Hutbe Ne Zamandan Beri Türkçe Okunuyor?
<p>Osmanlı devletinde ilk defa Türkçe hutbenin ne zaman okunduğuna dair farklı tarihlere işaret edilse de bu konuda gazetelerde çıkan haberlere bakarak bazı sonuçlara varmak mümkündür. Ali Suavi, 1870’te Ulum Gazetesi’nde yazdığı “Zamane Hutbesi” başlıklı bir makalesinde bu konuya dikkat çekmiştir.</p>
<p>Muallim Naci ise, Medrese Hatıraları’nda hutbelerin sonunda okunan Nahl Suresi’nin 90. Ayeti’ni aktararak: “Şu makaleyi yazmakla her Cuma günü hutbe dinleyip hatibin en sonra ne dediğini olsun anlamak arzusunda bulunan ihvan-ı dine küçük bir hizmet arz etmiş olmaktan” bahsetmişti.</p>
<p><strong>Hutbeler konusunda dikkat çeken önemli bir girişimi ise Omsklu Niyazi Mehmet Süleymanof yapmıştır. Kendi okuduğu hutbelerden oluşan “Türkî Hutbeler” adlı kitabını Orenburg’daki Vakit Matbaası’nda 1910’da iki cilt hâlinde bastırmıştı. </strong>Rusya Müslümanları arasında bu hutbeler büyük yankı uyandırmış ve <strong>Osmanlı basınına da konu olmuştu.</strong></p>
<p><strong>Osmanlı Devletinde Dr. Mefail Hızlı’nın belirttiğine göre 1911 yılında Bursa’da ilk kez bir Cuma hutbesi Türkçe okunmuştu. </strong>Hüdâvendigâr Camii’nde hatip önce hutbeyi Arapça olarak aktarmış, daha sonra öğüt-nasihat kısımlarını Türkçe olarak cemaate anlatmıştı.</p>
<p>Bu olay, hutbeyi veren hatip tarafından kaleme alınarak Sırat-ı Müstakim Mecmuası’nda yayınlanmıştı. <strong>Bu bilgiye göre; daha eski veya başka bir tarihi kayıt-vesika ortaya çıkana kadar bu uygulama bir ilk olma özelliği taşımaktadır.</strong></p>
<p>Bu konudaki bir başka bilgi ise Hasan Basri Çantay’ın <strong>“Karasi Gazetesi”nin 20-124, 12 Zilkade 1334/ 10 Eylül 1916 tarihli nüshasında “Güzel bir hutbe” </strong>başlıklı makale-haberde yer almaktadır. Haberde: “…<strong>haber aldığımıza göre geçen Cuma, (Balıkesir) İbrahim Bey Cami-i Şerifinde Hafız İsmail Efendi Arapça hutbeyi müteakib olarak, hem de gayet selis ve açık bir lisan ile vaz u nasihatte bulunmuş” </strong>denilerek Türkçe nasihat kısımlarının kabul görüp yayılmasında büyük faydalar olacağı ifade edilmiştir.</p>
<p><strong>Ne kadar devam ettirildiği konusunda kesin bir bilgi bulunmayan Türkçe hutbe iradının örneklerinden birisi de Cumhuriyet’in ilanı öncesinde, 24 Kasım 1922’de İstanbul Fatih Camii’nde Ayet-Hadis, Allah’a övgü, Peygambere de dua kısımları hariç;</strong> Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından yapılmıştı.</p>
<p>Cumhuriyet’in ilanından sonra ise yaygınlaştırılması hedeflenen Türkçe hutbe okunması teşebbüsleri sürmüş ve bu konudaki ilk resmi faaliyet<strong>, <strong>1927 yılında Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi</strong>’nin</strong> imzasıyla yürürlüğe giren talimatla olmuştu. Bu talimatla Hutbelerin ayet ve hadis metinleri dışında kalan bölümlerinin Türkçe okunması istenmişti.</p>
<p>Bütün bu gayretlere karşı İslam alimleri çeşitli eserlerinde hutbenin Arapça okunması gerektiğine işaret etmiştir. Hubab isimli eserinde şöyle ifade etmiştir:</p>
<p>"Meselâ, bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Hâlbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır."</p>
<p><strong>1932 yılının Ramazan ayından itibaren uygulamaya konulan “dinde reform, ibadetin Türkçeleştirilmesi” girişimleriyle birlikte </strong>Ocak ayında ilk prova Dolmabahçe Sarayı’nda yapılmıştır. Cumhurbaşkanı’nın emriyle Hafız Yaşar Okur, ilk Türkçe Kuran’ı Yerebatan Camii’nde okumuş ve bunu Fatih Camii’ndeki Türkçe ezan takip etmişti. </p>
