Emekli İnkılapçı Subaylar Kadar Olamadık
<p>27 Mayıs 1960’ta yuları ABD’nin elinde olan faşist albaylar cuntası darbe yapmıştı. Hemen peşinden kendilerini sağlama almak maksadı ile 235 general ve 5000 civarındaki subayı tasfiye etmişti. Daha sonra kendi içinde mücadeleye başlayan bu faşistler, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını; Ezan-ı Muhammediyi (asm) aslına çevirdiği için idam etmişlerdi.</p>
<p>Ülkemizin halen yaşadığı askeri vesayet sistemi işte 27 Mayıs’tan beri hala güçlü bir şekilde devam etmektedir. Ne yazık ki darbelerden ve militarist yapıdan en fazla zarar gören siyasetçilerin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan bulunmasına rağmen bu faşistlerle mücadelede tam olarak başarı kazanamamıştır.</p>
<p>Bunun en büyük delili; daha önceki yazılarımda paylaştığım gibi üst mahkemeden de müebbet hapis cezası alan 28 Şubat’ın darbeci generallerinin elleri kolları serbest olarak meydanda gezmesidir. Bu hukuksuz ve çirkin durumu kimse dile getirmediği için tekrar ifade etmekte yarar vardır.</p>
<p>Bugünkü makalemde ise diğer bir askeri vesayet ürünü başka bir hukuksuz durumdan bahsetmek istiyorum. Benimle birlikte 28 Şubat 1997 tarihinde zorunlu olarak emekli edilen askerlerin durumundan söz etmek gerekiyor. Gerçi bunları yazıp söylemekten dilimizde tüy bitti. Lakin kör, sağır ve dilsiz hükümet ve bürokratlardan hiçbir tepki gelmiyor. O halde tekrar dile getirmek lüzumu vardır.</p>
<p>Çalışanların haklarını düzenleyen bütün iş kanunlarında işine son verilen memur ve işçilere tazminatları verilmesi genel bir hukuk kaidesidir. Eğer işine son verilen kişi “haksız tek taraflı fesih” işlemine maruz kalmış ise verilecek tazminatların daha da çok arttırılması hukuk kararları içerisinde yerini almıştır. Ülkemizde durum böyle olduğu gibi dünyanın geri kalmış ülkelerinde dahi haksız fesihler bu şekilde tazmin edilmektedir.</p>
<p>Fakat iş; asker vatandaşlara gelince hukuk askıya alınmakta hükümetin verdiği kararlar keyfi olarak haksız bir şekilde mağdur edilen kişilere karşı uygulanmaktadır. İşte benim de içinde bulunduğum 28 Şubat 1997’de haksız ve vicdansız bir şekilde ordudan atılmış binlerce askerin durumu da bu şekildedir.</p>
<p>Peki, ABD’nin öncülüğünde ülkemizi köleleştirmek için yapılan bu darbelere karşı biz ne yaptık. Bu konuda yapılması gereken en önemli işleri sırasıyla başarmaya muvaffak olduk.</p>
<p>Öncelikle çeşitli sivil toplum örgütleri kurarak darbelerin bir insanlık suçu olduğunu bütün dünyaya ispat ettik. Darbe suçluları generalleri ve işbirlikçilerini anayasal düzeni yıkmak ve daha nice suçlardan dolayı mahkemelere verdik. Yetmedi haklarımızı tazmin etmek için mahkemelere ve Kamu Denetçiliği Kurumuna müracaat ettik.</p>
<p>FETÖ örgütünün ve askeri vesayet sistemi uzantılarının kontrolüne giren yargıdan hakkımızı alamayınca Ak parti hükümetine baskı yapmaya başladık. Sonucunda da 2010 Yılında ülke genelinde yapılan referandumda Yüksek Askeri Şura kararları ile ordudan zorunlu olarak emekli edilenlerin haklarını alabilmesine uygun bir kararı geçirmeye bütün Türkiye’nin kararı ile muvaffak olduk.</p>
