Abdulkadir MENEK
Köşe Yazarı
Abdulkadir MENEK
 

ALİ İHSAN TOLA

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Isparta, Risale-i Nur hizmetinde &ccedil;ok m&uuml;stesna ve m&uuml;mtaz bir yere sahiptir. 1927 yılının başlarında Burdur&rsquo;dan Isparta&rsquo;ya ve buradan da Barla&rsquo;ya s&uuml;rg&uuml;n olarak getirilen Bedi&uuml;zzaman Hazretleri, her t&uuml;rl&uuml; baskı, zul&uuml;m ve tarassuda rağmen m&uuml;min ve samimi Ispartalılar tarafından b&uuml;y&uuml;k bir muhabbet ve h&uuml;rmet ile karşılandı.<br /> Evet zor g&uuml;nlerde yapılan en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir hizmetin, g&ouml;sterilen en ufak bir alakanın ve uzatılan dost ve samimi bir elin sıcaklığının unutulması m&uuml;mk&uuml;n değildir.<br /> Barla&rsquo;da başlayan iman ve Kur&rsquo;an hizmeti, &ouml;nce Isparta&rsquo;nın geneline ve ardından da b&uuml;t&uuml;n &uuml;lke sathına dalga dalga b&uuml;t&uuml;n samimiyet ve ihlası ile yayılmaya başladı.<br /> Isparta Kahramanları, M&uuml;barekler Heyeti, Nur ve G&uuml;l Fabrikaları ve birer Kur&rsquo;an medresesine d&ouml;n&uuml;şen Isparta&rsquo;nın il&ccedil;e ve k&ouml;ylerini, her zaman ve her zeminde milyonlarca insan muhabbet ve dualarla yad etmektedir.<br /> Bedi&uuml;zzaman Hazretleri, Isparta&rsquo;yı memleketi olarak kabul etti. Buranın fedak&acirc;r ve kahraman insanlarını hemşehrim diyerek bağrına bastı. Onlardan s&uuml;rekli sitayiş ve hayırla bahsetti.<br /> Onlar da bu samimi alaka ve muhabbeti karşılıksız bırakmadılar. Davasını, davaları olarak bildiler. Her t&uuml;rl&uuml; bedeli &ouml;demeye hazır bir şekilde, iman ve Kur&rsquo;an davasına g&ouml;n&uuml;lden ve cesaretle sahip &ccedil;ıktılar.<br /> Senirkent ve Tola ailesi de, bu b&uuml;y&uuml;k manevi şereften ziyadesiyle hissedar oldular.<br /> Tahsin Tola ve Ali İhsan Tola, farklı alanlarda iman davasını omuzlayarak Senirkent&rsquo;de tam bir istinat noktası ve kutup yıldızı mesabesinde, ecdatlarının manevi şeref ve mefahirine, her zahmeti g&ouml;ze alarak kahramanca sahip &ccedil;ıktılar.<br /> Ali İhsan Tola 82 yıllık bereketli &ouml;mr&uuml;nde, Senirkent&rsquo;lilerin iman ve Kur&rsquo;an hizmetinde tam bir medar-ı iftiharı olarak, istikamet ve sebat ile hayatının sonuna kadar bu mukaddes davanın bayrağını y&uuml;kseklerde tutmaya devam etti.<br /> Tola Hanedanının aslı,&nbsp; Mekke ve Medine&rsquo;de kadılık yapan bir aileye dayanır. Bu iki mukaddes şehirde Kadılık yapmak i&ccedil;in de mutlaka Seyyidler ailesine mensup olmak gerekir.&nbsp;<br /> Bedi&uuml;zzaman Hazretleri bu mensubiyete binaen, Emirdağ&rsquo;da kendisini ziyaret eden Ali İhsan Tola&rsquo;ya &lsquo;&rsquo;biz akrabayız&rsquo;&rsquo; demiş ve Ali İhsan Tola&rsquo;nın, &lsquo;&rsquo;biz Senirkent&rsquo;liyiz, siz Şarklısınız, biz nereden akraba oluyoruz&rsquo;&rsquo; diye itirazı &uuml;zerine bu s&ouml;zleri &uuml;&ccedil; sefer tekrarlamış ve Z&uuml;beyir abinin dizine dokunması &uuml;zerine Ali İhsan Tola itirazından vaz ge&ccedil;miştir.<br /> Bu aile sonraki y&uuml;zyıllarda Konya-Beyşehir&rsquo;e yerleşir. Buradan da Senirkent&rsquo;e gelerek burayı mesken tutarlar.<br /> Tola ailesinden yolu Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile ilk olarak kesişen zat Ali Naili Tola&rsquo;dır. 1907 yılının sonlarında İstanbul&rsquo;a gelen ve Şekerci Han&rsquo;a yerleşen Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini ziyarete gelenlerden birisi de Senirkentli Abdullah Naili Tola&rsquo;dır. O d&ouml;nemde hukuk fak&uuml;ltesinde okumakta olan bir talebe olan Ali Naili,&nbsp; yedi lisan bilmektedir.<br /> Abdullah Naili Bey, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile olan bu g&ouml;r&uuml;şmesinden &ccedil;ok etkilenir ve vefat ettiği 1949 yılına kadar onunla irtibatını hi&ccedil; koparmaz, bir şekilde haberleşirler. Yazısı &ccedil;ok g&uuml;zel olduğundan dolayı, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri hitaplarında ona &ldquo;Yazısı g&uuml;zel Abdullah Efendi&rdquo; diye iltifat eder. Vefat ettiğinde geride bıraktığı Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile olan yazışmaları cidd&icirc; bir yek&ucirc;n tuttuğu ifade edilmektedir.