15 TEMMUZ’UN KAHRAMAN ŞEHİD VE GAZİLERİNE
15 TEMMUZ’UN KAHRAMAN ŞEHİD VE GAZİLERİNE
15 Temmuz 2016 tarihindeki alçak ve hain darbe teşebbüsünün üzerinden tam beş yıl geçti.
Bu süre zarfında çok önemli adımlar atılmış olsa bile, yaraların tam olarak sarıldığını söylemek mümkün değildir.
Siyaset, ekonomi ve sosyal hayatın bazı alanlarında bu yaraların izlerini görmek hala mümkün.
Fakat şunu da ifade etmemiz gerekir.
Böyle büyük ve birçok dış destek ile girişilen bir darbe teşebbüsünü önlemek ve akamete uğratmak bile çok büyük bir başarı.
İşte burada esas unsur olarak canını dişine takan, korkuyu ve ölümü öldüren bu kahraman milletin çok büyük bir fedakârlığı ve her türlü takdiri hak eden çok büyük direniş ve asalet ruhu var.
Türkiye'nin her karış toprağında bu kahramanlığın izlerini görmek mümkün.
Hatırlanacak o kadar çok kahramanlık hikâyesi var ki.
Akıncı Hava Üssünden uçakların havalanmasını dumanlarla engellemek için bir yıl boyunca geçimlerini sağlayacak ürünlerini yakan ve bunun karşılığında para da kabul etmeyen Kahraman Kazan köylülerini hangi kelimelerle anlatabiliriz?
Şırnak’tan Şerafettin Elçi Havaalanına doğru tam teçhizatlı olarak yola çıkan ve Ankara'ya darbeye destek için gönderilmeye çalışılan askerleri engellemek için Cizre Köprüsünde bedenlerini siper eden kahraman insanları anlatacak hangi ifadeler var?
Tankın önüne atlayan, kurşunlara karşı ölümü zerre kadar düşünmeden yürüyen, tek silahı abdest ve ‘’Allah-u Ekber’’ nidaları olarak Genel Kurmay Başkanlığına, 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne, Külliye’ye, Kızılay Meydanına, İstanbul Valiliğine, Gaziantep Tugayının Giriş Kapısına, bulundukları şehirlerin meydanlarına ve bütün stratejik noktalara büyük bir vatan aşkı ve ruhu ile koşan kahraman insanları anlatmak için hangi ifadeleri kullanmalıyız?
Elbette bazı kahramanlıklar, kelimelerle anlatılmaz. Dünyanın bütün fedakârlık ve kahramanlık kelimelerini bir araya getirseniz bile yetersiz kaldığını bilirsiniz.
Onun için böyle durumlarda susar ve yutkunursunuz. Çünkü kelimeler boğazınızda düğümlenir.
Böyle şehitlerin ve kahramanların mükâfatı inşallah ebedi cennettir.
Zaten "İhlas" dediğimiz o büyük haslet, işte tam olarak budur.
‘’Allah rızası, vatan ve millet sevgisi dışında bir şey düşünmemek ve beklenti içinde olmamak.’’
İşte bu "İhlas" kavramı, 15 Temmuz Kahramanlarına ne kadar da yakışıyor.
Abdestlerini alarak, küçük çocuklarını öpüp koklayan, bir istihdam ve sevk-i İlahi sonucu evlerinden çıkıp tarihte emsali görülmeyen bir zafer elde eden ve şehadetle İlahi huzura yükselen kahramanları tanımlamak için "İhlas" kavramı ne kadar da münasip düşüyor.
251 şehidin her birisinin çok ilginç ve kahramanlara tam olarak yakışan bir hikâyesi var.
Bu hikâyeleri her birimizin defalarca okuması ve genç nesillere okutmamız ve anlatmamız gerekir.
Bu hikâyelerden bazılarını dinlediğiniz veya okuduğunuz zaman, bunların hiçbirisinin tesadüf olmadığını anlarsınız.
