Ravza ZEYBEK
Köşe Yazarı
Ravza ZEYBEK
 

Sanala Kurban Edilen Bizler

Sanala Kurban Edilen Bizler En güzel sözlerin sahibinin adıyla... Toplum bilimciler ve sosyoloji uzmanları, günümüz insanını anlamakta zorlanıyor mu? Ya da “Neler oluyor?” diye kafa yoruyorlar mı? Ben söyleyeyim efendim: Olmuştur. Her zaman dilimi kendine özgü değişimleri ve farklılıkları yaşar. Bizim şahit olduğumuz dönem de şimdiki zaman. Çoğu zaman bir yere gittiğimizde, şehrin gezilecek yerlerinde fotoğraflar çekeriz. Hatıra kalsın diye... Bir de gerek arkadaşlarıyla gerekse yalnız başına farklı pozlarla fotoğraf çekinenler var ki anlatmaya lüzum yok! Sosyal medya aracılığıyla fazlasıyla kendilerini ifşa ediyorlar. Bazı hesapları inceledim; çoğunun moda, dekorasyon ve yemek sunumlarıyla ilgili olduğunu ve yüz binlerce, hatta milyonlarca takipçi ve beğeni aldığını gördüm. Günümüz insanının beğenilerine ve yaşam tarzına baktığımızda tek düze ve taklitten oluştuğunu görüyoruz. Öz benlikten uzaklaşmış, çoğu zaman kendi kültüründen kopmuş bir anlayış hâkim. Popüler kültür özellikle muhafazakâr kesimi de etkisi altına almış gibi. Öyle ki sağlam bir manevi inanış olmadıkça bundan kurtulmanın pek mümkün olmadığı kanaatindeyim. Kendi özgürlüğüne kavuşamamış bireyler ve toplumlar, başkaları tarafından yönlendiriliyor. Aynı şekilde dekore edilmiş evlerde yaşayıp, aynı tarzda giyinip moda olanı takip ediyorlar. Aynı şekilde sofralar kurup yemek yiyorlar. Çünkü bunu yapmalarını, kölesi oldukları modern dünya düzeni ve sosyal medya sayfalarının sahipleri istiyor. Söylediklerimize bir örnek verelim: Sosyal medyada bir akım başladığında dakikalar içinde karşılık buluyor. Bu akımı tanınan veya fenomen biri başlattığında, insanlar sorgulamadan, amaçsız ve nedensiz bir şekilde aynısını yapıyor. Kimse çıkıp da “Neden yapıyoruz bunu?” demiyor. Çok masum görünen bu olaylar, aslında daha farklı ve tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Günümüzde gençler ve çocuklar, ebeveynlerinin sözünü dinlemezken bir sosyal medya fenomeninin söylediği ya da yaptığı bir akımı anında benimseyip uyguluyor. Öz benlik ve kimlik sorunu yaşamak artık kaçınılmaz hâle gelmiş durumda. Muhafazakâr kesimin de bu taklit çılgınlığı içinde olması kaygı verici. Onların yaşam tarzını bile modern dünyanın sahipleri belirleyince, biz “biz” olmaktan çıkıyoruz. Bir de işin bu sayfaları yönetenler kısmı var: maddi kazanç elde etme, bilerek ya da bilmeyerek bir yerlere hizmet etme durumu... Sosyal medyada biraz dolaştığımızda, sanki bu zamana ait değilmişiz hissine kapılabiliyoruz. İnsanlar, kendilerine bile yabancılaşmış hâlde. Taklit etmek, her şeyin önüne geçmiş durumda. Şimdilerde, eşleriyle ya da nişanlılarıyla mahremiyete, örfe ve geleneğe uymayan paylaşımlar yapanları sıkça görüyoruz. İnsanların, yücelttikleri kişilerin köleleri hâline gelmesi ne kadar acı! Kendiniz olmaktan çıkıp, sizin yerinize düşünen ve sizin beğenilerinizle kazanç elde eden birilerinin oyuncağı olmak... Bir süre sonra, “Ben niye böyle yapmıyorum?” diyerek bu kervana siz de katılmış oluyorsunuz. Üstelik sadece katılmakla kalmıyorsunuz; onlar gibi düşünmeye de başlıyorsunuz. İnsanları, giyim tarzlarına ve modaya göre ayırıyor, ev dekorasyonlarına göre sınıflandırıyor, hatta farklı olanları küçümsüyorsunuz. Bu bir sınıf ayrımı değil de nedir? Bazı insanlar ise izledikleri videolar ve fotoğraflar nedeniyle hayatlarından mutsuz ve huzursuz hâle geliyor. Ya da bu kapitalist düzene hizmet eden bireyler hâline gelip mutluluğu bunlara bağlıyorlar. İzlenmeye göre mutluluk, beğeni almaya yönelik mutluluk, para harcamaya göre mutluluk... İnsanın kendine yabancılaştığında tüm evrene yabancılaştığına inanıyorum. Kendine, Rabbine, ailesine, tüm varlığa... Gerçek mutluluğun sanal dünyada değil, gösterişten uzak, samimi bir yaşamda saklı olduğunu kavrayan insanların çoğalmasını ümit etmekten başka çaremiz yok. Ravza Zeybek
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2025 - Pazar