<br /> Abdullah Naili Tola, Ris&acirc;le-i Nur&rsquo;ların matbaalarda basılmasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k gayret g&ouml;steren Demokrat Parti Milletvekili Dr. Tahsin Tola ile Ali İhsan Tola&rsquo;nın eşi Saadet Tola&rsquo;nın da babasıdır.<br /> Uzun yıllar doktorluk yapan ve bu arada halkla haşir neşir olarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k hizmetlere imza atan Dr. Tahsin Tola&rsquo;ya bu &ouml;zelliğinden dolayı ve ten rengi de esmerce olduğundan hizmet ettiği insanlar tarafından &lsquo;&rsquo;Kara Melek&rsquo;&rsquo; lakabı takılmıştır.<br /> İşte Ali İhsan Tola, bu b&uuml;y&uuml;k aileye mensup olan ve &ccedil;evrede İslami ilimlere olan vukufiyeti nedeniyle &lsquo;&rsquo;Molla&rsquo;&rsquo; olarak tanınan Abdullah Fehmi Efendinin oğlu olarak 1927 yılında Senirkent&rsquo;te d&uuml;nyaya geldi.<br /> Abdullah Fehmi Efendi, Senirkent&rsquo;te uzun yıllar boyunca Belediye Başkanlığı g&ouml;revinde bulundu. Bu sıralarda dini ve manevi hizmetlere elinden geldiği kadar sahip &ccedil;ıktı. Dini hizmetlerin ve faaliyetlerin yasaklandığı bu d&ouml;nemde, Abdullah Fehmi Efendi, b&uuml;t&uuml;n ihlas ve samimiyeti ile bu manevi bayrağın yere d&uuml;şmemesi i&ccedil;in &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir gayret g&ouml;sterdi.<br /> İlkokulu Senirkent&rsquo;te okuyan Ali İhsan Tola, daha sonra da il&ccedil;esinde bu okullar olmadığından dolayı, ortaokul ve liseyi Afyon&rsquo;da yatılı olarak tamamladı. Ve 1949 yılında İstanbul Orman Fak&uuml;ltesi&rsquo;nden Orman M&uuml;hendisi olarak mezun oldu.<br /> Bir&ccedil;ok yerde Orman M&uuml;hendisi olarak g&ouml;rev yaptı ve bu sırada g&ouml;revinin de bir gereği olarak farklı ağa&ccedil; ve nebatlarla ve &ouml;zellikle şifalı bitkilerle yakından ilgilendi ve bunlarla ilgili olarak bazı &ccedil;alışmalar yaptı. Bu bitkilerin bir&ccedil;ok hastalığın tedavisinde &ouml;nemli katkılarda bulunduğunu m&uuml;şahede etti.<br /> Aynı yıl memleketi olan Senirkent&rsquo;e tayin edildi ve Orman İşletmesinde y&ouml;netici olarak g&ouml;reve başladı. Bu sıralarda dayısının kızı Saadet hanımla evlendi. Bu evlilikten Handan, Candan ve Nurdan adlarında &uuml;&ccedil; kız ve Abdullah adında bir erkek evlatları d&uuml;nyaya geldi.<br /> Ali İhsan Tola 1953 yılında &uuml;&ccedil; arkadaşıyla birlikte b&uuml;y&uuml;k bir zat olarak duydukları Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini ziyaret i&ccedil;in Emirdağ&rsquo;a gitti. Ama &Uuml;stad&rsquo;ın Z&uuml;beyir G&uuml;nd&uuml;zalp vasıtasıyla ilettiği &ldquo;i&ccedil;lerinden memur olan gelsin!&rdquo; talimatı sonucu sadece Ali İhsan Tola i&ccedil;eri alındı ve Bedi&uuml;zzaman Hazretleri burada Ali İhsan Tola ile &uuml;&ccedil; saate yakın g&ouml;r&uuml;şerek ders verdi.<br /> Bu g&ouml;r&uuml;şmenin ardından Ali İhsan Tola farklı bir &acirc;leme girerek, &ccedil;ıkışta ayakkabılarını da giymeyi unutarak buradan ayrıldı. Senirkent&rsquo;e eve geldiğinde hanımı ve annesi bu haline &ccedil;ok şaşırırlar.&nbsp; O saatte Senirkent&rsquo;e araba bulunmamaktadır. Ali İhsan Tola&rsquo;nın ayağında ayakkabıları da yoktur. &Ccedil;oraplarıyla gelmiş ve sorulara da cevap vermemektedir. &Ccedil;orabında hi&ccedil;bir yırtığın da olmadığını fark etmişlerdir. Ali İhsan Tola Emirdağ&rsquo;dan nasıl geldiğini anlatmaz. Fakat iki g&uuml;n sonra kapı &ccedil;alınır ve &Uuml;stad Hazretleri &ldquo;İhsan ayakkabılarını Emirdağ&rsquo;da unutmuş!&rdquo; diyerek ayakkabıları g&ouml;ndermiştir. Hanımı Saadet Hanım ayakkabıları teslim alınca eşindeki farklı hali ve değişimi anlar.<br /> Ali İhsan Tola, Risale-i Nur ve &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı tanıdıktan sonra resmi g&ouml;revinden istifa ederek, iman ve Kur&rsquo;an hizmetleriyle meşgul olmaya başladı. &Uuml;stad&rsquo;ın talimatıyla Sav&rsquo;da bulunan teksir makinesiyle ilgilenerek neşir hizmetlerinde &ccedil;ok &ouml;nemli &ccedil;alışmalarda bulundu.