HÜSNÜ BAYRAMOĞLU AĞABEY (VII)
<div>Hüsnü Bayramoğlu Ağabey, muhtelif Nur cemaatleri ile birlikte ayda bir sefer bir araya gelerek dersler yapıyor ve bu şekilde muhabbet ve uhuvvetin tesisi için gayret gösteriyordu. 2018 yılından itibaren ise elli kişilik bir heyet ile üç ayda bir istişari sohbetler ve dersler yapılmaya başlandı. </div>
<div>Risale-i Nur hizmeti ve Üstad’ın talebe ve varisleri ile ilgili olarak zaman zaman ortalıkta bazı iddia ve spekülasyonların dolaştığı görülmektedir. Bunların önemli bir kısmının iyi niyet ile bağdaşmadığı ve kafaları karıştırmaya dönük olduğu da bir sır değildir. Bu konu ile ilgili olarak Nurlara hizmet eden farklı gruplara mensup bazı Nur Talebeleri, bu tür yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bir yazı kaleme alarak neşretmişlerdir. Hüsnü Bayramoğlu Ağabey’in vefatından kısa bir süre önce kaleme alınan bu mektubu, ehemmiyetine binaen, buraya almakta fayda görüyoruz: </div>
<div>Hz. Üstadımızın; Aziz, Sıddık Kardeşlerim ! “Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münâfıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.”(Şualar, s.302) İfadeleriyle ehemmiyetini nazara verdiği sebat ve metanetimizin ittihad ve tesanüdümüze vabeste olduğu daima hatırımızda tutulmalıdır. Bu cümleden olarak;</div>
<div>Evvela: Daha evvel üç ayda bir bir araya gelerek Hüsnü Ağabeyimizin nezaretinde toplanıyor, akd-i uhuvvetimizi, ittihad ve tesanüdümüzü, muhabbet ve hürmetimizi tazeliyor ve hidemat-ı Kur’aniye ve imaniyemize taalluk eden bazı meseleleri de istişare ediyorduk. Risale-i Nur etrafında Kur’an hizmeti için kenetlenen nur talebeleri ve cemaatlerinin iştiraki ile Üstad Bediüzzaman hazretlerinin hayattaki talebesi ve son vekili Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin nezareti altında bu ders ve görüşmenin bundan sonra her ay yapılması kararlaştırıldı. Bu beraberliğin tüm nur dairesi içerisinde bütün kardeşlerimizin uhuvvet, muhabbet ve tesanüdüne kuvvet vermesini rahmet-i İlahiyeden niyaz ediyoruz.</div>
<div>Saniyen: Cenab-ı Hakk’a hadsiz hamd u senalar olsun ki: Bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında, selâmet-i kalbimizi ve istirahat-ı ruhumuzu muhafaza eden ve kurtaran tahkiki iman derslerimizi ve tevekkül ve kadere teslim ile kazaya rıza manalarını Risale-i Nur’dan almaya devam ediyoruz.</div>
<div>Şu musibet-i amme zamanında hepimiz kendi mahalli hizmetimizde Nur derslerimize ya tedbirlere riayet ederek bir kaç kişi bir araya gelmek suretiyle yahut muhtelif günlerde internet üzerinden dersler yaparak veyahut bilhassa Salı ve Perşembe bahusus Cumartesi akşamı Muazzez Üstadımızın talebesi ve hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin derslerine iştirak etmek suretiyle maddeten olmasa dahi sureten görüşüyor ve en mühim hizmetimiz olan Nurlarla meşguliyetimize kemal-i şükür ve şevk ile devam ediyoruz. Bu suretle derslerde de geçtiği gibi her şeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüyoruz, tam ve hakiki bir teselliye mazhar oluyoruz.</div>
