Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Silivri Fatih Camiini Elbirliği İle Yıkıyorlar

Silivri Fatih Camiini Elbirliği İle Yıkıyorlar Yaklaşık 14 yıldan beri Silivri’de ikamet ediyorum. İstanbul’a bağlı bu ilçemizin en büyük sorunu yeteri kadar caminin bulunmamasıdır. Topu topu birkaç camisi bulunan bu ilçemizdeki Osmanlı yadigarı Fatih Camii hakkında yıkım kararı alınmıştır. Bu konuda Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın da farkında olmadan alet olduğu ciddi bir “camii ve tarihi eser düşmanı” grup ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu konuda şahsi olarak yapmış olduğum girişimler sonucunda kapıların yüzüme karşı çarpılmış olduğunu üzülerek belirtmek zorundayım. 27 Ağustos 2021 tarihinde Silivri Belediye Başkanı ile eğer bu görüşme mümkün olmazsa da Yardımcısı Harun Akkan ile görüşmeye çalıştım. Fakat kendilerine ulaşabilmem mümkün olmadı. Çünkü halk ile aralarına oldukça güçlü ve aşılmaz duvarlar örmüşlerdi. Sekreter hanıma konunun çok önemli olduğunu beyan edince beni belediyede görevli genç bir memurla görüştürdüler. Memur genç, Silivri Fatih camii hakkında yıkım kararı olduğunu söyleyerek buna karşılık hiçbir şey yapamayacaklarını söyledi. Belediyeden birazda azar işiterek üzgün bir şekilde Silivri Müftülüğünün yolunu tuttum. Müftülükte de caminin yıkım kararı nedeniyle herhangi bir yardımda bulunamayacaklarını çünkü kendilerinin birer memur olduğunu söyleyen kişilerle karşılaştım. Kısaca söylemek gerekirse Osmanlı’dan kalma tarihi camii yıkılırken sanki futbol maçı izleyen memurlara dert anlatmaya çalışır bir duruma düşmüştüm. Hâlbuki bu işin ciddiyetini anlatmak için hazırlamış olduğum sekiz sayfalık dosyamı da yanımda götürmüştüm. Bir nüsha fotokopi alma nezaketini dahi göstermediler. Bu vicdan sızlatıcı durumun çözümü için öncelikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den yardım istiyorum. Zira yıllarca CHP gibi tarihi eserlere ve camilere karşı duyarsız bir belediye seçimi kaybetmiştir. Yerine milli ve dini değerlere karşı hassas olduğunu düşündüğüm MHP’li belediyenin gelmiş olması bu konuya daha fazla ciddiyetle yaklaşacağı ümidimi arttırmıştır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan konuya el atarak camii eksikliği nedeni ile özellikle Cuma namazlarında güçlük yaşayan Silivri halkına destek olmasını rica ediyorum. Çünkü konu birçok nedenle önemlidir. Camilerimiz sadece ibadet edilen bir mekân değil en az 500 yıllık ecdadımızın izlerini taşıyan önemli bir kültür varlıklarıdır. Peki, Silivri’de neler oldu? 500 yıldan beri camii bulunan bir yerde ne yapılmak isteniyor? Çok özet olarak söylemek gerekirse “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar” diyebilirim. Bu topraklarda özgürce ibadetini yapmaya çalışan Türk vatandaşlarına, Rum vakıf ve dernekleri tarafından engel olunmaya çalışılmaktadır. Hiç utanmadan, haya etmeden hem de milli ve manevi değerlere saygılı olduğunu bildiğimiz bir hükümet ve belediye vasıtası ile bu çirkin icraatı yapabilmektedirler. İşin boyutunu daha iyi bir şekilde anlatabilmek için Fatih Camisi ile ilgili şu bilgileri vermem gerekiyor. Öncelikle bu camii İstanbul’un fethi ile birlikte vakıf korumasına alınan tarihi bir eserdir. Balkan Harbi esnasında Bulgarlar tarafından yıkılıp 1980 yılında yeniden ihya edilmiştir. Daha detaylı bilgiler vermek gerekirse; Silivri Fatih Camii (diğer adıyla Hünkar Camii), 1453 yılında açılmış fetih camilerindendir. