Küfürbazlar Asla Affedilmemelidir
Küfürbazlar Asla Affedilmemelidir
Biz bu iğrenç filmi daha önce görmüştük. Özellikle 28 Şubat 1997 darbe sürecinde küfürbaz generaller, siyasetçiler ve gazeteciler daima korunmuş ve kollanmıştır.
Nitekim İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu dönemde küfürbaz generalleri koruması ile tanınmıştır. Şimdi ise bu generallerden daha iğrenç bir şekilde bir şehidin ailesine küfreden bir milletvekili olan Lütfü Türkkan’ı korumaya çalışıyor.
Siyaseti lağım çukuruna çeviren ve çanak tutan seviyesiz siyasetçilere karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girerek bazı tedbirler alması şart olmuştur.
Çünkü bunlar fırsat bulduğu anda yine aynı çirkin üsluplarını devreye sokmaktan çekinmemektedirler.
İşin diğer acı veren yönü ise mahkemelerimizin bu çirkin olayları görmemesidir. Açıkça basın ve medya yolu ile yapılan küfürlere göz yumulurken bir siyasi parti başkanını eleştirmek; 5816 sayılı kanuna göre suç sayılabilmektedir.
Hâlihazırda mahkemelerimizde küfür ve hakaret içermediği halde sırf eleştiri yapmaktan dolayı yüzlerce mahkeme hapis cezası ile sonuçlanmış ve onlarca mahkeme ise devam etmektedir.
Adalet Bakanlığının bu konuda harekete geçmesi için ne söylemeliyim? Bilmiyorum ki!
Bu noktada bir başka önemli hususu hatırlatmak isterim. Sadece küfürbazları koruyan Akşener’i suçlamak yeterli değildir. Küfürbazları koruyup kollamak noktasında eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i de asla unutmamak gerekir. Öylesine fena bir iş yapmıştır ki; işlenen bu suçlarda en önemli pay bu darbesever siyasetçiye aittir.
Meseleyi 25 yıl öncesine götürerek izah eder isem; okuyucularım bana hak verecektir.
Şöyle ki:
Akşener, 28 Şubat Kararnamesinin imzalandığı dönemde Tansu Çiller’in Başbakan olduğu hükümette İçişleri Bakanı olarak görev yapıyordu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan’ın yemin ederek bizzat Bakan Akşener’e ilettiği iğrenç skandal meydana gelmişti.
Orgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Akşener hakkında “ileri geri konuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisini oturturuz” demişti.
Bu çirkin ve iğrenç sözlere rağmen bahse konu general hakkında hâlâ hiçbir ceza verilmemiştir. Çünkü Akşener, Başbakan Çiller’den farklı olarak 28 Şubat’ın darbeci generallerine karşı dava bile açmamış bilakis kendisi ile yapılan mülakatlarda darbeci generalleri destekleyen ifadeler vermişti.
Gerçekten de Başbakan Tansu Çiller, bu iğrenç durumu Cumhurbaşkanı Demirel’e iletmiş fakat 28 Şubat’ın destekçisi bu kişi, olayı örtbas etmişti. Bir müddet sonra ise Demirel’in Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında küfreden Osman Özbek’i korumak için söylediği sözler; yenilip yutulacak cinsten değildir.
28 Şubat’ın destekleyicisi olan ve dindar insanlar üzerinde büyük hukuk skandallarının yaşandığı bir devrin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu küfürbaz generalin görevden alınması için Başbakan’ın talepte bulunulduğu bir zamanda “Bu bir boşalmadır” diyerek Küfürbazların önünü açacak çirkin bir tutum sergilemişti.
Bu iğrençliği “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” diyecek kadar ileri seviyelere götüren Demirel’den güç alan sözde gazeteci Fatih Altaylı, başörtülü kızlar için bu sefer “fahişe” diyecek kadar alçalmıştı.
Bütün bu çirkinliklerden daha kötüsü ise şu tutum olmuştur. Küfürbaz general Özbek tuğgenerallikten tüm generalliğe terfi ettirilmiş küfürbaz gazeteci Altaylı ise gazete televizyonların haber merkezlerinde yönetici konumuna yükseltilmişti.
Şimdilerde Özbek ve Altaylı, hâlâ paşa paşa gezmekte sarf ettikleri iğrenç sözlerden dolayı hiçbir ceza almadan halkımızın karşısına geçip pişkin pişkin konuşabilmektedir. Bir özür dilemeden küstahlıklarını sürdürebilmektedirler.
Hukuksuzluğun, yüzsüzlüğün bu kadarına dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır.
İşte neden kalkıp Akşener’e bütün suçu yüklememek gerektiğini sanırım izah edebilmişimdir.
Küfürbaz bir general hakkında ağır biz ceza alması için görevini kötüye kullanan Cumhurbaşkanı Demirel bununla yetinmemiş bir de “boşalma hakkını kullanıyor” diyerek iğrençliğin daniskasını yapmıştır.
Biliyorum lağım çukuruna düştüğümüz yılları hatırlattığım için bazı okuyucularım rahatsız olmuşlardır. Fakat eğer bu acı olayları yazmaz isem köşe yazarlığı vazifemi yapmamış olurum.
