Ergun DUR
Köşe Yazarı
Ergun DUR
 

ENGEL SİZSİNİZ

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Her insan engelli adayıdır. Bu c&uuml;mleyi yıllar &ouml;nce duyduğumda, kafamda şimşekler &ccedil;aktığını hatırlıyorum. Yani insanda farkındalık sağlamak &ccedil;ok &ouml;nemli. &Ouml;ğretmen olarak bu duyarlılığı farkındalığı sağlama adına sınıftaki &ouml;ğrencilerime Engelliler Haftası&rsquo;nı da fırsat eğitimine d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rerek, t&uuml;m &ouml;ğrencilerden ben de dahil olmak &uuml;zere, 1 saat g&ouml;zlerimizi kapayalım ve ihtiya&ccedil;larımızı b&ouml;yle karşılayalım demiştim. İnanılmaz zordu&hellip; G&ouml;rmeyenlerin &ccedil;ektiği sıkıntıları yaşayarak anladık&hellip; Ertesi g&uuml;n de y&uuml;r&uuml;me engellileri 1 saat anlayalım diye &ouml;ğrencilerimle beraber ihtiya&ccedil;larımızı ayaklarımızı kullanmadan yapalım dedik. Yine inanılmaz zordu. Daha sonra sokak ve caddede yaya yolunda kaldırımda y&uuml;r&uuml;rken engelliler buradan nasıl gider diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m sokakları g&ouml;rd&uuml;m. Kaldırıma park etmiş onlarca ara&ccedil;&hellip; Mecburen caddeye indiğinde oluşabilecek kazalar&hellip; Ne oldu bize? Neden bu kadar umarsız, bananeci, nemelazımcı olduk? Bizim veya bir yakınımızın, eşimizin, &ccedil;ocuklarımızın engelli olabileceğini neden d&uuml;ş&uuml;nmeyiz? Sivil toplum kuruluşlarına ve &ouml;zellikle belediyelere &ccedil;ok ama &ccedil;ok ciddi sorumluluk d&uuml;şmekte..</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Engellileri unutmayalım&hellip; Unutturmayalım&hellip; Okuyucularımız yine bir hik&acirc;ye bekleyebilir d&uuml;ş&uuml;ncesiyle bir kısa &ouml;yk&uuml; paylaşayım. Vaktiyle doğuştan g&ouml;zleri g&ouml;rmeyen iki arkadaş varmış. Bir g&uuml;n g&ouml;zleri g&ouml;rmeyen arkadaşı telaşla ve heyecanla gelmiş ve hemen anlatmaya başlamış.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Biliyor musun? Bug&uuml;n r&uuml;yamda kuş g&ouml;rd&uuml;m.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Ooo harika. Demiş. Anlat hele neye benziyordu?</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Umuda benziyordu..</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">BİLGE HOCANIN DERSİ</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir hik&acirc;ye daha paylaşayım.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği &ouml;ğrencisinin seviyesini &ouml;ğrenmek ister. Onun eline &ccedil;ok parlak ve gizemli g&ouml;r&uuml;nt&uuml;ye sahip iri bir nesne verip&nbsp; &ldquo;Oğlum&rdquo; der, &ldquo;Bunu al, &ouml;n&uuml;ne gelen esnafa g&ouml;ster, ka&ccedil; para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya g&ouml;ster. Hi&ccedil; kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini &ouml;ğren, gel bana bildir.&rdquo;&nbsp;&Ouml;ğrenci elindeki ile &ccedil;evresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk &ouml;nce bir bakkal d&uuml;kk&acirc;nına girer ve &ldquo;Şunu ka&ccedil;a alırsınız?&rdquo; diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir &ccedil;evirir; sonra: &ldquo;Buna bir tek lira veririm. Bizim &ccedil;ocuk oynasın&rdquo; der. İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir 5 lira vermeye razı olur. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; defa bir semerciye gider: Semerci nesneye ş&ouml;yle bir bakar, &ldquo;Bu der &ldquo;Benim semerlere iyi s&uuml;s olur. Bundan kaş dediğimiz s&uuml;slerden yaparım. Buna bir 10 lira veririm.