Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
 

İçimizdeki Çocuk ve Yalnızlık: Sessiz Çığlıklarımız

İçimizdeki Çocuk ve Yalnızlık: Sessiz Çığlıklarımız Gözlerimizi kapattığımızda, kalabalıklar içinde bile derin bir yalnızlık hissediyorsak bunun sebebi, çoğu zaman geçmişte unutulmuş, ihmal edilmiş yanımızdır: İçimizdeki çocuk. O, yıllar önce sevilmeyi, anlaşılmayı, korunmayı bekleyen ama çoğu zaman sessizce geri plana itilmiş yanımızdır. Büyüdükçe sorumluluklarımız artar, rollerimiz değişir ama içimizdeki çocuk hep oradadır. Ne kadar görmezden gelirsek gelelim, en yalnız hissettiğimiz anlarda o bize seslenir. Yalnızlık sadece fiziksel bir eksiklik değildir; duygusal bir boşluk, iç dünyamızda yankılanan bir sessizliktir. Aslında, çocukluğumuzda hissettiğimiz eksiklikler yetişkinlikte içimizde yankılanan yalnızlığa dönüşebilir. Ailemizden yeterince sevgi görmemişsek, duygularımız bastırılmışsa ya da küçükken kendimizi güvende hissetmemişsek bu duygular, yetişkin hayatımızda yalnızlık olarak şekillenir. Çünkü içimizdeki çocuk, o zamandan beri aynı yerde durur ve bir türlü büyüyemez. Günümüz dünyasında yalnızlık, en büyük modern hastalıklardan biri haline geldi. İnsanlar sosyal medyada binlerce takipçiye sahip olabilir, sürekli bir koşuşturma içinde kendilerini “meşgul” hissedebilir; ancak içsel yalnızlık duygusu geçmez. Çünkü bu duygu, başkalarının varlığıyla değil, kendimizle kurduğumuz bağ ile ilgilidir. İçimizdeki çocuğu görmezden geldiğimizde, kendi varlığımızı da inkâr etmiş oluruz. Peki, bu yalnızlığı nasıl aşabiliriz? Öncelikle, içimizdeki çocuğu kabul etmeliyiz. Onun korkularını, kırgınlıklarını, beklentilerini dinlemeliyiz. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri, kendimize şefkat göstermektir. Başkalarına gösterdiğimiz anlayışı önce kendimize sunmalıyız. Küçükken duymayı en çok istediğimiz cümleleri kendimize söylemeli, içimizdeki çocuğu sarıp sarmalamalıyız. Gerçek anlamda iyileşmek, yalnızlıktan kurtulmak ve kendimizi tamamlanmış hissetmek ancak içimizdeki çocukla barış yaptığımızda mümkün olabilir. Ona sevgiyle yaklaşmayı öğrendiğimizde, aslında yıllardır özlemini çektiğimiz sıcaklığı kendi içimizde bulabiliriz. Çünkü içimizdeki çocuk huzur bulduğunda, yalnızlığımız da sessizce yerini içsel bir dinginliğe bırakacaktır. Çünkü içimizdeki çocuk iyileşmeden, hiçbir şey gerçekten tamamlanmaz. Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2025 - Çarşamba

İçimizdeki Çocuk ve Yalnızlık: Sessiz Çığlıklarımız

İçimizdeki Çocuk ve Yalnızlık: Sessiz Çığlıklarımız Gözlerimizi kapattığımızda, kalabalıklar içinde bile derin bir yalnızlık hissediyorsak bunun sebebi, çoğu zaman geçmişte unutulmuş, ihmal edilmiş yanımızdır: İçimizdeki çocuk. O, yıllar önce sevilmeyi, anlaşılmayı, korunmayı bekleyen ama çoğu zaman sessizce geri plana itilmiş yanımızdır. Büyüdükçe sorumluluklarımız artar, rollerimiz değişir ama içimizdeki çocuk hep oradadır. Ne kadar görmezden gelirsek gelelim, en yalnız hissettiğimiz anlarda o bize seslenir. Yalnızlık sadece fiziksel bir eksiklik değildir; duygusal bir boşluk, iç dünyamızda yankılanan bir sessizliktir. Aslında, çocukluğumuzda hissettiğimiz eksiklikler yetişkinlikte içimizde yankılanan yalnızlığa dönüşebilir. Ailemizden yeterince sevgi görmemişsek, duygularımız bastırılmışsa ya da küçükken kendimizi güvende hissetmemişsek bu duygular, yetişkin hayatımızda yalnızlık olarak şekillenir. Çünkü içimizdeki çocuk, o zamandan beri aynı yerde durur ve bir türlü büyüyemez. Günümüz dünyasında yalnızlık, en büyük modern hastalıklardan biri haline geldi. İnsanlar sosyal medyada binlerce takipçiye sahip olabilir, sürekli bir koşuşturma içinde kendilerini “meşgul” hissedebilir; ancak içsel yalnızlık duygusu geçmez. Çünkü bu duygu, başkalarının varlığıyla değil, kendimizle kurduğumuz bağ ile ilgilidir. İçimizdeki çocuğu görmezden geldiğimizde, kendi varlığımızı da inkâr etmiş oluruz. Peki, bu yalnızlığı nasıl aşabiliriz? Öncelikle, içimizdeki çocuğu kabul etmeliyiz. Onun korkularını, kırgınlıklarını, beklentilerini dinlemeliyiz. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri, kendimize şefkat göstermektir. Başkalarına gösterdiğimiz anlayışı önce kendimize sunmalıyız. Küçükken duymayı en çok istediğimiz cümleleri kendimize söylemeli, içimizdeki çocuğu sarıp sarmalamalıyız. Gerçek anlamda iyileşmek, yalnızlıktan kurtulmak ve kendimizi tamamlanmış hissetmek ancak içimizdeki çocukla barış yaptığımızda mümkün olabilir. Ona sevgiyle yaklaşmayı öğrendiğimizde, aslında yıllardır özlemini çektiğimiz sıcaklığı kendi içimizde bulabiliriz. Çünkü içimizdeki çocuk huzur bulduğunda, yalnızlığımız da sessizce yerini içsel bir dinginliğe bırakacaktır. Çünkü içimizdeki çocuk iyileşmeden, hiçbir şey gerçekten tamamlanmaz. Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.