&nbsp;<br /> Bu sıralarla Ankara&rsquo;da Risale-i Nur eserlerinin yeni harflere &ccedil;evrilerek matbaalarda basılması sırasında, sık sık Ankara&rsquo;ya giderek ve buralarda uzun s&uuml;reler kalarak tashih ve basım işlerinde &ccedil;ok değerli hizmetlerde bulundu.<br /> Dayısının oğlu Tahsin Tola bu d&ouml;nemde Demokrat Parti Isparta Milletvekili olduğundan, &Uuml;stad&rsquo;ın talimatı doğrultusunda birlikte, siyasilerle bazı irtibat ve temasların kurulmasında &ccedil;ok aktif g&ouml;revlerde bulundular.&nbsp; Risale-i Nur K&uuml;lliyatının tamamının bu d&ouml;nemde neşredilmesinde b&uuml;t&uuml;n zorluklara, k&acirc;ğıt kıtlığının bulunması ve karaborsada &ccedil;ok pahalı bir şekilde satılmasına rağmen, bu gayretlerin neticesi &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k kolaylıklara mazhar ve vesile oldular.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın en bariz &ouml;zelliklerinden birisi de, k&acirc;inat eczanesinden bazı bitkileri, bazı insanlara tavsiye etmesi ve bunların &ccedil;oğu zaman şifalara vesile olmasıdır. Mesleği Orman M&uuml;hendisi olduğundan, bitki ve ağa&ccedil;larla &ccedil;ok fazla haşir neşir olduğundan, bu alanda da &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k hayır ve hizmetlere vesile olmuştur.<br /> Bir sohbet esnasında Mustafa Sungur Ağabey şifalı bitkilerle ilgili olarak &lsquo;Ali İhsan, bu bitkilerin esrarı nasıl oldu?&rsquo; diye sormuş ve Ali İhsan Tola da şu cevabı vermişti:. &lsquo;&Uuml;stad&rsquo;ın himmetiyle a&ccedil;ıldı. Sizi nasıl g&ouml;r&uuml;yor, tanıyorsam, o bitkileri de &ouml;yle g&ouml;r&uuml;yor, tanıyorum. Neye yaradıkları bana o surette g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Mesela bir bitki b&ouml;breğe yarıyorsa, onu b&ouml;brek suretinde g&ouml;r&uuml;yorum&rsquo; demişti.&rdquo;<br /> Bilindiği gibi, Rabbimiz, her derdin dermanını k&acirc;inat eczanesinin i&ccedil;ine dercetmiştir. &Ouml;l&uuml;m hari&ccedil; her hastalığa şifa, yapılacak bu &ccedil;alışmalar sonucu bulunabilir. Elbette tıp ilminin bu konudaki rehberliği ve y&ouml;ntemlerine uymak gerekir. Fakat ila&ccedil;lardaki kimyasal maddeler ve katkılar arttık&ccedil;a yan etkilerinin de arttığı ilim d&uuml;nyasının ifade ettiği hususlardandır. İnsanlar da bu ila&ccedil;ları, yan etkilerine rağmen yararları, zararlarından daha fazla olduğu i&ccedil;in tercih etmek durumunda kalıyorlar.<br /> Fıtri ve doğal yollardan yapılacak tedavilerle ilgili olarak yapılacak &ccedil;alışmaların arttırılması ve bilimsel zeminlerde bu konuya daha fazla ağırlık verilmesi gerekir. Bug&uuml;n i&ccedil;in dahi bu konuda yapılan &ccedil;alışmaların yeterli olduğunu kimse s&ouml;yleyemez. Maalesef ila&ccedil; sekt&ouml;r&uuml; etrafında dolaşan spek&uuml;lasyonların &ccedil;ok ciddi boyutlarda olması ve bu sekt&ouml;rde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k paraların d&ouml;n&uuml;yor olması da bazı ş&uuml;pheleri beraber getirmektedir.<br /> K&acirc;inatın b&uuml;y&uuml;k eczanesinde, bir&ccedil;ok hastalığın tedavisinde kullanılabilecek ve yan etkileri olmayan, keşfedilmeyi bekleyen &ccedil;ok sayıda bitkinin bulunduğu konusunda kimsenin ş&uuml;phesi olmamalıdır. &Ouml;nemli olan bu &ccedil;alışmaların ilmi zeminlerde ve ciddiyetle yapılmasıdır.<br /> İşte Ali İhsan Tola&rsquo;nın sık sık dile getirdiği husus bu &ouml;nemli konuydu. Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin Lokman Hekim ruhlu talebesi, kendi tecr&uuml;be ve gayretleri ile elde ettiği ve belki de manevi olarak kendisine a&ccedil;ılan bir kapıdan i&ccedil;eri girerek, &ccedil;ok sayıda insanın iyileşmesine bu şekilde ve k&acirc;inat eczanesinden &ccedil;ıkardığı devalarla vesile olmuştur. Bu gayretleri ile de Tıbb-ı Nebevinin ihyası i&ccedil;in &uuml;zerine d&uuml;şen g&ouml;revi layıkıyla yerine getirmeye &ccedil;alışmıştır.<br /> Bu meyanda Ali İhsan Tola &ouml;zellikle ardı&ccedil; tohumu balı ve yağı, kantaron, karabaş otu &ccedil;ayı ve balı, kekik, lavanta yağı, &ccedil;&ouml;rek otu gibi bitkiler &uuml;zerinde &ccedil;ok durarak, insanların şik&acirc;yetlerine g&ouml;re bu bitkilerin &ccedil;eşitli şekillerde kullanımını tavsiye ederdi.