Pahalılığın Sebebi Zincir Marketler Değildir
Pahalılığın Sebebi Zincir Marketler Değildir
Rekabet Kurulunun Türkiye’nin tüketim harcamalarının can damarını oluşturan zincir marketlere kestiği 2.7 milyar liralık idari para cezasını çok yanlış ve tehlikeli buluyorum. Bu nedenle hayat pahalılığının sebebi olarak gösterilen esnaf, kabzımal ve ucuzluk marketlerine çok büyük haksızlık yapılmaktadır.
Dünyada tedarik zincirlerindeki sorunların maliyet baskısını artırdığı ve yükselen enerji fiyatlarının küresel enflasyonu daha da yukarı çektiği bir dönemde faturayı kayıtdışı ekonominin can düşmanı olan zincir marketlere kesmek vicdansızlıktan öte; iş bilmemenin ve cehaletin bir göstergesidir.
Erdoğan’ı yanıltarak Türkiye ekonomisine zarar veren ekonomi bürokratlarının tasfiye edilmesi şart olmuştur.
Çünkü masa başında çalışmayan, serbest piyasa ekonomisinin gereklerini bilen ve ekonomiyi bizzat piyasanın içinden gelerek yöneten bürokratlara ihtiyaç vardır.
Eğer serbest piyasa ekonomisini “s” sinden anlamayan ve devletçilikten başka bir şey bilmeyen sığırlara ekonomi teslim edilirse Ak Partinin 2023 seçimlerini kazanması hayal olacaktır.
Erdoğan ne kadar çaba gösterip güzel hamleler yapsa da gün sonunda evine dönen vatandaş, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için cebinde para göremiyorsa; oy moy vermez.
Vatandaşların cezalandıracağı kişiler ise beceriksiz ve ekonomiden anlamayan bürokratlar değildir. Tam tersine onlar koltuklarını bir şekilde korurken siyasi partiler ve yöneticileri halkın tepkisini çekmiş olarak yönetimden çekilmek zorunda kalacaklardır.
Son 20 yılda ülkemize çok büyük hizmet eden ve Ayasofya’yı tekrar cami yaparak ülkemiz üzerindeki manevi musibeti kaldıran Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinden derin endişe duyuyorum.
Bu nedenle Ak Parti yöneticilerinin bu yazımı dikkatle değerlendireceğini umuyorum.
Öncelikle bilinmesi gereken en basit husus küresel virüs salgını nedeniyle dünyadaki bütün ülkelerde enflasyon ve hayat pahalılığının zirve yapmasıdır.
Ülkemizde “faiz lobisi” nedeni ile zaten yüksek seviyede devam eden enflasyon, dünyadaki gelişmelerin de etkisi ile daha da yükselmiştir. Bunu göremeyip suçu zincir marketlere yüklemek akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Zincir marketler her şeyden önce fiyat artış taleplerini tüketiciye yansıtmama konusunda en önemli kurumların başında gelmektedir. Zira kendi aralarında yaşamış oldukları rekabet hiçbir ticari şirkette yaşanmaz. Pahalı market damgasını yememek için türlü türlü yöntemler geliştirmişlerdir. Bazen bir ürünü zararına satarak tüketicilere “bak ne kadar ucuz mal satıyorlar” dedirtmek için bürokratların anlayamayacağı pek çok işler yaparlar.
Zaten ticareti bilen küçük esnaf bile pahalı mal satarak kendi şirketini batırmaz. Bilakis elinden gelen en uygun fiyatı vererek müşterisinin devamlı olmasını ister.
İster küçük ölçekte ister büyük miktarlarda mal satan bir ticari müessese; müşterisini kazıklamış ise bir daha toparlanıp iş yapamaz. Bu hatanın bedelini iflas edip dükkânını kapatarak çekecektir.
Elbette bu söylediğim serbest piyasa ekonomisi için geçerlidir. Bunun yerine devletin mal üretip sattığı hatta “tekel” firmalarının bulunduğu komünist yöntemlerle ticaret hayatını perişan eden devletler, sözümüzün dışındadır.
Zira merkezi planlama ve sosyalist ekonomik yöntemler çağ dışı kalmış bir ekonomi anlayışıdır.
Bünyesinde binlerce insanın çalıştığı ve halkın en büyük tüketim harcamalarını yaptığı zincir marketler, dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de en değerli kurumlarıdır. Bu firmalar ne kadar çok olursa halkımızın ihtiyaçları o derece kolay karşılanır.
