Aydın BENLİ
Köşe Yazarı
Aydın BENLİ
 

DİL DÖNDÜKÇE İSTİYORUZ’’

‘‘DİL DÖNDÜKÇE İSTİYORUZ’’ İstedik mi? Dil döndüğünce her şeyi yüce Yaradan'dan istiyoruz. Eller Semaya kalkıyor ve bir biri arkasından hem bu dünya için hem de cennet için sırça köşkler istiyoruz. İki avucumuzu iyice dolsun diye açıyoruz ve dua ile avuçlarımız dolup taşıyor. Peki bir dilenciye sadaka verirken neden en bozuk parayı ceplerimizde arayıp bulup veriyoruz? En büyük banknotu versek ya. Çoğumuz sadakada bile vermiyoruz bu işin farklı bir boyutu. Hiç yetim başı okşadınız mı? yada bir çocuğun gülümsemesine vesile oldunuz mu? Allah'ın dilsiz kullarım dediği hayvanları doyurdunuz mu? Bir ağaç fidanı diktiniz mi? Bu gün Allah rızası için ne yaptınız? Tebessüm etmek bile sadakadır, bu gün hiç tebessüm ettiniz mi? Herkesin bu sorulara verilecek bir çok mazeret dolu cevabı vardır, halbuki mazeret cevap yerine, nasıl insan olabilirim? Nasıl Eşrefi mahluk olabilirim sorularının cevabı daha önemli değil mi?... Hiç dikkat ettiniz mi? Dilimiz döndüğünce her isteğimizi Yüce Allah'tan istiyoruz ya, başka isteyecek kimsemiz yok, el açıp gidecek kapımız yok ama alış veriş merkezlerinde, devlet kurumlarının çoğunda, iş yerlerinin çoğunda kısacası her yerde mescitler en atıl yerler de yapılmış. En kapalı ve rutubetli havasız otoparklarda, kullanmadığımız kömürlükten, depodan bozma yerlerde oluyor. Giriş katlarda yada gün görmeyen yerlerde oluyor. Buralara gidip dilimiz döndüğünce dua ediyoruz, Allah dualarımızı kabul etsin. Neden o kurumun yada işletmenin en güzel yerinde mescit olmuyor?.. Camilerimiz sadelikten uzak görkemli ve heybetli yapılarımız. Camilerimizin içleri alabildiğine lüks ve en pahalı malzemelerle bezenmiş ama sabah namazında çoğu Camimiz kapalı yada açık olanlar da ise namaz kılacak cemaati yok. En kalabalık Camilerimiz bir safı geçmiyor. Burada bir tezatlık var sanki! Bir yanda kuytu köşelere yaptığımız mescitler bir yandan süper lüks ve ihtişamlı ama içi cemaatsiz camilerimiz var. Her ramazan ayında klasik şu sorular hep sorulur, sakız orucu bozar mı? Diş fırçalamak orucu bozar mı? soruları yerine gıybet etmek insan olmayı bozar mı? sorusu sorulsa. Domuz eti yemek haram ama kul hakkı yemenin en büyük haram olduğu, kul hakkı yemek orucu bozmaya bilir ama en önemlisi insan olmayı bozduğu soruları sorulsa. Allah isminin yazılı olduğu bir nesneye hayranlıkla bakmak yerine Yüce Allah'ın bilinen bilinmeyen her şeyi yarattığı ve o yarattıklarının üzerinde imzası olduğu gösterilse daha güzel olmaz mı? “Yaratan Rabbinin adıyla OKU. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.”Alak Suresi 96/1-2.. Biz okuyor muyuz? Araştırıyor muyuz?. İki tür okumak vardır. Birincisi madden bu göz ile kitap okumadır, ikincisi kalben okumadır, okuduğunu anlamadır. Okuduğunu anlamaya insanları okumak, canlıları ve doğayı okumaktır. Biz Eşrefi mahlukuz, yer yüzünün halifesi. Hiç düşündünüz mü? Kar taneleri bir birine hiç benzemiyor, hepsi farklı. Yağmur taneleri yer yüzüne düşerken bir birine hiç çarpmıyor. İnsanların parmak izi, göz retinası, dil izi bir birinden farklı ve kişiye özel. Dünyada yedi milyar insan yaşıyor ve parmak izi aynı olan iki insan yok. Kainat büyük bir denge ve nizam üzerinde