<div> Salisen: Bediüzzaman Said Nursi’nin “Ben yanımdaki vasiyetnamemdeki evlat kabul ettiğim küçük evlatları tevkil ediyorum. Onlarla konuşanı benimle konuşmuş gibi kabul ediyorum” (Emirdağ Lahikası 2 , s.227) diye tebşir ettiği yanında, yakınında, hizmetinde bulunmuş ve vasiyetnameleriyle kendisinden sonra vasi ve varis ve vekil tayin ettiği sadık talebelerinin ve manevi evlatlarının hukukuna dair kısaca bir iki hususun cemaatimizin nazar-ı dikkatine arzını muvafık gördük.</div>
<div> Birincisi: Kur’andan neşet eden hizmet-i nuriyemizin düsturlarının esasları ve Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin meslek ve meşrebi ancak Lahika Mektuplarının okunması ve anlaşılmasıyla hayat bulmaktadır. 27. Mektup ve zeyillerindeki bütün bu mektuplar necib Üstadımızın tensip ve takdirleriyle külliyata dercedilmiştir.</div>
<div>“Bu mektub (Yirmiyedinci Mektub) , Risale-i Nur Müellifinin talebelerine yazdığı ayn-ı hakikat ve çok letafetli, güzel mektublarıyla; Risale-i Nur talebelerinin, Üstadlarına ve bazan birbirlerine yazdıkları ve Risale-i Nur'un mütalaasından aldıkları parlak feyizlerini ifade eden çok zengin bir mektub olup, bu mecmuanın üç-dört misli kadar büyüdüğü için bu mecmuaya ilhak edilmemiştir. Müstakilen Barla, Kastamonu, Emirdağı Lâhikaları olarak neşredilmiştir.” (Mektubat, s.346 )</div>
<div>“Bahtiyar Kardeşim Husrev !</div>
<div>Şu Risale {Yani: Yirmiyedinci Mektub'un umumu, hususan Barla Lâhikası}, bir meclis-i nuranîdir ki Kur'ân'ın şu münevver, mübarek şâkirdleri, içinde birbiriyle mânen müzâkere ve müdâvele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur'ân'ın şâkirdleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. Ve Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan Risalelerin satıcı ve dellâllarına muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzildir. Her biri aldığı kıymettar mücevheratı birbirine ve müşterilerine orada gösteriyor. Barekâllah sen de o menzili çok güzel süslendirmişsin.” (Barla Lâhikası, s.65)</div>
<div>Hz. Üstadımız bu lahikalara dercedilmesini münasib gördüğü mektubların bazen tamamını bazen de bir kısmını işaretleyerek neşir vazifesindeki ağabeylere göndermiştir.</div>
<div>Başta Hulusi Ağabeyimiz olmak üzere bütün Nur Ağabeylerimiz de bu lahikalara ve içindeki esaslara hizmetin istikametle devamı noktasında sair risalelerdeki hakaik kadar ehemmiyet vermiş ve hayatlarında tatbik için ruh-u canlarıyla gayret göstermişlerdir.</div>
<div> İkincisi: Hz. Üstadımızın yazdırdığı vasiyetnameleri bizzat Üstadımızın emriyle lahikalara alınmış, zaman zaman yine bizzat kendi yapmış olduğu tashih, tadil ve tekmil manalarını ifade eden eklemeleri de bütün cemaate tamim etmiş, Müellif-i Muhterem nasıl yazdırdıysa o suretle neşredilegelmiştir. Bazı sahife ve nüsha farklılıklarıyla beraber Risale-i Nur’u neşreden bütün yayınevleri bu vasiyetnameleri neşretmişlerdir. Hz. Üstadımızın irtihal-i dar-ı beka eylemesinden sonra da bu vasiyetnameler aynen yeni yazı külliyata dercedilmiştir.</div>