Bunun yerine devletin yönettiği Tarım Kredi Kooperatifleri, ekonomide rekabet ortamının kaldırıldığı geri kafalı komünist yöntemlerden bir tanesidir.
Devletin üretim yapması, bankacılık faaliyetlerinde bulunması ve ticaretin içinde olması doğru değildir.
Çünkü asıl yapması gereken daha önemli işleri vardır. Altyapının kurulup işletilmesi, eğitim, sağlık, savunma ve diplomasi gibi konularda vazgeçilmez unsurdur. Bütün bu önemli işleri bırakıp domates üretip satmak iş bilmemezlikten başka bir şey değildir.
On yıldan beri yapılacağı söylenen fakat unutulan “Kanal İstanbul” gibi dünyanın lojistik merkezi olmamızı sağlayacak altyapı yatırımları yerine; böylesine gereksiz işlerle uğraşmak devletimize ve Ak Parti hükümetine yakışmamaktadır.
Bu makalede zincir marketlerin ülkemizin ekonomik ve sosyal yaşantısına katkı sunduğu çok önemli bir konuya değinmek zorundayım.
Emek verdiğim ve çok değerli akademisyenlerden istifade ederek hazırladığım doktora tezimde değinmiş olduğum o husus ise kayıtdışılıktır.
Kayıtdışılığın önlenmesi bir ülkenin ekonomik gücü için hayati değerde önemlidir. Her şeyden önce ekonominin kayıt altına alınması vergi kaçaklarını önler. Ekonomi ile ilgili istatistiklerin doğru yapılarak çözüm yollarının bulunmasını kolaylaştırır. Halkın mafya türü örgütlerden korunarak serbestçe ticaret ve üretim yapmasına imkân verir.
Kısaca söylemek gerekirse kayıtdışılığın önlenmesi ekonominin gelişip güçlenmesi için olmazsa olmazlardan bir tanesidir. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin bir numaralı sorunu budur.
Kayıtdışılığın önlenmesinde ise zincir marketler çok önemli bir yer tutmaktadır. Aile şirketleri yerine bir kısmı borsaya kote edilmiş zincir şirketler olduğu ve mali bilançoları şeffaf olarak sunulduğu için halkın yatırım yapabileceği en önemli kurumlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Bu nedenle zincir marketlere ceza kesip yıpratmak çok büyük yanlıştır. Serbest piyasa ortamını sağlayarak zincir marketlerin yerine Devlet Kredi Kooperatiflerini ileri süren komünist bürokratları kınıyorum.
Bunların Sovyetler Birliğinin çok büyük yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olduğu halde arkasında büyük bir yıkım bırakarak tarihin çöplüğüne atılmasından belli ki; hiç haberleri olmamış. Hiç ders almamışlar. Allah akıl fikir versin…
Bu vesile ile ekonomi ile uğraşan bürokratlara ve her akşam televizyonlara çıkıp boş boş konuşarak kafa ütüleyen akademisyenlere “Kayıtdışı Ekonomi ve Çözümleri” başlıklı kitabımı okumalarını tavsiye ediyorum. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık eserleri arasında internetten satılan bu kitap umulur ki faydalı olsun…
Bu eser masa başında değil onlarca bilim adamının dünyanın birçok bölgesinde çamurlu ve tozlu yollarında yaptığı çalışmanın bir ürünüdür. Çok büyük emekler verilerek hazırlanmıştır. Kamu bürokratlarına ve bayındırlık çalışanlarına ciddi bilgiler sunmaktadır.
Ekonomi, çevre ve şehircilik konularında da emek veren herkesin başucunda bulunmasında yarar olan bir kitaptır. Çünkü burada tespit edilen konular ve sonuçları; insanların çok büyük bir bölümünü yakından ilgilendirmektedir.
Kayıtdışı ekonomi yüzünden özellikle gelir durumu düşük insanlar arasında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
İnsanların önemli bir kısmı yıllarca çalışıp didindikten sonra, çocuklarına daha iyi bir hayat sürmesi için miras bırakmak istese dahi buna yasal olarak imkân bulamamaktadır. Çünkü sahip olduğu mal ve işyerlerini belgeleyememektedirler.
Dijital devrim ve internet ortamında bilgiye kolayca erişim sağlandığı hâlde dahi buna imkân vermeyen kurumlar ve kuruluşlar vardır.