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi ile Fatih Sultan II Mehmed Vakfiyesi’ne ilk yedi camii içerisine kayıt olunmuştur. Burada daha önce bulunan Alexios Apakaukos Kilisesi, şimdi yeniden ihya edilmek istenmektedir. İstanbul’un Fethi olan 1453 yılına kadar bu isimle anılan bir kilise olarak hizmet veren bu yapı hiç ihtiyaç yok iken 500 yıllık bir camiyi yıkmak pahasına inşa edilmeye çalışılmaktadır. Fetih ile birlikte Fatih Sultan Mehmed’in kendi mülkü olarak anılanlar arasında bulunan ve sonrasında Vakfiyesi’ne hayratı olarak işlenen yapı, 1453 yılında fetih camileri arasında anılarak camii fonksiyonu almış ve bu fonksiyon ile kilise binasında camii fonksiyonu 19.yüzyılın ortasına kadar devam etmiştir. Balkan Savaşlarında İkinci Çatalca Muharebesi sırasında Bulgar kuvvetlerinin müdahalesi ile tamamen çökmüştür. Söz konusu bu camii binasının altında yine kilise binasının adı ile anılan ve kilise oturum alanından daha büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Cumhuriyet döneminde yapının yeniden inşası birçok kez projelendirilmiş; ancak belli bürokratik nedenlerle gerçekleştirilememiştir. Nihayet Müslüman halkın ibadethane açığının ve Fatih Camii adının yaşatılması amacıyla bugün mevcut olan yeni bir camii inşa edilmiş ve 1980 yılında ibadete açılmıştır. 1980’li yıllarda kimi zaman cemaat’in fazlalığı, kimi zaman ise hava sıcaklıkları nedeniyle Sarnıç yapısı içerisinde de ibadet edilmiştir. Günümüze geldiğimizde ise bir Rum Derneği olduğu anlaşılan ve Müslümanların ibadet etme özgürlüklerine karşı son derece tecavüzkâr bir grubun varlığı ile karşılaşıyoruz. Bu dernek yukarıda bahsettiğimiz üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı, Silivri Belediye Başkanlığı ve İstanbul Vakıflar1. Bölge Müdürlüğü içindeki bazı kişiler vasıtası ile çeşitli usulsüzlükler yaparak 500 yıllık Silivri Fatih Camii hakkında yıkma kararı aldırmışlardır. Konu üzerine gidince bazı acı gerçeklerle yüz yüze kalmış bulunduğumuzu ifade etmek isterim. Zira ”Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma, Eğitim ve Araştırma Derneği” adı ile faaliyet yürüten; dernek yönetim kurulu ve dernek kütük bilgilerine ulaşamadığımız bir tuhaf yapı karşımıza çıkıyor. Türkiye’de Rum kiliseleri dışında Yunanca tabelası ile hiç karşılaşmadım. Fakat bu derneğin tabelasında Yunanca kelimeler bulunmaktadır. Kısaca gerçek kimliklerini bu şekilde göstermek istiyorlar. 2019’da kurulduğunu beyan eden bir dernek tarafından sarnıca zarar verdiği iddiası ile bir üniversiteden rapor alınmış ve bu düzmece rapor ile ilçe müftülüğüne başvuru gerçekleştirilmiştir. Bu Rum derneğinin başvurusunu; emir telakki eden bazı kamu kurumları derhal Camii’nin ibadete kapatıldığını yazı ile bildirmişler hatta caminin her yerine asmış durumdadırlar. Bu rapor ile ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvuru yapıldığı ve bu başvuru üzerine ilgili Kurul’un “yıkım kararı” aldığını da hem belediyede hem de bazı kurumlar vasıtası ile yaptığım incelemeler sonucunda üzülerek öğrenmiş bulunuyorum. Mevcut yapı hakkında hasarlı olduğu iddia edilse de çıplak gözle yapmış olduğum incelemede en küçük bir çatlak dahi bulunmadığını görmüş durumdayım. Kısaca söylersek; “taş” gibi sağlam bir yapıyı “deprem riski” gibi bahanelerle yıkma kararı almışlar. Camiyi yıkma kararı alan ve bu kararların altında imzası bulunan kişilere şu basit soruyu sormak istiyorum. Madem bina