VEFA GÖSTER DE ÖLME
<p>Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...</p>
<p> ‘De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.’ (En’am/ 162)Buyurur yüce Rabbimiz. Bir ayrılık havası esiyor her yerde. Salgına bağlı olarak, birçok tanıdıklarımızın vefat haberlerini alıyoruz yada hasta olan tanıdıklarımız için sadece dua edebiliyoruz. Kısıtlamalar yeni bir düzen biraz zorluyor gibi. Allah’ın müsaade ettiği bir şeyde muhakkak binler hayır vardır. Dünya Müslüman’ın dert yurdudur. İmanı bütün yaşlılarımızdan zaman zaman şunu duyarız ‘Ölümden korkmuyoruz imansız gitmekten korkarız’ derler. Hatta onları korkutan dünyadır. </p>
<p> Ölümün tanımlarında kullanılan, vefat- mevt- vefa-teveffî, aynı gibi dursa da az bir ayrılıkla ayrılır anlamları. Mevt fiziki ölümün karşılığıdır. Tıbbın ölüm olarak tanımladığı, solunum, sinir sisteminin ve kan dolaşım sisteminin durması halinde vücutta meydana gelen tepkimelere verilen isimdir. Teveffî bu olay gerçekleştiğinde Allah’ın verdiği ruhu kabzetmesidir. Ruhun Allah’a vefa göstermesidir ki :’ Göklerin ve yerin egemenliği Allah’a aittir, dönüş de Allah’adır.’ (Nur:42) Der Rabbimiz. O’na döneceğiz de nasıl döneceğiz?</p>
<p> Dünya tarihinde ne ilk olmuş böyle salgınlar ne de son. Salgınlar da milyonlarca insan hayatını kaybetmiş. Herkesin bir sürü varsayımlar ürettiği bir zamanda belki tek gerçek ölümdür. Virüs insan eliyle mi yapılmış? Şöyle mi olmuş? Böyle mi olmuş? Nasıl olduysa oldu ve insan hayatın içinde çok fazla göz ardı etti ölümü…Hız çağı haz çağı algısında kalan insanlık ölümü unuttu. Dünyanın içinde sıkışınca oradan hiç çıkmayacak gibi zannetti de dünya hep onun olacak gibi yaşadı ve şimdiki zamanda yarını, sonrayı hiç düşünmeye vakit bulamadan bir virüs ölümü hayatımızın merkezine koydu. </p>
<p> Ölüm kadar gerçek bir şey yoktur bizim için. Doğduğumuzda ölmeye başladık da insan olmanın heyecanı içinde o gerçeği de unuttuk! Ölümü unutunca Kabil olmaktan çekinmedi insan. Yusuf(a.s.)’ın kardeşleri gibi kuyunun içini doldurdukça doldurdu. İnsan ölmemek istedi bu istek karşısında ölümü unuttu! Ey hakikatin kendisi, şimdi yaşayan herkesin ensesinde dolaşan … Neden korktu insan senden? Çünkü bu dünya ile sınırlı bir hayat yaşayacak zannetti. İnsan hep gerçeği arar durur. Tek gerçeğin ölüm kapısından geçmek ve diğer kapıyı çalmak olduğunu ve ölmemeden ölümsüzlüğe sahip olamayacağını unuttu.</p>
<p> İnsanı kötülük yapmasına karşı koruyan ölümdür. Ölüm aynı zamanda Ahiret hayatına imanı da gerektirdiğinden siz hesabını veremeyeceğiniz bir tercihin, hesabını veremeyeceğiniz bir davranışın içinde olamazsınız. Çünkü öleceksiniz! Bu hayatın hesabını bu hayatın sahibine hesap vereceksiniz. Ölmeyecek gibi zulüm değirmenine su taşıyanlar o suda boğulacağını da unuttular. </p>
<p> Tarihin en kanlı dönemlerinden olan 19. Yüzyılda birçok örnekleri gördük. Tarih tekerrür eder derler. Tekerrüre mahal vermeden Vefa gösterelim Rabbimize. Verdiğimiz ahde sadık kalarak, vefa gösterelim en yakınlarımıza. Vefalı olalım sevdiklerimize. Vefa sözünde durmaktır. Zamane insanı hep sözünü bozar, bencillik eder de vakit geldiğinde yine ‘Ah’ eden o olur. </p>
<p> Hz. Adem (a.s.) ölümsüzlük için ölümlü oldu. Ölümlü olan insan ölümsüzlüğün sırlarını aradı durdu. Ne insanlar geldi geçti bu dünyadan. Ne yedikleri yemekler, ne dolandıkları evleri, yurtları, ne yaşadıkları mutlulukları kaldı. Ölmek istemiyor musun? O zaman ameli salihini çoğalt. Öldükten sora amel defterini açık tutacak amelleri çoğalt.Onlarca açlığı yaşanlara aş ol…Susuzlara su ol…Darda kalmışa el uzat, el ol.. Yarası olanın yarasını sar derman ol… Okuyana kitap ol…Sevdalı olanların elinden tut birleştir köprü ol…Şimdi en çok bunlara ihtiyaç var. Ensemizde olan ölüm gelmeden çoğalt amali Salihleri …O zaman ölmeyeceksin ! Dön de bir bak ardına tarihin ölmeyenlerle dolu…</p>
<p>Ravza ZEYBEK</p>
Ekleme
Tarihi: 23 Kasım 2020 - Pazartesi