Devletin bürokrasisinde yer edinmiş çeşitli güç odakları ve mafya benzeri örgütler kayıtdışılığı korumanın telaşı içerisinde son derece acımasız yöntemlerle spekülasyon yaparak haksız kazanç elde etmektedirler.
Fakir ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında kayıtdışı ekonomi hâlâ çok güçlüdür ve insanlara verdiği zararları giderecek müesseseler henüz yeterince oluşmamıştır.
İşin daha kötüsü, bu ülkelerde yasal çerçeve içerisinde işleri yürütmek çok daha zordur. Devlet bürokrasisinin ortaya koyduğu o kadar çok engel vardır ki insanların bu engelleri aşmak için yasal yollara müracaat edip aşması neredeyse imkânsız gibidir.
İşte bu çok ciddi ekonomik soruna çare bulmak maksadı ile işlemiş olduğum en ciddi sorunların başında kayıtdışılığın olduğunu dile getirmiştim. Şimdi ise kayıtdışılık konusunu merkeze alarak daha detaylı bir çalışma ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Sorunun aşılması için bencillikten uzak, toplum menfaatini esas gören düşünce ve anlayışa ihtiyaç bulunmaktadır. İnsanların sahip oldukları varlıkların belgelenmesi ve vergilendirilmesi, devlet ve toplum ilişkileri açısından çok önemlidir. Çünkü her iki taraf için de kazan-kazan anlayışı ve sonucu üretilmektedir. Devlet vergilendirilemeyen önemli bir kazanca sahip olurken varlık sahipleri de muhafaza ettikleri işyerlerinin gerçek değerine ulaşmasını sağlamaktadırlar.
Ayrıca bu çalışmada kayıt dışılığın ülke ekonomisine vermiş olduğu zararlar, sermaye üretme sorunu, kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’den örnekler verilerek, önem derecesi anlatılmaya çalışılmıştır.
Umulur ki bu eser sayesinde insanların dişinden tırnağından arttırdığı üç beş kuruşunun ziyan olmadan değerlendirileceği, kayıt dışılık adı verilen haksız kazanç yollarının ortadan kaldırıldığı, sağlam bir ekonomik model meydana getirilir,
vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Ekleme
Tarihi: 07 Kasım 2021 - Pazar
Pahalılığın Sebebi Zincir Marketler Değildir
Pahalılığın Sebebi Zincir Marketler Değildir
Rekabet Kurulunun Türkiye’nin tüketim harcamalarının can damarını oluşturan zincir marketlere kestiği 2.7 milyar liralık idari para cezasını çok yanlış ve tehlikeli buluyorum. Bu nedenle hayat pahalılığının sebebi olarak gösterilen esnaf, kabzımal ve ucuzluk marketlerine çok büyük haksızlık yapılmaktadır.
Dünyada tedarik zincirlerindeki sorunların maliyet baskısını artırdığı ve yükselen enerji fiyatlarının küresel enflasyonu daha da yukarı çektiği bir dönemde faturayı kayıtdışı ekonominin can düşmanı olan zincir marketlere kesmek vicdansızlıktan öte; iş bilmemenin ve cehaletin bir göstergesidir.
Erdoğan’ı yanıltarak Türkiye ekonomisine zarar veren ekonomi bürokratlarının tasfiye edilmesi şart olmuştur.
Çünkü masa başında çalışmayan, serbest piyasa ekonomisinin gereklerini bilen ve ekonomiyi bizzat piyasanın içinden gelerek yöneten bürokratlara ihtiyaç vardır.
Eğer serbest piyasa ekonomisini “s” sinden anlamayan ve devletçilikten başka bir şey bilmeyen sığırlara ekonomi teslim edilirse Ak Partinin 2023 seçimlerini kazanması hayal olacaktır.
Erdoğan ne kadar çaba gösterip güzel hamleler yapsa da gün sonunda evine dönen vatandaş, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için cebinde para göremiyorsa; oy moy vermez.
Vatandaşların cezalandıracağı kişiler ise beceriksiz ve ekonomiden anlamayan bürokratlar değildir. Tam tersine onlar koltuklarını bir şekilde korurken siyasi partiler ve yöneticileri halkın tepkisini çekmiş olarak yönetimden çekilmek zorunda kalacaklardır.
Son 20 yılda ülkemize çok büyük hizmet eden ve Ayasofya’yı tekrar cami yaparak ülkemiz üzerindeki manevi musibeti kaldıran Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinden derin endişe duyuyorum.