depreme göre riskli bir yapıdadır. Eğer öyle ise bu yapıyı güçlendirmek gerekmez mi? Devlet size kamu binalarının korunması için maaş verdiği halde siz bu yıkım kararı ile kime hizmet ediyorsunuz? Halkın ihtiyaçlarına karşı duyarlı ve mantıklı bir karar vermek yerine camiyi ortadan kaldırma çabası nedir? Açıkça söylüyorum bu yapılan bir cinayettir ve ölene kadar bu camii düşmanları ile mücadele etmeye de kararlıyım. Şimdi Rum Derneği olduğu anlaşılan ve faaliyetlerini mason locaları gibi gizli bir şekilde yürüten “Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma, Eğitim ve Araştırma Derneği” ile ilgili bilgilere… Bu derneğin amaçlarını ve neye hizmet ettiklerini anlayabilmek için politika beyanı niteliğindeki bültenlerini incelemek gerekiyor. Bir kere bu Silivri Tarih Derneği Bülteni’ni çıkaran ve yayınlayanların resmi bilgileri ortada yoktur. Zira bültenlerinde hiçbir künye bilgisi bulunmamaktadır. Yazarının ismi beyan edilmemiş bültenin 3. sayısında ise “Haftanın Konusu: St. John Kilisesi ve Sarnıcı” başlıklı yazıda her şeyi açıkça itiraf etmişler. Bültende ifade edilen hususlar şu şekildedir: “…Kilise ve sarnıcıyla Silivri Mimarlık tarihinin önemli yapılarından olan bu yapının kaderi Silivri Belediyesinin de gündeminde. Belediye sarnıcın yeniden restorasyona alınmasıyla ilgili Valiliğe gerekli bilgilendirmelerde bulunmuş bütçe için başvuruda bulunulmuştur. Fakat Restorasyon ihalesi hala gerçekleştirilemediği görülmekte bu sırada da yapının sahipsizlikten yavaş yavaş yıkılmaya yüz tuttuğu görülmektedir. Son zamanlarda bu tahrip sarnıcın taşıyıcı kemerlerinde çökme olarak görülmesine neden olmuştur. Fay hattı üzerinde bulunan Silivri’de bu yapının depreme dayanıklı bir hale getirilmesi de gerekmektedir. Sarnıcın bir an evvel restorasyonuna başlanılması ve restorasyonla yapıdaki rutubetten vb. etkenlerden korunarak Silivri’nin Şehir Mimarisi belleğine yeniden kazandırılması elzemdir. Bununla birlikte sarnıcın üstünde bulunan Fatih Cami’nin yıkılması, kilisenin ana beden duvarlarının daha net bir şekilde açığa çıkartılmasıyla burasının açık hava müzesi olarak kullanılmasına ve sarnıcında İstanbul’da diğer önemli sarnıçlarda olduğu gibi konser, sergi ve konferans salonu olarak kullanılabilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Bunun için en önemli adım doğru restorasyon kurallarına uygun olarak yapılacak çalışmalardır. Şerefiye Sarnıcı, Yerebatan, Binbirdirek sarnıcı gibi bu sarnıç yapısının da halkın ziyaretine açılması gerekmektedir.” Demek ki asıl maksat; 500 yıldan beri hizmet veren Fatih Sultan Mehmed’in fetih mülkü ve Silivri Camii olarak vakfettiği, bunun yanı sıra Vakfiyesi devam eden Fatih Caminin yıkılmasıdır. Bunun yerine Alexios Apakaukos veya St. John Kilisesi yeniden ihya edilmek istenmektedir. Bu durum gayet açık ve şüpheye yer kalmayacak biçimde ifade edilmiştir. Deprem riski ve diğer hususlar ise bu yalın gerçeğin örtülmesi maksadı ile kullanılan hususlardır. Bu maksatla gerçeğe aykırı bir şekilde uydurma raporlar yayınlanmış olup bu raporlarda ismi geçenler hakkında en kısa zamanda soruşturulma açılması gereklidir. Son olarak şu hususları arz etmek isterim ki: Türkiye Cumhuriyeti’nin Medeni Hukuku’ndan ve Vakıf Hukuku’ndan bîhaber sorumsuz hareket eden ve dini hassasiyetler konusunda son derece duyarsız insanlar bulunmaktadır. Bu kişiler Silivri nüfusunun tamamına yakınının Müslüman olduğundan ve cami ihtiyacı bulunduğundan