<br /> &Uuml;stad Hazretlerinin karabaş otu &ccedil;ayını zaman zaman i&ccedil;tiği ve tavsiye ettiği de bilinmektedir. Ali İhsan Tola bir sohbetinde, &Uuml;stad Hazretlerinin &Ccedil;am Dağındaki bir sohbet esnasında kendisine Karabaş otunu g&ouml;stererek tavsiye ettiğini ifade etmektedir. Bug&uuml;n bir&ccedil;ok ilmi &ccedil;alışmada, karabaş otu &ccedil;ayının &ouml;zellikle kalp damarlarını a&ccedil;ıcı etkisi &uuml;zerinde durulmakta ve bu konuda &ccedil;alışmalara devam edilmektedir.<br /> Daha sonraki yıllarda bu kez taşlarla ve madenlerle bazı hastalıkları tedavi etme konusuna eğilerek, bu konu hakkında da &ccedil;ok &ouml;nemli tavsiyelerde bulundu.&nbsp; Hangi madenin, hangi kıymetli taşın hangi hastalığa iyi geldiğini isim isim belirterek anlatıyordu.<br /> Bir yanlış anlaşılmanın &ouml;n&uuml;n&uuml; ge&ccedil;mek maksadıyla şu hususu da ifade etmemiz gerekir. Yapmış olduğu bu tavsiyeler ve vermiş olduğu bitkisel karışımlardan dolayı bir &uuml;cret almadığı gibi, hi&ccedil;bir zaman herhangi bir &uuml;cret beklentisi i&ccedil;inde de olmadı. Bu &ccedil;alışmaları hep Allah rızası i&ccedil;in yapmaya gayret g&ouml;sterdi.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın Senirkent&rsquo;teki evi vefatına kadar s&uuml;rekli gelip gidenlerle dolup taşmaya devam etmiştir. Ziyaret&ccedil;ileri eksik olmamış, sağlığı ve zamanı elverdiği m&uuml;ddet&ccedil;e gelen giden herkesle ilgilenmeye &ccedil;alışmış ve dersler yapmıştır.<br /> Ders konusuna verdiği &ouml;nem, yakınları tarafından s&uuml;rekli dile getirilen hususların başında gelmektedir. &Ccedil;oğu zaman kitabı eline alarak misafirlere Risalelerden bir bahis okur, bazen de orada bulunan başka birisine okuturdu.<br /> Kur&rsquo;an ve Risale yazma işine de &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k ehemmiyet verir ve bunu en &ouml;nemli meşgalelerinden birisi olarak kabul ederdi. Hatta yanına gelenlere ve aile efradına da bu konuyu &ccedil;ok sık tavsiye eder, bunun &ccedil;ok &ouml;nemli olduğunu, hayırlara, manevi muhafazaya ve f&uuml;tuhata vesile olduğunu ifade ederdi.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın &ouml;nem verdiği konularda birisi de, misafirlere mutlaka yemek ikram edilmesi konusuydu. Evine gelen misafirlere yemek ikram etmeden g&ouml;ndermemek i&ccedil;in elinden gelen her şeyi yapardı. &lsquo;&rsquo;Yemeğe ne kadar &ccedil;ok el uzanırsa bereketi de o kadar artar&rsquo;&rsquo; diyerek adeta Halil İbrahim Sofrası hassasiyeti ile davranırdı. Aile efradına bu konuda &ccedil;ok sıkı tembihlerde bulunur, bazen o yaşlı ve hasta haliyle kendisi de kalkar, sofranın kurulmasına ve yemeklerin getirilmesine yardım ederdi.<br /> Bereketli ve hizmet dolu uzun bir &ouml;mr&uuml;n ardından 13 Mayıs 2009 tarihinde vefat eden Ali İhsan Tola, ardından hizmetlerle ge&ccedil;en, istikamet ve şeref ile yaşanmış bir hayat bırakarak Rabb-ı Rahimine kavuştu.<br /> Vefatından bir g&uuml;n &ouml;nce evinin &ouml;n&uuml;nde ilgin&ccedil; bir olay yaşanır. Penceresinin &ouml;n&uuml;ndeki dut ağacının yanında o zamana kadar o &ccedil;evrede kimsenin g&ouml;rmediği yuvarlak başlı pırıl pırıl yemyeşil binlerce kuşun toplandığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;r. Bu kuşlar tam bir koro halinde on beş dakika kadar &ouml;t&uuml;ş&uuml;rler. Ali İhsan Tola da, pencereyi a&ccedil;ıp bu kuşların &ouml;t&uuml;ş&uuml;n&uuml; seyreder.<br /> 1996 yılında Senirkent&rsquo;e ailece bir seyahat ger&ccedil;ekleştirmiş, dostum ve kardeşim Osman Arslanlı ile birlikte bu muhterem ağabeyi kendi evinde ziyaret etmiştik. Vefatından sonra da yine bir Senirkent seyahatimizde evlerinin hemen yanında bulunan mezarında ruhuna fatihalar okumuştuk.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br /> Rabbim mek&acirc;nını cennet ve makamını ali eylesin.&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Abd&uuml;lkadir MENEK&nbsp;</div>