<p><strong>Bazı kaynaklarda geçtiği şekliyle “Türkçe Hutbe” de 5 Şubat 1932 günü İstanbul Süleymaniye Camii’nde okunmuştu. Sadeddin Kaynak’ın bu konudaki ifadeleri şu şekildedir:</strong></p>
<p><strong>“Fatih Camii’nde ilk defa olarak Türkçe Kur’an okudum. Bunu müteakip, Türkçe hutbeye sıra gelmişti.</strong> Cumhurbaşkanı: “Haydi bakalım. Türkçe hutbeyi de Süleymaniye Camii’nde mukabele oku! Amma okuyacağını önce tertip et, bir göreyim” dedi. Yazdım verdim. Beğendi. Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. Bu başka iş, hafızlığa benzemez” dedim. “Zarar yok, tecrübe edelim” buyurdu. Bunun üzerine tekrar sordum: “Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım? “Hayır, sarığı bırak… Benim gibi başı açık ve fraklı!” Ne diyeyim inkılâp yapılıyor, peki dedim. O gün hınca hınç dolmuş Süleymaniye Camii’nde cemaat arasına karışmış yüz elli de sivil polis vardı. Bu tedbirin isabetli olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Ben Türkçe hutbeyi okur okumaz, kalabalık arasından bilahare Arap olduğu anlaşılan biri sesini yükselterek: Bu namaz olmadı, diye bağırdı” demiştir.</p>
<p>Bu aktarılan bilgiler ve <strong>Türkçe Hutbe, Akşam Gazetesi’nin 4788 numaralı ve 6 Ocak 1932 tarihli nüshasında şöyle geçmektedir:</strong></p>
<p><strong>“</strong>Dün Süleymaniye Camii’nde ilk defa olarak tamamıyla Türkçe hutbe okunmuştur. Süleymaniye Camii Türkçe hutbe dinlemek isteyen binlerce kişi ile dolmuştu. Kalabalıktan camiye girmeğe muvaffak olamayanlar karın altında dışarıda bekleşiyorlardı. On bin kişi kadar alacağı tahmin edilen Süleymaniye Camii’nde dün en aşağı 20 bin kişi vardı, beş bin kişi kadar da dışarıda bekliyordu. İç ve dış ezanlar okunduktan sonra Hafız Sadeddin Bey minbere çıkmış ve: “Ey cemaat! Başlangıcı ile hutbesini okumuştur. Hafız Sadeddin Bey hutbe arasında geçen bütün duaları da gene Türkçe olarak okumuştur. Hutbe esnasında ve hutbe bittikten sonra güzel sesli birçok hafızlar (Türkçe) tekbirler getirmişlerdir.” Satırlarıyla yer almıştı.</p>
<p><strong>Bu bilgiler oldukça mübalağalıdır. Ayrıca 1911 ile 1922 yıllarında Türkçe hutbe okunduğu ve 1928 yılında ikinci baskısı yapılan Diyanet İşleri Reisliği’nin hazırladığı “Türkçe Hutbe” isimli kitap göz önüne alınacak olursa </strong>bazı kaynaklarda ve özellikle de internette yer aldığı şekliyle<strong> <strong>“ilk Türkçe hutbenin 5 Şubat 1932’de Süleymaniye Camii’nde okunduğu” bilgisi doğru değildir. Bununla birlikte geçmişteki uygulamaların aksine</strong> </strong>“Ayet” ,“Hadis-i Şerifler”, “Allah’ı medh ü sena”, “Peygamber’e salat ü selam” ve “Duaları”nın da yani Rıfat Börekçi’nin ifadesiyle “hutbelerin “Zikrullah”, salat ü selam gibi, erkanı müştemil olan ve lisan-ı dini olan Arabi ile eda edilen erkan-ı hutbe” kısmının da <strong>bütün olarak Türkçe okunmuş olması açısından ilk olduğunu söylemek mümkündür.</strong></p>
<p><strong>Bu makaleyi yazmaktan maksat neredeyse bütün milletin yanlış bildiği bir hususu</strong> düzeltmeye çalışmaktır. İnsanlar eskiden beri hutbenin Türkçe olduğunu zannetmektedirler. Halbuki hutbe Karahanlılar, Selçuklu, Osmanlı devrinde hep Arapça okunmuştur. Fakat siyasi mülahazalarla halkın etkilenmesini sağlamak için Türkçe hutbeler başlamıştır.</p>
<p>Türkiye Cumhuriyetinde de 1932’ye kadar hutbe Arapça okunmuştur, vesselam…</p>
<p> </p>
<p>Dr. Vehbi KARA </p>
Ekleme
Tarihi: 11 Haziran 2020 - Perşembe
Hutbe Ne Zamandan Beri Türkçe Okunuyor?
