YEDİ SAAT
YEDİ SAAT
Dün öyle güzel bir gündü ki benim için, ELHAMDÜLİLLAH, çocukluğumu yaşadım yeniden...
Çocukken ilk gün bayram namazından sonra dedemin bağevinde kurbanlar kesilmeye başlanırdı. (Kurban sahiplerinin) büyükten küçüğe sırasıyla. Annennem koca bir tencere mercimek çorbası pişirirdi sabah kahvaltısı için. Kesimler yapılırken gelen kasaplar arada çorbalarını içer sonra yine devam ederlerdi. Kesim dışında kalan kadınlar ve çocuklar, yani biz, bir yandan dağıtılacak payları poşetlerken diğer taraftan kebaplıklar saplanırdı şişlere. Ortaklaşa yapılan işler her zaman daha çabuk ve kolay olur. Herkes görevini bilir ve sistemli çalışınca da daha güzel ve verimli olurdu.
Paylar hazırlanınca dedem hiç bekletmeden hemen yerlerine götürüp teslim edin derdi. Bazen kendisiyle giderdik bazen de babam veya dayımla. Ama mutlaka (çocuklardan) birimizi ya da hepimizi alırlardı. Dağıtıma cıkardık birlikte. O kadar sevinirdik ki. Dedem önceliği her daim akrabalarına verirdi. Doğru olan da buydu zaten. Hele bir Şaziye teyze vardı; aile bireylerine Kur'an'ı okumayı öğretmişti diye özellikle onun gönlünü hoş tutmaya calışır, eli kulağı üzerinde olurdu sürekli.
İnsanların mutluluğunu görmek, şahit olmak huzur verirdi. Eskiden akraba bağları daha sağlamdı. Şimdilerde mesajlara kaldı, bayram tebriği parmak uçlarımızla yapılıyor.
Neyse... Dünkü yaşadıklarımı anlatmak istiyorum asıl ben. Hayırlarda koşturan iki arkadaşımla beraber pay dağıtmaya, hiç tanımadığım insanlarla bayramlaşmaya ben de gittim.
Yola çıktık gidiyoruz. Işıklarda çocuklar arabalara koşturup bayramlaşıyor. Baktım benim arkadaşlar bir poşet süt ve kek doldurmuş harıl harıl her ışıkta çocuklara dağıtıyor. İmrendim. Poşet bitince çektik marketin önüne arabayı, yine aldık çocukların seveceği yiyeceklerden. Çocukluğum aklıma geldi raflara bakarken. Çocukken cok sevdiklerimden aldım, kendi cocukluğuma verecekmiş gibi. Karşımıza çıkan her çocukla bayramlaşıp bayram hediyesini verdik. Her birinin yüzünde aradım kendimi.
Öyle güzelliklere şahit oldum ki. Kimse kimsenin nasibini yiyemezmiş. Mesela dörtyol bir ışıkta bekliyoruz. Sol ışıklarda çocuklar koşarak geliyorlardı bizim ışık yandı ve biz sağa döndük. Yetişemediler. Bir yandan da korkuyoruz aman bir kek, şeker, çikolata uğruna bişey olmasın diye. Biz de üzüldük tabi onlara veremedik diye. Navigasyon bizi dolandırdı, dolandırdı yine aynı ışığa getirmesin mi. Baktık çocuklar orada, gelin gelin dedik ve ikramlarımızı verdik, bayramlaştık, çöplerini yere atmamalarını ve arabalara dikkat etmelerini söyleyip ayrıldık.
Bir sokak başında çocuklar seyyar gezen salıncakta bayram yapıyorlardı. Hemen arabayı çekti sağa direksiyondaki kardeşim, elimize doldurduk ikramlardan koştuk çocuklarla bayramlaşmaya. En çok dikkatimizi ne çekti biliyor musunuz? Üstelik bunu çoğunda yaşadık. Çocuğun biri kardeşime de verir misiniz dedi, verdik. Biz arabaya binince geldi yanımıza kardeşim almış, bunu geri vereyim dedi. Umudum yeşerdi gelen nesle karşı. Gümbür gümbür geliyorlar inşaAllah. Bu ne güzel dürüstlük ve fedakarlık örneği. Altıüstü bir kek, yesem nolur demiyor, geri iade ediyor. Belki başka bir cocuğa verilir diye. Maaşallah dedik ve şükrettik Rabbimize...
