Zaman Tarikat Değil Reyting Zamanıdır
<p>Tarikatlara karşı müthiş bir düşmanlığın yapıldığı bir ortamda tarikat ehli bir zat, tek parti devrinin siyasi liderleri için “aleyhinde konuşmak caiz değildir” diyerek büyük bir hata yaptı. Reyting uğruna, söylenmesi doğru olmayan sözleri söyledi. İşte bu yazı bu şekilde düşünen kişiler için yazılmıştır. Ta ki nedamet edip yaptığı yanlışlıkları düzeltirler.</p>
<p>Bu aleyhinde konuşulması caiz olmayan kişi ile ilgili olarak Bediüzzaman Şaid Nursi şöyle demiştir.</p>
<p>"Ölmüş gitmiş bu adamın mahiyetinin anlaşılması için sizler ve benim gibi binler adam hapse atılsa hatta idam edilse ucuz düşer"</p>
<p>Mahkemede hakim tarafından benzer bir soru sorulduğunda ise şöyle demiştir:</p>
<p>“Kahraman bir milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur'an ve cihad hizmetinde dünyada bir pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii'ni puthaneye ve Meşihat Dairesini kızların lisesine çeviren bir adamı sevmemek bir suç olmasına imkân var mıdır?”</p>
<p>O halde Türk gibi görünmeye çalışan fakat her yerinden bunun doğru olmadığı apaçık belli olan kişiler ile ilgili olarak bazı gerçekleri tekrar ifade etmek gerekiyor.</p>
<p>Şimdiye kadar maruz kaldığımız bütün toplumsal kırılmaların, içten kuşatmaların, darbelerin ve sosyal yıkımların tamamı; dış emperyalistlerle içerideki doğal işbirlikçi uzantıları olan kripto unsurların aktif etkisiyle olmuştur. Şu anda da durum farklı değildir.</p>
<p>Ülkemde yüz yılı aşkın bir zamandan beri ” Cim!” karnında bir nokta olan kripto azınlığın rahatsız edici sıkıntısını yaşıyoruz. “Cim” karnında bir nokta iken; hem cim karnındaki bir noktanın hem de tepemize çıkan “Ha!” üstünde “bir noktanın” tasallutunu yaşıyoruz.</p>
<p>Bünyemizdeki bu gizli azınlıkla kripto bağlamında, “biz ve onlar” ayrımı netleşmeden, anlaşılmadan bu ülke’de taşlar yerine oturmayacaktır. Gizli veya apaçık olup bitenin farkına varmadan konuşmak bir anlamda düşünmemektir.</p>
<p>Kriptoların bir mayın gibi içimize döşenmeleri, gizli ajandaları, beklenmedik tepkileri, sıra dışı halleri, dış uzantıları, bağlantıları normalin sınırların zorlayan durumlardır. Gizli bir ajandanın gündeminin memleket gündemini provoke eden bir işleyişle karşı karşıyayız. Hiç beklenmedik yerden gelen bir fısıltı, dalga bir kırılma, bir hezeyan ve benzeri normal olamayan hallerle birlikte yaşamaya alışmış durumdayız. Üzerimize adeta bir deli gömleği geçirilmiştir. Zira ülke olarak 21. Yüzyılın ilk çeyreği biterken hala bir paranoya halini yaşamaya devam ediyoruz.</p>
<p>Düşünün ki, görünüşte yoldaş olarak aynı kervanla yola koyulduğumuz bir grup tarafından yolun kritik bir geçidinde, soyuluyorsunuz. Sonra birden ne oluyorsa kervanın en arkasındakiler büyük bir şeytanlıkla, bir bakmışsınız gelip kervanın başına geçebiliyor.</p>
<p>Bundan sonraki yolculuklarımızda hep o kervandaki korku psikolojisini yaşıyoruz. Belli ki bu şaibeli durum bu hal üzere sürdürülebilir bir durum değildir. Vatana millete, neslimize, kültür değerlerimize, geleceğimize dönük yüz de yüz faydalı olan bir adım, bir yenilik, bir atılım, bir açılım karşısından takınan tavır ister istemez “ne oluyoruz, bu hal neyin nesi” gibi, sürüye kurt mu düşmüş, kurt kuzu postuna mı bürünmüş gibilerinden, içimize bir kurt düşürüyor.</p>
