NEYİN PEŞİNDESİN EY İNSANOĞLU
NEYİN PEŞİNDESİN EY İNSANOĞLU
İnsan ilk doğduğunda acizdir, zayıftır, yardıma, ilgiye, şefkate, sevgiye muhtaçtır. Ve de sevimlidir, sempatiktir, sevilmeye layıktır. Tebessümü, gülüşü, kokusu, bakışı ile o kadar naif ve tatlıdır ki, onun her tavrı başta annesi, babası olmak üzere etrafındaki herkesi mutlu eder. O küçücük varlığı, bedeni ile etrafındaki çok insanın en kıymetlisi, en sevileni olur ve herkes onun etrafında pervane olur. Nice güç sahiplerini, ağaları, beyleri, sultanları bile kendine hizmet ettirir. Hatta ağır oturaklı şahsiyetler dahi onu mutlu etmek, tebessüm ettirmek için şaklabanlık bile yaptırır. Bazen de, onun küçücük bir sıkıntısı, ağrısı, huzursuzluğu olunca da, konuşmasına bile gerek olmadan sadece ağlaması ile de etrafındakileri huzursuz eder, sevenleri etrafında pervane olurlar. Derdine anlamaya çalışırlar, çare ararlar. Ya sonra ... İnsanoğlu büyüdükçe artık yavaş yavaş o sevimliliğini kaybeder. Mutluluk veren, huzur veren yerine, sorun çıkaran biri olmaya başlar. Sorumlulukları, sorunları, ihtiyaçları, beklentileri artmaya başlar. Bazen de etrafını rahatsız etmeye başlar. Huzur veren değil de, huzur bozan olmaya başlar. Kendine sevgiyle yaklaşanlara bile manipülasyon yapmaya başlar. Belki de en çok sevdiklerini üzmeye başlar. Bir şarkıda söylendiği gibidir büyümek bazen "Biz büyüdük de kirlendi dünya" Evet biz büyüdükçe kirletiriz dünyayı... İhtiyaçlarımız çoğalır ve artık etrafımızdakiler bize şefkatle davranmayı bırakır. En yakınımızdakiler bile bizi bizimle baş başa bırakır. Güçlü olmamız gerektiğini söylerler. Bizi sevenler belki en büyük destekçilerimiz olurlar ama onlara da aşırı yük olmaya başladık mı, kendilerini çekmeye başlarlar. İşte insanoğlunun gerçek karakteri bu aşamadan sonra ortaya çıkmaya başlar. Kimi kendi ile beraber etrafını da güzelleştirmek için çabalar. Kimi de içindeki hırs ve ihtiras duyguları ile insanlığa zarar vermeye başlar. Gücü nispetinde erk sahibi olur ve fırsat eline geçerse egoları, ihtirasları, hırsları için çok canlar yakar, belki de hiç merhamet göstermeden dünyayı ateşe verir. Zalimin zulümü de güçleri nispetinde artar. Adolf Hitler, Visarionoviç Stalin, Mao Zedong, Benito Musollini, İdi Amin, Marshal Antonescu, I.Mary (Kanlı Mary), Qin Shi Huang, Tomas de Torquemada, Khmer Rouge, Neron, Babilli Godfrey, Hideki Tojo, Mobutu Sese Seko, Pol Pot, Alfredo Stroessner, II. Leopold, Belçika Kralı, Kontes Elizabeth Báthory (nam-ı diğer Kanlı Kontes, IV. İvan (nam-ı diğer Korkunç İvan, Voyvoda III. Vlad (nam-ı diğer Kont Drakula ve Kazıklı Voyvoda), Timur (nam-ı diğer Timurlenk), Cengiz Han, Hun İmparatoru Attila, Slobodan Milosevic ve tabi ki ülkemizin baş belası, terörist başı ve çocuk katili Abdullah Öcalan vs. Aslında belki biraz kalabalık bir liste oldu ama inanın daha listeye yazmakla bitiremeyeceğimiz nice zalimler kondu geçti bu alemden. Kimileri de hala insanlığa kan kusturmaya devam ediyorlar. Artık savaşlar meydanlarda, cephelerde yapılmıyor. Yeni yüzyılın savaşlarında artık teknoloji ile, kendi icat ettikleri virüslerle insanlığı katletmeye devam ediyorlar. Zalimlikte sınır tanımayan