Çıktık yola... İnfak ailelerinden verilen adresleri bulmaya çalışıyoruz. Yolun kenarında iki küçücük çocuk. Kız olan ancak 2, oğlan da 3 yaşında. Kız çöp kutusunun dibinde oturmuş yere oyun oynuyor, oğlan da kaldırımda oturuyor. İkisinin de eli yüzü, üstü başı kir içinde. Durduk yanlarında, ikramlardan verdik ve yolun üstünde niye oturuyorsunuz, sizin anneniz nerde diye sorarken anneleri çıktı önünde durduğumuz dükkanın kapısından. Arkadaşlarım infak dağıtmak için tüm günlerini veren insanlar olduğundan anladı ve hemen indiler arabadan. Aileyi tanımak için sorular sordular. Suriye'den gelmişler, 3 yıldır bu dükkanda yaşıyorlarmış. 5 çocuk var gelinin. 15-16 yaşında ancak bir görümce ve bir de kayınvalide yaşıyorlar bu dükkanda. Baba savaşta ölmüş. Anneyi çağırdık. O da dükkanın yanında boş arsada kelle vermişler onu ütüyor, eller kapkara. Arkadaşlarımdan biri, dükkanın kapısındaki perdeyi kaldırıp içeriye bakmasıyla dönmesi bir oldu. Ânında gözleri doldu yüzünün şekli değişti. Hemen arkadaşlarına konum attı, acil olarak ilgilenilmesini söyledi. Yanındaki infak paralarından bir miktarını verdi annenin eline, onu rencide etmeden gizlice. Ailenin bilgisi ve telefon numarası alınıp, yine geleceğiz deyip her iki tarafın da gözler buğulu ayrıldık.
Yola devam...
Başka bir evi bulmaya calışıyoruz yine. Karşıdan bir kadın geliyor. Kime baktınız falan derken biz biliyoruz evimizi, siz birini mi arıyorsunuz muhabbeti oldu. Kadıncağıza birileri et getireceğiz yola çık demiş, kadın dolanmış dolanmış durmuş. Gözler dolmuş halde artık evime döneceğim ne yapayım dedi. Bizimkiler de verecekleri kişi evde olmayınca bu sana nasipmiş deyip payı ona verdiler.
Her şeyi öyle güzel planlıyor ki Rabbim ağzın açık hayretler icinde kalıyorsun. Allahu Ekber!
Evini bulmaya calıştığımız bir başka kardeşimizi de aradık, 10 dk sonra evde olacağını söyledi. Biz de 10 dk daha evi bulmak için dolandık. Eğer kısmetinde varsa taaa gelir Yemen'den, kısmetinde yok ise ne gelir elden. Nihayetinde o pay da sahibine ulaştı hamdolsun.
Hemen bir cami bulup namaz molası vermemiz gerekiyordu. Caminin yanında bir park. İşte bize bayramlaşmak için bir sürü çocuk. Hepimiz alabildiğimiz kadar aldık elimize daldık çocukların içine. İkramları verip bayramlaşıp tatili boş geçirmeyin deyince Kur'an kursuna gidiyoruz dediler. Kur'an sohbeti de yaptık onlarla. Hamd ve şükürler eşliğinde namazı kılıp yola devam ettik.
7 saat süren dağıtım süresince kendime düşen paylar da oldu. Her karşılaştığımız olayı okumaya çalıştık. Sen ne yaparsan yap Allah'ın planı işliyor. Herkes nasibini alıyor er ya da geç. Haline ne kadar şükretsen az. Tok gönüllü, ne istediğini bilen ve kibarlıkla isteyen çocuklarla karşılaşmak da bilhassa umut vericiydi.
Hayatın o kadar dışında kalmışım ki içinde boğuşanları görmekten berî olmuşum. Bugün komşularımla bayramlaşmaya gittim ve onlara da anlattım gördüklerimi. Onlar da hemen Allah'ın kendilerine ihsan ettiklerinden ikram etmek için yarıştılar, Allah razı olsun. ELHAMDÜLİLLAH...
Birkaç örnekle sınırlandırmama rağmen epeyce uzun oldu yazım. Bana çok şey katan 7 saat, umarım rahmet olarak dönecektir. Rabbim güzel insanların sayısını artırsın. Bizleri de iyilerden etsin.
Selam ve dua ile...
