düşünceyi savunan insanlar zaten uçan kuş düşse sebebini dini kurumlarda arayacak tiplerdir. https://www.haberinioku.com/yazarlar/mucahit-guler/ideolojilerin-yetistirdigi-insanlarin-hatalarinin-faturasini-dine-odettiremezsiniz/27523/ Bu yazımda dile getirdiğim şeyi bir daha söylüyorum. Bu insanlar sizin fabrikanızda yetişti(sisteminizde büyüdü).
Duygu, düşünce ve davranışını terbiye etmediği bir insanın faturasını dine kesemezsiniz. Bu bağlamda buradaki hata da dini kurumların değil, sistemin hatasıdır. "Çalışmanın ödülü olarak daha fazla çalışmak" prensibini, hayatı başarıdan ibaret olarak görme düşüncesini dini kurumlar değil, bu sistem empoze etti. Bu düşünceden dolayı birileri bunalıma girip intihar ediyorsa bunun hesabını bu sisteme sormamız gerekiyor.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır demişler. Videonun tamamı izlenince konunun cemaatlerle bir ilgisi olmadığı anlaşılıyor. Fakat din düşmanları kendi sistemleri zarar görmemesi ve insanların kendilerini sorgulamaması için avazı çıktıkları kadar bağırıp ihaleyi dini kurumların üzerine bırakma çabasındalar. Yani yalan propaganda ile insanları uyutma uğraşındalar.
Konuyu bir de bu insanların dediği açıdan ele alalım. Madem baskı var ve baskı yanlıştır, baskı olan yerleri kapatalım diyorlar. O zaman baskı yapan bütün kurumları kapatalım. Haydi bu konuları konuşmaya da cesaretiniz var mı? Bütün genel evlerini kapatma kampanyasını neden başlatmıyorsunuz? Sonuçta oradaki kadınların büyük çoğunluğu ilk başta tehdit, şantaj ve baskı ile bu işe başladı ve sonrasında bu bataklıktan çıkamadı.
Kadınların bedenini bir mal gibi satan, onların cinselliği üzerinden para kazanan, kadını insanlıktan "ürün" statüsüne indiren bu genel evi patronlarına neden sesiniz çıkmıyor? Cesaretiniz mi yok, insanlığınız mı yok? Hangisi yok...! Genel evlerini kapatalım sloganı atmaya cesaretiniz var mı?
Askeriyeden örnek vermek istiyorum. 1960 ve 1980 yıllarında darbe yaptılar. 1971, 1979, 28 Şubat 1997 ve 2007 yılında askeri muhtıra verdiler(tehdit ettiler). Son olarak 2016 yılında bir darbe kalkışması yapıldı. Askeriyenin açık ve aleni baskısı var. Bu baskı birkaç insanı değil milyonları etkiledi. Kimileri öldürüldü, aleni idam edildi, kimileri müebbet yedi, ekonomi zarar gördü vs bunun zararlarını saymakla bitiremeyiz. Baskı yapan yerleri kapatalım diyen şovmenler, hadi askeriyede kapatılsın sloganı atın. Ne oldu? Nutkunuz mu tutuldu? Bu sloganı atmaya cesaretiniz yok mu? (Askeriye kapansın demiyorum, aynı düşünce üzerinden mantık yürütüyorum).
Memurlara uygulanan mobbingleri, iş yerlerindeki çalışanlara uygulanan mobbingleri konuşmaya cesaretiniz var mı? Hadi buraları da kapatalım!!! Doktorlara uygulanan mobbingi neden konuşmuyorsunuz? Enes videoda bu konudan da şikayetçiydi. Bunu konuşacak cesaretiniz mi yok, yoksa derdiniz dini kurumları yok etmek mi?
Sadece yukarıda verdiğim birkaç örnek bile sanırım konuyu açıklamaya yetiyor. Bu iki örnek milyonları etkiledi. Kiminin hayatı karardı, kimileri öldürüldü, kimileri bulunamadı, ekonomik krizler vs. Bu olaylardan dolayı ülkemiz belki 50-60 yıl geriledi. Çünkü her bir darbe o ülkenin yıllarca geri kalmasına sebep oluyor.
Yapılan her yanlışa sesini çıkarmayan, yanlışı yapan benim düşünceme yakınsa susayım görüşünü benimseyen, karşı düşüncedeki birinin bir yanlışında konuyu devlet meselesi haline getiren insanlara sesleniyorum: Yanlış olarak gördüğünüz bir konuda, o yanlışı yapan herkese aynı yaklaşımı sergilememeyi kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz? Bu yaptığınız şeyi ahlaki açıdan nasıl açıklıyorsunuz? Evrensel veya nesnel ahlaki düşünceyi ne zaman benimseyeceksiniz? Lütfen biraz dürüst olun, dahi samimi olursunuz.