insanoğlu dünyayı ve içinde yaşayan insan, hayvan, bitki, tabiatı dün mahvettiği gibi yine en çok kendi hemcinslerini katledip, zulmediyor. Zalimliklerini miras bırakarak, katlettiklerinin gittiği o ebedi aleme onlar da gidiyorlar. Nedir peki insanoğluna bunları yaptıran, onu bunca zalimleştiren?!!!Belki bunun cevabını yazan ciltler dolusu kitaplar yazıldı ama bence her şeyi özetleyen tek bir cümle olabilir. Kötü haslet ve karakterle donatılmış bir ruh. Hırs, ihtiras ve güç arzusu. Belki yazının başlangıcı ile ilerlerleyen aşamaları sizleri şaşırtmış, hatta içinizi karartmış olabilir. Ama maalesef ki bu gerçeği de kabullenmek gerek. Önce kendi nefsimize, egolarınıza sonra da etrafımızdaki insanların ihtiraslarına bakınca görüyoruz ki gerçekten insan ırkı bazen şeytandan bile tehlikeli olabiliyor. Ama yine insan güzel ahlak ile süslenince de yaratılmışların en şefkatlisi, merhametlisi, alemlerin sahibinin sevgilisi olabiliyor. Zalimin zulmü ölene kadar sürüyor. Ama iyi ki ahiret var dedirecek şekilde yaptıkları zulmün hesabını soracak bir yüce mahkemeye gidiyorlar ve bedelini zamanın olmadığı sonsuz azaba müstahak oluyorlar. Zulüm ile âbad olanların akibetleri de mahvoluyor. Çoğu zaten bu alemden gitmeden önce de çirkin bir şekilde dünyadan gidiyorlar. Ama iyilerin ömrü bu alemde de, ahir alemde de huzur ile sürüyor. Allah başta bendeniz olmak üzere bu yazıyı okuyan herkesi de iyilerden eylesin. Bir dahaki yazımızda da, iyileri yazmak nasip olsun, inşaAllah. Huzurlu günler diliyorum...
Yusuf AKTAŞ
Ekleme
Tarihi: 04 Haziran 2021 - Cuma
NEYİN PEŞİNDESİN EY İNSANOĞLU
NEYİN PEŞİNDESİN EY İNSANOĞLU
İnsan ilk doğduğunda acizdir, zayıftır, yardıma, ilgiye, şefkate, sevgiye muhtaçtır. Ve de sevimlidir, sempatiktir, sevilmeye layıktır. Tebessümü, gülüşü, kokusu, bakışı ile o kadar naif ve tatlıdır ki, onun her tavrı başta annesi, babası olmak üzere etrafındaki herkesi mutlu eder. O küçücük varlığı, bedeni ile etrafındaki çok insanın en kıymetlisi, en sevileni olur ve herkes onun etrafında pervane olur. Nice güç sahiplerini, ağaları, beyleri, sultanları bile kendine hizmet ettirir. Hatta ağır oturaklı şahsiyetler dahi onu mutlu etmek, tebessüm ettirmek için şaklabanlık bile yaptırır. Bazen de, onun küçücük bir sıkıntısı, ağrısı, huzursuzluğu olunca da, konuşmasına bile gerek olmadan sadece ağlaması ile de etrafındakileri huzursuz eder, sevenleri etrafında pervane olurlar. Derdine anlamaya çalışırlar, çare ararlar. Ya sonra ... İnsanoğlu büyüdükçe artık yavaş yavaş o sevimliliğini kaybeder. Mutluluk veren, huzur veren yerine, sorun çıkaran biri olmaya başlar. Sorumlulukları, sorunları, ihtiyaçları, beklentileri artmaya başlar. Bazen de etrafını rahatsız etmeye başlar. Huzur veren değil de, huzur bozan olmaya başlar. Kendine sevgiyle yaklaşanlara bile manipülasyon yapmaya başlar. Belki de en çok sevdiklerini üzmeye başlar. Bir şarkıda söylendiği gibidir büyümek bazen "Biz büyüdük de kirlendi dünya" Evet biz büyüdükçe kirletiriz dünyayı... İhtiyaçlarımız çoğalır ve artık etrafımızdakiler bize şefkatle davranmayı bırakır. En yakınımızdakiler bile bizi bizimle baş başa bırakır. Güçlü olmamız