duruyor, atomları hiç incelediniz mi? bir birine çarpmadan duruyor. Hücrelerimiz belirli saat aralığında tekrar yenileniyor, yani sürekli yenileniyoruz ve biz bu yenilenmeyi fark edemiyoruz bile. Damarlarımız dünyayı yedi defa dolaşacak uzunlukta ve biz bunun farkında mıyız?. Bizi yaratan Allah'a hiç teşekkür etmiyoruz. Biz bunları okuyamıyoruz, baktığımızda görmüyoruz bile. Kalp kırmanın Kâbe'yi yıkmak olduğunu biliyoruz ama annemizin ucuz porselen takımı gibi kırdığımız kalplerin sayısı belli değil. Allah için sevmeyi beceremiyoruz çünkü sevmeyi bilmiyoruz. Hiç düşündünüz mü?. Her şeyi çabuk kirletiyoruz, hep ben merkezli düşünüp öyle hareket ediyoruz. En çok sevgiyi kirletiyoruz, kirlenen elimiz olsa yıkarız temizlenir ama ruhumuzu daha çok kirletiyoruz. Ruhumuzu temizlemek için okumalıyız gereği gibi okuyup okuduğumuz anlamalıyız. Anladıklarımızı yaşamalıyız Allah için sevmeliyiz. Allah'tan istediğimizde en iyisini isterken bizden isteyenlere yüz çevirmemeliyiz Unutmayalım ki o bizden isteyeni bize gönderen Yüce Allah'tır. Her madde bir gün özüne dönecektir topraktan gelen toprağa, sudan gelen suya muhakkak dönecektir. Bedenimiz toprağa, ruhumuz sahibine dönecektir. Açın ellerinizi Semaya bu seferde nefsimiz için değil de kardeşimiz için Yüce Allah'tan dolu dolu isteyelim. O'nun hazinesi sonsuzdur. Samimi ve ihlas ile edilen bir dua nerede edilirse edilsin ister AVM'lerde ki otoparkların içindeki mescitlerde, ister görkemli Camilerde duanın sahibine anında ulaşır. Allah'a ısmarladık hoşça kalın. Aydın Benli Siyaset Bilimci. Araştırmacı Yazar
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2022 - Salı

DİL DÖNDÜKÇE İSTİYORUZ’’

‘‘DİL DÖNDÜKÇE İSTİYORUZ’’ İstedik mi? Dil döndüğünce her şeyi yüce Yaradan'dan istiyoruz. Eller Semaya kalkıyor ve bir biri arkasından hem bu dünya için hem de cennet için sırça köşkler istiyoruz. İki avucumuzu iyice dolsun diye açıyoruz ve dua ile avuçlarımız dolup taşıyor. Peki bir dilenciye sadaka verirken neden en bozuk parayı ceplerimizde arayıp bulup veriyoruz? En büyük banknotu versek ya. Çoğumuz sadakada bile vermiyoruz bu işin farklı bir boyutu. Hiç yetim başı okşadınız mı? yada bir çocuğun gülümsemesine vesile oldunuz mu? Allah'ın dilsiz kullarım dediği hayvanları doyurdunuz mu? Bir ağaç fidanı diktiniz mi? Bu gün Allah rızası için ne yaptınız? Tebessüm etmek bile sadakadır, bu gün hiç tebessüm ettiniz mi? Herkesin bu sorulara verilecek bir çok mazeret dolu cevabı vardır, halbuki mazeret cevap yerine, nasıl insan olabilirim? Nasıl Eşrefi mahluk olabilirim sorularının cevabı daha önemli değil mi?... Hiç dikkat ettiniz mi? Dilimiz döndüğünce her isteğimizi Yüce Allah'tan istiyoruz ya, başka isteyecek kimsemiz yok, el açıp gidecek kapımız yok ama alış veriş merkezlerinde, devlet kurumlarının çoğunda, iş yerlerinin çoğunda kısacası her yerde mescitler en atıl yerler de yapılmış. En kapalı ve rutubetli havasız otoparklarda, kullanmadığımız kömürlükten, depodan bozma yerlerde oluyor. Giriş katlarda yada gün görmeyen yerlerde oluyor. Buralara gidip dilimiz döndüğünce dua ediyoruz, Allah dualarımızı kabul etsin. Neden o kurumun yada işletmenin en güzel yerinde mescit olmuyor?.. Camilerimiz sadelikten uzak görkemli ve heybetli