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2020 - Çarşamba

ALİ İHSAN TOLA

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Isparta, Risale-i Nur hizmetinde &ccedil;ok m&uuml;stesna ve m&uuml;mtaz bir yere sahiptir. 1927 yılının başlarında Burdur&rsquo;dan Isparta&rsquo;ya ve buradan da Barla&rsquo;ya s&uuml;rg&uuml;n olarak getirilen Bedi&uuml;zzaman Hazretleri, her t&uuml;rl&uuml; baskı, zul&uuml;m ve tarassuda rağmen m&uuml;min ve samimi Ispartalılar tarafından b&uuml;y&uuml;k bir muhabbet ve h&uuml;rmet ile karşılandı.<br /> Evet zor g&uuml;nlerde yapılan en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir hizmetin, g&ouml;sterilen en ufak bir alakanın ve uzatılan dost ve samimi bir elin sıcaklığının unutulması m&uuml;mk&uuml;n değildir.<br /> Barla&rsquo;da başlayan iman ve Kur&rsquo;an hizmeti, &ouml;nce Isparta&rsquo;nın geneline ve ardından da b&uuml;t&uuml;n &uuml;lke sathına dalga dalga b&uuml;t&uuml;n samimiyet ve ihlası ile yayılmaya başladı.<br /> Isparta Kahramanları, M&uuml;barekler Heyeti, Nur ve G&uuml;l Fabrikaları ve birer Kur&rsquo;an medresesine d&ouml;n&uuml;şen Isparta&rsquo;nın il&ccedil;e ve k&ouml;ylerini, her zaman ve her zeminde milyonlarca insan muhabbet ve dualarla yad etmektedir.<br /> Bedi&uuml;zzaman Hazretleri, Isparta&rsquo;yı memleketi olarak kabul etti. Buranın fedak&acirc;r ve kahraman insanlarını hemşehrim diyerek bağrına bastı. Onlardan s&uuml;rekli sitayiş ve hayırla bahsetti.<br /> Onlar da bu samimi alaka ve muhabbeti karşılıksız bırakmadılar. Davasını, davaları olarak bildiler. Her t&uuml;rl&uuml; bedeli &ouml;demeye hazır bir şekilde, iman ve Kur&rsquo;an davasına g&ouml;n&uuml;lden ve cesaretle sahip &ccedil;ıktılar.<br /> Senirkent ve Tola ailesi de, bu b&uuml;y&uuml;k manevi şereften ziyadesiyle hissedar oldular.<br /> Tahsin Tola ve Ali İhsan Tola, farklı alanlarda iman davasını omuzlayarak Senirkent&rsquo;de tam bir istinat noktası ve kutup yıldızı mesabesinde, ecdatlarının manevi şeref ve mefahirine, her zahmeti g&ouml;ze alarak kahramanca sahip &ccedil;ıktılar.<br /> Ali İhsan Tola 82 yıllık bereketli &ouml;mr&uuml;nde, Senirkent&rsquo;lilerin iman ve Kur&rsquo;an hizmetinde tam bir medar-ı iftiharı olarak, istikamet ve sebat ile hayatının sonuna kadar bu mukaddes davanın bayrağını y&uuml;kseklerde tutmaya devam etti.<br /> Tola Hanedanının aslı,&nbsp; Mekke ve Medine&rsquo;de kadılık yapan bir aileye dayanır. Bu iki mukaddes şehirde Kadılık yapmak i&ccedil;in de mutlaka Seyyidler ailesine mensup olmak gerekir.&nbsp;<br /> Bedi&uuml;zzaman Hazretleri bu mensubiyete binaen, Emirdağ&rsquo;da kendisini ziyaret eden Ali İhsan Tola&rsquo;ya &lsquo;&rsquo;biz akrabayız&rsquo;&rsquo; demiş ve Ali İhsan Tola&rsquo;nın, &lsquo;&rsquo;biz Senirkent&rsquo;liyiz, siz Şarklısınız, biz nereden akraba oluyoruz&rsquo;&rsquo; diye itirazı &uuml;zerine bu s&ouml;zleri &uuml;&ccedil; sefer tekrarlamış ve Z&uuml;beyir abinin dizine dokunması &uuml;zerine Ali İhsan Tola itirazından vaz ge&ccedil;miştir.<br /> Bu aile sonraki y&uuml;zyıllarda Konya-Beyşehir&rsquo;e yerleşir. Buradan da Senirkent&rsquo;e gelerek burayı mesken tutarlar.<br /> Tola ailesinden yolu Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile ilk olarak kesişen zat Ali Naili Tola&rsquo;dır. 1907 yılının sonlarında İstanbul&rsquo;a gelen ve Şekerci Han&rsquo;a yerleşen Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini ziyarete gelenlerden birisi de Senirkentli Abdullah Naili Tola&rsquo;dır. O d&ouml;nemde hukuk fak&uuml;ltesinde okumakta olan bir talebe olan Ali Naili,&nbsp; yedi lisan bilmektedir.<br /> Abdullah Naili Bey, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile olan bu g&ouml;r&uuml;şmesinden &ccedil;ok etkilenir ve vefat ettiği 1949 yılına kadar onunla irtibatını hi&ccedil; koparmaz, bir şekilde haberleşirler. Yazısı &ccedil;ok g&uuml;zel olduğundan dolayı, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri hitaplarında ona &ldquo;Yazısı g&uuml;zel Abdullah Efendi&rdquo; diye iltifat eder. Vefat ettiğinde geride bıraktığı Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile olan yazışmaları cidd&icirc; bir yek&ucirc;n tuttuğu ifade edilmektedir.