<p>Birileri kendilerini güya kitabına uydurarak gayet iyi kamufle etmişe benziyorlar. Halbuki Türk maskesini takmış, kendimiz gibi Müslüman Türk olduğunu sandığımız bu şaibeli ve sakıncalı güruh; hakikatte derin kripto unsurun üyeleridir.</p>
<p>Soy kökü, ruh kökü kökümüzden azade bir şekilde dünya görüşü, hayat felsefesi, inancı derinden ve gizliden bu yapı da temellenmiştir. Kendi değerler manzumesi, inanç pratiği, meşrebi buna göredir. Onun için vatan, millet, aile, kadın, erkek, din, iman inanç, dünya, ahiret, hayat ve yaşayış doğal olarak farklı kodlar taşımaktadırlar.</p>
<p>Bu kripto yapı bir Çinlinin, Hintlinin, İngiliz'in Rum’un, bir Ermeni’n bir Yahudi'nin birbirinden farklı olduğu kadar bizden farklıdır. Ülkemizde yerleşmeleri. TC vatandaşlığına hak kazanmaları gerçekte olanı değiştirmez.</p>
<p>Burada bir Çin'linin isminin Can-canan, Hintli'nin Hüseyin-Hayriye; İngiliz'in İsmail-İrem; Rum'un Rahmi-Remziye, Ermeni'nin Ekrem,Edibe; Yahudi'nin Yusuf -Yadigar gibi olması hakikatteki yeri bir tarafa, olan gerçeği ne kadar saklayabilir?</p>
<p>Bu gerçeklikte “biz Türk’üz” demeleri, gizli bir dinin mensubu olarak zahirde “Müslüman” görünmeleri hakikatte ne anlam ifade eder?</p>
<p>Bir takım siyasi düzenlemeler, aldatıcı haller onlarla aramızda temel varoluş gayesini ve kadim anlamını; millet, ümmet, din, inanç, yerleşik kültür farkını ortadan kaldırmıyor.</p>
<p>Milletlerin irsi ve değer köklerine göre dünya görüşleri, medeniyet perspektifleri hayattan beklentileri, sembolleri, motifleri, figürleri, ritüelleri hülasa önem ve öncelikleri farklıdır.</p>
<p>Hal böyleyken siyaseten, çıkarı gereği, resmi olarak veya korkudan veya cebren ve hile ile görünüşte bizden görünmeleri sayısız mahsurlu kör ve sorunlu noktaları da beraberinde getirdiği açıktır. En naifinden pirincin içindeki dişi kıran taş gibi bilakis fevkalade yanıltıcıdır ve öyle de olmuştur.</p>
<p>Osmanlı’nın çok unsurlu yapısı, özellikle tek partili rejim sonrası bu kozmopolit kripto unsurlar adeta onarılamaz pek çok tahrip edici yıkımı da beraberinde getirmiştir.</p>
<p>Osmanlının güçlü dönemlerinde olduğu gibi, iktidarımızın kudretli olduğumuz zamanlar, din ve milliyet farklılıkları durumlar problem olmadığı gibi problem olmayabilir belki. Hatta o vakit bu yabancılar bizim dış dünyaya açılan gönüllü elçilerimizde olabilir.</p>
<p>Lakin zayıf olduğumuzda, asıl kendi ve medeniyetleriyle, milletleri ve yönetimleriyle zıtlaştığımızda, çıkarlarımız çatıştığın da, hatta savaşma durumunda kaldığımızda o vakit durum değişmektedir.</p>
<p>Bu gizli kripto cemaatler dış düşmanlarımızın içimizdeki doğal uzantıları olarak, iyi günümüzdeki kerhen elçilik görevi bu defasında düşmanımız lehine içimizdeki “casusluğa ve işbirlikçiliğe” dönüşebilmektedir.</p>
<p>İşte Osmanlı coğrafyasında ve son dönemde ülkemizde olan tam da böyle bir durumdur. Güçlü olduğumuz zamanlarda sorun olmayan dost olan bu kripto aşiretler zayıf düştüğümüzde anda içimizde düşmana casusluk yapan, onlarla aleyhimize iş tutan, ihanet şebekelerine dönüştüklerine tarih şahittir.</p>