Şehidler, elbette seçilmiş insanlardır.
Kur'an'da İlahi senaya mazhar olan şehidler, berzah âleminin birer yıldızı olarak ebedi saadeti intizar etmektedirler.
Bu arada üç bine yakın gazinin her birisinin hakkını ödemek de o kadar kolay değildir.
Bu insanların önemli bir kısmı aylarca yoğun bakımlarda can çekiştiler.
Birçok organlarını, kollarını, bacaklarını kaybettiler.
Belki hayatta kaldılar ama çok daha zor ve meşakkatli bir hayatı gazi olarak yaşamak şerefini kazandılar.
Bu gaziler, zorlaşan yeni hayatlarına hiç aldırmadan, hür ve bağımsız bir vatanda yaşamanın şeref ve lezzeti ile acılarına aldırmadan hayatlarına devam etmektedirler.
Bütün İslâm âleminin umudu ve dayanağı olan, mazlumlara yardım ve şefkat elini uzatan bir ülkeyi perişan etmek, bu vasıflarından mahrum bırakmak için girişilen ve FETÖ'nün piyon olarak kullanıldığı bu darbe teşebbüsünün neticesiz kalması, bu vatanı seven herkes için büyük bir şans, muhteşem bir nimet ve mazhariyettir.
Hep beraber bu şansı çok iyi kullanmalı ve bu büyük nimetin şükrünü eda etmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz.
Ülkemizi, bir Irak, bir Suriye, bir Yemen, bir Afganistan ve bir Libya yapmak isteyen devletler ve onların alçak ve sefil bir aleti olan FETÖ, bu kahraman direniş ve şahlanış karşısında, zillet derelerine yuvarlandı.
Fakat şu hususu asla göz ardı etmemek gerekir.
Bu hainler ve dost gibi görünen bazı devletler, emellerinden asla vaz geçmiş değiller.
Ellerine geçirecekleri ilk fırsatta, iğrenç maksatlarını gerçekleştirmek için harekete geçecekleri konusunda şüphe duyulmamalıdır.
Elbette bu hareketin tarzı, şekli, stratejisi farklı olabilecektir.
Lakin maksadın Türkiye merkezli olarak, bütün İslam âleminin afakını kara bulutlarla kuşatmak olacağı konusunu da akıldan çıkarmamak gerekir.
Ruhlarına ve kalplerine ihanet zehiri bulaşmış ve kirlenmiş, ihanetin en sefil derelerine yuvarlanarak kardeşlerini öldürebilecek, masum ve günahsız insanlara bombalar yağdırabilecek kadar alçalan bir güruh, eline fırsat geçerse çok daha dehşetlisine başvurmaktan çekinmeyecektir.
Bundan dolayıdır ki, 15 Temmuz’da elde edilen büyük ve ihtişamlı neticeyi, hep beraber ve gerçek manasına uygun bir şekilde anlamalı ve sahip çıkmalıyız.
Bu milletin kanını döken, hürriyet ve haysiyetine göz diken Silivri'deki alçak mahkûmlardan bazılarının, "Erdoğan gidecek ve biz buradan çıkacağız" sözünü telaffuz etmelerini de bu niyetin bir tezahürü olarak not etmek gerekir.
Belki muhalefet partilerine mensup bazı yönetici ve milletvekillerinin talihsiz bir kısım beyanatları, bu hainleri cesaretlendirerek, bu sözleri söyletmiş olabilir.
Ülkenin bekası ve istikbali ile ilgili konularda, bazı şahsi husumetleri ve kısır siyasi çekişmeleri mutlak surette geride bırakmamız gerekir.
Darbe ve müdahale özlemlerini gündemimizden tamamen çıkarmak için, meseleyi siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirmek şarttır.
Bu vesile ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün beşinci yıldönümünde vefat eden bütün kahraman şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Kahraman ve fedakâr gazilerimizi de saygı ile selam.