<p>Yetmedi Kamu Denetçiliği Kurumuna yaptığımız müracaatlardan olumlu kararlar çıkararak hükümeti görevini yapmaya çağırdık. Kısaca kanunlar çerçevesinde ne yapılması gerekiyor ise yapmaya çalıştık. Fakat karşılığını aradan yıllar geçmesine rağmen hala alamadık.</p>
<p>Sadece benimde şanslı olduğum küçük bir gruba hiçbir tazminat ödenmeden emeklilik haklarının bir kısmı iade edildi. Fakat sayıları binlerce olan resen emekli askerler; haklarını alamadıkları gibi kendilerine ikinci bir haksızlık yapılarak sanki başka suçları varmış gibi ayırım yapılarak tek kuruş verilmeyerek tekrar cezalandırıldılar.</p>
<p>FETÖ’nun yaptığı kumpas sonucunda bir müddet hapse girmek zorunda kalan bazı askerler ise bizim gibi emekli edilmeyip açığa alındığı için tazminatlarını alarak en azından maddi mağduriyetlerini büyük ölçüde gidermiş oldular. Elbette ABD’ye köpeklik yapan FETÖ ve darbeci faşistlerin yaptıkları fenalıklar bu saydığımız suçlarla sınırlı değildir. Fakat konumuzu çok fazla dağıtmadan yapılan hukuksuzluğun altını çizmek adına sınırlı tutmak zorunda olduğumuzu belirtmek isterim.</p>
<p>Sonuçta 28 Şubat 1997’den bu güne kadar 23 yıl geçti. 12 Eylül 1980 darbesinde de benzer şekilde mağdur edilen binlerce asker vardır. Bütün bu insanlara tek kuruş tazminat ödenmemiştir. Belli ki hükümet hepimizin ölmesini beklemektedir. Zaten tamamımız yaşlandık ve aramızdan yüzlerce arkadaşımız da haklarını alamadan vefat etmiş oldular.</p>
<p>Peki, sormak istiyorum; binlerce askerin haklarını gasp etmek suretiyle tazminatlarını ödemeden hukuksuzluk yapanlar işlemiş oldukları bu suçların cezasını görmeyecekler mi?</p>
<p>Cevabı basittir. Bu dünyada göremeseler bile “yaptığı işten zerre miktar dahi yanına kar kalmayacak” ruz-i mahşerde bunun cezasını; sonsuz bir bedelle ödeyeceklerdir. Eğer akılları var ise bu çirkin duruma bir an önce son verip aileleri ile birlikte milyonlarca insanı ilgilendiren tazminatları ve emeklilik haklarını öderler. Benden söylemesi. Gerekli çalışmaları yapıp yapmamalarını kendi canları bilir!</p>
<p>Bu vesile ile darbelerin babası sayılan 27 Mayıs mağdurlarına dönmek istiyorum. Bir gecede alınan kararla ordudan tasfiye edilen yüzlerce general ve subay; Emekli İnkılap Subaylar Derneği, kısaca "EMİNSU" olarak bir dernek kurmuş ve çıkarılan 4 ayrı yasa ile haklarının tamamını almışlardır.</p>
<p>Bu kararların alınmasında yine tabelasında Ak Parti gibi “Adalet” ismi buluna Adalet, Milli Selamet ve Milliyetçi Hareket Partileri (Milliyetçi Cephe Hükümetleri) kanunların çıkmasını sağlayarak; yapılan haksızlığı hiç olmaz ise kendilerine bakan yönü ile temizlemiş oldular.</p>
<p>Gerçi işin ucunda general olunca işler değişmektedir. Kimse paşaların hakları söz konusu olunca geri çekilmemektedir. Nitekim 3-22 Ağustos 1960 tarihleri arasında emekliye sevk edilen general ve amirallerin durumu farklı olmuştur.</p>
<p>Haklarını tamamı ile alan general ve amirallerin sayısı tam olarak şu şekildedir: “Kara Kuvvetleri 5 orgeneral, 123 korgeneral, 54 tümgeneral, Deniz Kuvvetlerinden 1 oramiral, 2 koramiral, 3 tümamiral, 9 tuğamiral, Hava Kuvvetlerinden 4 korgeneral, 7 tümgeneral, 14 tuğgeneral, Jandarma Genel Komutanlığından 5 tuğgeneral’dir.</p>