&rdquo; En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu &ouml;ğrencinin elindekini g&ouml;r&uuml;nce yerinden fırlar. &ldquo;Bu kadar değerli bir pırlantayı, m&uuml;cevheri nereden buldun?&rdquo; diye hayretle bağırır ve hemen il&acirc;ve eder. &ldquo;Buna ka&ccedil; lira istiyorsun?&rdquo; &Ouml;ğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?&rdquo; &ldquo;Ne istiyorsan veririm.&rdquo; &Ouml;ğrenci, &ldquo;Hayır veremem.&rdquo; diye taşı almak i&ccedil;in uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: &nbsp;&ldquo;Ne olur bunu bana satın. D&uuml;kk&acirc;nımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.&rdquo; &Ouml;ğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat &ouml;ğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil d&ouml;ker. M&uuml;cevheri alıp kuyumcudan &ccedil;ıkan &ouml;ğrencinin kafası karma karışıktır. B&ouml;ylesi karışık d&uuml;ş&uuml;nceler i&ccedil;inde geriye d&ouml;nmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye y&uuml;z&uuml;n&uuml; buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak g&ouml;renler, diğer tarafta da m&uuml;cevher diye isimlendirip buna sahip olmak i&ccedil;in her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler.. Bilge hocasının yanına d&ouml;nen &ouml;ğrenci, b&uuml;y&uuml;k bir şaşkınlık i&ccedil;inde başından ge&ccedil;en macerasını anlatır. Bilge sorar: &ldquo;Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?&rdquo; &Ouml;ğrenci: &ldquo;&Ccedil;ok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık&rdquo; diye cevap verir. Bilge hoca &ccedil;ok kısa cevap verir: &ldquo;Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.&rdquo; Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır&hellip; Engeller beyinlerdedir değerli dostlar&hellip;</span></p>
Ekleme Tarihi: 04 Aralık 2019 - Çarşamba

ENGEL SİZSİNİZ

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Her insan engelli adayıdır. Bu c&uuml;mleyi yıllar &ouml;nce duyduğumda, kafamda şimşekler &ccedil;aktığını hatırlıyorum. Yani insanda farkındalık sağlamak &ccedil;ok &ouml;nemli. &Ouml;ğretmen olarak bu duyarlılığı farkındalığı sağlama adına sınıftaki &ouml;ğrencilerime Engelliler Haftası&rsquo;nı da fırsat eğitimine d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rerek, t&uuml;m &ouml;ğrencilerden ben de dahil olmak &uuml;zere, 1 saat g&ouml;zlerimizi kapayalım ve ihtiya&ccedil;larımızı b&ouml;yle karşılayalım demiştim. İnanılmaz zordu&hellip; G&ouml;rmeyenlerin &ccedil;ektiği sıkıntıları yaşayarak anladık&hellip; Ertesi g&uuml;n de y&uuml;r&uuml;me engellileri 1 saat anlayalım diye &ouml;ğrencilerimle beraber ihtiya&ccedil;larımızı ayaklarımızı kullanmadan yapalım dedik. Yine inanılmaz zordu. Daha sonra sokak ve caddede yaya yolunda kaldırımda y&uuml;r&uuml;rken engelliler buradan nasıl gider diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m sokakları g&ouml;rd&uuml;m. Kaldırıma park etmiş onlarca ara&ccedil;&hellip; Mecburen caddeye indiğinde oluşabilecek kazalar&hellip; Ne oldu bize? Neden bu kadar umarsız, bananeci, nemelazımcı olduk? Bizim veya bir yakınımızın, eşimizin, &ccedil;ocuklarımızın engelli olabileceğini neden d&uuml;ş&uuml;nmeyiz? Sivil toplum kuruluşlarına ve &ouml;zellikle belediyelere &ccedil;ok ama &ccedil;ok ciddi sorumluluk d&uuml;şmekte..</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Engellileri unutmayalım&hellip; Unutturmayalım&hellip; Okuyucularımız yine bir hik&acirc;ye bekleyebilir d&uuml;ş&uuml;ncesiyle bir kısa &ouml;yk&uuml; paylaşayım. Vaktiyle doğuştan g&ouml;zleri g&ouml;rmeyen iki arkadaş varmış. Bir g&uuml;n g&ouml;zleri g&ouml;rmeyen arkadaşı telaşla ve heyecanla gelmiş ve hemen anlatmaya başlamış.