SESSİZCE UĞURLADIĞIMIZ RAMAZANIN ARDINDAN
SESSİZCE UĞURLADIĞIMIZ RAMAZANIN ARDINDAN
Ramazan denilince ilk aklımıza gelen oruç oluyor. Elbette ramazan ayı bir oruç ayı. Bir ay boyunca hiç ara vermeden tutulan oruçlar nedeniyle akla gelen hemen oruç ibadeti oluyor. Ancak Ramazan ayının asıl önemi bu ayda bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi olması ve bu gece de Kur!an-ı Kerim’in inzal olmaya başlamasıdır.
Bundan dolayıdır ki Ramazan ayı aslında Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim’i hayatımıza tatbik etme ayıdır. Kur’an ile daha fazla haşir neşir olma ayıdır. Kur’an bize ne diyor, nasıl yaşamamızı istiyor, bize mesajları nelerdir bunları öğrenme ayıdır. Peki bunları öğrendik ve hayatımıza tatbik etmeye karar verdik, bunu sadece Kur’an ayı olan Ramazan ayında mı yapacağız. Bütün bu güzel hasletleri Ramazan ayına sıkıştırıp kalacak mıyız?
Son iki yıldır Pandemi ortamında Ramazan ayını evlerimizde geçiriyoruz. Adeta sessizliğe bürünmüş halde Ramazanı idrak etmeye çalışıyoruz. Aslında bir yönüyle iyi de oldu. Tefekkür etmeye, Kur’an okumaya ve okuduğumuz Kur’an’ı anlamaya bolca vaktimiz olmuş oldu. Koşuşturmayla yetişmeye çalıştığımız kallavi iftar sofraları olmadı. Evlerimizde ailelerimizle mütevazi iftar sofraları kurduk. Cami cami gezerek teravih namazları eda etmeye çalışmadık. Birçoğumuz evlerinde aileleriyle birlikte sade ama anlamlı teravih namazları kılmaya gayret etti. Böylece sessiz ama kanaatimce anlamlı bir Ramazan ayı geçirmiş oluyoruz. Zaman akıp gidiyor ve bir Ramazan ayının da sonuna geldik. Ümit ederim herkes yeterince istifade etmiştir. Arınma ayı olan Ramazandan herkes yeterince arınmış, günahlarımıza tevbe etmiş yeni bir hayata başlamış gibi olmuşuzdur. Peki bundan sonra ne olacak yeniden Ramazan öncesi hayata mı dönüş yapacağız.
İşte asıl mesele bundan sonra başlıyor. Ramazan ayında kazandığımız güzel hasletlere ara vermeden devam ettirmeliyiz. Nasıl ihtiyaç sahiplerini düşünüp yardımlarına koşmaya çalıştıysak bundan sonra da yılın diğer günlerinde aynı davranışları sergilemeye gayret etmeliyiz. İbadetler ile dolu bir ayı geride bırakırken bundan sonra da ibadetlerimizi eksiltmeden devam etmeliyiz. Her şeyden önemlisi hayat nizamı olan Kur’an-ı Kerim’i hayatımızın hiçbir anından çıkartmayacak şekilde bir düstur edinmeliyiz. Yüce kitabımız Kur’an-ı bir hayat nizamı olarak hayatın merkezine yerleştirmesini bilmeliyiz Fani dünyanın zevk ve sefasına aldanarak, dünyevileşme tehlikesinden uzak durmalıyız. Zira bütün hastalıkların başı dünya sevgisi. Dünyaya olan bağlığımız, bizi Kur’an’dan ve Allah’tan uzaklaştırmamalıdır. Yoğun manevi ortamın yaşandığı Ramazan ayı kendimizi düzene çekmemiz için büyük fırsattı. Ama Ramazan sonrası Kur’an ile barışık yaşayabilmekte yine bizim elimizde. Tek yapılması gereken şey nefsimizi dizginlemek. Eğer nefsimizi dizginleyebilirsek ve nefsimizin arzu ve isteklerine gem vurabilirsek işte o zaman Ramazanda kazandığımız güzel hasletleri devam ettirmekte bir sıkıntı yaşamayız.
Anlamını keşfederek ve özümseyerek uğurladığımız Ramazan ayına bir daha kavuşabilir miyiz bilinmez. Ya da kimler kavuşabilir, kimlerin ömrü yeter, kimlerin yetmez bunu da bilmiyoruz. Onun için son günlerini ihya etmeye çalıştığımız Ramazan ayından sonra da yaşadığımız her anı Ramazan bilmeliyiz. Bütün kötü ve çirkin işlerden uzak durmalıyız. Kendimizi manevi iklimin etkisinden uzaklaştırıcı eylemlerin içine girmemeye, manevi iklimimizin insicamını bozacak ortamlardan uzak durmaya gayret göstermeliyiz.
Hayat, hiç ara vermeden devam etmektedir. Hayatın akışı çok hızlı, bazen belki bunun farkında olamamaktayız. Rabbimiz, Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’inde Zariyat sûresi 56. ayetinde;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurarak yaratılış gayemizi ve asıl hayatımızın gayesini ortaya koymaktadır.
O nedenle hayatta devam ettiği süre boyunca kulluk vazifemizi hakkıyla yerine getirerek devam ettirme zorunluluğumuz var. Onun için sessiz sedasız aramızdan bu yılda ayrılmak üzere olan Ramazan ayında kazandığımız bütün güzel hasletleri eksiltmeden devam ettirerek Ramazan sonrasındaki hayatımızı da Ramazandan farksız yaşamak için gayret etmeliyiz.
