28 Şubat’ın pislikleri hala temizlenemedi
28 Şubat’ın pislikleri hala temizlenemedi
Adalet’in iki yüzü vardır. Bir tanesi suç işleyene cezasını vermek diğeri ise mağdur edilen kişinin hakkını vermektir. Her iki konuda da önemli ilerlemeler sağlanmış ise de henüz yeterli bir seviyeye ulaşılamamıştır.
ABD ve Siyonist güçlerin desteği ile Türkiye’de her 8-10 yılda bir yapılan askeri darbelerin açtığı yaralar çok büyüktür. Bu yaraların kapanması için çok çeşitli çabalar sarf edilmiştir. Kuşkusuz bu çabaların en ilginci halkımızın tabelasında “adalet” yazan partilere teveccüh göstermesidir.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan ve yıllarca iktidarda kalan “Adalet Partisi” ve 28 Şubat 1997 darbesinden sonra kurulan ve hâlâ iktidarda bulunan “Adalet ve Kalkınma Partisi” bunun en önemli göstergesidir.
28 Şubat darbesi sonrasında ordudan atılan askerlerin kurduğu “Adaleti Savunanlar Derneği” (ASDER) de aynı şekilde adaletin tesisi için hâlâ çaba göstermektedir. Bu durum şu gerçeği de göstermektedir ki; ülkemizde adaletin sağlam bir şekilde kurulup devam etmesi kolaylıkla sağlanamamaktadır.
Anayasayı silah kullanarak zorla ortadan kaldıran darbeci cuntalar yönetimi devrederken kurmuş oldukları “askeri vesayet” unsurları sayesinde darbe geleneğini sürdürmeyi başarmışlardır.
Nihayet ABD tarafından hala beslenip semirtilen FETÖ örgütünün yaptığı 15 Temmuz 2016 darbesi; halkımızın tankların önüne çıkarak büyük fedakârlığı sayesinde başarısızlığa uğratılmıştır.
Halkımızın 15 Temmuz’da darbeci cuntalara karşı gösterdiği emsalsiz mücadele; Ak Parti iktidarının da katkısı ile belirli bir seviyeye ulaşmış ise de hâlâ istenilen seviyeye gelememiştir. Darbecilerin açtığı yaralar kanamaya devam etmektedir.
Darbelerin yapmış olduğu en büyük yıkım ekonomik alanda olmuştur. Örneğin sadece 28 Şubat döneminde Meclis araştırma komisyonlarının da yaptığı çalışmalarda ülkemize 250 ile 450 milyar dolar arasında değişen miktarların söz konusu edildiği büyük ekonomik zararlar verilmiştir.
Bu dönemde sadece hortumlanmak suretiyle kapatılan 25 bankanın kamu maliyesine yüklediği borç; 60 milyar dolar civarındadır. Bu büyük zararlar halkımızın vergilerinden karşılanmış yetimin malı, fakirin hakkı resmen yağmalanmıştır.
Bu büyük zarara sebep olanların bir bölümünü darbeci generaller meydana getirmektedir. İşin kötüsü ise ülkemizi perişan eden bu generallerin çoğu ceza almamış hala paşa paşa gezmektedirler.
Batı Çalışma Gurubu (BÇG) adı verilen ve silahlı kuvvetler bünyesinde yasadışı olarak faaliyet gösteren örgüte mensup 7-8 general ve amiral; 28 Şubat darbesi sürecinde işlemiş olduğu suçlar nedeni ile müebbet hapis cezası almış ve rütbeleri sökülmüştür.
Fakat 28 Şubat darbesine iştirak etmiş nice asker ve sivil darbeci, işlemiş oldukları suçlar kamuoyunda açıkça görüldüğü halde cezalandırılamamıştır. Sadece birkaç tanesini dile getirerek hükümeti ikaz vazifemizi yapalım:
Osman Özbek, Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında açıkça küfretmiş yaptığı bu çirkin tutum sonucunda darbeci generaller sayesinde tümgeneralliğe terfi etmiştir.
Zamanın İçişleri bakanı Meral Akşener’e “yağlı kazığa oturturum” diyen Çetin Saner’e de dokunulamamıştır. Bu sayede 2021 yılında 104 amiral “nasılsa darbecilere ceza ödetilmiyor” diyerek devlete küstah bir şekilde kafa tutabilmiştir.
Darbecilerin sivil uzantıları da benzer şekilde çirkin bir şekilde elde ettikleri makamlarının keyfini sürmektedirler.
Mesela başörtülü öğrencilere canlı yayında “fahişe, kevaşe” diyen ve bir özür girişiminde dahi bulunmamış Fatih Altaylı, kendisine makam olarak verilen ödüllerin keyfini çıkarmaktadır. Onu bu makamda tutan medya patronları ve adalet yetkililerine yazıklar olsun…
İşin bir de mağdur edilen kişilere bakan yönü vardır. 28 Şubat’ta sırf eşi başörtülü diye ordudan ayrılmak zorunda kalan 10 bin civarındaki askerden sadece 1500 Askeri Şura mağduruna emekli hakkı verilmiştir.
Mahkeme kararı olmadan re’sen emekli edilen “Üçlü Kararname” mağduru 3000 askere ise zırnık dahi verilmemiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun hükümete ve Meclis’e bildirdiği ve mağdurlara haklarının iade edilmesini isteyen kararlar ne yazık ki Ak Parti hükümeti tarafından sümenaltı edilerek unutturulmaya çalışılmıştır.