VEFA GÖSTER DE ÖLME
<p>Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...</p>
<p> ‘De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.’ (En’am/ 162)Buyurur yüce Rabbimiz. Bir ayrılık havası esiyor her yerde. Salgına bağlı olarak, birçok tanıdıklarımızın vefat haberlerini alıyoruz yada hasta olan tanıdıklarımız için sadece dua edebiliyoruz. Kısıtlamalar yeni bir düzen biraz zorluyor gibi. Allah’ın müsaade ettiği bir şeyde muhakkak binler hayır vardır. Dünya Müslüman’ın dert yurdudur. İmanı bütün yaşlılarımızdan zaman zaman şunu duyarız ‘Ölümden korkmuyoruz imansız gitmekten korkarız’ derler. Hatta onları korkutan dünyadır. </p>
<p> Ölümün tanımlarında kullanılan, vefat- mevt- vefa-teveffî, aynı gibi dursa da az bir ayrılıkla ayrılır anlamları. Mevt fiziki ölümün karşılığıdır. Tıbbın ölüm olarak tanımladığı, solunum, sinir sisteminin ve kan dolaşım sisteminin durması halinde vücutta meydana gelen tepkimelere verilen isimdir. Teveffî bu olay gerçekleştiğinde Allah’ın verdiği ruhu kabzetmesidir. Ruhun Allah’a vefa göstermesidir ki :’ Göklerin ve yerin egemenliği Allah’a aittir, dönüş de Allah’adır.’ (Nur:42) Der Rabbimiz. O’na döneceğiz de nasıl döneceğiz?</p>
<p> Dünya tarihinde ne ilk olmuş böyle salgınlar ne de son. Salgınlar da milyonlarca insan hayatını kaybetmiş. Herkesin bir sürü varsayımlar ürettiği bir zamanda belki tek gerçek ölümdür. Virüs insan eliyle mi yapılmış? Şöyle mi olmuş? Böyle mi olmuş? Nasıl olduysa oldu ve insan hayatın içinde çok fazla göz ardı etti ölümü…Hız çağı haz çağı algısında kalan insanlık ölümü unuttu. Dünyanın içinde sıkışınca oradan hiç çıkmayacak gibi zannetti de dünya hep onun olacak gibi yaşadı ve şimdiki zamanda yarını, sonrayı hiç düşünmeye vakit bulamadan bir virüs ölümü hayatımızın merkezine koydu. </p>
<p> Ölüm kadar gerçek bir şey yoktur bizim için. Doğduğumuzda ölmeye başladık da insan olmanın heyecanı içinde o gerçeği de unuttuk! Ölümü unutunca Kabil olmaktan çekinmedi insan. Yusuf(a.s.)’ın kardeşleri gibi kuyunun içini doldurdukça doldurdu. İnsan ölmemek istedi bu istek karşısında ölümü unuttu! Ey hakikatin kendisi, şimdi yaşayan herkesin ensesinde dolaşan … Neden korktu insan senden? Çünkü bu dünya ile sınırlı bir hayat yaşayacak zannetti. İnsan hep gerçeği arar durur. Tek gerçeğin ölüm kapısından geçmek ve diğer kapıyı çalmak olduğunu ve ölmemeden ölümsüzlüğe sahip olamayacağını unuttu.</p>
<p> İnsanı kötülük yapmasına karşı koruyan ölümdür. Ölüm aynı zamanda Ahiret hayatına imanı da gerektirdiğinden siz hesabını veremeyeceğiniz bir tercihin, hesabını veremeyeceğiniz bir davranışın içinde olamazsınız. Çünkü öleceksiniz! Bu hayatın hesabını bu hayatın sahibine hesap vereceksiniz. Ölmeyecek gibi zulüm değirmenine su taşıyanlar o suda boğulacağını da unuttular. </p>
<p> Tarihin en kanlı dönemlerinden olan 19. Yüzyılda birçok örnekleri gördük. Tarih tekerrür eder derler. Tekerrüre mahal vermeden Vefa gösterelim Rabbimize. Verdiğimiz ahde sadık kalarak, vefa gösterelim en yakınlarımıza. Vefalı olalım sevdiklerimize. Vefa sözünde durmaktır. Zamane insanı hep sözünü bozar, bencillik eder de vakit geldiğinde yine ‘Ah’ eden o olur. </p>
<p> Hz. Adem (a.s.) ölümsüzlük için ölümlü oldu. Ölümlü olan insan ölümsüzlüğün sırlarını aradı durdu. Ne insanlar geldi geçti bu dünyadan. Ne yedikleri yemekler, ne dolandıkları evleri, yurtları, ne yaşadıkları mutlulukları kaldı. Ölmek istemiyor musun? O zaman ameli salihini çoğalt. Öldükten sora amel defterini açık tutacak amelleri çoğalt.Onlarca açlığı yaşanlara aş ol…Susuzlara su ol…Darda kalmışa el uzat, el ol.. Yarası olanın yarasını sar derman ol… Okuyana kitap ol…Sevdalı olanların elinden tut birleştir köprü ol…Şimdi en çok bunlara ihtiyaç var. Ensemizde olan ölüm gelmeden çoğalt amali Salihleri …O zaman ölmeyeceksin ! Dön de bir bak ardına tarihin ölmeyenlerle dolu…</p>
<p>Ravza ZEYBEK</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.