habersizdir. Silivri halkının İslamî inançlarını ve değerlerini hiçe sayarak haddini aşan bir düşünce ile gerçekleştirmek istenen husus; Silivri Fatih Camii’ni yok etme hedefidir. Halkın ihtiyaçlarını tamamen görmezden gelen kimliği meçhul kişiler tarafından haince planlar yapılmakta ve kamu kurum ve kuruluşları bu sinsi plana alet edilmektedir. Mevcut kanunlar ve mer’î mevzuat çerçevesinde hareket etmesi gerekirken; bazı kamu kuruluşlarının yıkım kararı almış olmaları, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu ciddi bir sorundur. Fatih Camii’nin hüviyetinin devamlılığı ve alanın ibadethane fonksiyonuna dair bir politika hedefi koymadan sözde derneğin Müslüman kimliğini onurla taşıyan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına rağmen ortaya koyduğu karanlık hedeflerine alet olmak büyük bir suçtur. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları’nın görevi; isimlerinden de anlaşılacağı üzere tarihî ve kültürel varlıkları korumaktır. Kararları’nda Silivri Fatih Camii’nin projelendirilmesi ve korunması ile ilgili bir ibare bulunmadan sadece yıkım kararı almak vicdansızlıktan öte bir tarihi eser ve kültür düşmanlığıdır. Şimdi ilgili Kurul, Belediye ve Müftülük’ten yıkım kararı alınan Camii hakkında vakfedildiği mimarisi ile sarnıcın güçlendirmesi, Camii’nin ise gerekli inşa projelerinin gerçekleştirilerek yapına başlanmasına ihtiyaç vardır. Silivri Fatih Camii’nin hüviyetini ortadan kaldırmak isteyen herkesi ve konuya ilişkin mer’î mevzuatı uygulamakla sorumlu tüm kamu kurum ve kuruluşlarını ve çalışanlarını, mevcut mevzuat dışında ve toplumun köklerinden uzak yaklaşımlar ile hareket etmemeleri hususunda uyarıyorum, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2021 - Salı

Silivri Fatih Camiini Elbirliği İle Yıkıyorlar

Silivri Fatih Camiini Elbirliği İle Yıkıyorlar Yaklaşık 14 yıldan beri Silivri’de ikamet ediyorum. İstanbul’a bağlı bu ilçemizin en büyük sorunu yeteri kadar caminin bulunmamasıdır. Topu topu birkaç camisi bulunan bu ilçemizdeki Osmanlı yadigarı Fatih Camii hakkında yıkım kararı alınmıştır. Bu konuda Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın da farkında olmadan alet olduğu ciddi bir “camii ve tarihi eser düşmanı” grup ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu konuda şahsi olarak yapmış olduğum girişimler sonucunda kapıların yüzüme karşı çarpılmış olduğunu üzülerek belirtmek zorundayım. 27 Ağustos 2021 tarihinde Silivri Belediye Başkanı ile eğer bu görüşme mümkün olmazsa da Yardımcısı Harun Akkan ile görüşmeye çalıştım. Fakat kendilerine ulaşabilmem mümkün olmadı. Çünkü halk ile aralarına oldukça güçlü ve aşılmaz duvarlar örmüşlerdi. Sekreter hanıma konunun çok önemli olduğunu beyan edince beni belediyede görevli genç bir memurla görüştürdüler. Memur genç, Silivri Fatih camii hakkında yıkım kararı olduğunu söyleyerek buna karşılık hiçbir şey yapamayacaklarını söyledi. Belediyeden birazda azar işiterek üzgün bir şekilde Silivri Müftülüğünün yolunu tuttum. Müftülükte de caminin yıkım kararı nedeniyle herhangi bir yardımda bulunamayacaklarını çünkü kendilerinin birer memur olduğunu söyleyen kişilerle karşılaştım. Kısaca söylemek gerekirse Osmanlı’dan kalma tarihi camii yıkılırken sanki futbol maçı izleyen memurlara dert anlatmaya çalışır bir duruma düşmüştüm. Hâlbuki bu işin ciddiyetini anlatmak için hazırlamış olduğum sekiz sayfalık dosyamı da yanımda götürmüştüm. Bir nüsha fotokopi alma nezaketini dahi göstermediler. Bu vicdan sızlatıcı durumun çözümü için öncelikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den yardım istiyorum. Zira yıllarca CHP gibi tarihi eserlere ve camilere karşı duyarsız bir belediye seçimi kaybetmiştir. Yerine milli ve dini değerlere karşı hassas olduğunu düşündüğüm MHP’li belediyenin gelmiş olması bu konuya daha fazla ciddiyetle yaklaşacağı ümidimi arttırmıştır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan konuya el atarak camii eksikliği nedeni ile özellikle Cuma namazlarında güçlük yaşayan Silivri halkına destek olmasını rica ediyorum. Çünkü konu birçok nedenle önemlidir. Camilerimiz sadece ibadet edilen bir mekân değil en az 500 yıllık ecdadımızın izlerini taşıyan önemli bir kültür varlıklarıdır. Peki, Silivri’de neler oldu? 500 yıldan beri camii bulunan bir yerde ne yapılmak isteniyor? Çok özet olarak söylemek gerekirse “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar” diyebilirim. Bu topraklarda özgürce ibadetini yapmaya çalışan Türk vatandaşlarına, Rum vakıf ve dernekleri tarafından engel olunmaya çalışılmaktadır. Hiç utanmadan, haya etmeden hem de milli ve manevi değerlere saygılı olduğunu bildiğimiz bir hükümet ve belediye vasıtası ile bu çirkin icraatı yapabilmektedirler. İşin boyutunu daha iyi bir şekilde anlatabilmek için Fatih Camisi ile ilgili şu bilgileri vermem gerekiyor. Öncelikle bu camii İstanbul’un fethi ile birlikte vakıf korumasına alınan tarihi bir eserdir. Balkan Harbi esnasında Bulgarlar tarafından yıkılıp 1980 yılında yeniden ihya edilmiştir. Daha detaylı bilgiler vermek gerekirse; Silivri Fatih Camii (diğer adıyla Hünkar Camii), 1453 yılında açılmış fetih camilerindendir. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi ile Fatih Sultan II Mehmed Vakfiyesi’ne ilk yedi camii içerisine kayıt olunmuştur. Burada daha önce bulunan Alexios Apakaukos Kilisesi, şimdi yeniden ihya edilmek istenmektedir. İstanbul’un Fethi olan 1453 yılına kadar bu isimle anılan bir kilise olarak hizmet veren bu yapı hiç ihtiyaç yok iken 500 yıllık bir camiyi yıkmak pahasına inşa edilmeye çalışılmaktadır. Fetih ile birlikte Fatih Sultan Mehmed’in kendi mülkü olarak anılanlar arasında bulunan ve sonrasında Vakfiyesi’ne hayratı olarak işlenen yapı, 1453 yılında fetih camileri arasında anılarak camii fonksiyonu almış ve bu fonksiyon ile kilise binasında camii fonksiyonu 19.yüzyılın ortasına kadar devam etmiştir. Balkan Savaşlarında İkinci Çatalca Muharebesi sırasında Bulgar kuvvetlerinin müdahalesi ile tamamen çökmüştür. Söz konusu bu camii binasının altında yine kilise binasının adı ile anılan ve kilise oturum alanından daha büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Cumhuriyet döneminde yapının yeniden inşası birçok kez projelendirilmiş; ancak belli bürokratik nedenlerle gerçekleştirilememiştir. Nihayet Müslüman halkın ibadethane açığının ve Fatih Camii adının yaşatılması amacıyla bugün mevcut olan yeni bir camii inşa edilmiş ve 1980 yılında ibadete açılmıştır. 