Maksat kimseyi üzmek değildir. Geçmişten ders alınarak gelecekte meydana gelebilecek kötü olayların önünü almak ve bir daha bu çirkin durumların meydana çıkmasını önlemektir, vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Ekleme
Tarihi: 11 Kasım 2021 - Perşembe
Küfürbazlar Asla Affedilmemelidir
Küfürbazlar Asla Affedilmemelidir
Biz bu iğrenç filmi daha önce görmüştük. Özellikle 28 Şubat 1997 darbe sürecinde küfürbaz generaller, siyasetçiler ve gazeteciler daima korunmuş ve kollanmıştır.
Nitekim İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu dönemde küfürbaz generalleri koruması ile tanınmıştır. Şimdi ise bu generallerden daha iğrenç bir şekilde bir şehidin ailesine küfreden bir milletvekili olan Lütfü Türkkan’ı korumaya çalışıyor.
Siyaseti lağım çukuruna çeviren ve çanak tutan seviyesiz siyasetçilere karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girerek bazı tedbirler alması şart olmuştur.
Çünkü bunlar fırsat bulduğu anda yine aynı çirkin üsluplarını devreye sokmaktan çekinmemektedirler.
İşin diğer acı veren yönü ise mahkemelerimizin bu çirkin olayları görmemesidir. Açıkça basın ve medya yolu ile yapılan küfürlere göz yumulurken bir siyasi parti başkanını eleştirmek; 5816 sayılı kanuna göre suç sayılabilmektedir.
Hâlihazırda mahkemelerimizde küfür ve hakaret içermediği halde sırf eleştiri yapmaktan dolayı yüzlerce mahkeme hapis cezası ile sonuçlanmış ve onlarca mahkeme ise devam etmektedir.
Adalet Bakanlığının bu konuda harekete geçmesi için ne söylemeliyim? Bilmiyorum ki!
Bu noktada bir başka önemli hususu hatırlatmak isterim. Sadece küfürbazları koruyan Akşener’i suçlamak yeterli değildir. Küfürbazları koruyup kollamak noktasında eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i de asla unutmamak gerekir. Öylesine fena bir iş yapmıştır ki; işlenen bu suçlarda en önemli pay bu darbesever siyasetçiye aittir.
Meseleyi 25 yıl öncesine götürerek izah eder isem; okuyucularım bana hak verecektir.
Şöyle ki:
Akşener, 28 Şubat Kararnamesinin imzalandığı dönemde Tansu Çiller’in Başbakan olduğu hükümette İçişleri Bakanı olarak görev yapıyordu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan’ın yemin ederek bizzat Bakan Akşener’e ilettiği iğrenç skandal meydana gelmişti.
Orgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Akşener hakkında “ileri geri konuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisini oturturuz” demişti.
Bu çirkin ve iğrenç sözlere rağmen bahse konu general hakkında hâlâ hiçbir ceza verilmemiştir. Çünkü Akşener, Başbakan Çiller’den farklı olarak 28 Şubat’ın darbeci generallerine karşı dava bile açmamış bilakis kendisi ile yapılan mülakatlarda darbeci generalleri destekleyen ifadeler vermişti.
Gerçekten de Başbakan Tansu Çiller, bu iğrenç durumu Cumhurbaşkanı Demirel’e iletmiş fakat 28 Şubat’ın destekçisi bu kişi, olayı örtbas etmişti. Bir müddet sonra ise Demirel’in Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında küfreden Osman Özbek’i korumak için söylediği sözler; yenilip yutulacak cinsten değildir.
28 Şubat’ın destekleyicisi olan ve dindar insanlar üzerinde büyük hukuk skandallarının yaşandığı bir devrin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu küfürbaz generalin görevden alınması için Başbakan’ın talepte bulunulduğu bir zamanda “Bu bir boşalmadır” diyerek Küfürbazların önünü açacak çirkin bir tutum sergilemişti.
Bu iğrençliği “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” diyecek kadar ileri seviyelere götüren Demirel’den güç alan sözde gazeteci Fatih Altaylı, başörtülü kızlar için bu sefer “fahişe” diyecek kadar alçalmıştı.
Bütün bu çirkinliklerden daha kötüsü ise şu tutum olmuştur. Küfürbaz general Özbek tuğgenerallikten tüm generalliğe terfi ettirilmiş küfürbaz gazeteci Altaylı ise gazete televizyonların haber merkezlerinde yönetici konumuna yükseltilmişti.
Şimdilerde Özbek ve Altaylı, hâlâ paşa paşa gezmekte sarf ettikleri iğrenç sözlerden dolayı hiçbir ceza almadan halkımızın karşısına geçip pişkin pişkin konuşabilmektedir. Bir özür dilemeden küstahlıklarını sürdürebilmektedirler.
Hukuksuzluğun, yüzsüzlüğün bu kadarına dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır.
İşte neden kalkıp Akşener’e bütün suçu yüklememek gerektiğini sanırım izah edebilmişimdir.
Küfürbaz bir general hakkında ağır biz ceza alması için görevini kötüye kullanan Cumhurbaşkanı Demirel bununla yetinmemiş bir de “boşalma hakkını kullanıyor” diyerek iğrençliğin daniskasını yapmıştır.
Biliyorum lağım çukuruna düştüğümüz yılları hatırlattığım için bazı okuyucularım rahatsız olmuşlardır. Fakat eğer bu acı olayları yazmaz isem köşe yazarlığı vazifemi yapmamış olurum.
Maksat kimseyi üzmek değildir. Geçmişten ders alınarak gelecekte meydana gelebilecek kötü olayların önünü almak ve bir daha bu çirkin durumların meydana çıkmasını önlemektir, vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.