<br /> Abdullah Naili Tola, Ris&acirc;le-i Nur&rsquo;ların matbaalarda basılmasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k gayret g&ouml;steren Demokrat Parti Milletvekili Dr. Tahsin Tola ile Ali İhsan Tola&rsquo;nın eşi Saadet Tola&rsquo;nın da babasıdır.<br /> Uzun yıllar doktorluk yapan ve bu arada halkla haşir neşir olarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k hizmetlere imza atan Dr. Tahsin Tola&rsquo;ya bu &ouml;zelliğinden dolayı ve ten rengi de esmerce olduğundan hizmet ettiği insanlar tarafından &lsquo;&rsquo;Kara Melek&rsquo;&rsquo; lakabı takılmıştır.<br /> İşte Ali İhsan Tola, bu b&uuml;y&uuml;k aileye mensup olan ve &ccedil;evrede İslami ilimlere olan vukufiyeti nedeniyle &lsquo;&rsquo;Molla&rsquo;&rsquo; olarak tanınan Abdullah Fehmi Efendinin oğlu olarak 1927 yılında Senirkent&rsquo;te d&uuml;nyaya geldi.<br /> Abdullah Fehmi Efendi, Senirkent&rsquo;te uzun yıllar boyunca Belediye Başkanlığı g&ouml;revinde bulundu. Bu sıralarda dini ve manevi hizmetlere elinden geldiği kadar sahip &ccedil;ıktı. Dini hizmetlerin ve faaliyetlerin yasaklandığı bu d&ouml;nemde, Abdullah Fehmi Efendi, b&uuml;t&uuml;n ihlas ve samimiyeti ile bu manevi bayrağın yere d&uuml;şmemesi i&ccedil;in &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir gayret g&ouml;sterdi.<br /> İlkokulu Senirkent&rsquo;te okuyan Ali İhsan Tola, daha sonra da il&ccedil;esinde bu okullar olmadığından dolayı, ortaokul ve liseyi Afyon&rsquo;da yatılı olarak tamamladı. Ve 1949 yılında İstanbul Orman Fak&uuml;ltesi&rsquo;nden Orman M&uuml;hendisi olarak mezun oldu.<br /> Bir&ccedil;ok yerde Orman M&uuml;hendisi olarak g&ouml;rev yaptı ve bu sırada g&ouml;revinin de bir gereği olarak farklı ağa&ccedil; ve nebatlarla ve &ouml;zellikle şifalı bitkilerle yakından ilgilendi ve bunlarla ilgili olarak bazı &ccedil;alışmalar yaptı. Bu bitkilerin bir&ccedil;ok hastalığın tedavisinde &ouml;nemli katkılarda bulunduğunu m&uuml;şahede etti.<br /> Aynı yıl memleketi olan Senirkent&rsquo;e tayin edildi ve Orman İşletmesinde y&ouml;netici olarak g&ouml;reve başladı. Bu sıralarda dayısının kızı Saadet hanımla evlendi. Bu evlilikten Handan, Candan ve Nurdan adlarında &uuml;&ccedil; kız ve Abdullah adında bir erkek evlatları d&uuml;nyaya geldi.<br /> Ali İhsan Tola 1953 yılında &uuml;&ccedil; arkadaşıyla birlikte b&uuml;y&uuml;k bir zat olarak duydukları Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini ziyaret i&ccedil;in Emirdağ&rsquo;a gitti. Ama &Uuml;stad&rsquo;ın Z&uuml;beyir G&uuml;nd&uuml;zalp vasıtasıyla ilettiği &ldquo;i&ccedil;lerinden memur olan gelsin!&rdquo; talimatı sonucu sadece Ali İhsan Tola i&ccedil;eri alındı ve Bedi&uuml;zzaman Hazretleri burada Ali İhsan Tola ile &uuml;&ccedil; saate yakın g&ouml;r&uuml;şerek ders verdi.<br /> Bu g&ouml;r&uuml;şmenin ardından Ali İhsan Tola farklı bir &acirc;leme girerek, &ccedil;ıkışta ayakkabılarını da giymeyi unutarak buradan ayrıldı. Senirkent&rsquo;e eve geldiğinde hanımı ve annesi bu haline &ccedil;ok şaşırırlar.&nbsp; O saatte Senirkent&rsquo;e araba bulunmamaktadır. Ali İhsan Tola&rsquo;nın ayağında ayakkabıları da yoktur. &Ccedil;oraplarıyla gelmiş ve sorulara da cevap vermemektedir. &Ccedil;orabında hi&ccedil;bir yırtığın da olmadığını fark etmişlerdir. Ali İhsan Tola Emirdağ&rsquo;dan nasıl geldiğini anlatmaz. Fakat iki g&uuml;n sonra kapı &ccedil;alınır ve &Uuml;stad Hazretleri &ldquo;İhsan ayakkabılarını Emirdağ&rsquo;da unutmuş!&rdquo; diyerek ayakkabıları g&ouml;ndermiştir. Hanımı Saadet Hanım ayakkabıları teslim alınca eşindeki farklı hali ve değişimi anlar.<br /> Ali İhsan Tola, Risale-i Nur ve &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı tanıdıktan sonra resmi g&ouml;revinden istifa ederek, iman ve Kur&rsquo;an hizmetleriyle meşgul olmaya başladı. &Uuml;stad&rsquo;ın talimatıyla Sav&rsquo;da bulunan teksir makinesiyle ilgilenerek neşir hizmetlerinde &ccedil;ok &ouml;nemli &ccedil;alışmalarda bulundu.