Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

İlahiyatçı Geçinen Teologlar ve Hadis İnkârcılığı

<p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde hadisi şerifleri ink&acirc;r eden pek farklı insanlar vardır. Bu kişilere birka&ccedil; s&ouml;z s&ouml;ylemek gerekiyor.</p> <p>&Ouml;zellikle ilahiyat k&ouml;kenli hocalar ki bunlara hoca demek doğru olmaz zira İslam&rsquo;ı &ouml;z kaynaklarından değil Batı d&uuml;ş&uuml;ncesinden &ouml;ğrenmektedirler. Maalesef &ouml;nemli bir kısmı ehli s&uuml;nnet &ccedil;izgisinden &ccedil;ıkarak hadisleri inkar etmektedirler. Bu kişiler Batı felsefesi ve k&uuml;lt&uuml;r&uuml; i&ccedil;inde o derece boğulmuşlardır ki ehli s&uuml;nnet vel cemaatin dışına &ccedil;ıkmışlardır.</p> <p>Bazı hadis ink&acirc;rcılarının Mutezile, Cebriye, Vahhabi ve Şia etkisi altında kaldığı pek a&ccedil;ıktır. Zihinlerini ehli s&uuml;nnete kapatmış olmalarından dolayı ger&ccedil;ekleri anlamakta zorluk &ccedil;ekmektedirler. &Ouml;zellikle hadis ilmi konusunda &ccedil;ok cahil kaldıklarını rahatlıkla s&ouml;yleyebiliriz.</p> <p>Bu insanlara hadislerle ilgili olarak birka&ccedil; d&uuml;sturu s&ouml;ylemek icap ediyor. Bunlar ş&ouml;yledir:</p> <p>1. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın ger&ccedil;i her tavrı her hali onun doğruluğuna ve peygamberliğine delildir. Fakat her tavrının harikulade olması gerekmez. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah, O&rsquo;nu beşer suretinde g&ouml;ndermiş ta ki her konuda bize rehber ve &ouml;ğretmen olsun. Eğer her fiili olağan&uuml;st&uuml; olsa idi biz M&uuml;sl&uuml;manlara bir imam ve bir m&uuml;rşit olamazdı. Hal ve tavırları ile ders veremezdi. İşte bu nedenden dolayı sadece inat&ccedil;ı inkarcılara karşı peygamberliğini ispat etmek i&ccedil;in ara sıra olağan&uuml;st&uuml; işlere mazhar olduğunu g&ouml;rebiliyoruz. İşte onun bu hallerine &ldquo;mucize&rdquo; adı verilmektedir.</p> <p>2. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam, hem bir beşerdir hem de resuld&uuml;r. Allah&rsquo;ın el&ccedil;isidir. Peygamberliği vahye dayanır. Vahiy ise iki kısımdır. Biri sadece terc&uuml;manlıktır ki; ayet ve hadisi kutsi de olduğu gibi hi&ccedil;bir m&uuml;dahalesi yoktur. O ancak kendisine vahyedileni s&ouml;yler. Diğeri ise yine vahye dayanır fakat tafsilatını ve tasavvur etmesini kendisi yapar. Kendi d&uuml;ş&uuml;ncesi, &ouml;rf adet ve geleneklerde bulunan halkın seviyesine g&ouml;re tarif eder. İşte bu nedenler b&uuml;t&uuml;n hareketleri vahye dayanıyor denilemez. Yine bazı anlaşılması g&uuml;&ccedil; hakikatları Kuran&rsquo;da bulunan temsiller vasıtası ile yapar bu sayede insanlar &ccedil;ok zor idrak edilebilecek hakikatleri kolaylıkla anlayabilir.