<div> Bediüzzaman gibi bir Mücahid-i Din, Müceddid-i İslamın vasiyetnameleri olan bu mektuplar ve lahikalar Hulusi Bey gibi bir kumandan ve Üstadımızın manevi vekili, hem Tahiri gibi zeki bir talebe ve veli bir zat, hem Feyzi Efendi gibi bir katib-i Nur ve hizmetkâr-ı Bediüzzaman’ın huzurlarında da defaatle okunmuş, hem o mektuplarda varis ve vekil ve hatta mutlak vekil tayin edilen zevat ile mütemadiyen bir araya gelmişler ve bu vasiyetnamelerin aynen muhafazası noktasında hep beraber ciddi gayret ve hassasiyet içinde bulunmuşlardır.</div>
<div> 1960’lı senelerde Hulusi Bey, Mehmed Feyzi Efendi, Refet Bey, Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabeyler gibi Nurun saff-ı evvel talebeleri ve Bediüzzaman’ın hizmetkârları Tahiri, Zübeyir, Sungur, Ceylan, Hüsnü, Bayram gibi ağabeylerimizle, Risale-i Nurun neşrinde öteden beri iki merkez addedilen ve bizzat Bediüzzaman tarafından tavzif edilmiş naşirleri Said Özdemir ve Ahmet Aytimur Abilerimiz tarafından neşredilegelmiştir. </div>
<div>Emirdağ Lahikası 2’ye Üstadımızın tensibiyle ilhak edilen bu vasiyetname, Mustafa Gül Ağabey tarafından hatt-ı Kur’an ile kaleme alınmış ve Ceylan Çalışkan Ağabey yine Üstadımızın emriyle yeni huruf ile daktilo ederek o zamanki tüm beldelere ve alakadarlara göndermiştir</div>
<div> Üçüncüsü: Hz. Üstadımızın bilhassa son vasiyetnamesinde tadad edilen;</div>
<div> Tahiri Ağabey Üstadımızın vefatında altmış yaşındadır. Bütün çocukluğu, gençliği, iffet-i mücesseme ile geçmiş, azami takva ve sadakatle ömrünü iman ve Kur’an hakikatlerine vakfetmiş ve Bediüzzaman’a tam bir ayine ve Nur talebelerine tam bir numune-i imtisal olarak dünyasını değiştirmiştir. Bütün varını yoğunu Nur hizmetine feda etmiş ve Bediüzzaman’ın: Kahraman Tahirî, zeki talebem, manevi varisim, mutlak vekilim gibi iltifatlarına mazhar olmuş ve yine Bediüzzaman’ın tabiriyle veli bir zattır.</div>
<div>Ve hem yine aynı vasiyetnamede ismi zikredilen Sungur Ağabey hemen hemen bütün vasiyetlerde ismi geçmekte ve Bediüzzaman’ın birçok iltifatına mazhar olmuş, yaptığı hizmetlerle, değil sadece Anadolu’nun, âlem-i İslam’ın da bir medar-ı iftiharıdır.</div>
<div>Ceylan Ağabey ise ta çocukluğundan itibaren Bediüzzaman’ın hizmetine girmiş ve Üstadımızın “manevi bir ihtar ile Fuad yerine hem Abdurrahman yerine rahmet-i Rahman’dan ihsan edilmiş bir talebem” diye tesmiye ve tebşir ettiği ve inşaAllah şehiden vefat etmiş Nurun sadık bir kahramanıdır.</div>
<div>Zübeyir Gündüzalp ve Bayram Yüksel Ağabeyler ise Üstadımız hayatta iken olduğu gibi vefatından sonra da Risale-i Nur hizmetlerinin istikametle devamında ve inkişafında çok büyük hizmetleri ve gayretleri olan Hz. Üstadımız Bediüzzaman’ın hizmetkârlarıdırlar.</div>
<div>Ve şimdi bu vekiller arasında en son hayatta kalan Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin bütün ömrünü Risale-i Nur’a vakfeden, Üstadımızın eksiksiz bütün vasiyetlerinde ismi geçen ve hem şimdi seksen küsür yaşında sabah akşam Nur dersleriyle meşgul bulunan, neşriyatla alakadar olup cihanın dört bir tarafındaki medreselerdeki vakf-ı hayat etmiş küçük Saidlerin dertleriyle dertlenen bir Zat olduğuna bütün Nur talebeleri ruh u canları ile şehadet ederler.</div>