Burada tek suçlu bu sistem midir? Tabiki de hayır. Hepimizin suçu var. Gençlere bir gelecek sunmayan, onların geleceğini karartan, gençlerin değişimini idrak edemeyen, yaşadığı çağa uygun gençlik çalışmaları yapmayan, gençleri yanlış yollara sevk eden, gençleri fıtratına aykırı duygu, düşünce ve davranışlar ile saptıran herkes ama herkesin suçu var.
Temel problem ise beşeri bir sistemin varlığı ve dini eğitimin yokluğudur. Beşeri ideolojiler insan yetiştirmiyor, bozuyor; insanı insanlıktan çıkarıyor. Dini eğitimin yokluğundan dolayı da insanlar fıtratına aykırı bir hayat yaşayarak insanlıktan uzak kalıyor. Bir taraftan insanlığı bozulan, diğer taraftan insanlıktan uzak kalan biri doğru bir hayatı nasıl yaşayabilir? Rabbim böyle olayların tekrarını nasip etmesin. Selam ve dua ile kalın.
Mücahit Güler
Ekleme
Tarihi: 12 Ocak 2022 - Çarşamba
Enes Kara İntiharının Gerçek Sebepleri
Enes Kara İntiharının Gerçek Sebepleri
Bu haftaki yazımı malum gündeme ayırmak istedim. Öncelikle Enes Kara'nın ailesine sabır diliyorum, Rabbim yardımcıları olsun. Gündem olan konuya geçecek olursak yine din düşmanları iş başında, bir akbaba gibi avının peşinde beklemekte... Ve onların tuzaklarının farkında olmayan bazı insanlarda bu oyunlara maalesef alet oluyor.
Akbabalar bir taraftan timsah gözyaşları dökerken, diğer taraftan da zehirli düşüncelerini empoze etmeyi ihmal etmiyorlar. Enes Kara üzerinden din, cemaat ve tarikat düşmanlıklarını dile getiriyorlar. Bu olayın tek suçlusu "cemaatlermiş" gibi davranıyorlar. Halbuki Enes Kara'nın ailevi, psikolojik, üniversite ve kaldığı yurt gibi birden fazla problemi olduğunu kendisi söylüyor.
10 dakikalık bir videoda ailevi sıkıntılardan, psikolojik problemlerden, okuduğu bölümün zorluğundan, hayatı "başarıdan" ibaret gören düşüncenin kendisini nasıl çökerttiğinden bahsediyor. Bununla birlikte ateist olduğu için inanmadığı bir dinin kurumunda kalmaktan bıktığını, kendisini çok yorduğunu söylüyor. Cemaat yurdunda kaldığı için intihar etmiyor; hayatın kendisi için bir anlamı kalmadığını, problemlere çözüm üretemediğini ve bu çıkmazdan dolayı tükendiği için intihar etmek istediğini söylüyor.
Bu problemlerin getirmiş olduğu bir birikmiş hali, bir ruhsal bunalım hali var. Bunun neticesi ise maalesef intihar ile sonuçlandı. Böyle olmasını kimse istemezdi. Fakat takdire tedbirin kar etmediği, pişmanlığın fayda vermediği yerler vardır, sanırım bu konuda o yerlerden biri...
Bu olay üzerinden tarikatleri ve cemaatleri kapatalım sloganı başlatıldı. Bu düşünceyi savunan insanlar zaten uçan kuş düşse sebebini dini kurumlarda arayacak tiplerdir. https://www.haberinioku.com/yazarlar/mucahit-guler/ideolojilerin-yetistirdigi-insanlarin-hatalarinin-faturasini-dine-odettiremezsiniz/27523/ Bu yazımda dile getirdiğim şeyi bir daha söylüyorum. Bu insanlar sizin fabrikanızda yetişti(sisteminizde büyüdü).
Duygu, düşünce ve davranışını terbiye etmediği bir insanın faturasını dine kesemezsiniz. Bu bağlamda buradaki hata da dini kurumların değil, sistemin hatasıdır. "Çalışmanın ödülü olarak daha fazla çalışmak" prensibini, hayatı başarıdan ibaret olarak görme düşüncesini dini kurumlar değil, bu sistem empoze etti. Bu düşünceden dolayı birileri bunalıma girip intihar ediyorsa bunun hesabını bu sisteme sormamız gerekiyor.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır demişler. Videonun tamamı izlenince konunun cemaatlerle bir ilgisi olmadığı anlaşılıyor. Fakat din düşmanları kendi sistemleri zarar görmemesi ve insanların kendilerini sorgulamaması için avazı çıktıkları kadar bağırıp ihaleyi dini kurumların üzerine bırakma çabasındalar. Yani yalan propaganda ile insanları uyutma uğraşındalar.
