İNSANA İMAN, GENCE HAYA, AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR.
İNSANA İMAN, GENCE HAYA, AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR.
İnsan dünyaya geliş sonrasında zamanla öğrendikleri üzerine düşünen, akıl eden, seven, iyi ile kötüyü gören, seçim yaparak iyinin yanında olmanın önemli ve gerekli olduğunu bilen bir mahluktur.
Huzur ve mutluluğa ayarlanmış, sevmeyince ve sevilmeyince dünyası kararan bir canlıdır. Olayları görerek, yaşayarak ve yaşananlardan ibret alarak hayatına şekil verendir.
Dinleyerek nasihat alan ve hayatına anlam katan sosyal bir varlıktır. Yalnız kalamayan, bundan dolayı eşine, akrabalarına, toplumuna ve bundan da öte bir üst varlığa ihtiyacı olandır.
İnanmak yani güvenmek ve teslim olmak insana huzur veren en büyük eylemdir. Gençlik dönemi de insanın en fazla hata yaptığı dönemdir.
Bundan dolayı insana iman, gence haya, aileye de mutluluk yakışır. Bu da ancak Rahmanın şahit olduğu hayatı güzel yaşamakla olur. Rahmanın sesine kulak vermek de söz dinlemenin ürünüdür. Zira söz dinleyen ve en güzeline uyana Rahman’ın hoş bir hayat yaşatacağı vaadi vardır.
Müslüman aile okulunda yetişen bireyler, Rabbinin mucize olarak kucağına verdiği yavrularına anne ve babalık yapacak, evleri huzur içinde olacaktır. Böylesi bir hayat, sorumluluğunun farkında olup bu doğrultuda yaşayan, adaleti tesis etme gayreti içinde olanların hakkıdır.
Kadın kadın gibi, erkek de erkek gibi olmalı, görevlerini, sorumluluklarını, sınırlarını bilmelidir.
Rollerin değiştirip değersizleştirildiği, mutlu olmak için gayretin azalıp bencilliğin arttığı bir ortamda sıkıntıların ardı ardına gelmesi, depresyon yaşının küçük yaşlara kadar inmesi sürpriz bir sonuç değildir.
Hayat seçimlerden ibarettir. İnsanın hayatta yapabileceği en büyük seçimi de din ve evleneceği kişiyi seçmesidir. Ne dinin ne de nikahın şakasının olmaması da bundan dolayıdır.
Peki din ve aile hakkında bilgilerimiz ne kadar sahih?
Seküler yani tek dünyalı yaşayan doğru dini ve eşi seçebilir mi?
Herkes evlenir lakin aile olamaz. Aile olmanın kuralları nelerdir?
Haklı olmak elbette çok önemlidir. Lakin mutlu olmadıktan sonra haklı olmak mutlu eder mi?
İnsan bilgisi ile düşünür. Lakin algıladığı kadar aklına alır. Duygusu ile de eylem haline getirir. Doğru bilgi olmazsa doğru algıda duyguda oluşmaz. İnsanın ilmi, imanını ve amelinin belirleyicisidir. Ameller ise niyetlere tabidir.
Hasılı kelam; insan olma serüveni doğuştan başlayıp ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Son nefeste iman ile ölmek de insan olarak ölmenin sonucudur. Ölümü ensemizde hissettiğimiz şu günlerde de en çok düşünmemiz gereken konu da sanırım bu olmalıdır. Nasıl yaşarsak öyle öleceğimiz de her aklı olanın bildiği gerçektir.
Sözün özü ise Al-i İmran suresi 102. Ayetin konusudur; “Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.”
Ne mutlu Müslüman olarak canını teslim edenlere...
Asiye Türkan
www.ailedanismani.de
Ekleme
Tarihi: 31 Ekim 2021 - Pazar
İNSANA İMAN, GENCE HAYA, AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR.
İNSANA İMAN, GENCE HAYA, AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR.
İnsan dünyaya geliş sonrasında zamanla öğrendikleri üzerine düşünen, akıl eden, seven, iyi ile kötüyü gören, seçim yaparak iyinin yanında olmanın önemli ve gerekli olduğunu bilen bir mahluktur.
Huzur ve mutluluğa ayarlanmış, sevmeyince ve sevilmeyince dünyası kararan bir canlıdır. Olayları görerek, yaşayarak ve yaşananlardan ibret alarak hayatına şekil verendir.
Dinleyerek nasihat alan ve hayatına anlam katan sosyal bir varlıktır. Yalnız kalamayan, bundan dolayı eşine, akrabalarına, toplumuna ve bundan da öte bir üst varlığa ihtiyacı olandır.
İnanmak yani güvenmek ve teslim olmak insana huzur veren en büyük eylemdir. Gençlik dönemi de insanın en fazla hata yaptığı dönemdir.
Bundan dolayı insana iman, gence haya, aileye de mutluluk yakışır. Bu da ancak Rahmanın şahit olduğu hayatı güzel yaşamakla olur. Rahmanın sesine kulak vermek de söz dinlemenin ürünüdür. Zira söz dinleyen ve en güzeline uyana Rahman’ın hoş bir hayat yaşatacağı vaadi vardır.
Müslüman aile okulunda yetişen bireyler, Rabbinin mucize olarak kucağına verdiği yavrularına anne ve babalık yapacak, evleri huzur içinde olacaktır. Böylesi bir hayat, sorumluluğunun farkında olup bu doğrultuda yaşayan, adaleti tesis etme gayreti içinde olanların hakkıdır.
Kadın kadın gibi, erkek de erkek gibi olmalı, görevlerini, sorumluluklarını, sınırlarını bilmelidir.
Rollerin değiştirip değersizleştirildiği, mutlu olmak için gayretin azalıp bencilliğin arttığı bir ortamda sıkıntıların ardı ardına gelmesi, depresyon yaşının küçük yaşlara kadar inmesi sürpriz bir sonuç değildir.
Hayat seçimlerden ibarettir. İnsanın hayatta yapabileceği en büyük seçimi de din ve evleneceği kişiyi seçmesidir. Ne dinin ne de nikahın şakasının olmaması da bundan dolayıdır.
Peki din ve aile hakkında bilgilerimiz ne kadar sahih?
Seküler yani tek dünyalı yaşayan doğru dini ve eşi seçebilir mi?
Herkes evlenir lakin aile olamaz. Aile olmanın kuralları nelerdir?
Haklı olmak elbette çok önemlidir. Lakin mutlu olmadıktan sonra haklı olmak mutlu eder mi?
İnsan bilgisi ile düşünür. Lakin algıladığı kadar aklına alır. Duygusu ile de eylem haline getirir. Doğru bilgi olmazsa doğru algıda duyguda oluşmaz. İnsanın ilmi, imanını ve amelinin belirleyicisidir. Ameller ise niyetlere tabidir.
Hasılı kelam; insan olma serüveni doğuştan başlayıp ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Son nefeste iman ile ölmek de insan olarak ölmenin sonucudur. Ölümü ensemizde hissettiğimiz şu günlerde de en çok düşünmemiz gereken konu da sanırım bu olmalıdır. Nasıl yaşarsak öyle öleceğimiz de her aklı olanın bildiği gerçektir.
Sözün özü ise Al-i İmran suresi 102. Ayetin konusudur; “Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.”
Ne mutlu Müslüman olarak canını teslim edenlere...
Asiye Türkan
www.ailedanismani.de
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.