<div>Cenab-ı Hak, Kur’an ve iman hizmetimizin bugünlere ve gelecek nesillere neşrinde azami sadakat, azami fedakârlık, azami sebat ve azami tesanüd ile gayret göstermiş Üstadımızın dar-ı bekaya irtihal etmiş bütün saff-ı evvel talebelerine, hizmetkâr ve varislerine rahmet eylesin. Ve şimdi aramızda bulunan necib Üstadımızın hayatta kalan son vekili ve hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimize sıhhat afiyet ile daha uzun seneler hizmet-i imaniyemizde beraber olmayı ihsan eylesin. </div>
<div>(İMZA)</div>
<div>HÜSEYİN GÜNDAŞ, ÖMER ERDEM, EYÜP EKMEKCİ, FEYZİ ALLAHVERDİ, ABDURRAHMAN ARAS, EKREM KILIÇ, MEHMET PAKSOY, MAHMUT İŞGÖREN, CELAL HUYUT, ALİ İHSAN ERDEMİR, TURHAN ÖRNEKCİ, SABRİ OKUR, TURGAY ADAGÜLÜ, MUSA AKKUZU, MURAT OĞUZ, M. RIZA DERİNDAĞ</div>
<div>Her birisi kendi mahallinde sadakatla hizmet-i imaniyeye devam eden sadık ve fedakâr kardeşlerimizin bu ayn-i hakikat mektuplarını ben de tasdik ediyorum. </div>
<div> Cenab-ı Hak, bu kardeşlerimin emsalini ziyade etsin, sebat ve sadakatla kudsi Kur’an hizmetinde istihdam eylesin ve muvaffak etsin ve tarîk-ı Haktan FM ayırmasın. </div>
<div>Hz. Bediüzzaman Said Nursi’nin hizmetkârı ve talebesi HÜSNÜ BAYRAMOĞLU</div>
<div> </div>
<div>Abdülkadir Menek</div>
Ekleme
Tarihi: 27 Ekim 2021 - Çarşamba
HÜSNÜ BAYRAMOĞLU AĞABEY (VII)
<div>Hüsnü Bayramoğlu Ağabey, muhtelif Nur cemaatleri ile birlikte ayda bir sefer bir araya gelerek dersler yapıyor ve bu şekilde muhabbet ve uhuvvetin tesisi için gayret gösteriyordu. 2018 yılından itibaren ise elli kişilik bir heyet ile üç ayda bir istişari sohbetler ve dersler yapılmaya başlandı. </div>
<div>Risale-i Nur hizmeti ve Üstad’ın talebe ve varisleri ile ilgili olarak zaman zaman ortalıkta bazı iddia ve spekülasyonların dolaştığı görülmektedir. Bunların önemli bir kısmının iyi niyet ile bağdaşmadığı ve kafaları karıştırmaya dönük olduğu da bir sır değildir. Bu konu ile ilgili olarak Nurlara hizmet eden farklı gruplara mensup bazı Nur Talebeleri, bu tür yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bir yazı kaleme alarak neşretmişlerdir. Hüsnü Bayramoğlu Ağabey’in vefatından kısa bir süre önce kaleme alınan bu mektubu, ehemmiyetine binaen, buraya almakta fayda görüyoruz: </div>
<div>Hz. Üstadımızın; Aziz, Sıddık Kardeşlerim ! “Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münâfıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.”(Şualar, s.302) İfadeleriyle ehemmiyetini nazara verdiği sebat ve metanetimizin ittihad ve tesanüdümüze vabeste olduğu daima hatırımızda tutulmalıdır. Bu cümleden olarak;</div>