yapılarımız. Camilerimizin içleri alabildiğine lüks ve en pahalı malzemelerle bezenmiş ama sabah namazında çoğu Camimiz kapalı yada açık olanlar da ise namaz kılacak cemaati yok. En kalabalık Camilerimiz bir safı geçmiyor. Burada bir tezatlık var sanki! Bir yanda kuytu köşelere yaptığımız mescitler bir yandan süper lüks ve ihtişamlı ama içi cemaatsiz camilerimiz var. Her ramazan ayında klasik şu sorular hep sorulur, sakız orucu bozar mı? Diş fırçalamak orucu bozar mı? soruları yerine gıybet etmek insan olmayı bozar mı? sorusu sorulsa. Domuz eti yemek haram ama kul hakkı yemenin en büyük haram olduğu, kul hakkı yemek orucu bozmaya bilir ama en önemlisi insan olmayı bozduğu soruları sorulsa. Allah isminin yazılı olduğu bir nesneye hayranlıkla bakmak yerine Yüce Allah'ın bilinen bilinmeyen her şeyi yarattığı ve o yarattıklarının üzerinde imzası olduğu gösterilse daha güzel olmaz mı? “Yaratan Rabbinin adıyla OKU. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.”Alak Suresi 96/1-2.. Biz okuyor muyuz? Araştırıyor muyuz?. İki tür okumak vardır. Birincisi madden bu göz ile kitap okumadır, ikincisi kalben okumadır, okuduğunu anlamadır. Okuduğunu anlamaya insanları okumak, canlıları ve doğayı okumaktır. Biz Eşrefi mahlukuz, yer yüzünün halifesi. Hiç düşündünüz mü? Kar taneleri bir birine hiç benzemiyor, hepsi farklı. Yağmur taneleri yer yüzüne düşerken bir birine hiç çarpmıyor. İnsanların parmak izi, göz retinası, dil izi bir birinden farklı ve kişiye özel. Dünyada yedi milyar insan yaşıyor ve parmak izi aynı olan iki insan yok. Kainat büyük bir denge ve nizam üzerinde duruyor, atomları hiç incelediniz mi? bir birine çarpmadan duruyor. Hücrelerimiz belirli saat aralığında tekrar yenileniyor, yani sürekli yenileniyoruz ve biz bu yenilenmeyi fark edemiyoruz bile. Damarlarımız dünyayı yedi defa dolaşacak uzunlukta ve biz bunun farkında mıyız?. Bizi yaratan Allah'a hiç teşekkür etmiyoruz. Biz bunları okuyamıyoruz, baktığımızda görmüyoruz bile. Kalp kırmanın Kâbe'yi yıkmak olduğunu biliyoruz ama annemizin ucuz porselen takımı gibi kırdığımız kalplerin sayısı belli değil. Allah için sevmeyi beceremiyoruz çünkü sevmeyi bilmiyoruz. Hiç düşündünüz mü?. Her şeyi çabuk kirletiyoruz, hep ben merkezli düşünüp öyle hareket ediyoruz. En çok sevgiyi kirletiyoruz, kirlenen elimiz olsa yıkarız temizlenir ama ruhumuzu daha çok kirletiyoruz. Ruhumuzu temizlemek için okumalıyız gereği gibi okuyup okuduğumuz anlamalıyız. Anladıklarımızı yaşamalıyız Allah için sevmeliyiz. Allah'tan istediğimizde en iyisini isterken bizden isteyenlere yüz çevirmemeliyiz Unutmayalım ki o bizden isteyeni bize gönderen Yüce Allah'tır. Her madde bir gün özüne dönecektir topraktan gelen toprağa, sudan gelen suya muhakkak dönecektir. Bedenimiz toprağa, ruhumuz sahibine dönecektir. Açın ellerinizi Semaya bu seferde nefsimiz için değil de kardeşimiz için Yüce Allah'tan dolu dolu isteyelim. O'nun hazinesi sonsuzdur. Samimi ve ihlas ile edilen bir dua nerede edilirse edilsin ister AVM'lerde ki otoparkların içindeki mescitlerde, ister görkemli Camilerde duanın sahibine anında ulaşır. Allah'a ısmarladık hoşça kalın. Aydın Benli Siyaset Bilimci. Araştırmacı Yazar
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.