ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEK
ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEK
2020 Yılında başlayan başlaması da gelişmesi de bir kaos olan pandeminin etkileri ve insanlar üzerindeki yan etkilerini hala konuşuyoruz. Başımıza ne gelirse suçu üzerine atabileceğimiz Corona diye bir günah keçimiz oldu! Nereye gitsek ‘’Bu illetin insana etkileri daha çıkmamış veya nasıl yan etkileri çıkacak… ‘’ Diyerek insana dair ne varsa bu salgına bağlar olduk.
Gördük ki bu Corona denilen aslında bizim bildiğimiz bir gribal enfeksiyondan başkası değilmiş! İnsanlar öyle korkutulki maske takmazsak ölecektik falan filan…Her neyse benim değinmek istediğim başka bir konu var ki Corona’dan çok daha tehlikeli!
Evlere kapandığımız süre içinde insanlar en çok neyle meşgul oldular? Tabi ki sosyal medya ve internetle. Her zaman dillendirdiğimiz gibi araçlarla amaçları karıştırdığımız zaman orada çözülmesi zor sıkıntılar baş gösteremeye başlıyor. Birçok yazılarımda dillendirdik yine tekrar etmek gerekirse televizyonlarda olan gündüz kuşağı programlarının içerikleri ve yayınları gözden geçirilmeli yayın saatleri değiştirilmesi gerekir.
Boşanmak için artık mahkemelerin yolunu değil de bu programların yolunu tutar oldu. İnsanlarımıza biraz kulak verip ne oluyor diye seyretmeye kalktığımızda şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilemez hale geldik. Elbette tüm halkımızı tenzih ederiz ama bu programlara katılanlarda bizim insanımız. ‘’Bana dokumayan yılan bin yaşasın’’ demek yerine nerede yanlışlarımız oldu? Nelerde eksiklerimiz var diyerek bu konuları dert edinmek gerektiğini düşünüyorum.
Ara ara bu programlara baktığımızda son zamanlarda beni en çok üzen konu hadi erkeklerin evliyken başka bir kadınla yaşaması veya düğün yapmasına şaşırmaz olduk lakin evli kadınların evlilik bağı dururken başka erkelere gitmesi durumunda evlilik aktini boşanmayla sonlandırmadan ve iddet süresini beklemeden kaçtıkları erkeklerle ‘’Dini Nikah’’ kıydıklarını bunu bir evlilik olarak dillendirip televizyon aracılığıyla’’ geçersiz’’ olan bu nikahı meşrulaştırma çabalarını gördükçe üzülmemek elde değil. Biz çok büyük bir şekilde bir yerlerde çok büyük yanlışlar yapmışız. Minareyi çalanın kılıfını hazır ettiğini unutmuş yüce dinimizin emirlerini böyle basite ve ayakaltına indirgenmesine seyirci kalmışız. Hayır! Seyirci olmamak adına bu konuyu dilendiriyoruz.
Sorsak herkes din görevlisi herkes doktor veya herkes arama motorları sayesinde her şeyi bilen zavallı insanlar olduk. İnsan fıtratını iyi okuyup onu yaratan yaratıcının dilinden insanı tanıyamazsak insanlarımızı ve insanlığımızı kaybedeceğiz. Sadece yetişkinleri değil çocuklarımızı ve gençlerimizi kaybetmek an meselesi. Evlilik kurumu dediğimiz en kutsal müessesemizin bu hallere düşmesi içler acısıdır.
İslam tarihini anlatırken cahiliye dönemini anlatırız ama cahiliye döneminin içinde kaldığımızın farkına varamamışız. Yüce Rabbimiz;
‘’ Allah bir topluma verdiği nimeti onlar kendilerinde olanı değiştirmedikçe değiştirecek değildir. Şüphesiz Allah (işiten ve dualara eden) Semi (her şeyi bilen) Alim’dir.(8/Enfâl 53) buyurmaktadır. Biz kendimizi değiştirmedikten sonra Allah’ın yardımı gelmeyecek. Biz en çok günümüzde iyiliği çoğaltmak ve kötülükten sakındırmak için ‘’Emr-i Bil Maruf Nehy-i Anil Münker’’ i terk etmişiz ve her şeye seyirci kalır olmuşuz.
‘’ Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim de şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz ki o, fuhşiyatı ve münkeri emreder. Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse ebediyen arınamazdı. Fakat Allah, dilediğini temizleyip arındırır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’ (her şeyi bilen) Alîm’dir. (24/Nûr 21)
Her dönem insanlarının kendilerine has anlaştığı bir dili var. Bu dili kullanmak lazımdır. Amacımız Allah’ın rızası olduktan sonra Allah’ın ilmi doğrultusunda gelişen teknoloji olsun buna bağlı her türlü gelişmeyi Allah’ın dini için araç vesilesi haline getirilebiliriz. Allah’ın dinini dert edinen için Müslüman kardeşlerimiz için insanlık için Kuran-ı Kerimin reçetelerini hayata geçirmek için gayret gösterebiliriz. Kardeşliğimizi ve dostluklarımızı sanal âleme kurban vermeyelim artık. Derdimizle dertlenen sevinçlerimizi paylaşabileceğimiz toplumu inşa etmek için elimizdeki taşları göle atmamız lazım. O zaman Allah’ın yardımı ve ihsanı bize gelir eğer biz yapılan yanlışlardan dönerde kendimizi toplarsak…
Ravza Zeybek
Ekleme
Tarihi: 27 Ocak 2023 - Cuma
ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEK
ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEK
2020 Yılında başlayan başlaması da gelişmesi de bir kaos olan pandeminin etkileri ve insanlar üzerindeki yan etkilerini hala konuşuyoruz. Başımıza ne gelirse suçu üzerine atabileceğimiz Corona diye bir günah keçimiz oldu! Nereye gitsek ‘’Bu illetin insana etkileri daha çıkmamış veya nasıl yan etkileri çıkacak… ‘’ Diyerek insana dair ne varsa bu salgına bağlar olduk.