<p>Ermeni meselesinin dünü ve bugünüyle olay budur. Rumların durumu nüans farkıyla budur. İçimizdeki kripto Yahudilerin bağlam farkıyla konumları budur. İçimizdeki bizden görünen kripto ecnebiler ayrı bir kahır bizden olanların ecnebileşmesi apayrı bir konudur.</p>
<p>Müslümanlar için, Milli mücadelede kazandığımızı sandığımız bir eşikte, manen kaybetmek çok kahredici bir tecrübe olmuştur. Kaba bir genelleme ile içimizdeki Ermeniler Kürt, Rumlar Laz, Yahudiler Türk kimliğine bürünmüşlerdi. İçimizde gizlenen mayınlar, arazimize döşenmiş mayınlar gibiydi.</p>
<p>Görünüşte isimleri Ayşe, Fatma, Filiz, Cem, Mustafa, Ali, İbrahim, Tekinalp, Gökalp kriptolar bünyemizde fena halde yuvalanıp kamufle olmuşlar, dahası tepemize çıkmışlardı. Onlar kripto elitler, ideolojik bürokratlar, sözde sanatçılar takımı ve az gelişmiş ülkemizin çok gelişmiş bürokratlarıydı.</p>
<p>Zaman fırsatçılığında kraldan fazla kral kesilip bize hükmeden yeni efendilerimiz olmuşlardı. Efendilerimiz yani potansiyel tehlikemiz! Yani bizi, hakikatimizi inkar eden münafıklarımız, bizi içeriden vuran, etkisizleştiren, dış düşmanlarla işbirlikçi “iç düşmanlarımız” haline gelmişlerdi.</p>
<p>Öyle ki; onlar tarafından cebren ve hile ile yapıla gelen devrimler, darbeler, darp etmeler, entrikalar, kundaklamalar, tahripler, yalanlar, dolanlar; daima ayağımıza dolanıp bizleri yere düşürmüştür. Halen de sıkıntıları devam etmektedir, vesselam...</p>
<p> </p>
<p>Dr. Vehbi KARA</p>
Ekleme
Tarihi: 22 Ekim 2020 - Perşembe
Zaman Tarikat Değil Reyting Zamanıdır
<p>Tarikatlara karşı müthiş bir düşmanlığın yapıldığı bir ortamda tarikat ehli bir zat, tek parti devrinin siyasi liderleri için “aleyhinde konuşmak caiz değildir” diyerek büyük bir hata yaptı. Reyting uğruna, söylenmesi doğru olmayan sözleri söyledi. İşte bu yazı bu şekilde düşünen kişiler için yazılmıştır. Ta ki nedamet edip yaptığı yanlışlıkları düzeltirler.</p>
<p>Bu aleyhinde konuşulması caiz olmayan kişi ile ilgili olarak Bediüzzaman Şaid Nursi şöyle demiştir.</p>
<p>"Ölmüş gitmiş bu adamın mahiyetinin anlaşılması için sizler ve benim gibi binler adam hapse atılsa hatta idam edilse ucuz düşer"</p>
<p>Mahkemede hakim tarafından benzer bir soru sorulduğunda ise şöyle demiştir:</p>
<p>“Kahraman bir milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur'an ve cihad hizmetinde dünyada bir pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii'ni puthaneye ve Meşihat Dairesini kızların lisesine çeviren bir adamı sevmemek bir suç olmasına imkân var mıdır?”</p>
<p>O halde Türk gibi görünmeye çalışan fakat her yerinden bunun doğru olmadığı apaçık belli olan kişiler ile ilgili olarak bazı gerçekleri tekrar ifade etmek gerekiyor.</p>
<p>Şimdiye kadar maruz kaldığımız bütün toplumsal kırılmaların, içten kuşatmaların, darbelerin ve sosyal yıkımların tamamı; dış emperyalistlerle içerideki doğal işbirlikçi uzantıları olan kripto unsurların aktif etkisiyle olmuştur. Şu anda da durum farklı değildir.</p>