</p> <p>3. Bazı hadisler ki; inkarcılar en &ccedil;ok bu nedene dayanır, tek bir kişiden rivayet edilmiş olmasıdır. Diğer kişilerin bu hadisi s&ouml;ylememeleri ve yazmamaları olmadığını g&ouml;stermez. &Ouml;rneğin bir yemekte aynı yiyecekten 200 kişi yemiş ve doyarak kalkıp gitmiş. Bu hadiste elbette yemek ziyafetinin ge&ccedil;tiği yerdeki kişinin yani ev sahibinin s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;erlidir. Eğer bunu yemek sahibi s&ouml;ylemiş ve diğer 200 kişi s&ouml;ylendiği zaman sessiz kalmış ise doğruluğunda ş&uuml;phe yoktur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; iştirak ettiği bir yemekte bereket olmadığını sahabe gibi yalanı asla kabul etmeyen g&uuml;zide bir topluluk g&ouml;rse idi; derhal m&uuml;dahale ederdi. Demek ki haberi vahid denilen tek kişinin s&ouml;ylediği hadisleri zayıf kabul etmek veya ink&acirc;r etmek b&uuml;y&uuml;k hatadır.</p> <p>4. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın gelecekten bahsettiği bazı olaylar devamlı tekrarlanan &ouml;nemli vakıalara ait olabilmektedir. &Ouml;rneğin Mehdi ile alakalı &ccedil;eşitli hadisler vardır. Bunlar vahye dayanır ve &ouml;nemli tarihi şahsiyetlerle alakalıdır. Dehşetli olumsuz hadiselerden dolayı ye&rsquo;se d&uuml;ş&uuml;p karamsarlığa girmemek i&ccedil;in İslam &acirc;leminin &ouml;nemli bir silsilesi olan Al-i Beyt&rsquo;e (Hazreti Hasan ve H&uuml;seyin&rsquo;den sonra gelen seyyitler cemaati) sarılmayı tavsiye etmiştir. Bu sayede her asırda ortaya &ccedil;ıkan b&uuml;y&uuml;k asfiya ve Mehdi gibi zatlar İslam yolundan ayrılmamış m&uuml;minlere rehber olmuşlardır. B&uuml;t&uuml;n dalalet fırkaları bir bir s&ouml;n&uuml;p etkisini kaybetmiştir. Fakat &ccedil;eşitli asırlarda gelen bu zatları tek bir şahıs gibi d&uuml;ş&uuml;nen bazı kişiler ister istemez yanılgıya d&uuml;şm&uuml;şlerdir. Birinin &ouml;zellikleri diğerinden farklı olduğu zaman inkar yoluna gitmişlerdir.&nbsp;</p> <p>H&acirc;lbuki hadisler haktır ve aynen rivayet edildiği gibi zuhur etmiştir. Bu hali ile bir mucizedir. Lakin hepsini tek bir şahısta farz etmek insanları yanıltmaktadır. Bu durumda mehdi gibi zatları ink&acirc;r etmek değil; her hadisenin farklı y&ouml;nleri ile d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;p ele alınması gereklidir.</p> <p>5. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam, kendi başına geleceği bilmezdi. Sonradan olacak bazı hadiseleri Allah kendisine bildirirdi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insanların başına gelecek k&ouml;t&uuml; olaylar &ccedil;oktur. Bunları olmadan &ouml;nce bilmek insana &ccedil;ok ızdırap verir. Mesela &ouml;l&uuml;m ve ecelin vakti bilinmez. Eğer bilinseydi yaklaştığı vakitte inanılmaz derecede korkun&ccedil; olurdu. İşte bu y&uuml;zden Allah, resul&uuml;ne; gelecekte olan &uuml;z&uuml;c&uuml; hadiseleri tamamen bildirmemişti. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; o &ccedil;ok hassas ve eşsiz merhametli olan Resul-u Zişan (asm) &uuml;mmetine ve sahabelere karşı daima b&ouml;yle kalmıştır. Eğer hadiseleri b&uuml;t&uuml;n y&ouml;nleri ile bilseydi &ccedil;ok fazla incinmiş olacaktı. Bundan dolayıdır ki gelecekte olan bazı olaylar kısmen ve ana y&ouml;nleri ile bildirilmiştir.</p> <p>6. Şu kainatın neticesi ve en m&uuml;kemmel kişisi olan Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın b&uuml;t&uuml;n &ouml;zellikleri siyer ve tarih kitaplarına sığmaz. Hazreti Cebrail ve Mikail iki yaver ve muhafız suretinde Bedir savaşında yanında yer alıyor. Mira&ccedil;&rsquo;da r&uuml;yet-i cemalullaha mazhar oluyor. Bunları hangi kitap ve eser tamamıyla izah ve tasvir edebilir. Elbette eksik kalacaktır. Şimdi b&ouml;yle bir ger&ccedil;ek &ouml;n&uuml;m&uuml;zde dururken Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın insanlara &ouml;rnek olmak &uuml;zere &ccedil;arşıda bir alışveriş esnasındaki tavrı ile karıştırmak &ccedil;ok hatalı olacaktır. Peygamber (asm) her konuda &ouml;rnek alınması gerektiği i&ccedil;in her halinin olağan&uuml;st&uuml; olması gerekmiyor. Bize &ouml;ğretmen olması i&ccedil;in bu tavırları g&ouml;stermektedir. O halde onu sade bir insan nazarı ile d&uuml;ş&uuml;nemeyiz.&nbsp;</p> <p>Son olarak şu &ouml;nemli ayet ve hadisi dile getirerek hadis inkarcılarını ikaz etmek gerekiyor:</p> <p>Z&uuml;mer Suresi 32. Ayette &ldquo;Allah adına yalan s&ouml;yleyen kimseden daha zalim kim vardır&rdquo; ge&ccedil;tiği gibi sahabeler; yalandan &ccedil;ok korkarlardı. Şu zamandaki bedbaht bazı insanlar ile karıştırmamak gerekiyor.</p> <p>Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam buyurmuştur ki &ldquo;Kim bile bile benim s&ouml;ylemediğim bir şeyi s&ouml;ylemişim gibi uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın&rdquo;. İşte şimdi bu hadisi duyan hangi sahabe uydurma hadis &ccedil;ıkarabilir ki. Doğruluktan asla şaşmayan ve gerekirse canını ortaya koyan d&uuml;nyanın en şerefli ve izzetli toplumu olan sahabelere ve onlardan ders alanlara &ldquo;hadis uydurmuş&rdquo; diye iftira atmak dehşetli bir zul&uuml;md&uuml;r, g&uuml;nahtır.&nbsp;</p> <p>Buhari ve M&uuml;slim gibi K&uuml;t&uuml;b&uuml; Sitte sahipleri kabul ve tasdik ettikten sonra size sadece bunun anlamını d&uuml;ş&uuml;nmek kalır. Zira bunlar gibi hadisleri nakleden raviler &ouml;ylesine uzmanlaşmıştırlar ki sarraf gibi &ldquo;ne kadar altın ne kadar bakır&rdquo; diyecek kadar hadislerin cevherini tanımaktadırlar. Y&uuml;z hadis i&ccedil;inde bir &ldquo;mevzu&rdquo; g&ouml;rse, derhal &ldquo;Bu hadis olamaz ve peygamberin s&ouml;z&uuml; değildir&rdquo; diyerek reddeder.</p> <p>İbn-i Cezvi gibi bazı zatlar tenkitte ileri gidip sahih hadislerin bir kısmına mevzu demiş ise de her mevzu denilen şeyin manası yanlıştır, denilmez. Doğrusu şudur ki &ldquo;bu s&ouml;z hadis değildir&rdquo; denilmek icap eder. Aksi takdirde İslam&rsquo;a uygun bir şeyi reddetmek kişiyi mesul eder, vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA</p>
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2021 - Perşembe

İlahiyatçı Geçinen Teologlar ve Hadis İnkârcılığı

<p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde hadisi şerifleri ink&acirc;r eden pek farklı insanlar vardır. Bu kişilere birka&ccedil; s&ouml;z s&ouml;ylemek gerekiyor.</p> <p>&Ouml;zellikle ilahiyat k&ouml;kenli hocalar ki bunlara hoca demek doğru olmaz zira İslam&rsquo;ı &ouml;z kaynaklarından değil Batı d&uuml;ş&uuml;ncesinden &ouml;ğrenmektedirler. Maalesef &ouml;nemli bir kısmı ehli s&uuml;nnet &ccedil;izgisinden &ccedil;ıkarak hadisleri inkar etmektedirler. Bu kişiler Batı felsefesi ve k&uuml;lt&uuml;r&uuml; i&ccedil;inde o derece boğulmuşlardır ki ehli s&uuml;nnet vel cemaatin dışına &ccedil;ıkmışlardır.</p> <p>Bazı hadis ink&acirc;rcılarının Mutezile, Cebriye, Vahhabi ve Şia etkisi altında kaldığı pek a&ccedil;ıktır. Zihinlerini ehli s&uuml;nnete kapatmış olmalarından dolayı ger&ccedil;ekleri anlamakta zorluk &ccedil;ekmektedirler. &Ouml;zellikle hadis ilmi konusunda &ccedil;ok cahil kaldıklarını rahatlıkla s&ouml;yleyebiliriz.</p> <p>Bu insanlara hadislerle ilgili olarak birka&ccedil; d&uuml;sturu s&ouml;ylemek icap ediyor. Bunlar ş&ouml;yledir:</p> <p>1. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın ger&ccedil;i her tavrı her hali onun doğruluğuna ve peygamberliğine delildir. Fakat her tavrının harikulade olması gerekmez. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah, O&rsquo;nu beşer suretinde g&ouml;ndermiş ta ki her konuda bize rehber ve &ouml;ğretmen olsun. Eğer her fiili olağan&uuml;st&uuml; olsa idi biz M&uuml;sl&uuml;manlara bir imam ve bir m&uuml;rşit olamazdı. Hal ve tavırları ile ders veremezdi. İşte bu nedenden dolayı sadece inat&ccedil;ı inkarcılara karşı peygamberliğini ispat etmek i&ccedil;in ara sıra olağan&uuml;st&uuml; işlere mazhar olduğunu g&ouml;rebiliyoruz. İşte onun bu hallerine &ldquo;mucize&rdquo; adı verilmektedir.</p> <p>2. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam, hem bir beşerdir hem de resuld&uuml;r. Allah&rsquo;ın el&ccedil;isidir. Peygamberliği vahye dayanır. Vahiy ise iki kısımdır. Biri sadece terc&uuml;manlıktır ki; ayet ve hadisi kutsi de olduğu gibi hi&ccedil;bir m&uuml;dahalesi yoktur. O ancak kendisine vahyedileni s&ouml;yler. Diğeri ise yine vahye dayanır fakat tafsilatını ve tasavvur etmesini kendisi yapar. Kendi d&uuml;ş&uuml;ncesi, &ouml;rf adet ve geleneklerde bulunan halkın seviyesine g&ouml;re tarif eder. İşte bu nedenler b&uuml;t&uuml;n hareketleri vahye dayanıyor denilemez. Yine bazı anlaşılması g&uuml;&ccedil; hakikatları Kuran&rsquo;da bulunan temsiller vasıtası ile yapar bu sayede insanlar &ccedil;ok zor idrak edilebilecek hakikatleri kolaylıkla anlayabilir.