Sema KOCA
11 Temmuz 2022
Ekleme
Tarihi: 12 Temmuz 2022 - Salı
YEDİ SAAT
YEDİ SAAT
Dün öyle güzel bir gündü ki benim için, ELHAMDÜLİLLAH, çocukluğumu yaşadım yeniden...
Çocukken ilk gün bayram namazından sonra dedemin bağevinde kurbanlar kesilmeye başlanırdı. (Kurban sahiplerinin) büyükten küçüğe sırasıyla. Annennem koca bir tencere mercimek çorbası pişirirdi sabah kahvaltısı için. Kesimler yapılırken gelen kasaplar arada çorbalarını içer sonra yine devam ederlerdi. Kesim dışında kalan kadınlar ve çocuklar, yani biz, bir yandan dağıtılacak payları poşetlerken diğer taraftan kebaplıklar saplanırdı şişlere. Ortaklaşa yapılan işler her zaman daha çabuk ve kolay olur. Herkes görevini bilir ve sistemli çalışınca da daha güzel ve verimli olurdu.
Paylar hazırlanınca dedem hiç bekletmeden hemen yerlerine götürüp teslim edin derdi. Bazen kendisiyle giderdik bazen de babam veya dayımla. Ama mutlaka (çocuklardan) birimizi ya da hepimizi alırlardı. Dağıtıma cıkardık birlikte. O kadar sevinirdik ki. Dedem önceliği her daim akrabalarına verirdi. Doğru olan da buydu zaten. Hele bir Şaziye teyze vardı; aile bireylerine Kur'an'ı okumayı öğretmişti diye özellikle onun gönlünü hoş tutmaya calışır, eli kulağı üzerinde olurdu sürekli.
İnsanların mutluluğunu görmek, şahit olmak huzur verirdi. Eskiden akraba bağları daha sağlamdı. Şimdilerde mesajlara kaldı, bayram tebriği parmak uçlarımızla yapılıyor.
Neyse... Dünkü yaşadıklarımı anlatmak istiyorum asıl ben. Hayırlarda koşturan iki arkadaşımla beraber pay dağıtmaya, hiç tanımadığım insanlarla bayramlaşmaya ben de gittim.
Yola çıktık gidiyoruz. Işıklarda çocuklar arabalara koşturup bayramlaşıyor. Baktım benim arkadaşlar bir poşet süt ve kek doldurmuş harıl harıl her ışıkta çocuklara dağıtıyor. İmrendim. Poşet bitince çektik marketin önüne arabayı, yine aldık çocukların seveceği yiyeceklerden. Çocukluğum aklıma geldi raflara bakarken. Çocukken cok sevdiklerimden aldım, kendi cocukluğuma verecekmiş gibi. Karşımıza çıkan her çocukla bayramlaşıp bayram hediyesini verdik. Her birinin yüzünde aradım kendimi.
Öyle güzelliklere şahit oldum ki. Kimse kimsenin nasibini yiyemezmiş. Mesela dörtyol bir ışıkta bekliyoruz. Sol ışıklarda çocuklar koşarak geliyorlardı bizim ışık yandı ve biz sağa döndük. Yetişemediler. Bir yandan da korkuyoruz aman bir kek, şeker, çikolata uğruna bişey olmasın diye. Biz de üzüldük tabi onlara veremedik diye. Navigasyon bizi dolandırdı, dolandırdı yine aynı ışığa getirmesin mi. Baktık çocuklar orada, gelin gelin dedik ve ikramlarımızı verdik, bayramlaştık, çöplerini yere atmamalarını ve arabalara dikkat etmelerini söyleyip ayrıldık.
Bir sokak başında çocuklar seyyar gezen salıncakta bayram yapıyorlardı. Hemen arabayı çekti sağa direksiyondaki kardeşim, elimize doldurduk ikramlardan koştuk çocuklarla bayramlaşmaya. En çok dikkatimizi ne çekti biliyor musunuz? Üstelik bunu çoğunda yaşadık. Çocuğun biri kardeşime de verir misiniz dedi, verdik. Biz arabaya binince geldi yanımıza kardeşim almış, bunu geri vereyim dedi. Umudum yeşerdi gelen nesle karşı. Gümbür gümbür geliyorlar inşaAllah. Bu ne güzel dürüstlük ve fedakarlık örneği. Altıüstü bir kek, yesem nolur demiyor, geri iade ediyor. Belki başka bir cocuğa verilir diye. Maaşallah dedik ve şükrettik Rabbimize...