<p>Emekliye ayrılan bu general ve subayların temel amacı orduya geri dönmek idi. Biz de geri dönmek istedik. Lakin geri dönmeyi bir tarafa bırakın “bir kuruş” tazminat dahi alamadık.</p>
<p>EMİNSU Derneği varlığını 12 Eylül 1980'e kadar sürdürmüştür. Fakat bizim kurduğumuz dernekler ve sivil toplum örgütleri hala hak talepleri için çalışmaya devam etmektedir. Ne yazık ki işin içinde general olmayınca bu kuruluşlar kolayca susturulmaktadır.</p>
<p>“İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır” atasözü gereğince biraz da kendimizle ilgili öz eleştiri yapalım. “Bu hukuksuz durumu yeterince kamuoyuna aktarabildik mi?” diye bir soru soralım. Ne yazık ki cevabı olumsuzdur. Zira kamuoyunda “mağdur askerler haklarını aldı” propagandası yapılmaktadır.</p>
<p>Yüksek Askeri Şura mağdurları, kendileri gibi zorunlu emekli edilen “kararname mağduru askerler” zırnık dahi alamamışken hiç olmaz ise emeklilik haklarını kazanabildiği için yeterince seslerini yükseltememişlerdir. Kararname mağduru askerlerin çoğu da astsubay olduğu için ve bunlarda daima üvey çocuk muamelesi gördüğü için gerekli çalışmalar hükümet tarafından sümenaltı edilmektedir.</p>
<p>Eğer mesele içinde general olsaydı hiç şüpheniz olmasın derhal kanun üstüne kanun çıkarılır yapılan hukuksuzluklar EMİNSU’larda olduğu gibi derhal düzeltilirdi. Fakat umursamazlık, empati yapmama ve haksızlıklara karşı suskun kalmak ortak sorunumuzdur, vesselam…</p>
<p>Dr. Vehbi KARA<br />
</p>
Ekleme
Tarihi: 15 Ekim 2020 - Perşembe
Emekli İnkılapçı Subaylar Kadar Olamadık
<p>27 Mayıs 1960’ta yuları ABD’nin elinde olan faşist albaylar cuntası darbe yapmıştı. Hemen peşinden kendilerini sağlama almak maksadı ile 235 general ve 5000 civarındaki subayı tasfiye etmişti. Daha sonra kendi içinde mücadeleye başlayan bu faşistler, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını; Ezan-ı Muhammediyi (asm) aslına çevirdiği için idam etmişlerdi.</p>
<p>Ülkemizin halen yaşadığı askeri vesayet sistemi işte 27 Mayıs’tan beri hala güçlü bir şekilde devam etmektedir. Ne yazık ki darbelerden ve militarist yapıdan en fazla zarar gören siyasetçilerin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan bulunmasına rağmen bu faşistlerle mücadelede tam olarak başarı kazanamamıştır.</p>
<p>Bunun en büyük delili; daha önceki yazılarımda paylaştığım gibi üst mahkemeden de müebbet hapis cezası alan 28 Şubat’ın darbeci generallerinin elleri kolları serbest olarak meydanda gezmesidir. Bu hukuksuz ve çirkin durumu kimse dile getirmediği için tekrar ifade etmekte yarar vardır.</p>
<p>Bugünkü makalemde ise diğer bir askeri vesayet ürünü başka bir hukuksuz durumdan bahsetmek istiyorum. Benimle birlikte 28 Şubat 1997 tarihinde zorunlu olarak emekli edilen askerlerin durumundan söz etmek gerekiyor. Gerçi bunları yazıp söylemekten dilimizde tüy bitti. Lakin kör, sağır ve dilsiz hükümet ve bürokratlardan hiçbir tepki gelmiyor. O halde tekrar dile getirmek lüzumu vardır.</p>