Gördük ki bu Corona denilen aslında bizim bildiğimiz bir gribal enfeksiyondan başkası değilmiş! İnsanlar öyle korkutulki maske takmazsak ölecektik falan filan…Her neyse benim değinmek istediğim başka bir konu var ki Corona’dan çok daha tehlikeli!
Evlere kapandığımız süre içinde insanlar en çok neyle meşgul oldular? Tabi ki sosyal medya ve internetle. Her zaman dillendirdiğimiz gibi araçlarla amaçları karıştırdığımız zaman orada çözülmesi zor sıkıntılar baş gösteremeye başlıyor. Birçok yazılarımda dillendirdik yine tekrar etmek gerekirse televizyonlarda olan gündüz kuşağı programlarının içerikleri ve yayınları gözden geçirilmeli yayın saatleri değiştirilmesi gerekir.
Boşanmak için artık mahkemelerin yolunu değil de bu programların yolunu tutar oldu. İnsanlarımıza biraz kulak verip ne oluyor diye seyretmeye kalktığımızda şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilemez hale geldik. Elbette tüm halkımızı tenzih ederiz ama bu programlara katılanlarda bizim insanımız. ‘’Bana dokumayan yılan bin yaşasın’’ demek yerine nerede yanlışlarımız oldu? Nelerde eksiklerimiz var diyerek bu konuları dert edinmek gerektiğini düşünüyorum.
Ara ara bu programlara baktığımızda son zamanlarda beni en çok üzen konu hadi erkeklerin evliyken başka bir kadınla yaşaması veya düğün yapmasına şaşırmaz olduk lakin evli kadınların evlilik bağı dururken başka erkelere gitmesi durumunda evlilik aktini boşanmayla sonlandırmadan ve iddet süresini beklemeden kaçtıkları erkeklerle ‘’Dini Nikah’’ kıydıklarını bunu bir evlilik olarak dillendirip televizyon aracılığıyla’’ geçersiz’’ olan bu nikahı meşrulaştırma çabalarını gördükçe üzülmemek elde değil. Biz çok büyük bir şekilde bir yerlerde çok büyük yanlışlar yapmışız. Minareyi çalanın kılıfını hazır ettiğini unutmuş yüce dinimizin emirlerini böyle basite ve ayakaltına indirgenmesine seyirci kalmışız. Hayır! Seyirci olmamak adına bu konuyu dilendiriyoruz.
Sorsak herkes din görevlisi herkes doktor veya herkes arama motorları sayesinde her şeyi bilen zavallı insanlar olduk. İnsan fıtratını iyi okuyup onu yaratan yaratıcının dilinden insanı tanıyamazsak insanlarımızı ve insanlığımızı kaybedeceğiz. Sadece yetişkinleri değil çocuklarımızı ve gençlerimizi kaybetmek an meselesi. Evlilik kurumu dediğimiz en kutsal müessesemizin bu hallere düşmesi içler acısıdır.
İslam tarihini anlatırken cahiliye dönemini anlatırız ama cahiliye döneminin içinde kaldığımızın farkına varamamışız. Yüce Rabbimiz;
‘’ Allah bir topluma verdiği nimeti onlar kendilerinde olanı değiştirmedikçe değiştirecek değildir. Şüphesiz Allah (işiten ve dualara eden) Semi (her şeyi bilen) Alim’dir.(8/Enfâl 53) buyurmaktadır. Biz kendimizi değiştirmedikten sonra Allah’ın yardımı gelmeyecek. Biz en çok günümüzde iyiliği çoğaltmak ve kötülükten sakındırmak için ‘’Emr-i Bil Maruf Nehy-i Anil Münker’’ i terk etmişiz ve her şeye seyirci kalır olmuşuz.
‘’ Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim de şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz ki o, fuhşiyatı ve münkeri emreder. Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse ebediyen arınamazdı. Fakat Allah, dilediğini temizleyip arındırır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’ (her şeyi bilen) Alîm’dir. (24/Nûr 21)
Her dönem insanlarının kendilerine has anlaştığı bir dili var. Bu dili kullanmak lazımdır. Amacımız Allah’ın rızası olduktan sonra Allah’ın ilmi doğrultusunda gelişen teknoloji olsun buna bağlı her türlü gelişmeyi Allah’ın dini için araç vesilesi haline getirilebiliriz. Allah’ın dinini dert edinen için Müslüman kardeşlerimiz için insanlık için Kuran-ı Kerimin reçetelerini hayata geçirmek için gayret gösterebiliriz. Kardeşliğimizi ve dostluklarımızı sanal âleme kurban vermeyelim artık. Derdimizle dertlenen sevinçlerimizi paylaşabileceğimiz toplumu inşa etmek için elimizdeki taşları göle atmamız lazım. O zaman Allah’ın yardımı ve ihsanı bize gelir eğer biz yapılan yanlışlardan dönerde kendimizi toplarsak…
Ravza Zeybek
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.