<p>Osmanlı devletinde ilk defa Türkçe hutbenin ne zaman okunduğuna dair farklı tarihlere işaret edilse de bu konuda gazetelerde çıkan haberlere bakarak bazı sonuçlara varmak mümkündür. Ali Suavi, 1870’te Ulum Gazetesi’nde yazdığı “Zamane Hutbesi” başlıklı bir makalesinde bu konuya dikkat çekmiştir.</p>
<p>Muallim Naci ise, Medrese Hatıraları’nda hutbelerin sonunda okunan Nahl Suresi’nin 90. Ayeti’ni aktararak: “Şu makaleyi yazmakla her Cuma günü hutbe dinleyip hatibin en sonra ne dediğini olsun anlamak arzusunda bulunan ihvan-ı dine küçük bir hizmet arz etmiş olmaktan” bahsetmişti.</p>
<p><strong>Hutbeler konusunda dikkat çeken önemli bir girişimi ise Omsklu Niyazi Mehmet Süleymanof yapmıştır. Kendi okuduğu hutbelerden oluşan “Türkî Hutbeler” adlı kitabını Orenburg’daki Vakit Matbaası’nda 1910’da iki cilt hâlinde bastırmıştı. </strong>Rusya Müslümanları arasında bu hutbeler büyük yankı uyandırmış ve <strong>Osmanlı basınına da konu olmuştu.</strong></p>
<p><strong>Osmanlı Devletinde Dr. Mefail Hızlı’nın belirttiğine göre 1911 yılında Bursa’da ilk kez bir Cuma hutbesi Türkçe okunmuştu. </strong>Hüdâvendigâr Camii’nde hatip önce hutbeyi Arapça olarak aktarmış, daha sonra öğüt-nasihat kısımlarını Türkçe olarak cemaate anlatmıştı.</p>
<p>Bu olay, hutbeyi veren hatip tarafından kaleme alınarak Sırat-ı Müstakim Mecmuası’nda yayınlanmıştı. <strong>Bu bilgiye göre; daha eski veya başka bir tarihi kayıt-vesika ortaya çıkana kadar bu uygulama bir ilk olma özelliği taşımaktadır.</strong></p>
<p>Bu konudaki bir başka bilgi ise Hasan Basri Çantay’ın <strong>“Karasi Gazetesi”nin 20-124, 12 Zilkade 1334/ 10 Eylül 1916 tarihli nüshasında “Güzel bir hutbe” </strong>başlıklı makale-haberde yer almaktadır. Haberde: “…<strong>haber aldığımıza göre geçen Cuma, (Balıkesir) İbrahim Bey Cami-i Şerifinde Hafız İsmail Efendi Arapça hutbeyi müteakib olarak, hem de gayet selis ve açık bir lisan ile vaz u nasihatte bulunmuş” </strong>denilerek Türkçe nasihat kısımlarının kabul görüp yayılmasında büyük faydalar olacağı ifade edilmiştir.</p>
<p><strong>Ne kadar devam ettirildiği konusunda kesin bir bilgi bulunmayan Türkçe hutbe iradının örneklerinden birisi de Cumhuriyet’in ilanı öncesinde, 24 Kasım 1922’de İstanbul Fatih Camii’nde Ayet-Hadis, Allah’a övgü, Peygambere de dua kısımları hariç;</strong> Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından yapılmıştı.</p>
<p>Cumhuriyet’in ilanından sonra ise yaygınlaştırılması hedeflenen Türkçe hutbe okunması teşebbüsleri sürmüş ve bu konudaki ilk resmi faaliyet<strong>, <strong>1927 yılında Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi</strong>’nin</strong> imzasıyla yürürlüğe giren talimatla olmuştu. Bu talimatla Hutbelerin ayet ve hadis metinleri dışında kalan bölümlerinin Türkçe okunması istenmişti.</p>
<p>Bütün bu gayretlere karşı İslam alimleri çeşitli eserlerinde hutbenin Arapça okunması gerektiğine işaret etmiştir. Hubab isimli eserinde şöyle ifade etmiştir:</p>
<p>"Meselâ, bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Hâlbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır."</p>
<p><strong>1932 yılının Ramazan ayından itibaren uygulamaya konulan “dinde reform, ibadetin Türkçeleştirilmesi” girişimleriyle birlikte </strong>Ocak ayında ilk prova Dolmabahçe Sarayı’nda yapılmıştır. Cumhurbaşkanı’nın emriyle Hafız Yaşar Okur, ilk Türkçe Kuran’ı Yerebatan Camii’nde okumuş ve bunu Fatih Camii’ndeki Türkçe ezan takip etmişti. </p>