Önder GÜZELARSLAN
Ekleme
Tarihi: 09 Mayıs 2021 - Pazar
SESSİZCE UĞURLADIĞIMIZ RAMAZANIN ARDINDAN
SESSİZCE UĞURLADIĞIMIZ RAMAZANIN ARDINDAN
Ramazan denilince ilk aklımıza gelen oruç oluyor. Elbette ramazan ayı bir oruç ayı. Bir ay boyunca hiç ara vermeden tutulan oruçlar nedeniyle akla gelen hemen oruç ibadeti oluyor. Ancak Ramazan ayının asıl önemi bu ayda bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi olması ve bu gece de Kur!an-ı Kerim’in inzal olmaya başlamasıdır.
Bundan dolayıdır ki Ramazan ayı aslında Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim’i hayatımıza tatbik etme ayıdır. Kur’an ile daha fazla haşir neşir olma ayıdır. Kur’an bize ne diyor, nasıl yaşamamızı istiyor, bize mesajları nelerdir bunları öğrenme ayıdır. Peki bunları öğrendik ve hayatımıza tatbik etmeye karar verdik, bunu sadece Kur’an ayı olan Ramazan ayında mı yapacağız. Bütün bu güzel hasletleri Ramazan ayına sıkıştırıp kalacak mıyız?
Son iki yıldır Pandemi ortamında Ramazan ayını evlerimizde geçiriyoruz. Adeta sessizliğe bürünmüş halde Ramazanı idrak etmeye çalışıyoruz. Aslında bir yönüyle iyi de oldu. Tefekkür etmeye, Kur’an okumaya ve okuduğumuz Kur’an’ı anlamaya bolca vaktimiz olmuş oldu. Koşuşturmayla yetişmeye çalıştığımız kallavi iftar sofraları olmadı. Evlerimizde ailelerimizle mütevazi iftar sofraları kurduk. Cami cami gezerek teravih namazları eda etmeye çalışmadık. Birçoğumuz evlerinde aileleriyle birlikte sade ama anlamlı teravih namazları kılmaya gayret etti. Böylece sessiz ama kanaatimce anlamlı bir Ramazan ayı geçirmiş oluyoruz. Zaman akıp gidiyor ve bir Ramazan ayının da sonuna geldik. Ümit ederim herkes yeterince istifade etmiştir. Arınma ayı olan Ramazandan herkes yeterince arınmış, günahlarımıza tevbe etmiş yeni bir hayata başlamış gibi olmuşuzdur. Peki bundan sonra ne olacak yeniden Ramazan öncesi hayata mı dönüş yapacağız.
İşte asıl mesele bundan sonra başlıyor. Ramazan ayında kazandığımız güzel hasletlere ara vermeden devam ettirmeliyiz. Nasıl ihtiyaç sahiplerini düşünüp yardımlarına koşmaya çalıştıysak bundan sonra da yılın diğer günlerinde aynı davranışları sergilemeye gayret etmeliyiz. İbadetler ile dolu bir ayı geride bırakırken bundan sonra da ibadetlerimizi eksiltmeden devam etmeliyiz. Her şeyden önemlisi hayat nizamı olan Kur’an-ı Kerim’i hayatımızın hiçbir anından çıkartmayacak şekilde bir düstur edinmeliyiz. Yüce kitabımız Kur’an-ı bir hayat nizamı olarak hayatın merkezine yerleştirmesini bilmeliyiz Fani dünyanın zevk ve sefasına aldanarak, dünyevileşme tehlikesinden uzak durmalıyız. Zira bütün hastalıkların başı dünya sevgisi. Dünyaya olan bağlığımız, bizi Kur’an’dan ve Allah’tan uzaklaştırmamalıdır. Yoğun manevi ortamın yaşandığı Ramazan ayı kendimizi düzene çekmemiz için büyük fırsattı. Ama Ramazan sonrası Kur’an ile barışık yaşayabilmekte yine bizim elimizde. Tek yapılması gereken şey nefsimizi dizginlemek. Eğer nefsimizi dizginleyebilirsek ve nefsimizin arzu ve isteklerine gem vurabilirsek işte o zaman Ramazanda kazandığımız güzel hasletleri devam ettirmekte bir sıkıntı yaşamayız.
Anlamını keşfederek ve özümseyerek uğurladığımız Ramazan ayına bir daha kavuşabilir miyiz bilinmez. Ya da kimler kavuşabilir, kimlerin ömrü yeter, kimlerin yetmez bunu da bilmiyoruz. Onun için son günlerini ihya etmeye çalıştığımız Ramazan ayından sonra da yaşadığımız her anı Ramazan bilmeliyiz. Bütün kötü ve çirkin işlerden uzak durmalıyız. Kendimizi manevi iklimin etkisinden uzaklaştırıcı eylemlerin içine girmemeye, manevi iklimimizin insicamını bozacak ortamlardan uzak durmaya gayret göstermeliyiz.
Hayat, hiç ara vermeden devam etmektedir. Hayatın akışı çok hızlı, bazen belki bunun farkında olamamaktayız. Rabbimiz, Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’inde Zariyat sûresi 56. ayetinde;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurarak yaratılış gayemizi ve asıl hayatımızın gayesini ortaya koymaktadır.
O nedenle hayatta devam ettiği süre boyunca kulluk vazifemizi hakkıyla yerine getirerek devam ettirme zorunluluğumuz var. Onun için sessiz sedasız aramızdan bu yılda ayrılmak üzere olan Ramazan ayında kazandığımız bütün güzel hasletleri eksiltmeden devam ettirerek Ramazan sonrasındaki hayatımızı da Ramazandan farksız yaşamak için gayret etmeliyiz.
Önder GÜZELARSLAN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.