<div>Evvela: Daha evvel üç ayda bir bir araya gelerek Hüsnü Ağabeyimizin nezaretinde toplanıyor, akd-i uhuvvetimizi, ittihad ve tesanüdümüzü, muhabbet ve hürmetimizi tazeliyor ve hidemat-ı Kur’aniye ve imaniyemize taalluk eden bazı meseleleri de istişare ediyorduk. Risale-i Nur etrafında Kur’an hizmeti için kenetlenen nur talebeleri ve cemaatlerinin iştiraki ile Üstad Bediüzzaman hazretlerinin hayattaki talebesi ve son vekili Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin nezareti altında bu ders ve görüşmenin bundan sonra her ay yapılması kararlaştırıldı. Bu beraberliğin tüm nur dairesi içerisinde bütün kardeşlerimizin uhuvvet, muhabbet ve tesanüdüne kuvvet vermesini rahmet-i İlahiyeden niyaz ediyoruz.</div>
<div>Saniyen: Cenab-ı Hakk’a hadsiz hamd u senalar olsun ki: Bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında, selâmet-i kalbimizi ve istirahat-ı ruhumuzu muhafaza eden ve kurtaran tahkiki iman derslerimizi ve tevekkül ve kadere teslim ile kazaya rıza manalarını Risale-i Nur’dan almaya devam ediyoruz.</div>
<div>Şu musibet-i amme zamanında hepimiz kendi mahalli hizmetimizde Nur derslerimize ya tedbirlere riayet ederek bir kaç kişi bir araya gelmek suretiyle yahut muhtelif günlerde internet üzerinden dersler yaparak veyahut bilhassa Salı ve Perşembe bahusus Cumartesi akşamı Muazzez Üstadımızın talebesi ve hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin derslerine iştirak etmek suretiyle maddeten olmasa dahi sureten görüşüyor ve en mühim hizmetimiz olan Nurlarla meşguliyetimize kemal-i şükür ve şevk ile devam ediyoruz. Bu suretle derslerde de geçtiği gibi her şeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüyoruz, tam ve hakiki bir teselliye mazhar oluyoruz.</div>
<div> Salisen: Bediüzzaman Said Nursi’nin “Ben yanımdaki vasiyetnamemdeki evlat kabul ettiğim küçük evlatları tevkil ediyorum. Onlarla konuşanı benimle konuşmuş gibi kabul ediyorum” (Emirdağ Lahikası 2 , s.227) diye tebşir ettiği yanında, yakınında, hizmetinde bulunmuş ve vasiyetnameleriyle kendisinden sonra vasi ve varis ve vekil tayin ettiği sadık talebelerinin ve manevi evlatlarının hukukuna dair kısaca bir iki hususun cemaatimizin nazar-ı dikkatine arzını muvafık gördük.</div>
<div> Birincisi: Kur’andan neşet eden hizmet-i nuriyemizin düsturlarının esasları ve Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin meslek ve meşrebi ancak Lahika Mektuplarının okunması ve anlaşılmasıyla hayat bulmaktadır. 27. Mektup ve zeyillerindeki bütün bu mektuplar necib Üstadımızın tensip ve takdirleriyle külliyata dercedilmiştir.</div>
<div>“Bu mektub (Yirmiyedinci Mektub) , Risale-i Nur Müellifinin talebelerine yazdığı ayn-ı hakikat ve çok letafetli, güzel mektublarıyla; Risale-i Nur talebelerinin, Üstadlarına ve bazan birbirlerine yazdıkları ve Risale-i Nur'un mütalaasından aldıkları parlak feyizlerini ifade eden çok zengin bir mektub olup, bu mecmuanın üç-dört misli kadar büyüdüğü için bu mecmuaya ilhak edilmemiştir. Müstakilen Barla, Kastamonu, Emirdağı Lâhikaları olarak neşredilmiştir.” (Mektubat, s.346 )</div>
<div>“Bahtiyar Kardeşim Husrev !</div>