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Biliyor musun? Bug&uuml;n r&uuml;yamda kuş g&ouml;rd&uuml;m.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Ooo harika. Demiş. Anlat hele neye benziyordu?</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Umuda benziyordu..</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">BİLGE HOCANIN DERSİ</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir hik&acirc;ye daha paylaşayım.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği &ouml;ğrencisinin seviyesini &ouml;ğrenmek ister. Onun eline &ccedil;ok parlak ve gizemli g&ouml;r&uuml;nt&uuml;ye sahip iri bir nesne verip&nbsp; &ldquo;Oğlum&rdquo; der, &ldquo;Bunu al, &ouml;n&uuml;ne gelen esnafa g&ouml;ster, ka&ccedil; para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya g&ouml;ster. Hi&ccedil; kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini &ouml;ğren, gel bana bildir.&rdquo;&nbsp;&Ouml;ğrenci elindeki ile &ccedil;evresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk &ouml;nce bir bakkal d&uuml;kk&acirc;nına girer ve &ldquo;Şunu ka&ccedil;a alırsınız?&rdquo; diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir &ccedil;evirir; sonra: &ldquo;Buna bir tek lira veririm. Bizim &ccedil;ocuk oynasın&rdquo; der. İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir 5 lira vermeye razı olur. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; defa bir semerciye gider: Semerci nesneye ş&ouml;yle bir bakar, &ldquo;Bu der &ldquo;Benim semerlere iyi s&uuml;s olur. Bundan kaş dediğimiz s&uuml;slerden yaparım. Buna bir 10 lira veririm.&rdquo; En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu &ouml;ğrencinin elindekini g&ouml;r&uuml;nce yerinden fırlar. &ldquo;Bu kadar değerli bir pırlantayı, m&uuml;cevheri nereden buldun?&rdquo; diye hayretle bağırır ve hemen il&acirc;ve eder. &ldquo;Buna ka&ccedil; lira istiyorsun?&rdquo; &Ouml;ğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?&rdquo; &ldquo;Ne istiyorsan veririm.&rdquo; &Ouml;ğrenci, &ldquo;Hayır veremem.&rdquo; diye taşı almak i&ccedil;in uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: &nbsp;&ldquo;Ne olur bunu bana satın. D&uuml;kk&acirc;nımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.&rdquo; &Ouml;ğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat &ouml;ğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil d&ouml;ker. M&uuml;cevheri alıp kuyumcudan &ccedil;ıkan &ouml;ğrencinin kafası karma karışıktır. B&ouml;ylesi karışık d&uuml;ş&uuml;nceler i&ccedil;inde geriye d&ouml;nmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye y&uuml;z&uuml;n&uuml; buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak g&ouml;renler, diğer tarafta da m&uuml;cevher diye isimlendirip buna sahip olmak i&ccedil;in her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler.. Bilge hocasının yanına d&ouml;nen &ouml;ğrenci, b&uuml;y&uuml;k bir şaşkınlık i&ccedil;inde başından ge&ccedil;en macerasını anlatır. Bilge sorar: &ldquo;Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?&rdquo; &Ouml;ğrenci: &ldquo;&Ccedil;ok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık&rdquo; diye cevap verir. Bilge hoca &ccedil;ok kısa cevap verir: &ldquo;Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.&rdquo; Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır&hellip; Engeller beyinlerdedir değerli dostlar&hellip;</span></p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.