Özlem Gürbüz
Köşe Yazarı
Özlem Gürbüz
 

ÇARELER TÜKENMEZ

  Bazen öyle anlar olur ki kendinizi çaresiz hissedersiniz. Hayattan beklentinizin azaldığını düşündüğünüz zaman "Peki ben neden yaşıyorum?" dersiniz. Hatta yalnızlığınız, bu çaresizliği daha da körükler. Her şey, herkes bir süre sonra ağır gelmeye başlar. Sonuna kadar yüksek sesle bağırmak isteseniz bile sssinizi kimsenin duyamayağını düşünmenizin çaresizliği.... Fark edilmek miydi yoksa her çığlık? Yardım çığlığı mıydı bu? Her çığlık dikkat çeker miydi peki?  Hayatta öyle anlamsız duygular vardır ki; stres gibi, kaygı gibi... Anlamsızlar çünkü ne kadar stres yaparsanız yapın, ne kadar kaygılanırsanız kaygılanın çaresi yoktur. Çaba yoksa, çare de yoktur. Hani bazen derler ya; "hiçbir şey yapamasan bile çekil bir köşeye" diye. Biz ona 'kendi kabuğuna çekilmek' de deriz. Sessizlik, durgunluk bazen insana huzur verir, dinlenir insan. Emin olun aslında en çok ihtiyacımız olan şey değil midir dinlenmek? Fakat kimi zaman kafamızı meşgul eden onca stresle boğuşurken bile dinlenmeyi unutur olmuşuz. Gerçekten unutmuşuz. Ama asıl unutulan dinlenmek değil de, kendimiz olmuşuz. Göremiyoruz bazen kendimizdeki yorgunluğu ve bıkkınlığı. Belki de bu yüzden birikiyor bunca çaresizlik ve çaresiz kaldıkça da geçip giden ömrün boş yılları... Kış mevsimi sonunda gelen bahar mevsimiyle beraber çiçek açmak insanın da hakkı değil midir? Tazelenmek... Ama önce ruhun tazelenmesi lazım ki, beden de tazelensin. Bedeni besleyen de çürüten de ruhtur. Ruhunuz nasıl olursa, bedeninize de aynısı yansır. Hayat acımaz, ama biz acımasız olan bu hayatla nasıl başa çıkıp çaresizlikle ne şekilde mücadele etmemizi doğru tartmalıyız.
Ekleme Tarihi: 02 Mart 2025 - Pazar

ÇARELER TÜKENMEZ

 

Bazen öyle anlar olur ki kendinizi çaresiz hissedersiniz. Hayattan beklentinizin azaldığını düşündüğünüz zaman "Peki ben neden yaşıyorum?" dersiniz. Hatta yalnızlığınız, bu çaresizliği daha da körükler. Her şey, herkes bir süre sonra ağır gelmeye başlar. Sonuna kadar yüksek sesle bağırmak isteseniz bile sssinizi kimsenin duyamayağını düşünmenizin çaresizliği.... Fark edilmek miydi yoksa her çığlık? Yardım çığlığı mıydı bu? Her çığlık dikkat çeker miydi peki? 
Hayatta öyle anlamsız duygular vardır ki; stres gibi, kaygı gibi... Anlamsızlar çünkü ne kadar stres yaparsanız yapın, ne kadar kaygılanırsanız kaygılanın çaresi yoktur. Çaba yoksa, çare de yoktur. Hani bazen derler ya; "hiçbir şey yapamasan bile çekil bir köşeye" diye. Biz ona 'kendi kabuğuna çekilmek' de deriz. Sessizlik, durgunluk bazen insana huzur verir, dinlenir insan. Emin olun aslında en çok ihtiyacımız olan şey değil midir dinlenmek? Fakat kimi zaman kafamızı meşgul eden onca stresle boğuşurken bile dinlenmeyi unutur olmuşuz. Gerçekten unutmuşuz. Ama asıl unutulan dinlenmek değil de, kendimiz olmuşuz. Göremiyoruz bazen kendimizdeki yorgunluğu ve bıkkınlığı. Belki de bu yüzden birikiyor bunca çaresizlik ve çaresiz kaldıkça da geçip giden ömrün boş yılları...
Kış mevsimi sonunda gelen bahar mevsimiyle beraber çiçek açmak insanın da hakkı değil midir? Tazelenmek... Ama önce ruhun tazelenmesi lazım ki, beden de tazelensin. Bedeni besleyen de çürüten de ruhtur. Ruhunuz nasıl olursa, bedeninize de aynısı yansır. Hayat acımaz, ama biz acımasız olan bu hayatla nasıl başa çıkıp çaresizlikle ne şekilde mücadele etmemizi doğru tartmalıyız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları