Kardeşler Bayramlaşması
Kardeşler Bayramlaşması
İslâm binasının temelini, “İslâm kardeşliği” ve “Sılâ-i Rahim bağı” teşkil eder. Bu sebeptendir ki, Sılâ-i Rahim’i yani akrabalık bağını kesmek “ekberü’l kebâir” günahlardandır. Yani, Allah’a şirk koşmak, masum insanı öldürmek kadar ağır bir suçtur, günahtır.
Günümüzde İslâm toplumunun, İslâm ülkelerinin perişan hali gözler önünde. Bunun sebeplerini araştırdığımızda, karşımıza; Müslümanlar arasındaki küslük, dargınlık, haset, gıybet, çekememezlik, muhabbetsizlik çıkar. Bu, kanser hastalığı gibi Müslümanların arasına girmiş ve yıllardan beri içten içe bünyeyi kemirip durmaktadır.
Düşünebiliyor musunuz, Cenab-ı Hak, “bütün Müslümanları” kardeş kılmış, bizim efendi hazretleri, “O bizim cemaatten değil” diye Müslüman kardeşinin yüzüne bakmıyor. Öbürü, “O bizim tarikattan değil” diyor, öbürü, “O bizim hizipten değil” diyor, ötekisi, “O bizim meşrepten değil” diyor ve kendi gruplarından olmayanlara soğuk bakıyor. Yanlış! Yüz bin kere yanlış! Bütün bunlar Rabbimizin emrine muhalefettir. Resulullah’ın (A.S.M.) sünnetini reddetmektir. Geliniz, daha büyük darbeler yemeden aklımızı başımıza alalım. Kardeş olduğumuzu hatırlayalım.
Düşünebiliyor musunuz, kardeş kardeşe küs vaziyette. Yahu derdiniz ne? Bir bakmışsınız miras meselesi. Babalarının miras kalan malını kur’a çekmişler, efendi kur’a neticesini beğenmiyor. Neymiş, kardeşine iki ağaç fazla düşmüş. Yahu el-insaf! Sana düşen pay da sana yeter. Bunu niza meselesi etmeye değer mi?
Bu şekilde birçok ihtilaflı meselelerde bizi hakem yapmak isteyen tanıdıklarımız oldu. Çok yakınımız oldukları için kıramadım, tarafları dinledim. Neticede Allah’a şükür sulh olanlar oldu. Sulh olunca, inanın, vücudunuza batan bir kıymık çıkmış gibi oluyor, ferahlıyorsunuz.
Ümmete örnek olması için, kendi ailemden misal vermek isterim. Bizler beş kardeşiz. Rabbime hadsiz hamd olsun, şimdiye kadar aramızda en ufak bir tartışma dahi olmadı. Muhabbet içerisinde bugünlere geldik. Önce anamız, sonra babamız vefat edince, ayda bir birimizin evinde bir araya gelmeye karar verdik. Bunu yapıyoruz. Bayramlarda bir araya geliyoruz. Bu bayramda beş kardeş ve ailenin diğer fertleri bir arada idik. Bir biraderin iki damadı, diğer biraderin iki damadı, gelinler, yeğenler, torunlar… Hanımlar ayrı bir yerde kendi aralarında, biz erkekler salonda sohbet ettik, öğle namazını birlikte kıldık. Elhamdülillah bir kere daha muhabbet havasını teneffüs etmiş olduk.
Bu şekilde kardeşlik bağının tesisi için çalışan herkesten Allah razı olsun. Benim şehrimde bunun için çalışan güzel insanlar var. Bizzat müşahede ettim. 25 Aralık bizim Gaziantep’in kurtuluş günü. Geçen sene (2021) 25 Aralık’ta 17 sivil toplum kuruluşu “Kurtuluş Savaşı’nda Gaziantep”i anlatmamız için bir program tertip etti. Bu programın en güzel tarafı, gayeleri insanlarımıza faydalı hizmetlerde bulunmak olan bütün bu kuruluşların temsilcilerinin bir araya gelmiş olmasıydı. Bu kuruluşların değerli temsilcileriyle daha önce Memur-Sen Gaziantep şube başkanı olan gayretli insan Ahmet Gök Bey’in ev sahipliğinde de bir araya gelmiş ve sohbet etmiştik. Şehrimizdeki bu güzel muhabbet havasının da yurt sathına ve Âlem-i İslâm’a yayılmasını temenni ederim.
Zaman zaman, hala çocuklarını, teyze çocuklarını görünce, latife tarzında onlara takılırım: “Yahu halalarım, teyzelerim çok cömertlerdi. Köye gittiğimizde ne ikram edeceklerini bilemezlerdi. Sizler kardeşler olarak bir araya gelin, bir yemek yaptırın bizleri de davet edin. Böylece bir araya gelmiş olalım.” İki halam, üç teyzem ve eniştelerimiz bekâ âlemine göçtüler. Onlar hayattayken köye ziyaretlerine giderdik. Daha biz misafir odasına oturur oturmaz, eniştelerimiz sessizce gider, ya bir kuzu, ya bir oğlak kesiverir, halamız, teyzemiz de derhal yemek işine koyulurdu. Halaoğullarına, teyze oğullarına duyurulur! Bu işin latife tarafı…
Biz Müslümanlar, ümmet olarak hepimiz kardeşiz. Aslolan budur. Kardeşler arasında küslük, dargınlık, şuculuk, buculuk olmaz. Yol yakınken aklımızı başımıza alalım. Kardeşlik ve muhabbet havasını yayalım. Nifak unsuru ne varsa, hepsini reddedelim. Bilelim ki ayrıştırıcı ne varsa, hepsi şeytanın oyunudur…
Burhan Bozgeyik
Ekleme
Tarihi: 15 Temmuz 2022 - Cuma
Kardeşler Bayramlaşması
Kardeşler Bayramlaşması
İslâm binasının temelini, “İslâm kardeşliği” ve “Sılâ-i Rahim bağı” teşkil eder. Bu sebeptendir ki, Sılâ-i Rahim’i yani akrabalık bağını kesmek “ekberü’l kebâir” günahlardandır. Yani, Allah’a şirk koşmak, masum insanı öldürmek kadar ağır bir suçtur, günahtır.