<div>Şu Risale {Yani: Yirmiyedinci Mektub'un umumu, hususan Barla Lâhikası}, bir meclis-i nuranîdir ki Kur'ân'ın şu münevver, mübarek şâkirdleri, içinde birbiriyle mânen müzâkere ve müdâvele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur'ân'ın şâkirdleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. Ve Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan Risalelerin satıcı ve dellâllarına muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzildir. Her biri aldığı kıymettar mücevheratı birbirine ve müşterilerine orada gösteriyor. Barekâllah sen de o menzili çok güzel süslendirmişsin.” (Barla Lâhikası, s.65)</div>
<div>Hz. Üstadımız bu lahikalara dercedilmesini münasib gördüğü mektubların bazen tamamını bazen de bir kısmını işaretleyerek neşir vazifesindeki ağabeylere göndermiştir.</div>
<div>Başta Hulusi Ağabeyimiz olmak üzere bütün Nur Ağabeylerimiz de bu lahikalara ve içindeki esaslara hizmetin istikametle devamı noktasında sair risalelerdeki hakaik kadar ehemmiyet vermiş ve hayatlarında tatbik için ruh-u canlarıyla gayret göstermişlerdir.</div>
<div> İkincisi: Hz. Üstadımızın yazdırdığı vasiyetnameleri bizzat Üstadımızın emriyle lahikalara alınmış, zaman zaman yine bizzat kendi yapmış olduğu tashih, tadil ve tekmil manalarını ifade eden eklemeleri de bütün cemaate tamim etmiş, Müellif-i Muhterem nasıl yazdırdıysa o suretle neşredilegelmiştir. Bazı sahife ve nüsha farklılıklarıyla beraber Risale-i Nur’u neşreden bütün yayınevleri bu vasiyetnameleri neşretmişlerdir. Hz. Üstadımızın irtihal-i dar-ı beka eylemesinden sonra da bu vasiyetnameler aynen yeni yazı külliyata dercedilmiştir.</div>
<div> Bediüzzaman gibi bir Mücahid-i Din, Müceddid-i İslamın vasiyetnameleri olan bu mektuplar ve lahikalar Hulusi Bey gibi bir kumandan ve Üstadımızın manevi vekili, hem Tahiri gibi zeki bir talebe ve veli bir zat, hem Feyzi Efendi gibi bir katib-i Nur ve hizmetkâr-ı Bediüzzaman’ın huzurlarında da defaatle okunmuş, hem o mektuplarda varis ve vekil ve hatta mutlak vekil tayin edilen zevat ile mütemadiyen bir araya gelmişler ve bu vasiyetnamelerin aynen muhafazası noktasında hep beraber ciddi gayret ve hassasiyet içinde bulunmuşlardır.</div>
<div> 1960’lı senelerde Hulusi Bey, Mehmed Feyzi Efendi, Refet Bey, Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabeyler gibi Nurun saff-ı evvel talebeleri ve Bediüzzaman’ın hizmetkârları Tahiri, Zübeyir, Sungur, Ceylan, Hüsnü, Bayram gibi ağabeylerimizle, Risale-i Nurun neşrinde öteden beri iki merkez addedilen ve bizzat Bediüzzaman tarafından tavzif edilmiş naşirleri Said Özdemir ve Ahmet Aytimur Abilerimiz tarafından neşredilegelmiştir. </div>
<div>Emirdağ Lahikası 2’ye Üstadımızın tensibiyle ilhak edilen bu vasiyetname, Mustafa Gül Ağabey tarafından hatt-ı Kur’an ile kaleme alınmış ve Ceylan Çalışkan Ağabey yine Üstadımızın emriyle yeni huruf ile daktilo ederek o zamanki tüm beldelere ve alakadarlara göndermiştir</div>
<div> Üçüncüsü: Hz. Üstadımızın bilhassa son vasiyetnamesinde tadad edilen;</div>
<div> Tahiri Ağabey Üstadımızın vefatında altmış yaşındadır. Bütün çocukluğu, gençliği, iffet-i mücesseme ile geçmiş, azami takva ve sadakatle ömrünü iman ve Kur’an hakikatlerine vakfetmiş ve Bediüzzaman’a tam bir ayine ve Nur talebelerine tam bir numune-i imtisal olarak dünyasını değiştirmiştir. Bütün varını yoğunu Nur hizmetine feda etmiş ve Bediüzzaman’ın: Kahraman Tahirî, zeki talebem, manevi varisim, mutlak vekilim gibi iltifatlarına mazhar olmuş ve yine Bediüzzaman’ın tabiriyle veli bir zattır.</div>
<div>Ve hem yine aynı vasiyetnamede ismi zikredilen Sungur Ağabey hemen hemen bütün vasiyetlerde ismi geçmekte ve Bediüzzaman’ın birçok iltifatına mazhar olmuş, yaptığı hizmetlerle, değil sadece Anadolu’nun, âlem-i İslam’ın da bir medar-ı iftiharıdır.</div>
<div>Ceylan Ağabey ise ta çocukluğundan itibaren Bediüzzaman’ın hizmetine girmiş ve Üstadımızın “manevi bir ihtar ile Fuad yerine hem Abdurrahman yerine rahmet-i Rahman’dan ihsan edilmiş bir talebem” diye tesmiye ve tebşir ettiği ve inşaAllah şehiden vefat etmiş Nurun sadık bir kahramanıdır.</div>
<div>Zübeyir Gündüzalp ve Bayram Yüksel Ağabeyler ise Üstadımız hayatta iken olduğu gibi vefatından sonra da Risale-i Nur hizmetlerinin istikametle devamında ve inkişafında çok büyük hizmetleri ve gayretleri olan Hz. Üstadımız Bediüzzaman’ın hizmetkârlarıdırlar.</div>
<div>Ve şimdi bu vekiller arasında en son hayatta kalan Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin bütün ömrünü Risale-i Nur’a vakfeden, Üstadımızın eksiksiz bütün vasiyetlerinde ismi geçen ve hem şimdi seksen küsür yaşında sabah akşam Nur dersleriyle meşgul bulunan, neşriyatla alakadar olup cihanın dört bir tarafındaki medreselerdeki vakf-ı hayat etmiş küçük Saidlerin dertleriyle dertlenen bir Zat olduğuna bütün Nur talebeleri ruh u canları ile şehadet ederler.</div>
<div>Cenab-ı Hak, Kur’an ve iman hizmetimizin bugünlere ve gelecek nesillere neşrinde azami sadakat, azami fedakârlık, azami sebat ve azami tesanüd ile gayret göstermiş Üstadımızın dar-ı bekaya irtihal etmiş bütün saff-ı evvel talebelerine, hizmetkâr ve varislerine rahmet eylesin. Ve şimdi aramızda bulunan necib Üstadımızın hayatta kalan son vekili ve hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimize sıhhat afiyet ile daha uzun seneler hizmet-i imaniyemizde beraber olmayı ihsan eylesin. </div>
<div>(İMZA)</div>
<div>HÜSEYİN GÜNDAŞ, ÖMER ERDEM, EYÜP EKMEKCİ, FEYZİ ALLAHVERDİ, ABDURRAHMAN ARAS, EKREM KILIÇ, MEHMET PAKSOY, MAHMUT İŞGÖREN, CELAL HUYUT, ALİ İHSAN ERDEMİR, TURHAN ÖRNEKCİ, SABRİ OKUR, TURGAY ADAGÜLÜ, MUSA AKKUZU, MURAT OĞUZ, M. RIZA DERİNDAĞ</div>
<div>Her birisi kendi mahallinde sadakatla hizmet-i imaniyeye devam eden sadık ve fedakâr kardeşlerimizin bu ayn-i hakikat mektuplarını ben de tasdik ediyorum. </div>
<div> Cenab-ı Hak, bu kardeşlerimin emsalini ziyade etsin, sebat ve sadakatla kudsi Kur’an hizmetinde istihdam eylesin ve muvaffak etsin ve tarîk-ı Haktan FM ayırmasın. </div>
<div>Hz. Bediüzzaman Said Nursi’nin hizmetkârı ve talebesi HÜSNÜ BAYRAMOĞLU</div>
<div> </div>
<div>Abdülkadir Menek</div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.