<p>Çalışanların haklarını düzenleyen bütün iş kanunlarında işine son verilen memur ve işçilere tazminatları verilmesi genel bir hukuk kaidesidir. Eğer işine son verilen kişi “haksız tek taraflı fesih” işlemine maruz kalmış ise verilecek tazminatların daha da çok arttırılması hukuk kararları içerisinde yerini almıştır. Ülkemizde durum böyle olduğu gibi dünyanın geri kalmış ülkelerinde dahi haksız fesihler bu şekilde tazmin edilmektedir.</p>
<p>Fakat iş; asker vatandaşlara gelince hukuk askıya alınmakta hükümetin verdiği kararlar keyfi olarak haksız bir şekilde mağdur edilen kişilere karşı uygulanmaktadır. İşte benim de içinde bulunduğum 28 Şubat 1997’de haksız ve vicdansız bir şekilde ordudan atılmış binlerce askerin durumu da bu şekildedir.</p>
<p>Peki, ABD’nin öncülüğünde ülkemizi köleleştirmek için yapılan bu darbelere karşı biz ne yaptık. Bu konuda yapılması gereken en önemli işleri sırasıyla başarmaya muvaffak olduk.</p>
<p>Öncelikle çeşitli sivil toplum örgütleri kurarak darbelerin bir insanlık suçu olduğunu bütün dünyaya ispat ettik. Darbe suçluları generalleri ve işbirlikçilerini anayasal düzeni yıkmak ve daha nice suçlardan dolayı mahkemelere verdik. Yetmedi haklarımızı tazmin etmek için mahkemelere ve Kamu Denetçiliği Kurumuna müracaat ettik.</p>
<p>FETÖ örgütünün ve askeri vesayet sistemi uzantılarının kontrolüne giren yargıdan hakkımızı alamayınca Ak parti hükümetine baskı yapmaya başladık. Sonucunda da 2010 Yılında ülke genelinde yapılan referandumda Yüksek Askeri Şura kararları ile ordudan zorunlu olarak emekli edilenlerin haklarını alabilmesine uygun bir kararı geçirmeye bütün Türkiye’nin kararı ile muvaffak olduk.</p>
<p>Yetmedi Kamu Denetçiliği Kurumuna yaptığımız müracaatlardan olumlu kararlar çıkararak hükümeti görevini yapmaya çağırdık. Kısaca kanunlar çerçevesinde ne yapılması gerekiyor ise yapmaya çalıştık. Fakat karşılığını aradan yıllar geçmesine rağmen hala alamadık.</p>
<p>Sadece benimde şanslı olduğum küçük bir gruba hiçbir tazminat ödenmeden emeklilik haklarının bir kısmı iade edildi. Fakat sayıları binlerce olan resen emekli askerler; haklarını alamadıkları gibi kendilerine ikinci bir haksızlık yapılarak sanki başka suçları varmış gibi ayırım yapılarak tek kuruş verilmeyerek tekrar cezalandırıldılar.</p>
<p>FETÖ’nun yaptığı kumpas sonucunda bir müddet hapse girmek zorunda kalan bazı askerler ise bizim gibi emekli edilmeyip açığa alındığı için tazminatlarını alarak en azından maddi mağduriyetlerini büyük ölçüde gidermiş oldular. Elbette ABD’ye köpeklik yapan FETÖ ve darbeci faşistlerin yaptıkları fenalıklar bu saydığımız suçlarla sınırlı değildir. Fakat konumuzu çok fazla dağıtmadan yapılan hukuksuzluğun altını çizmek adına sınırlı tutmak zorunda olduğumuzu belirtmek isterim.</p>
<p>Sonuçta 28 Şubat 1997’den bu güne kadar 23 yıl geçti. 12 Eylül 1980 darbesinde de benzer şekilde mağdur edilen binlerce asker vardır. Bütün bu insanlara tek kuruş tazminat ödenmemiştir. Belli ki hükümet hepimizin ölmesini beklemektedir. Zaten tamamımız yaşlandık ve aramızdan yüzlerce arkadaşımız da haklarını alamadan vefat etmiş oldular.</p>
<p>Peki, sormak istiyorum; binlerce askerin haklarını gasp etmek suretiyle tazminatlarını ödemeden hukuksuzluk yapanlar işlemiş oldukları bu suçların cezasını görmeyecekler mi?</p>