Günümüzde İslâm toplumunun, İslâm ülkelerinin perişan hali gözler önünde. Bunun sebeplerini araştırdığımızda, karşımıza; Müslümanlar arasındaki küslük, dargınlık, haset, gıybet, çekememezlik, muhabbetsizlik çıkar. Bu, kanser hastalığı gibi Müslümanların arasına girmiş ve yıllardan beri içten içe bünyeyi kemirip durmaktadır.
Düşünebiliyor musunuz, Cenab-ı Hak, “bütün Müslümanları” kardeş kılmış, bizim efendi hazretleri, “O bizim cemaatten değil” diye Müslüman kardeşinin yüzüne bakmıyor. Öbürü, “O bizim tarikattan değil” diyor, öbürü, “O bizim hizipten değil” diyor, ötekisi, “O bizim meşrepten değil” diyor ve kendi gruplarından olmayanlara soğuk bakıyor. Yanlış! Yüz bin kere yanlış! Bütün bunlar Rabbimizin emrine muhalefettir. Resulullah’ın (A.S.M.) sünnetini reddetmektir. Geliniz, daha büyük darbeler yemeden aklımızı başımıza alalım. Kardeş olduğumuzu hatırlayalım.
Düşünebiliyor musunuz, kardeş kardeşe küs vaziyette. Yahu derdiniz ne? Bir bakmışsınız miras meselesi. Babalarının miras kalan malını kur’a çekmişler, efendi kur’a neticesini beğenmiyor. Neymiş, kardeşine iki ağaç fazla düşmüş. Yahu el-insaf! Sana düşen pay da sana yeter. Bunu niza meselesi etmeye değer mi?
Bu şekilde birçok ihtilaflı meselelerde bizi hakem yapmak isteyen tanıdıklarımız oldu. Çok yakınımız oldukları için kıramadım, tarafları dinledim. Neticede Allah’a şükür sulh olanlar oldu. Sulh olunca, inanın, vücudunuza batan bir kıymık çıkmış gibi oluyor, ferahlıyorsunuz.
Ümmete örnek olması için, kendi ailemden misal vermek isterim. Bizler beş kardeşiz. Rabbime hadsiz hamd olsun, şimdiye kadar aramızda en ufak bir tartışma dahi olmadı. Muhabbet içerisinde bugünlere geldik. Önce anamız, sonra babamız vefat edince, ayda bir birimizin evinde bir araya gelmeye karar verdik. Bunu yapıyoruz. Bayramlarda bir araya geliyoruz. Bu bayramda beş kardeş ve ailenin diğer fertleri bir arada idik. Bir biraderin iki damadı, diğer biraderin iki damadı, gelinler, yeğenler, torunlar… Hanımlar ayrı bir yerde kendi aralarında, biz erkekler salonda sohbet ettik, öğle namazını birlikte kıldık. Elhamdülillah bir kere daha muhabbet havasını teneffüs etmiş olduk.
Bu şekilde kardeşlik bağının tesisi için çalışan herkesten Allah razı olsun. Benim şehrimde bunun için çalışan güzel insanlar var. Bizzat müşahede ettim. 25 Aralık bizim Gaziantep’in kurtuluş günü. Geçen sene (2021) 25 Aralık’ta 17 sivil toplum kuruluşu “Kurtuluş Savaşı’nda Gaziantep”i anlatmamız için bir program tertip etti. Bu programın en güzel tarafı, gayeleri insanlarımıza faydalı hizmetlerde bulunmak olan bütün bu kuruluşların temsilcilerinin bir araya gelmiş olmasıydı. Bu kuruluşların değerli temsilcileriyle daha önce Memur-Sen Gaziantep şube başkanı olan gayretli insan Ahmet Gök Bey’in ev sahipliğinde de bir araya gelmiş ve sohbet etmiştik. Şehrimizdeki bu güzel muhabbet havasının da yurt sathına ve Âlem-i İslâm’a yayılmasını temenni ederim.
Zaman zaman, hala çocuklarını, teyze çocuklarını görünce, latife tarzında onlara takılırım: “Yahu halalarım, teyzelerim çok cömertlerdi. Köye gittiğimizde ne ikram edeceklerini bilemezlerdi. Sizler kardeşler olarak bir araya gelin, bir yemek yaptırın bizleri de davet edin. Böylece bir araya gelmiş olalım.” İki halam, üç teyzem ve eniştelerimiz bekâ âlemine göçtüler. Onlar hayattayken köye ziyaretlerine giderdik. Daha biz misafir odasına oturur oturmaz, eniştelerimiz sessizce gider, ya bir kuzu, ya bir oğlak kesiverir, halamız, teyzemiz de derhal yemek işine koyulurdu. Halaoğullarına, teyze oğullarına duyurulur! Bu işin latife tarafı…
Biz Müslümanlar, ümmet olarak hepimiz kardeşiz. Aslolan budur. Kardeşler arasında küslük, dargınlık, şuculuk, buculuk olmaz. Yol yakınken aklımızı başımıza alalım. Kardeşlik ve muhabbet havasını yayalım. Nifak unsuru ne varsa, hepsini reddedelim. Bilelim ki ayrıştırıcı ne varsa, hepsi şeytanın oyunudur…
Burhan Bozgeyik
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.