Abdulkadir Menek
Ekleme
Tarihi: 15 Temmuz 2021 - Perşembe
15 TEMMUZ’UN KAHRAMAN ŞEHİD VE GAZİLERİNE
15 TEMMUZ’UN KAHRAMAN ŞEHİD VE GAZİLERİNE
15 Temmuz 2016 tarihindeki alçak ve hain darbe teşebbüsünün üzerinden tam beş yıl geçti.
Bu süre zarfında çok önemli adımlar atılmış olsa bile, yaraların tam olarak sarıldığını söylemek mümkün değildir.
Siyaset, ekonomi ve sosyal hayatın bazı alanlarında bu yaraların izlerini görmek hala mümkün.
Fakat şunu da ifade etmemiz gerekir.
Böyle büyük ve birçok dış destek ile girişilen bir darbe teşebbüsünü önlemek ve akamete uğratmak bile çok büyük bir başarı.
İşte burada esas unsur olarak canını dişine takan, korkuyu ve ölümü öldüren bu kahraman milletin çok büyük bir fedakârlığı ve her türlü takdiri hak eden çok büyük direniş ve asalet ruhu var.
Türkiye'nin her karış toprağında bu kahramanlığın izlerini görmek mümkün.
Hatırlanacak o kadar çok kahramanlık hikâyesi var ki.
Akıncı Hava Üssünden uçakların havalanmasını dumanlarla engellemek için bir yıl boyunca geçimlerini sağlayacak ürünlerini yakan ve bunun karşılığında para da kabul etmeyen Kahraman Kazan köylülerini hangi kelimelerle anlatabiliriz?
Şırnak’tan Şerafettin Elçi Havaalanına doğru tam teçhizatlı olarak yola çıkan ve Ankara'ya darbeye destek için gönderilmeye çalışılan askerleri engellemek için Cizre Köprüsünde bedenlerini siper eden kahraman insanları anlatacak hangi ifadeler var?
Tankın önüne atlayan, kurşunlara karşı ölümü zerre kadar düşünmeden yürüyen, tek silahı abdest ve ‘’Allah-u Ekber’’ nidaları olarak Genel Kurmay Başkanlığına, 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne, Külliye’ye, Kızılay Meydanına, İstanbul Valiliğine, Gaziantep Tugayının Giriş Kapısına, bulundukları şehirlerin meydanlarına ve bütün stratejik noktalara büyük bir vatan aşkı ve ruhu ile koşan kahraman insanları anlatmak için hangi ifadeleri kullanmalıyız?
Elbette bazı kahramanlıklar, kelimelerle anlatılmaz. Dünyanın bütün fedakârlık ve kahramanlık kelimelerini bir araya getirseniz bile yetersiz kaldığını bilirsiniz.
Onun için böyle durumlarda susar ve yutkunursunuz. Çünkü kelimeler boğazınızda düğümlenir.
Böyle şehitlerin ve kahramanların mükâfatı inşallah ebedi cennettir.
Zaten "İhlas" dediğimiz o büyük haslet, işte tam olarak budur.
‘’Allah rızası, vatan ve millet sevgisi dışında bir şey düşünmemek ve beklenti içinde olmamak.’’
İşte bu "İhlas" kavramı, 15 Temmuz Kahramanlarına ne kadar da yakışıyor.
Abdestlerini alarak, küçük çocuklarını öpüp koklayan, bir istihdam ve sevk-i İlahi sonucu evlerinden çıkıp tarihte emsali görülmeyen bir zafer elde eden ve şehadetle İlahi huzura yükselen kahramanları tanımlamak için "İhlas" kavramı ne kadar da münasip düşüyor.
251 şehidin her birisinin çok ilginç ve kahramanlara tam olarak yakışan bir hikâyesi var.
Bu hikâyeleri her birimizin defalarca okuması ve genç nesillere okutmamız ve anlatmamız gerekir.
Bu hikâyelerden bazılarını dinlediğiniz veya okuduğunuz zaman, bunların hiçbirisinin tesadüf olmadığını anlarsınız.