Konuyu bir de bu insanların dediği açıdan ele alalım. Madem baskı var ve baskı yanlıştır, baskı olan yerleri kapatalım diyorlar. O zaman baskı yapan bütün kurumları kapatalım. Haydi bu konuları konuşmaya da cesaretiniz var mı? Bütün genel evlerini kapatma kampanyasını neden başlatmıyorsunuz? Sonuçta oradaki kadınların büyük çoğunluğu ilk başta tehdit, şantaj ve baskı ile bu işe başladı ve sonrasında bu bataklıktan çıkamadı.
Kadınların bedenini bir mal gibi satan, onların cinselliği üzerinden para kazanan, kadını insanlıktan "ürün" statüsüne indiren bu genel evi patronlarına neden sesiniz çıkmıyor? Cesaretiniz mi yok, insanlığınız mı yok? Hangisi yok...! Genel evlerini kapatalım sloganı atmaya cesaretiniz var mı?
Askeriyeden örnek vermek istiyorum. 1960 ve 1980 yıllarında darbe yaptılar. 1971, 1979, 28 Şubat 1997 ve 2007 yılında askeri muhtıra verdiler(tehdit ettiler). Son olarak 2016 yılında bir darbe kalkışması yapıldı. Askeriyenin açık ve aleni baskısı var. Bu baskı birkaç insanı değil milyonları etkiledi. Kimileri öldürüldü, aleni idam edildi, kimileri müebbet yedi, ekonomi zarar gördü vs bunun zararlarını saymakla bitiremeyiz. Baskı yapan yerleri kapatalım diyen şovmenler, hadi askeriyede kapatılsın sloganı atın. Ne oldu? Nutkunuz mu tutuldu? Bu sloganı atmaya cesaretiniz yok mu? (Askeriye kapansın demiyorum, aynı düşünce üzerinden mantık yürütüyorum).
Memurlara uygulanan mobbingleri, iş yerlerindeki çalışanlara uygulanan mobbingleri konuşmaya cesaretiniz var mı? Hadi buraları da kapatalım!!! Doktorlara uygulanan mobbingi neden konuşmuyorsunuz? Enes videoda bu konudan da şikayetçiydi. Bunu konuşacak cesaretiniz mi yok, yoksa derdiniz dini kurumları yok etmek mi?
Sadece yukarıda verdiğim birkaç örnek bile sanırım konuyu açıklamaya yetiyor. Bu iki örnek milyonları etkiledi. Kiminin hayatı karardı, kimileri öldürüldü, kimileri bulunamadı, ekonomik krizler vs. Bu olaylardan dolayı ülkemiz belki 50-60 yıl geriledi. Çünkü her bir darbe o ülkenin yıllarca geri kalmasına sebep oluyor.
Yapılan her yanlışa sesini çıkarmayan, yanlışı yapan benim düşünceme yakınsa susayım görüşünü benimseyen, karşı düşüncedeki birinin bir yanlışında konuyu devlet meselesi haline getiren insanlara sesleniyorum: Yanlış olarak gördüğünüz bir konuda, o yanlışı yapan herkese aynı yaklaşımı sergilememeyi kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz? Bu yaptığınız şeyi ahlaki açıdan nasıl açıklıyorsunuz? Evrensel veya nesnel ahlaki düşünceyi ne zaman benimseyeceksiniz? Lütfen biraz dürüst olun, dahi samimi olursunuz.
Burada tek suçlu bu sistem midir? Tabiki de hayır. Hepimizin suçu var. Gençlere bir gelecek sunmayan, onların geleceğini karartan, gençlerin değişimini idrak edemeyen, yaşadığı çağa uygun gençlik çalışmaları yapmayan, gençleri yanlış yollara sevk eden, gençleri fıtratına aykırı duygu, düşünce ve davranışlar ile saptıran herkes ama herkesin suçu var.
Temel problem ise beşeri bir sistemin varlığı ve dini eğitimin yokluğudur. Beşeri ideolojiler insan yetiştirmiyor, bozuyor; insanı insanlıktan çıkarıyor. Dini eğitimin yokluğundan dolayı da insanlar fıtratına aykırı bir hayat yaşayarak insanlıktan uzak kalıyor. Bir taraftan insanlığı bozulan, diğer taraftan insanlıktan uzak kalan biri doğru bir hayatı nasıl yaşayabilir? Rabbim böyle olayların tekrarını nasip etmesin. Selam ve dua ile kalın.
Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.