Bu nedenle Ak Parti yöneticilerinin bu yazımı dikkatle değerlendireceğini umuyorum.
Öncelikle bilinmesi gereken en basit husus küresel virüs salgını nedeniyle dünyadaki bütün ülkelerde enflasyon ve hayat pahalılığının zirve yapmasıdır.
Ülkemizde “faiz lobisi” nedeni ile zaten yüksek seviyede devam eden enflasyon, dünyadaki gelişmelerin de etkisi ile daha da yükselmiştir. Bunu göremeyip suçu zincir marketlere yüklemek akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Zincir marketler her şeyden önce fiyat artış taleplerini tüketiciye yansıtmama konusunda en önemli kurumların başında gelmektedir. Zira kendi aralarında yaşamış oldukları rekabet hiçbir ticari şirkette yaşanmaz. Pahalı market damgasını yememek için türlü türlü yöntemler geliştirmişlerdir. Bazen bir ürünü zararına satarak tüketicilere “bak ne kadar ucuz mal satıyorlar” dedirtmek için bürokratların anlayamayacağı pek çok işler yaparlar.
Zaten ticareti bilen küçük esnaf bile pahalı mal satarak kendi şirketini batırmaz. Bilakis elinden gelen en uygun fiyatı vererek müşterisinin devamlı olmasını ister.
İster küçük ölçekte ister büyük miktarlarda mal satan bir ticari müessese; müşterisini kazıklamış ise bir daha toparlanıp iş yapamaz. Bu hatanın bedelini iflas edip dükkânını kapatarak çekecektir.
Elbette bu söylediğim serbest piyasa ekonomisi için geçerlidir. Bunun yerine devletin mal üretip sattığı hatta “tekel” firmalarının bulunduğu komünist yöntemlerle ticaret hayatını perişan eden devletler, sözümüzün dışındadır.
Zira merkezi planlama ve sosyalist ekonomik yöntemler çağ dışı kalmış bir ekonomi anlayışıdır.
Bünyesinde binlerce insanın çalıştığı ve halkın en büyük tüketim harcamalarını yaptığı zincir marketler, dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de en değerli kurumlarıdır. Bu firmalar ne kadar çok olursa halkımızın ihtiyaçları o derece kolay karşılanır.
Bunun yerine devletin yönettiği Tarım Kredi Kooperatifleri, ekonomide rekabet ortamının kaldırıldığı geri kafalı komünist yöntemlerden bir tanesidir.
Devletin üretim yapması, bankacılık faaliyetlerinde bulunması ve ticaretin içinde olması doğru değildir.
Çünkü asıl yapması gereken daha önemli işleri vardır. Altyapının kurulup işletilmesi, eğitim, sağlık, savunma ve diplomasi gibi konularda vazgeçilmez unsurdur. Bütün bu önemli işleri bırakıp domates üretip satmak iş bilmemezlikten başka bir şey değildir.
On yıldan beri yapılacağı söylenen fakat unutulan “Kanal İstanbul” gibi dünyanın lojistik merkezi olmamızı sağlayacak altyapı yatırımları yerine; böylesine gereksiz işlerle uğraşmak devletimize ve Ak Parti hükümetine yakışmamaktadır.
Bu makalede zincir marketlerin ülkemizin ekonomik ve sosyal yaşantısına katkı sunduğu çok önemli bir konuya değinmek zorundayım.
Emek verdiğim ve çok değerli akademisyenlerden istifade ederek hazırladığım doktora tezimde değinmiş olduğum o husus ise kayıtdışılıktır.
Kayıtdışılığın önlenmesi bir ülkenin ekonomik gücü için hayati değerde önemlidir. Her şeyden önce ekonominin kayıt altına alınması vergi kaçaklarını önler. Ekonomi ile ilgili istatistiklerin doğru yapılarak çözüm yollarının bulunmasını kolaylaştırır. Halkın mafya türü örgütlerden korunarak serbestçe ticaret ve üretim yapmasına imkân verir.
Kısaca söylemek gerekirse kayıtdışılığın önlenmesi ekonominin gelişip güçlenmesi için olmazsa olmazlardan bir tanesidir. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin bir numaralı sorunu budur.