&nbsp;<br /> Bu sıralarla Ankara&rsquo;da Risale-i Nur eserlerinin yeni harflere &ccedil;evrilerek matbaalarda basılması sırasında, sık sık Ankara&rsquo;ya giderek ve buralarda uzun s&uuml;reler kalarak tashih ve basım işlerinde &ccedil;ok değerli hizmetlerde bulundu.<br /> Dayısının oğlu Tahsin Tola bu d&ouml;nemde Demokrat Parti Isparta Milletvekili olduğundan, &Uuml;stad&rsquo;ın talimatı doğrultusunda birlikte, siyasilerle bazı irtibat ve temasların kurulmasında &ccedil;ok aktif g&ouml;revlerde bulundular.&nbsp; Risale-i Nur K&uuml;lliyatının tamamının bu d&ouml;nemde neşredilmesinde b&uuml;t&uuml;n zorluklara, k&acirc;ğıt kıtlığının bulunması ve karaborsada &ccedil;ok pahalı bir şekilde satılmasına rağmen, bu gayretlerin neticesi &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k kolaylıklara mazhar ve vesile oldular.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın en bariz &ouml;zelliklerinden birisi de, k&acirc;inat eczanesinden bazı bitkileri, bazı insanlara tavsiye etmesi ve bunların &ccedil;oğu zaman şifalara vesile olmasıdır. Mesleği Orman M&uuml;hendisi olduğundan, bitki ve ağa&ccedil;larla &ccedil;ok fazla haşir neşir olduğundan, bu alanda da &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k hayır ve hizmetlere vesile olmuştur.<br /> Bir sohbet esnasında Mustafa Sungur Ağabey şifalı bitkilerle ilgili olarak &lsquo;Ali İhsan, bu bitkilerin esrarı nasıl oldu?&rsquo; diye sormuş ve Ali İhsan Tola da şu cevabı vermişti:. &lsquo;&Uuml;stad&rsquo;ın himmetiyle a&ccedil;ıldı. Sizi nasıl g&ouml;r&uuml;yor, tanıyorsam, o bitkileri de &ouml;yle g&ouml;r&uuml;yor, tanıyorum. Neye yaradıkları bana o surette g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Mesela bir bitki b&ouml;breğe yarıyorsa, onu b&ouml;brek suretinde g&ouml;r&uuml;yorum&rsquo; demişti.&rdquo;<br /> Bilindiği gibi, Rabbimiz, her derdin dermanını k&acirc;inat eczanesinin i&ccedil;ine dercetmiştir. &Ouml;l&uuml;m hari&ccedil; her hastalığa şifa, yapılacak bu &ccedil;alışmalar sonucu bulunabilir. Elbette tıp ilminin bu konudaki rehberliği ve y&ouml;ntemlerine uymak gerekir. Fakat ila&ccedil;lardaki kimyasal maddeler ve katkılar arttık&ccedil;a yan etkilerinin de arttığı ilim d&uuml;nyasının ifade ettiği hususlardandır. İnsanlar da bu ila&ccedil;ları, yan etkilerine rağmen yararları, zararlarından daha fazla olduğu i&ccedil;in tercih etmek durumunda kalıyorlar.<br /> Fıtri ve doğal yollardan yapılacak tedavilerle ilgili olarak yapılacak &ccedil;alışmaların arttırılması ve bilimsel zeminlerde bu konuya daha fazla ağırlık verilmesi gerekir. Bug&uuml;n i&ccedil;in dahi bu konuda yapılan &ccedil;alışmaların yeterli olduğunu kimse s&ouml;yleyemez. Maalesef ila&ccedil; sekt&ouml;r&uuml; etrafında dolaşan spek&uuml;lasyonların &ccedil;ok ciddi boyutlarda olması ve bu sekt&ouml;rde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k paraların d&ouml;n&uuml;yor olması da bazı ş&uuml;pheleri beraber getirmektedir.<br /> K&acirc;inatın b&uuml;y&uuml;k eczanesinde, bir&ccedil;ok hastalığın tedavisinde kullanılabilecek ve yan etkileri olmayan, keşfedilmeyi bekleyen &ccedil;ok sayıda bitkinin bulunduğu konusunda kimsenin ş&uuml;phesi olmamalıdır. &Ouml;nemli olan bu &ccedil;alışmaların ilmi zeminlerde ve ciddiyetle yapılmasıdır.<br /> İşte Ali İhsan Tola&rsquo;nın sık sık dile getirdiği husus bu &ouml;nemli konuydu. Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin Lokman Hekim ruhlu talebesi, kendi tecr&uuml;be ve gayretleri ile elde ettiği ve belki de manevi olarak kendisine a&ccedil;ılan bir kapıdan i&ccedil;eri girerek, &ccedil;ok sayıda insanın iyileşmesine bu şekilde ve k&acirc;inat eczanesinden &ccedil;ıkardığı devalarla vesile olmuştur. Bu gayretleri ile de Tıbb-ı Nebevinin ihyası i&ccedil;in &uuml;zerine d&uuml;şen g&ouml;revi layıkıyla yerine getirmeye &ccedil;alışmıştır.<br /> Bu meyanda Ali İhsan Tola &ouml;zellikle ardı&ccedil; tohumu balı ve yağı, kantaron, karabaş otu &ccedil;ayı ve balı, kekik, lavanta yağı, &ccedil;&ouml;rek otu gibi bitkiler &uuml;zerinde &ccedil;ok durarak, insanların şik&acirc;yetlerine g&ouml;re bu bitkilerin &ccedil;eşitli şekillerde kullanımını tavsiye ederdi.