Şehidler, elbette seçilmiş insanlardır.
Kur'an'da İlahi senaya mazhar olan şehidler, berzah âleminin birer yıldızı olarak ebedi saadeti intizar etmektedirler.
Bu arada üç bine yakın gazinin her birisinin hakkını ödemek de o kadar kolay değildir.
Bu insanların önemli bir kısmı aylarca yoğun bakımlarda can çekiştiler.
Birçok organlarını, kollarını, bacaklarını kaybettiler.
Belki hayatta kaldılar ama çok daha zor ve meşakkatli bir hayatı gazi olarak yaşamak şerefini kazandılar.
Bu gaziler, zorlaşan yeni hayatlarına hiç aldırmadan, hür ve bağımsız bir vatanda yaşamanın şeref ve lezzeti ile acılarına aldırmadan hayatlarına devam etmektedirler.
Bütün İslâm âleminin umudu ve dayanağı olan, mazlumlara yardım ve şefkat elini uzatan bir ülkeyi perişan etmek, bu vasıflarından mahrum bırakmak için girişilen ve FETÖ'nün piyon olarak kullanıldığı bu darbe teşebbüsünün neticesiz kalması, bu vatanı seven herkes için büyük bir şans, muhteşem bir nimet ve mazhariyettir.
Hep beraber bu şansı çok iyi kullanmalı ve bu büyük nimetin şükrünü eda etmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz.
Ülkemizi, bir Irak, bir Suriye, bir Yemen, bir Afganistan ve bir Libya yapmak isteyen devletler ve onların alçak ve sefil bir aleti olan FETÖ, bu kahraman direniş ve şahlanış karşısında, zillet derelerine yuvarlandı.
Fakat şu hususu asla göz ardı etmemek gerekir.
Bu hainler ve dost gibi görünen bazı devletler, emellerinden asla vaz geçmiş değiller.
Ellerine geçirecekleri ilk fırsatta, iğrenç maksatlarını gerçekleştirmek için harekete geçecekleri konusunda şüphe duyulmamalıdır.
Elbette bu hareketin tarzı, şekli, stratejisi farklı olabilecektir.
Lakin maksadın Türkiye merkezli olarak, bütün İslam âleminin afakını kara bulutlarla kuşatmak olacağı konusunu da akıldan çıkarmamak gerekir.
Ruhlarına ve kalplerine ihanet zehiri bulaşmış ve kirlenmiş, ihanetin en sefil derelerine yuvarlanarak kardeşlerini öldürebilecek, masum ve günahsız insanlara bombalar yağdırabilecek kadar alçalan bir güruh, eline fırsat geçerse çok daha dehşetlisine başvurmaktan çekinmeyecektir.
Bundan dolayıdır ki, 15 Temmuz’da elde edilen büyük ve ihtişamlı neticeyi, hep beraber ve gerçek manasına uygun bir şekilde anlamalı ve sahip çıkmalıyız.
Bu milletin kanını döken, hürriyet ve haysiyetine göz diken Silivri'deki alçak mahkûmlardan bazılarının, "Erdoğan gidecek ve biz buradan çıkacağız" sözünü telaffuz etmelerini de bu niyetin bir tezahürü olarak not etmek gerekir.
Belki muhalefet partilerine mensup bazı yönetici ve milletvekillerinin talihsiz bir kısım beyanatları, bu hainleri cesaretlendirerek, bu sözleri söyletmiş olabilir.
Ülkenin bekası ve istikbali ile ilgili konularda, bazı şahsi husumetleri ve kısır siyasi çekişmeleri mutlak surette geride bırakmamız gerekir.
Darbe ve müdahale özlemlerini gündemimizden tamamen çıkarmak için, meseleyi siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirmek şarttır.
Bu vesile ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün beşinci yıldönümünde vefat eden bütün kahraman şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Kahraman ve fedakâr gazilerimizi de saygı ile selam.
Abdulkadir Menek
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.