1980’li yıllarda kimi zaman cemaat’in fazlalığı, kimi zaman ise hava sıcaklıkları nedeniyle Sarnıç yapısı içerisinde de ibadet edilmiştir. Günümüze geldiğimizde ise bir Rum Derneği olduğu anlaşılan ve Müslümanların ibadet etme özgürlüklerine karşı son derece tecavüzkâr bir grubun varlığı ile karşılaşıyoruz. Bu dernek yukarıda bahsettiğimiz üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı, Silivri Belediye Başkanlığı ve İstanbul Vakıflar1. Bölge Müdürlüğü içindeki bazı kişiler vasıtası ile çeşitli usulsüzlükler yaparak 500 yıllık Silivri Fatih Camii hakkında yıkma kararı aldırmışlardır. Konu üzerine gidince bazı acı gerçeklerle yüz yüze kalmış bulunduğumuzu ifade etmek isterim. Zira ”Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma, Eğitim ve Araştırma Derneği” adı ile faaliyet yürüten; dernek yönetim kurulu ve dernek kütük bilgilerine ulaşamadığımız bir tuhaf yapı karşımıza çıkıyor. Türkiye’de Rum kiliseleri dışında Yunanca tabelası ile hiç karşılaşmadım. Fakat bu derneğin tabelasında Yunanca kelimeler bulunmaktadır. Kısaca gerçek kimliklerini bu şekilde göstermek istiyorlar. 2019’da kurulduğunu beyan eden bir dernek tarafından sarnıca zarar verdiği iddiası ile bir üniversiteden rapor alınmış ve bu düzmece rapor ile ilçe müftülüğüne başvuru gerçekleştirilmiştir. Bu Rum derneğinin başvurusunu; emir telakki eden bazı kamu kurumları derhal Camii’nin ibadete kapatıldığını yazı ile bildirmişler hatta caminin her yerine asmış durumdadırlar. Bu rapor ile ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvuru yapıldığı ve bu başvuru üzerine ilgili Kurul’un “yıkım kararı” aldığını da hem belediyede hem de bazı kurumlar vasıtası ile yaptığım incelemeler sonucunda üzülerek öğrenmiş bulunuyorum. Mevcut yapı hakkında hasarlı olduğu iddia edilse de çıplak gözle yapmış olduğum incelemede en küçük bir çatlak dahi bulunmadığını görmüş durumdayım. Kısaca söylersek; “taş” gibi sağlam bir yapıyı “deprem riski” gibi bahanelerle yıkma kararı almışlar. Camiyi yıkma kararı alan ve bu kararların altında imzası bulunan kişilere şu basit soruyu sormak istiyorum. Madem bina depreme göre riskli bir yapıdadır. Eğer öyle ise bu yapıyı güçlendirmek gerekmez mi? Devlet size kamu binalarının korunması için maaş verdiği halde siz bu yıkım kararı ile kime hizmet ediyorsunuz? Halkın ihtiyaçlarına karşı duyarlı ve mantıklı bir karar vermek yerine camiyi ortadan kaldırma çabası nedir? Açıkça söylüyorum bu yapılan bir cinayettir ve ölene kadar bu camii düşmanları ile mücadele etmeye de kararlıyım. Şimdi Rum Derneği olduğu anlaşılan ve faaliyetlerini mason locaları gibi gizli bir şekilde yürüten “Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma, Eğitim ve Araştırma Derneği” ile ilgili bilgilere… Bu derneğin amaçlarını ve neye hizmet ettiklerini anlayabilmek için politika beyanı niteliğindeki bültenlerini incelemek gerekiyor. Bir kere bu Silivri Tarih Derneği Bülteni’ni çıkaran ve yayınlayanların resmi bilgileri ortada yoktur. Zira bültenlerinde hiçbir künye bilgisi bulunmamaktadır. Yazarının ismi beyan edilmemiş bültenin 3. sayısında ise “Haftanın Konusu: St. John Kilisesi ve Sarnıcı” başlıklı yazıda her şeyi açıkça itiraf etmişler. Bültende ifade edilen hususlar şu şekildedir: “…Kilise ve sarnıcıyla Silivri Mimarlık tarihinin önemli yapılarından olan bu yapının kaderi Silivri Belediyesinin de gündeminde. Belediye sarnıcın yeniden restorasyona alınmasıyla ilgili Valiliğe gerekli bilgilendirmelerde bulunmuş bütçe için başvuruda bulunulmuştur. Fakat Restorasyon ihalesi hala gerçekleştirilemediği görülmekte bu sırada da yapının sahipsizlikten yavaş yavaş yıkılmaya yüz tuttuğu görülmektedir. Son zamanlarda bu tahrip sarnıcın taşıyıcı kemerlerinde çökme olarak görülmesine neden olmuştur. Fay hattı üzerinde bulunan Silivri’de bu yapının depreme dayanıklı bir hale getirilmesi de