<p>Cevabı basittir. Bu dünyada göremeseler bile “yaptığı işten zerre miktar dahi yanına kar kalmayacak” ruz-i mahşerde bunun cezasını; sonsuz bir bedelle ödeyeceklerdir. Eğer akılları var ise bu çirkin duruma bir an önce son verip aileleri ile birlikte milyonlarca insanı ilgilendiren tazminatları ve emeklilik haklarını öderler. Benden söylemesi. Gerekli çalışmaları yapıp yapmamalarını kendi canları bilir!</p>
<p>Bu vesile ile darbelerin babası sayılan 27 Mayıs mağdurlarına dönmek istiyorum. Bir gecede alınan kararla ordudan tasfiye edilen yüzlerce general ve subay; Emekli İnkılap Subaylar Derneği, kısaca "EMİNSU" olarak bir dernek kurmuş ve çıkarılan 4 ayrı yasa ile haklarının tamamını almışlardır.</p>
<p>Bu kararların alınmasında yine tabelasında Ak Parti gibi “Adalet” ismi buluna Adalet, Milli Selamet ve Milliyetçi Hareket Partileri (Milliyetçi Cephe Hükümetleri) kanunların çıkmasını sağlayarak; yapılan haksızlığı hiç olmaz ise kendilerine bakan yönü ile temizlemiş oldular.</p>
<p>Gerçi işin ucunda general olunca işler değişmektedir. Kimse paşaların hakları söz konusu olunca geri çekilmemektedir. Nitekim 3-22 Ağustos 1960 tarihleri arasında emekliye sevk edilen general ve amirallerin durumu farklı olmuştur.</p>
<p>Haklarını tamamı ile alan general ve amirallerin sayısı tam olarak şu şekildedir: “Kara Kuvvetleri 5 orgeneral, 123 korgeneral, 54 tümgeneral, Deniz Kuvvetlerinden 1 oramiral, 2 koramiral, 3 tümamiral, 9 tuğamiral, Hava Kuvvetlerinden 4 korgeneral, 7 tümgeneral, 14 tuğgeneral, Jandarma Genel Komutanlığından 5 tuğgeneral’dir.</p>
<p>Emekliye ayrılan bu general ve subayların temel amacı orduya geri dönmek idi. Biz de geri dönmek istedik. Lakin geri dönmeyi bir tarafa bırakın “bir kuruş” tazminat dahi alamadık.</p>
<p>EMİNSU Derneği varlığını 12 Eylül 1980'e kadar sürdürmüştür. Fakat bizim kurduğumuz dernekler ve sivil toplum örgütleri hala hak talepleri için çalışmaya devam etmektedir. Ne yazık ki işin içinde general olmayınca bu kuruluşlar kolayca susturulmaktadır.</p>
<p>“İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır” atasözü gereğince biraz da kendimizle ilgili öz eleştiri yapalım. “Bu hukuksuz durumu yeterince kamuoyuna aktarabildik mi?” diye bir soru soralım. Ne yazık ki cevabı olumsuzdur. Zira kamuoyunda “mağdur askerler haklarını aldı” propagandası yapılmaktadır.</p>
<p>Yüksek Askeri Şura mağdurları, kendileri gibi zorunlu emekli edilen “kararname mağduru askerler” zırnık dahi alamamışken hiç olmaz ise emeklilik haklarını kazanabildiği için yeterince seslerini yükseltememişlerdir. Kararname mağduru askerlerin çoğu da astsubay olduğu için ve bunlarda daima üvey çocuk muamelesi gördüğü için gerekli çalışmalar hükümet tarafından sümenaltı edilmektedir.</p>
<p>Eğer mesele içinde general olsaydı hiç şüpheniz olmasın derhal kanun üstüne kanun çıkarılır yapılan hukuksuzluklar EMİNSU’larda olduğu gibi derhal düzeltilirdi. Fakat umursamazlık, empati yapmama ve haksızlıklara karşı suskun kalmak ortak sorunumuzdur, vesselam…</p>
<p>Dr. Vehbi KARA<br />
</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.