Kayıtdışılığın önlenmesinde ise zincir marketler çok önemli bir yer tutmaktadır. Aile şirketleri yerine bir kısmı borsaya kote edilmiş zincir şirketler olduğu ve mali bilançoları şeffaf olarak sunulduğu için halkın yatırım yapabileceği en önemli kurumlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Bu nedenle zincir marketlere ceza kesip yıpratmak çok büyük yanlıştır. Serbest piyasa ortamını sağlayarak zincir marketlerin yerine Devlet Kredi Kooperatiflerini ileri süren komünist bürokratları kınıyorum.
Bunların Sovyetler Birliğinin çok büyük yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olduğu halde arkasında büyük bir yıkım bırakarak tarihin çöplüğüne atılmasından belli ki; hiç haberleri olmamış. Hiç ders almamışlar. Allah akıl fikir versin…
Bu vesile ile ekonomi ile uğraşan bürokratlara ve her akşam televizyonlara çıkıp boş boş konuşarak kafa ütüleyen akademisyenlere “Kayıtdışı Ekonomi ve Çözümleri” başlıklı kitabımı okumalarını tavsiye ediyorum. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık eserleri arasında internetten satılan bu kitap umulur ki faydalı olsun…
Bu eser masa başında değil onlarca bilim adamının dünyanın birçok bölgesinde çamurlu ve tozlu yollarında yaptığı çalışmanın bir ürünüdür. Çok büyük emekler verilerek hazırlanmıştır. Kamu bürokratlarına ve bayındırlık çalışanlarına ciddi bilgiler sunmaktadır.
Ekonomi, çevre ve şehircilik konularında da emek veren herkesin başucunda bulunmasında yarar olan bir kitaptır. Çünkü burada tespit edilen konular ve sonuçları; insanların çok büyük bir bölümünü yakından ilgilendirmektedir.
Kayıtdışı ekonomi yüzünden özellikle gelir durumu düşük insanlar arasında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
İnsanların önemli bir kısmı yıllarca çalışıp didindikten sonra, çocuklarına daha iyi bir hayat sürmesi için miras bırakmak istese dahi buna yasal olarak imkân bulamamaktadır. Çünkü sahip olduğu mal ve işyerlerini belgeleyememektedirler.
Dijital devrim ve internet ortamında bilgiye kolayca erişim sağlandığı hâlde dahi buna imkân vermeyen kurumlar ve kuruluşlar vardır.
Devletin bürokrasisinde yer edinmiş çeşitli güç odakları ve mafya benzeri örgütler kayıtdışılığı korumanın telaşı içerisinde son derece acımasız yöntemlerle spekülasyon yaparak haksız kazanç elde etmektedirler.
Fakir ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında kayıtdışı ekonomi hâlâ çok güçlüdür ve insanlara verdiği zararları giderecek müesseseler henüz yeterince oluşmamıştır.
İşin daha kötüsü, bu ülkelerde yasal çerçeve içerisinde işleri yürütmek çok daha zordur. Devlet bürokrasisinin ortaya koyduğu o kadar çok engel vardır ki insanların bu engelleri aşmak için yasal yollara müracaat edip aşması neredeyse imkânsız gibidir.
İşte bu çok ciddi ekonomik soruna çare bulmak maksadı ile işlemiş olduğum en ciddi sorunların başında kayıtdışılığın olduğunu dile getirmiştim. Şimdi ise kayıtdışılık konusunu merkeze alarak daha detaylı bir çalışma ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Sorunun aşılması için bencillikten uzak, toplum menfaatini esas gören düşünce ve anlayışa ihtiyaç bulunmaktadır. İnsanların sahip oldukları varlıkların belgelenmesi ve vergilendirilmesi, devlet ve toplum ilişkileri açısından çok önemlidir. Çünkü her iki taraf için de kazan-kazan anlayışı ve sonucu üretilmektedir. Devlet vergilendirilemeyen önemli bir kazanca sahip olurken varlık sahipleri de muhafaza ettikleri işyerlerinin gerçek değerine ulaşmasını sağlamaktadırlar.
Ayrıca bu çalışmada kayıt dışılığın ülke ekonomisine vermiş olduğu zararlar, sermaye üretme sorunu, kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’den örnekler verilerek, önem derecesi anlatılmaya çalışılmıştır.
Umulur ki bu eser sayesinde insanların dişinden tırnağından arttırdığı üç beş kuruşunun ziyan olmadan değerlendirileceği, kayıt dışılık adı verilen haksız kazanç yollarının ortadan kaldırıldığı, sağlam bir ekonomik model meydana getirilir,
vesselam…
Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.