gerekmektedir. Sarnıcın bir an evvel restorasyonuna başlanılması ve restorasyonla yapıdaki rutubetten vb. etkenlerden korunarak Silivri’nin Şehir Mimarisi belleğine yeniden kazandırılması elzemdir. Bununla birlikte sarnıcın üstünde bulunan Fatih Cami’nin yıkılması, kilisenin ana beden duvarlarının daha net bir şekilde açığa çıkartılmasıyla burasının açık hava müzesi olarak kullanılmasına ve sarnıcında İstanbul’da diğer önemli sarnıçlarda olduğu gibi konser, sergi ve konferans salonu olarak kullanılabilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Bunun için en önemli adım doğru restorasyon kurallarına uygun olarak yapılacak çalışmalardır. Şerefiye Sarnıcı, Yerebatan, Binbirdirek sarnıcı gibi bu sarnıç yapısının da halkın ziyaretine açılması gerekmektedir.” Demek ki asıl maksat; 500 yıldan beri hizmet veren Fatih Sultan Mehmed’in fetih mülkü ve Silivri Camii olarak vakfettiği, bunun yanı sıra Vakfiyesi devam eden Fatih Caminin yıkılmasıdır. Bunun yerine Alexios Apakaukos veya St. John Kilisesi yeniden ihya edilmek istenmektedir. Bu durum gayet açık ve şüpheye yer kalmayacak biçimde ifade edilmiştir. Deprem riski ve diğer hususlar ise bu yalın gerçeğin örtülmesi maksadı ile kullanılan hususlardır. Bu maksatla gerçeğe aykırı bir şekilde uydurma raporlar yayınlanmış olup bu raporlarda ismi geçenler hakkında en kısa zamanda soruşturulma açılması gereklidir. Son olarak şu hususları arz etmek isterim ki: Türkiye Cumhuriyeti’nin Medeni Hukuku’ndan ve Vakıf Hukuku’ndan bîhaber sorumsuz hareket eden ve dini hassasiyetler konusunda son derece duyarsız insanlar bulunmaktadır. Bu kişiler Silivri nüfusunun tamamına yakınının Müslüman olduğundan ve cami ihtiyacı bulunduğundan habersizdir. Silivri halkının İslamî inançlarını ve değerlerini hiçe sayarak haddini aşan bir düşünce ile gerçekleştirmek istenen husus; Silivri Fatih Camii’ni yok etme hedefidir. Halkın ihtiyaçlarını tamamen görmezden gelen kimliği meçhul kişiler tarafından haince planlar yapılmakta ve kamu kurum ve kuruluşları bu sinsi plana alet edilmektedir. Mevcut kanunlar ve mer’î mevzuat çerçevesinde hareket etmesi gerekirken; bazı kamu kuruluşlarının yıkım kararı almış olmaları, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu ciddi bir sorundur. Fatih Camii’nin hüviyetinin devamlılığı ve alanın ibadethane fonksiyonuna dair bir politika hedefi koymadan sözde derneğin Müslüman kimliğini onurla taşıyan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına rağmen ortaya koyduğu karanlık hedeflerine alet olmak büyük bir suçtur. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları’nın görevi; isimlerinden de anlaşılacağı üzere tarihî ve kültürel varlıkları korumaktır. Kararları’nda Silivri Fatih Camii’nin projelendirilmesi ve korunması ile ilgili bir ibare bulunmadan sadece yıkım kararı almak vicdansızlıktan öte bir tarihi eser ve kültür düşmanlığıdır. Şimdi ilgili Kurul, Belediye ve Müftülük’ten yıkım kararı alınan Camii hakkında vakfedildiği mimarisi ile sarnıcın güçlendirmesi, Camii’nin ise gerekli inşa projelerinin gerçekleştirilerek yapına başlanmasına ihtiyaç vardır. Silivri Fatih Camii’nin hüviyetini ortadan kaldırmak isteyen herkesi ve konuya ilişkin mer’î mevzuatı uygulamakla sorumlu tüm kamu kurum ve kuruluşlarını ve çalışanlarını, mevcut mevzuat dışında ve toplumun köklerinden uzak yaklaşımlar ile hareket etmemeleri hususunda uyarıyorum, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.