Umulur ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, cerahat bağlamış bu yaralara bir çözüm bulur. Aksi takdirde gelecek yıl yapılacak seçimlerde işi bir hayli güçtür, vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Ekleme
Tarihi: 15 Ocak 2022 - Cumartesi
28 Şubat’ın pislikleri hala temizlenemedi
28 Şubat’ın pislikleri hala temizlenemedi
Adalet’in iki yüzü vardır. Bir tanesi suç işleyene cezasını vermek diğeri ise mağdur edilen kişinin hakkını vermektir. Her iki konuda da önemli ilerlemeler sağlanmış ise de henüz yeterli bir seviyeye ulaşılamamıştır.
ABD ve Siyonist güçlerin desteği ile Türkiye’de her 8-10 yılda bir yapılan askeri darbelerin açtığı yaralar çok büyüktür. Bu yaraların kapanması için çok çeşitli çabalar sarf edilmiştir. Kuşkusuz bu çabaların en ilginci halkımızın tabelasında “adalet” yazan partilere teveccüh göstermesidir.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan ve yıllarca iktidarda kalan “Adalet Partisi” ve 28 Şubat 1997 darbesinden sonra kurulan ve hâlâ iktidarda bulunan “Adalet ve Kalkınma Partisi” bunun en önemli göstergesidir.
28 Şubat darbesi sonrasında ordudan atılan askerlerin kurduğu “Adaleti Savunanlar Derneği” (ASDER) de aynı şekilde adaletin tesisi için hâlâ çaba göstermektedir. Bu durum şu gerçeği de göstermektedir ki; ülkemizde adaletin sağlam bir şekilde kurulup devam etmesi kolaylıkla sağlanamamaktadır.
Anayasayı silah kullanarak zorla ortadan kaldıran darbeci cuntalar yönetimi devrederken kurmuş oldukları “askeri vesayet” unsurları sayesinde darbe geleneğini sürdürmeyi başarmışlardır.
Nihayet ABD tarafından hala beslenip semirtilen FETÖ örgütünün yaptığı 15 Temmuz 2016 darbesi; halkımızın tankların önüne çıkarak büyük fedakârlığı sayesinde başarısızlığa uğratılmıştır.
Halkımızın 15 Temmuz’da darbeci cuntalara karşı gösterdiği emsalsiz mücadele; Ak Parti iktidarının da katkısı ile belirli bir seviyeye ulaşmış ise de hâlâ istenilen seviyeye gelememiştir. Darbecilerin açtığı yaralar kanamaya devam etmektedir.
Darbelerin yapmış olduğu en büyük yıkım ekonomik alanda olmuştur. Örneğin sadece 28 Şubat döneminde Meclis araştırma komisyonlarının da yaptığı çalışmalarda ülkemize 250 ile 450 milyar dolar arasında değişen miktarların söz konusu edildiği büyük ekonomik zararlar verilmiştir.
Bu dönemde sadece hortumlanmak suretiyle kapatılan 25 bankanın kamu maliyesine yüklediği borç; 60 milyar dolar civarındadır. Bu büyük zararlar halkımızın vergilerinden karşılanmış yetimin malı, fakirin hakkı resmen yağmalanmıştır.
Bu büyük zarara sebep olanların bir bölümünü darbeci generaller meydana getirmektedir. İşin kötüsü ise ülkemizi perişan eden bu generallerin çoğu ceza almamış hala paşa paşa gezmektedirler.
Batı Çalışma Gurubu (BÇG) adı verilen ve silahlı kuvvetler bünyesinde yasadışı olarak faaliyet gösteren örgüte mensup 7-8 general ve amiral; 28 Şubat darbesi sürecinde işlemiş olduğu suçlar nedeni ile müebbet hapis cezası almış ve rütbeleri sökülmüştür.
Fakat 28 Şubat darbesine iştirak etmiş nice asker ve sivil darbeci, işlemiş oldukları suçlar kamuoyunda açıkça görüldüğü halde cezalandırılamamıştır. Sadece birkaç tanesini dile getirerek hükümeti ikaz vazifemizi yapalım:
Osman Özbek, Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında açıkça küfretmiş yaptığı bu çirkin tutum sonucunda darbeci generaller sayesinde tümgeneralliğe terfi etmiştir.
Zamanın İçişleri bakanı Meral Akşener’e “yağlı kazığa oturturum” diyen Çetin Saner’e de dokunulamamıştır. Bu sayede 2021 yılında 104 amiral “nasılsa darbecilere ceza ödetilmiyor” diyerek devlete küstah bir şekilde kafa tutabilmiştir.
Darbecilerin sivil uzantıları da benzer şekilde çirkin bir şekilde elde ettikleri makamlarının keyfini sürmektedirler.
Mesela başörtülü öğrencilere canlı yayında “fahişe, kevaşe” diyen ve bir özür girişiminde dahi bulunmamış Fatih Altaylı, kendisine makam olarak verilen ödüllerin keyfini çıkarmaktadır. Onu bu makamda tutan medya patronları ve adalet yetkililerine yazıklar olsun…
İşin bir de mağdur edilen kişilere bakan yönü vardır. 28 Şubat’ta sırf eşi başörtülü diye ordudan ayrılmak zorunda kalan 10 bin civarındaki askerden sadece 1500 Askeri Şura mağduruna emekli hakkı verilmiştir.
Mahkeme kararı olmadan re’sen emekli edilen “Üçlü Kararname” mağduru 3000 askere ise zırnık dahi verilmemiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun hükümete ve Meclis’e bildirdiği ve mağdurlara haklarının iade edilmesini isteyen kararlar ne yazık ki Ak Parti hükümeti tarafından sümenaltı edilerek unutturulmaya çalışılmıştır.
Umulur ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, cerahat bağlamış bu yaralara bir çözüm bulur. Aksi takdirde gelecek yıl yapılacak seçimlerde işi bir hayli güçtür, vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.