gerektiğini söylerler. Bizi sevenler belki en büyük destekçilerimiz olurlar ama onlara da aşırı yük olmaya başladık mı, kendilerini çekmeye başlarlar. İşte insanoğlunun gerçek karakteri bu aşamadan sonra ortaya çıkmaya başlar. Kimi kendi ile beraber etrafını da güzelleştirmek için çabalar. Kimi de içindeki hırs ve ihtiras duyguları ile insanlığa zarar vermeye başlar. Gücü nispetinde erk sahibi olur ve fırsat eline geçerse egoları, ihtirasları, hırsları için çok canlar yakar, belki de hiç merhamet göstermeden dünyayı ateşe verir. Zalimin zulümü de güçleri nispetinde artar. Adolf Hitler, Visarionoviç Stalin, Mao Zedong, Benito Musollini, İdi Amin, Marshal Antonescu, I.Mary (Kanlı Mary), Qin Shi Huang, Tomas de Torquemada, Khmer Rouge, Neron, Babilli Godfrey, Hideki Tojo, Mobutu Sese Seko, Pol Pot, Alfredo Stroessner, II. Leopold, Belçika Kralı, Kontes Elizabeth Báthory (nam-ı diğer Kanlı Kontes, IV. İvan (nam-ı diğer Korkunç İvan, Voyvoda III. Vlad (nam-ı diğer Kont Drakula ve Kazıklı Voyvoda), Timur (nam-ı diğer Timurlenk), Cengiz Han, Hun İmparatoru Attila, Slobodan Milosevic ve tabi ki ülkemizin baş belası, terörist başı ve çocuk katili Abdullah Öcalan vs. Aslında belki biraz kalabalık bir liste oldu ama inanın daha listeye yazmakla bitiremeyeceğimiz nice zalimler kondu geçti bu alemden. Kimileri de hala insanlığa kan kusturmaya devam ediyorlar. Artık savaşlar meydanlarda, cephelerde yapılmıyor. Yeni yüzyılın savaşlarında artık teknoloji ile, kendi icat ettikleri virüslerle insanlığı katletmeye devam ediyorlar. Zalimlikte sınır tanımayan insanoğlu dünyayı ve içinde yaşayan insan, hayvan, bitki, tabiatı dün mahvettiği gibi yine en çok kendi hemcinslerini katledip, zulmediyor. Zalimliklerini miras bırakarak, katlettiklerinin gittiği o ebedi aleme onlar da gidiyorlar. Nedir peki insanoğluna bunları yaptıran, onu bunca zalimleştiren?!!!Belki bunun cevabını yazan ciltler dolusu kitaplar yazıldı ama bence her şeyi özetleyen tek bir cümle olabilir. Kötü haslet ve karakterle donatılmış bir ruh. Hırs, ihtiras ve güç arzusu. Belki yazının başlangıcı ile ilerlerleyen aşamaları sizleri şaşırtmış, hatta içinizi karartmış olabilir. Ama maalesef ki bu gerçeği de kabullenmek gerek. Önce kendi nefsimize, egolarınıza sonra da etrafımızdaki insanların ihtiraslarına bakınca görüyoruz ki gerçekten insan ırkı bazen şeytandan bile tehlikeli olabiliyor. Ama yine insan güzel ahlak ile süslenince de yaratılmışların en şefkatlisi, merhametlisi, alemlerin sahibinin sevgilisi olabiliyor. Zalimin zulmü ölene kadar sürüyor. Ama iyi ki ahiret var dedirecek şekilde yaptıkları zulmün hesabını soracak bir yüce mahkemeye gidiyorlar ve bedelini zamanın olmadığı sonsuz azaba müstahak oluyorlar. Zulüm ile âbad olanların akibetleri de mahvoluyor. Çoğu zaten bu alemden gitmeden önce de çirkin bir şekilde dünyadan gidiyorlar. Ama iyilerin ömrü bu alemde de, ahir alemde de huzur ile sürüyor. Allah başta bendeniz olmak üzere bu yazıyı okuyan herkesi de iyilerden eylesin. Bir dahaki yazımızda da, iyileri yazmak nasip olsun, inşaAllah. Huzurlu günler diliyorum...
Yusuf AKTAŞ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.