Sanala Kurban Edilen Bizler

Sanala Kurban Edilen Bizler En güzel sözlerin sahibinin adıyla... Toplum bilimciler ve sosyoloji uzmanları, günümüz insanını anlamakta zorlanıyor mu? Ya da “Neler oluyor?” diye kafa yoruyorlar mı? Ben söyleyeyim efendim: Olmuştur. Her zaman dilimi kendine özgü değişimleri ve farklılıkları yaşar. Bizim şahit olduğumuz dönem de şimdiki zaman. Çoğu zaman bir yere gittiğimizde, şehrin gezilecek yerlerinde fotoğraflar çekeriz. Hatıra kalsın diye... Bir de gerek arkadaşlarıyla gerekse yalnız başına farklı pozlarla fotoğraf çekinenler var ki anlatmaya lüzum yok! Sosyal medya aracılığıyla fazlasıyla kendilerini ifşa ediyorlar. Bazı hesapları inceledim; çoğunun moda, dekorasyon ve yemek sunumlarıyla ilgili olduğunu ve yüz binlerce, hatta milyonlarca takipçi ve beğeni aldığını gördüm. Günümüz insanının beğenilerine ve yaşam tarzına baktığımızda tek düze ve taklitten oluştuğunu görüyoruz. Öz benlikten uzaklaşmış, çoğu zaman kendi kültüründen kopmuş bir anlayış hâkim. Popüler kültür özellikle muhafazakâr kesimi de etkisi altına almış gibi. Öyle ki sağlam bir manevi inanış olmadıkça bundan kurtulmanın pek mümkün olmadığı kanaatindeyim. Kendi özgürlüğüne kavuşamamış bireyler ve toplumlar, başkaları tarafından yönlendiriliyor. Aynı şekilde dekore edilmiş evlerde yaşayıp, aynı tarzda giyinip moda olanı takip ediyorlar. Aynı şekilde sofralar kurup yemek yiyorlar. Çünkü bunu yapmalarını, kölesi oldukları modern dünya düzeni ve sosyal medya sayfalarının sahipleri istiyor. Söylediklerimize bir örnek verelim: Sosyal medyada bir akım başladığında dakikalar içinde karşılık buluyor. Bu akımı tanınan veya fenomen biri başlattığında, insanlar sorgulamadan, amaçsız ve nedensiz bir şekilde aynısını yapıyor. Kimse çıkıp da “Neden yapıyoruz bunu?” demiyor. Çok masum görünen bu olaylar, aslında daha farklı ve tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Günümüzde gençler ve çocuklar, ebeveynlerinin sözünü dinlemezken bir sosyal medya fenomeninin söylediği ya da yaptığı bir akımı anında benimseyip uyguluyor. Öz benlik ve kimlik sorunu yaşamak artık kaçınılmaz hâle gelmiş durumda. Muhafazakâr kesimin de bu taklit çılgınlığı içinde olması kaygı verici. Onların yaşam tarzını bile modern dünyanın sahipleri belirleyince, biz “biz” olmaktan çıkıyoruz. Bir de işin bu sayfaları yönetenler kısmı var: maddi kazanç elde etme, bilerek ya da bilmeyerek bir yerlere hizmet etme durumu... Sosyal medyada biraz dolaştığımızda, sanki bu zamana ait değilmişiz hissine kapılabiliyoruz. İnsanlar, kendilerine bile yabancılaşmış hâlde. Taklit etmek, her şeyin önüne geçmiş durumda. Şimdilerde, eşleriyle ya da nişanlılarıyla mahremiyete, örfe ve geleneğe uymayan paylaşımlar yapanları sıkça görüyoruz. İnsanların, yücelttikleri kişilerin köleleri hâline gelmesi ne kadar acı! Kendiniz olmaktan çıkıp, sizin yerinize düşünen ve sizin beğenilerinizle kazanç elde eden birilerinin oyuncağı olmak... Bir süre sonra, “Ben niye böyle yapmıyorum?” diyerek bu kervana siz de katılmış oluyorsunuz. Üstelik sadece katılmakla kalmıyorsunuz; onlar gibi düşünmeye de başlıyorsunuz. İnsanları, giyim tarzlarına ve modaya göre ayırıyor, ev dekorasyonlarına göre sınıflandırıyor, hatta farklı olanları küçümsüyorsunuz. Bu bir sınıf ayrımı değil de nedir? Bazı insanlar ise izledikleri videolar ve fotoğraflar nedeniyle hayatlarından mutsuz ve huzursuz hâle geliyor. Ya da bu kapitalist düzene hizmet eden bireyler hâline gelip mutluluğu bunlara bağlıyorlar. İzlenmeye göre mutluluk, beğeni almaya yönelik mutluluk, para harcamaya göre mutluluk... İnsanın kendine yabancılaştığında tüm evrene yabancılaştığına inanıyorum. Kendine, Rabbine, ailesine, tüm varlığa... Gerçek mutluluğun sanal dünyada değil, gösterişten uzak, samimi bir yaşamda saklı olduğunu kavrayan insanların çoğalmasını ümit etmekten başka çaremiz yok. Ravza Zeybek
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.