</p> <p>3. Bazı hadisler ki; inkarcılar en &ccedil;ok bu nedene dayanır, tek bir kişiden rivayet edilmiş olmasıdır. Diğer kişilerin bu hadisi s&ouml;ylememeleri ve yazmamaları olmadığını g&ouml;stermez. &Ouml;rneğin bir yemekte aynı yiyecekten 200 kişi yemiş ve doyarak kalkıp gitmiş. Bu hadiste elbette yemek ziyafetinin ge&ccedil;tiği yerdeki kişinin yani ev sahibinin s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;erlidir. Eğer bunu yemek sahibi s&ouml;ylemiş ve diğer 200 kişi s&ouml;ylendiği zaman sessiz kalmış ise doğruluğunda ş&uuml;phe yoktur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; iştirak ettiği bir yemekte bereket olmadığını sahabe gibi yalanı asla kabul etmeyen g&uuml;zide bir topluluk g&ouml;rse idi; derhal m&uuml;dahale ederdi. Demek ki haberi vahid denilen tek kişinin s&ouml;ylediği hadisleri zayıf kabul etmek veya ink&acirc;r etmek b&uuml;y&uuml;k hatadır.</p> <p>4. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın gelecekten bahsettiği bazı olaylar devamlı tekrarlanan &ouml;nemli vakıalara ait olabilmektedir. &Ouml;rneğin Mehdi ile alakalı &ccedil;eşitli hadisler vardır. Bunlar vahye dayanır ve &ouml;nemli tarihi şahsiyetlerle alakalıdır. Dehşetli olumsuz hadiselerden dolayı ye&rsquo;se d&uuml;ş&uuml;p karamsarlığa girmemek i&ccedil;in İslam &acirc;leminin &ouml;nemli bir silsilesi olan Al-i Beyt&rsquo;e (Hazreti Hasan ve H&uuml;seyin&rsquo;den sonra gelen seyyitler cemaati) sarılmayı tavsiye etmiştir. Bu sayede her asırda ortaya &ccedil;ıkan b&uuml;y&uuml;k asfiya ve Mehdi gibi zatlar İslam yolundan ayrılmamış m&uuml;minlere rehber olmuşlardır. B&uuml;t&uuml;n dalalet fırkaları bir bir s&ouml;n&uuml;p etkisini kaybetmiştir. Fakat &ccedil;eşitli asırlarda gelen bu zatları tek bir şahıs gibi d&uuml;ş&uuml;nen bazı kişiler ister istemez yanılgıya d&uuml;şm&uuml;şlerdir. Birinin &ouml;zellikleri diğerinden farklı olduğu zaman inkar yoluna gitmişlerdir.&nbsp;</p> <p>H&acirc;lbuki hadisler haktır ve aynen rivayet edildiği gibi zuhur etmiştir. Bu hali ile bir mucizedir. Lakin hepsini tek bir şahısta farz etmek insanları yanıltmaktadır. Bu durumda mehdi gibi zatları ink&acirc;r etmek değil; her hadisenin farklı y&ouml;nleri ile d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;p ele alınması gereklidir.</p> <p>5. Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam, kendi başına geleceği bilmezdi. Sonradan olacak bazı hadiseleri Allah kendisine bildirirdi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insanların başına gelecek k&ouml;t&uuml; olaylar &ccedil;oktur. Bunları olmadan &ouml;nce bilmek insana &ccedil;ok ızdırap verir. Mesela &ouml;l&uuml;m ve ecelin vakti bilinmez. Eğer bilinseydi yaklaştığı vakitte inanılmaz derecede korkun&ccedil; olurdu. İşte bu y&uuml;zden Allah, resul&uuml;ne; gelecekte olan &uuml;z&uuml;c&uuml; hadiseleri tamamen bildirmemişti. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; o &ccedil;ok hassas ve eşsiz merhametli olan Resul-u Zişan (asm) &uuml;mmetine ve sahabelere karşı daima b&ouml;yle kalmıştır. Eğer hadiseleri b&uuml;t&uuml;n y&ouml;nleri ile bilseydi &ccedil;ok fazla incinmiş olacaktı. Bundan dolayıdır ki gelecekte olan bazı olaylar kısmen ve ana y&ouml;nleri ile bildirilmiştir.</p> <p>6. Şu kainatın neticesi ve en m&uuml;kemmel kişisi olan Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın b&uuml;t&uuml;n &ouml;zellikleri siyer ve tarih kitaplarına sığmaz. Hazreti Cebrail ve Mikail iki yaver ve muhafız suretinde Bedir savaşında yanında yer alıyor. Mira&ccedil;&rsquo;da r&uuml;yet-i cemalullaha mazhar oluyor. Bunları hangi kitap ve eser tamamıyla izah ve tasvir edebilir. Elbette eksik kalacaktır. Şimdi b&ouml;yle bir ger&ccedil;ek &ouml;n&uuml;m&uuml;zde dururken Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselamın insanlara &ouml;rnek olmak &uuml;zere &ccedil;arşıda bir alışveriş esnasındaki tavrı ile karıştırmak &ccedil;ok hatalı olacaktır. Peygamber (asm) her konuda &ouml;rnek alınması gerektiği i&ccedil;in her halinin olağan&uuml;st&uuml; olması gerekmiyor. Bize &ouml;ğretmen olması i&ccedil;in bu tavırları g&ouml;stermektedir. O halde onu sade bir insan nazarı ile d&uuml;ş&uuml;nemeyiz.&nbsp;</p> <p>Son olarak şu &ouml;nemli ayet ve hadisi dile getirerek hadis inkarcılarını ikaz etmek gerekiyor:</p> <p>Z&uuml;mer Suresi 32. Ayette &ldquo;Allah adına yalan s&ouml;yleyen kimseden daha zalim kim vardır&rdquo; ge&ccedil;tiği gibi sahabeler; yalandan &ccedil;ok korkarlardı. Şu zamandaki bedbaht bazı insanlar ile karıştırmamak gerekiyor.</p> <p>Resul-u Ekrem Aleyhisselat&uuml; Vesselam buyurmuştur ki &ldquo;Kim bile bile benim s&ouml;ylemediğim bir şeyi s&ouml;ylemişim gibi uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın&rdquo;. İşte şimdi bu hadisi duyan hangi sahabe uydurma hadis &ccedil;ıkarabilir ki. Doğruluktan asla şaşmayan ve gerekirse canını ortaya koyan d&uuml;nyanın en şerefli ve izzetli toplumu olan sahabelere ve onlardan ders alanlara &ldquo;hadis uydurmuş&rdquo; diye iftira atmak dehşetli bir zul&uuml;md&uuml;r, g&uuml;nahtır.&nbsp;</p> <p>Buhari ve M&uuml;slim gibi K&uuml;t&uuml;b&uuml; Sitte sahipleri kabul ve tasdik ettikten sonra size sadece bunun anlamını d&uuml;ş&uuml;nmek kalır. Zira bunlar gibi hadisleri nakleden raviler &ouml;ylesine uzmanlaşmıştırlar ki sarraf gibi &ldquo;ne kadar altın ne kadar bakır&rdquo; diyecek kadar hadislerin cevherini tanımaktadırlar. Y&uuml;z hadis i&ccedil;inde bir &ldquo;mevzu&rdquo; g&ouml;rse, derhal &ldquo;Bu hadis olamaz ve peygamberin s&ouml;z&uuml; değildir&rdquo; diyerek reddeder.</p> <p>İbn-i Cezvi gibi bazı zatlar tenkitte ileri gidip sahih hadislerin bir kısmına mevzu demiş ise de her mevzu denilen şeyin manası yanlıştır, denilmez. Doğrusu şudur ki &ldquo;bu s&ouml;z hadis değildir&rdquo; denilmek icap eder. Aksi takdirde İslam&rsquo;a uygun bir şeyi reddetmek kişiyi mesul eder, vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.