<p>Ülkemde yüz yılı aşkın bir zamandan beri ” Cim!” karnında bir nokta olan kripto azınlığın rahatsız edici sıkıntısını yaşıyoruz. “Cim” karnında bir nokta iken; hem cim karnındaki bir noktanın hem de tepemize çıkan “Ha!” üstünde “bir noktanın” tasallutunu yaşıyoruz.</p>
<p>Bünyemizdeki bu gizli azınlıkla kripto bağlamında, “biz ve onlar” ayrımı netleşmeden, anlaşılmadan bu ülke’de taşlar yerine oturmayacaktır. Gizli veya apaçık olup bitenin farkına varmadan konuşmak bir anlamda düşünmemektir.</p>
<p>Kriptoların bir mayın gibi içimize döşenmeleri, gizli ajandaları, beklenmedik tepkileri, sıra dışı halleri, dış uzantıları, bağlantıları normalin sınırların zorlayan durumlardır. Gizli bir ajandanın gündeminin memleket gündemini provoke eden bir işleyişle karşı karşıyayız. Hiç beklenmedik yerden gelen bir fısıltı, dalga bir kırılma, bir hezeyan ve benzeri normal olamayan hallerle birlikte yaşamaya alışmış durumdayız. Üzerimize adeta bir deli gömleği geçirilmiştir. Zira ülke olarak 21. Yüzyılın ilk çeyreği biterken hala bir paranoya halini yaşamaya devam ediyoruz.</p>
<p>Düşünün ki, görünüşte yoldaş olarak aynı kervanla yola koyulduğumuz bir grup tarafından yolun kritik bir geçidinde, soyuluyorsunuz. Sonra birden ne oluyorsa kervanın en arkasındakiler büyük bir şeytanlıkla, bir bakmışsınız gelip kervanın başına geçebiliyor.</p>
<p>Bundan sonraki yolculuklarımızda hep o kervandaki korku psikolojisini yaşıyoruz. Belli ki bu şaibeli durum bu hal üzere sürdürülebilir bir durum değildir. Vatana millete, neslimize, kültür değerlerimize, geleceğimize dönük yüz de yüz faydalı olan bir adım, bir yenilik, bir atılım, bir açılım karşısından takınan tavır ister istemez “ne oluyoruz, bu hal neyin nesi” gibi, sürüye kurt mu düşmüş, kurt kuzu postuna mı bürünmüş gibilerinden, içimize bir kurt düşürüyor.</p>
<p>Birileri kendilerini güya kitabına uydurarak gayet iyi kamufle etmişe benziyorlar. Halbuki Türk maskesini takmış, kendimiz gibi Müslüman Türk olduğunu sandığımız bu şaibeli ve sakıncalı güruh; hakikatte derin kripto unsurun üyeleridir.</p>
<p>Soy kökü, ruh kökü kökümüzden azade bir şekilde dünya görüşü, hayat felsefesi, inancı derinden ve gizliden bu yapı da temellenmiştir. Kendi değerler manzumesi, inanç pratiği, meşrebi buna göredir. Onun için vatan, millet, aile, kadın, erkek, din, iman inanç, dünya, ahiret, hayat ve yaşayış doğal olarak farklı kodlar taşımaktadırlar.</p>
<p>Bu kripto yapı bir Çinlinin, Hintlinin, İngiliz'in Rum’un, bir Ermeni’n bir Yahudi'nin birbirinden farklı olduğu kadar bizden farklıdır. Ülkemizde yerleşmeleri. TC vatandaşlığına hak kazanmaları gerçekte olanı değiştirmez.</p>
<p>Burada bir Çin'linin isminin Can-canan, Hintli'nin Hüseyin-Hayriye; İngiliz'in İsmail-İrem; Rum'un Rahmi-Remziye, Ermeni'nin Ekrem,Edibe; Yahudi'nin Yusuf -Yadigar gibi olması hakikatteki yeri bir tarafa, olan gerçeği ne kadar saklayabilir?</p>
<p>Bu gerçeklikte “biz Türk’üz” demeleri, gizli bir dinin mensubu olarak zahirde “Müslüman” görünmeleri hakikatte ne anlam ifade eder?</p>
<p>Bir takım siyasi düzenlemeler, aldatıcı haller onlarla aramızda temel varoluş gayesini ve kadim anlamını; millet, ümmet, din, inanç, yerleşik kültür farkını ortadan kaldırmıyor.</p>
<p>Milletlerin irsi ve değer köklerine göre dünya görüşleri, medeniyet perspektifleri hayattan beklentileri, sembolleri, motifleri, figürleri, ritüelleri hülasa önem ve öncelikleri farklıdır.</p>
<p>Hal böyleyken siyaseten, çıkarı gereği, resmi olarak veya korkudan veya cebren ve hile ile görünüşte bizden görünmeleri sayısız mahsurlu kör ve sorunlu noktaları da beraberinde getirdiği açıktır. En naifinden pirincin içindeki dişi kıran taş gibi bilakis fevkalade yanıltıcıdır ve öyle de olmuştur.</p>
<p>Osmanlı’nın çok unsurlu yapısı, özellikle tek partili rejim sonrası bu kozmopolit kripto unsurlar adeta onarılamaz pek çok tahrip edici yıkımı da beraberinde getirmiştir.</p>
<p>Osmanlının güçlü dönemlerinde olduğu gibi, iktidarımızın kudretli olduğumuz zamanlar, din ve milliyet farklılıkları durumlar problem olmadığı gibi problem olmayabilir belki. Hatta o vakit bu yabancılar bizim dış dünyaya açılan gönüllü elçilerimizde olabilir.</p>
<p>Lakin zayıf olduğumuzda, asıl kendi ve medeniyetleriyle, milletleri ve yönetimleriyle zıtlaştığımızda, çıkarlarımız çatıştığın da, hatta savaşma durumunda kaldığımızda o vakit durum değişmektedir.</p>
<p>Bu gizli kripto cemaatler dış düşmanlarımızın içimizdeki doğal uzantıları olarak, iyi günümüzdeki kerhen elçilik görevi bu defasında düşmanımız lehine içimizdeki “casusluğa ve işbirlikçiliğe” dönüşebilmektedir.</p>
<p>İşte Osmanlı coğrafyasında ve son dönemde ülkemizde olan tam da böyle bir durumdur. Güçlü olduğumuz zamanlarda sorun olmayan dost olan bu kripto aşiretler zayıf düştüğümüzde anda içimizde düşmana casusluk yapan, onlarla aleyhimize iş tutan, ihanet şebekelerine dönüştüklerine tarih şahittir.</p>
<p>Ermeni meselesinin dünü ve bugünüyle olay budur. Rumların durumu nüans farkıyla budur. İçimizdeki kripto Yahudilerin bağlam farkıyla konumları budur. İçimizdeki bizden görünen kripto ecnebiler ayrı bir kahır bizden olanların ecnebileşmesi apayrı bir konudur.</p>
<p>Müslümanlar için, Milli mücadelede kazandığımızı sandığımız bir eşikte, manen kaybetmek çok kahredici bir tecrübe olmuştur. Kaba bir genelleme ile içimizdeki Ermeniler Kürt, Rumlar Laz, Yahudiler Türk kimliğine bürünmüşlerdi. İçimizde gizlenen mayınlar, arazimize döşenmiş mayınlar gibiydi.</p>
<p>Görünüşte isimleri Ayşe, Fatma, Filiz, Cem, Mustafa, Ali, İbrahim, Tekinalp, Gökalp kriptolar bünyemizde fena halde yuvalanıp kamufle olmuşlar, dahası tepemize çıkmışlardı. Onlar kripto elitler, ideolojik bürokratlar, sözde sanatçılar takımı ve az gelişmiş ülkemizin çok gelişmiş bürokratlarıydı.</p>
<p>Zaman fırsatçılığında kraldan fazla kral kesilip bize hükmeden yeni efendilerimiz olmuşlardı. Efendilerimiz yani potansiyel tehlikemiz! Yani bizi, hakikatimizi inkar eden münafıklarımız, bizi içeriden vuran, etkisizleştiren, dış düşmanlarla işbirlikçi “iç düşmanlarımız” haline gelmişlerdi.</p>
<p>Öyle ki; onlar tarafından cebren ve hile ile yapıla gelen devrimler, darbeler, darp etmeler, entrikalar, kundaklamalar, tahripler, yalanlar, dolanlar; daima ayağımıza dolanıp bizleri yere düşürmüştür. Halen de sıkıntıları devam etmektedir, vesselam...</p>
<p> </p>
<p>Dr. Vehbi KARA</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.