<br /> &Uuml;stad Hazretlerinin karabaş otu &ccedil;ayını zaman zaman i&ccedil;tiği ve tavsiye ettiği de bilinmektedir. Ali İhsan Tola bir sohbetinde, &Uuml;stad Hazretlerinin &Ccedil;am Dağındaki bir sohbet esnasında kendisine Karabaş otunu g&ouml;stererek tavsiye ettiğini ifade etmektedir. Bug&uuml;n bir&ccedil;ok ilmi &ccedil;alışmada, karabaş otu &ccedil;ayının &ouml;zellikle kalp damarlarını a&ccedil;ıcı etkisi &uuml;zerinde durulmakta ve bu konuda &ccedil;alışmalara devam edilmektedir.<br /> Daha sonraki yıllarda bu kez taşlarla ve madenlerle bazı hastalıkları tedavi etme konusuna eğilerek, bu konu hakkında da &ccedil;ok &ouml;nemli tavsiyelerde bulundu.&nbsp; Hangi madenin, hangi kıymetli taşın hangi hastalığa iyi geldiğini isim isim belirterek anlatıyordu.<br /> Bir yanlış anlaşılmanın &ouml;n&uuml;n&uuml; ge&ccedil;mek maksadıyla şu hususu da ifade etmemiz gerekir. Yapmış olduğu bu tavsiyeler ve vermiş olduğu bitkisel karışımlardan dolayı bir &uuml;cret almadığı gibi, hi&ccedil;bir zaman herhangi bir &uuml;cret beklentisi i&ccedil;inde de olmadı. Bu &ccedil;alışmaları hep Allah rızası i&ccedil;in yapmaya gayret g&ouml;sterdi.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın Senirkent&rsquo;teki evi vefatına kadar s&uuml;rekli gelip gidenlerle dolup taşmaya devam etmiştir. Ziyaret&ccedil;ileri eksik olmamış, sağlığı ve zamanı elverdiği m&uuml;ddet&ccedil;e gelen giden herkesle ilgilenmeye &ccedil;alışmış ve dersler yapmıştır.<br /> Ders konusuna verdiği &ouml;nem, yakınları tarafından s&uuml;rekli dile getirilen hususların başında gelmektedir. &Ccedil;oğu zaman kitabı eline alarak misafirlere Risalelerden bir bahis okur, bazen de orada bulunan başka birisine okuturdu.<br /> Kur&rsquo;an ve Risale yazma işine de &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k ehemmiyet verir ve bunu en &ouml;nemli meşgalelerinden birisi olarak kabul ederdi. Hatta yanına gelenlere ve aile efradına da bu konuyu &ccedil;ok sık tavsiye eder, bunun &ccedil;ok &ouml;nemli olduğunu, hayırlara, manevi muhafazaya ve f&uuml;tuhata vesile olduğunu ifade ederdi.<br /> Ali İhsan Tola&rsquo;nın &ouml;nem verdiği konularda birisi de, misafirlere mutlaka yemek ikram edilmesi konusuydu. Evine gelen misafirlere yemek ikram etmeden g&ouml;ndermemek i&ccedil;in elinden gelen her şeyi yapardı. &lsquo;&rsquo;Yemeğe ne kadar &ccedil;ok el uzanırsa bereketi de o kadar artar&rsquo;&rsquo; diyerek adeta Halil İbrahim Sofrası hassasiyeti ile davranırdı. Aile efradına bu konuda &ccedil;ok sıkı tembihlerde bulunur, bazen o yaşlı ve hasta haliyle kendisi de kalkar, sofranın kurulmasına ve yemeklerin getirilmesine yardım ederdi.<br /> Bereketli ve hizmet dolu uzun bir &ouml;mr&uuml;n ardından 13 Mayıs 2009 tarihinde vefat eden Ali İhsan Tola, ardından hizmetlerle ge&ccedil;en, istikamet ve şeref ile yaşanmış bir hayat bırakarak Rabb-ı Rahimine kavuştu.<br /> Vefatından bir g&uuml;n &ouml;nce evinin &ouml;n&uuml;nde ilgin&ccedil; bir olay yaşanır. Penceresinin &ouml;n&uuml;ndeki dut ağacının yanında o zamana kadar o &ccedil;evrede kimsenin g&ouml;rmediği yuvarlak başlı pırıl pırıl yemyeşil binlerce kuşun toplandığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;r. Bu kuşlar tam bir koro halinde on beş dakika kadar &ouml;t&uuml;ş&uuml;rler. Ali İhsan Tola da, pencereyi a&ccedil;ıp bu kuşların &ouml;t&uuml;ş&uuml;n&uuml; seyreder.<br /> 1996 yılında Senirkent&rsquo;e ailece bir seyahat ger&ccedil;ekleştirmiş, dostum ve kardeşim Osman Arslanlı ile birlikte bu muhterem ağabeyi kendi evinde ziyaret etmiştik. Vefatından sonra da yine bir Senirkent seyahatimizde evlerinin hemen yanında bulunan mezarında ruhuna fatihalar okumuştuk.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br /> Rabbim mek&acirc;nını cennet ve makamını ali eylesin.&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Abd&uuml;lkadir MENEK&nbsp;</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.