Çıktık yola... İnfak ailelerinden verilen adresleri bulmaya çalışıyoruz. Yolun kenarında iki küçücük çocuk. Kız olan ancak 2, oğlan da 3 yaşında. Kız çöp kutusunun dibinde oturmuş yere oyun oynuyor, oğlan da kaldırımda oturuyor. İkisinin de eli yüzü, üstü başı kir içinde. Durduk yanlarında, ikramlardan verdik ve yolun üstünde niye oturuyorsunuz, sizin anneniz nerde diye sorarken anneleri çıktı önünde durduğumuz dükkanın kapısından. Arkadaşlarım infak dağıtmak için tüm günlerini veren insanlar olduğundan anladı ve hemen indiler arabadan. Aileyi tanımak için sorular sordular. Suriye'den gelmişler, 3 yıldır bu dükkanda yaşıyorlarmış. 5 çocuk var gelinin. 15-16 yaşında ancak bir görümce ve bir de kayınvalide yaşıyorlar bu dükkanda. Baba savaşta ölmüş. Anneyi çağırdık. O da dükkanın yanında boş arsada kelle vermişler onu ütüyor, eller kapkara. Arkadaşlarımdan biri, dükkanın kapısındaki perdeyi kaldırıp içeriye bakmasıyla dönmesi bir oldu. Ânında gözleri doldu yüzünün şekli değişti. Hemen arkadaşlarına konum attı, acil olarak ilgilenilmesini söyledi. Yanındaki infak paralarından bir miktarını verdi annenin eline, onu rencide etmeden gizlice. Ailenin bilgisi ve telefon numarası alınıp, yine geleceğiz deyip her iki tarafın da gözler buğulu ayrıldık.
Yola devam...
Başka bir evi bulmaya calışıyoruz yine. Karşıdan bir kadın geliyor. Kime baktınız falan derken biz biliyoruz evimizi, siz birini mi arıyorsunuz muhabbeti oldu. Kadıncağıza birileri et getireceğiz yola çık demiş, kadın dolanmış dolanmış durmuş. Gözler dolmuş halde artık evime döneceğim ne yapayım dedi. Bizimkiler de verecekleri kişi evde olmayınca bu sana nasipmiş deyip payı ona verdiler.
Her şeyi öyle güzel planlıyor ki Rabbim ağzın açık hayretler icinde kalıyorsun. Allahu Ekber!
Evini bulmaya calıştığımız bir başka kardeşimizi de aradık, 10 dk sonra evde olacağını söyledi. Biz de 10 dk daha evi bulmak için dolandık. Eğer kısmetinde varsa taaa gelir Yemen'den, kısmetinde yok ise ne gelir elden. Nihayetinde o pay da sahibine ulaştı hamdolsun.
Hemen bir cami bulup namaz molası vermemiz gerekiyordu. Caminin yanında bir park. İşte bize bayramlaşmak için bir sürü çocuk. Hepimiz alabildiğimiz kadar aldık elimize daldık çocukların içine. İkramları verip bayramlaşıp tatili boş geçirmeyin deyince Kur'an kursuna gidiyoruz dediler. Kur'an sohbeti de yaptık onlarla. Hamd ve şükürler eşliğinde namazı kılıp yola devam ettik.
7 saat süren dağıtım süresince kendime düşen paylar da oldu. Her karşılaştığımız olayı okumaya çalıştık. Sen ne yaparsan yap Allah'ın planı işliyor. Herkes nasibini alıyor er ya da geç. Haline ne kadar şükretsen az. Tok gönüllü, ne istediğini bilen ve kibarlıkla isteyen çocuklarla karşılaşmak da bilhassa umut vericiydi.
Hayatın o kadar dışında kalmışım ki içinde boğuşanları görmekten berî olmuşum. Bugün komşularımla bayramlaşmaya gittim ve onlara da anlattım gördüklerimi. Onlar da hemen Allah'ın kendilerine ihsan ettiklerinden ikram etmek için yarıştılar, Allah razı olsun. ELHAMDÜLİLLAH...
Birkaç örnekle sınırlandırmama rağmen epeyce uzun oldu yazım. Bana çok şey katan 7 saat, umarım rahmet olarak dönecektir. Rabbim güzel insanların sayısını artırsın. Bizleri de iyilerden etsin.
Selam ve dua ile...
Sema KOCA
11 Temmuz 2022
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.