<p><strong>Bazı kaynaklarda geçtiği şekliyle “Türkçe Hutbe” de 5 Şubat 1932 günü İstanbul Süleymaniye Camii’nde okunmuştu. Sadeddin Kaynak’ın bu konudaki ifadeleri şu şekildedir:</strong></p>
<p><strong>“Fatih Camii’nde ilk defa olarak Türkçe Kur’an okudum. Bunu müteakip, Türkçe hutbeye sıra gelmişti.</strong> Cumhurbaşkanı: “Haydi bakalım. Türkçe hutbeyi de Süleymaniye Camii’nde mukabele oku! Amma okuyacağını önce tertip et, bir göreyim” dedi. Yazdım verdim. Beğendi. Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. Bu başka iş, hafızlığa benzemez” dedim. “Zarar yok, tecrübe edelim” buyurdu. Bunun üzerine tekrar sordum: “Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım? “Hayır, sarığı bırak… Benim gibi başı açık ve fraklı!” Ne diyeyim inkılâp yapılıyor, peki dedim. O gün hınca hınç dolmuş Süleymaniye Camii’nde cemaat arasına karışmış yüz elli de sivil polis vardı. Bu tedbirin isabetli olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Ben Türkçe hutbeyi okur okumaz, kalabalık arasından bilahare Arap olduğu anlaşılan biri sesini yükselterek: Bu namaz olmadı, diye bağırdı” demiştir.</p>
<p>Bu aktarılan bilgiler ve <strong>Türkçe Hutbe, Akşam Gazetesi’nin 4788 numaralı ve 6 Ocak 1932 tarihli nüshasında şöyle geçmektedir:</strong></p>
<p><strong>“</strong>Dün Süleymaniye Camii’nde ilk defa olarak tamamıyla Türkçe hutbe okunmuştur. Süleymaniye Camii Türkçe hutbe dinlemek isteyen binlerce kişi ile dolmuştu. Kalabalıktan camiye girmeğe muvaffak olamayanlar karın altında dışarıda bekleşiyorlardı. On bin kişi kadar alacağı tahmin edilen Süleymaniye Camii’nde dün en aşağı 20 bin kişi vardı, beş bin kişi kadar da dışarıda bekliyordu. İç ve dış ezanlar okunduktan sonra Hafız Sadeddin Bey minbere çıkmış ve: “Ey cemaat! Başlangıcı ile hutbesini okumuştur. Hafız Sadeddin Bey hutbe arasında geçen bütün duaları da gene Türkçe olarak okumuştur. Hutbe esnasında ve hutbe bittikten sonra güzel sesli birçok hafızlar (Türkçe) tekbirler getirmişlerdir.” Satırlarıyla yer almıştı.</p>
<p><strong>Bu bilgiler oldukça mübalağalıdır. Ayrıca 1911 ile 1922 yıllarında Türkçe hutbe okunduğu ve 1928 yılında ikinci baskısı yapılan Diyanet İşleri Reisliği’nin hazırladığı “Türkçe Hutbe” isimli kitap göz önüne alınacak olursa </strong>bazı kaynaklarda ve özellikle de internette yer aldığı şekliyle<strong> <strong>“ilk Türkçe hutbenin 5 Şubat 1932’de Süleymaniye Camii’nde okunduğu” bilgisi doğru değildir. Bununla birlikte geçmişteki uygulamaların aksine</strong> </strong>“Ayet” ,“Hadis-i Şerifler”, “Allah’ı medh ü sena”, “Peygamber’e salat ü selam” ve “Duaları”nın da yani Rıfat Börekçi’nin ifadesiyle “hutbelerin “Zikrullah”, salat ü selam gibi, erkanı müştemil olan ve lisan-ı dini olan Arabi ile eda edilen erkan-ı hutbe” kısmının da <strong>bütün olarak Türkçe okunmuş olması açısından ilk olduğunu söylemek mümkündür.</strong></p>
<p><strong>Bu makaleyi yazmaktan maksat neredeyse bütün milletin yanlış bildiği bir hususu</strong> düzeltmeye çalışmaktır. İnsanlar eskiden beri hutbenin Türkçe olduğunu zannetmektedirler. Halbuki hutbe Karahanlılar, Selçuklu, Osmanlı devrinde hep Arapça okunmuştur. Fakat siyasi mülahazalarla halkın etkilenmesini sağlamak için Türkçe hutbeler başlamıştır.</p>
<p>Türkiye Cumhuriyetinde de 1932’ye kadar hutbe Arapça okunmuştur, vesselam…</p>
<p> </p>
<p>Dr. Vehbi KARA </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.