Ergun DUR
Köşe Yazarı
Ergun DUR
 

Vatan Şairimiz...

<p>Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy&rsquo;u İstiklal Marşı mızın kabul&uuml;n&uuml;n 100. yılını kutladığımız şu zamanlarda biraz daha tanıyalım isterseniz&hellip; Babası Tahir Bey, bug&uuml;n Kosova topraklarında bulunan Şuşisa k&ouml;y&uuml;nde bir Arnavut ailenin &ccedil;ocuğu olarak d&uuml;nyaya gelmiş. Tahir Bey&rsquo;in babası onu ilim sahibi bir imam olması i&ccedil;in İstanbul&rsquo;a g&ouml;ndermiş. Bir daha geri d&ouml;nmeyen Tahir Bey&rsquo;in tek oğlu Mehmet Akif İstanbul&rsquo;da d&uuml;nyaya gelmiş. Balkan g&ouml;&ccedil;meni M. Akif ERSOY vefatının 82. Yılında d&uuml;r&uuml;stl&uuml;ğ&uuml;, ilkeli ve tutarlı duruşuyla hep anıldı ve anılacak&hellip; Kibirden, sunilikten hoşlanmayan M.Akif, vatan m&uuml;cadelesinde &ccedil;ok &ouml;nemli g&ouml;revler almıştı. İhtiya&ccedil; i&ccedil;inde olmasına rağmen kendisine teklif edilen paraları da geri &ccedil;evirmişti. Hayatı boyunca fakirlik &ccedil;ekmiş, &ccedil;ok sade yaşamış, buna rağmen kanaatkar olmuştur. D&uuml;cane C&uuml;ndioğlu &lsquo;Akif&rsquo;e Dair&rsquo; isimli kitabında Kur&rsquo;an terc&uuml;mesi i&ccedil;in Atat&uuml;rk tarafından teklif edilen 10bin lirayı, şairin &ldquo;Bu fakir adama 4 bin lira bile &ccedil;ok fazla&rdquo; diyerek nasıl reddettiğini anlatıyor. İdealist şair, &uuml;lkenin sıkıntılarının sebebini cehalete bağlar. Bu eksikliği gidermek i&ccedil;in nasihat&ccedil;i heyete katılarak Anadolu&rsquo;nun yolunu tutar. Bu yolculuğa &ccedil;ıkarken Akif&rsquo;in cebinde sadece 36 kuruş vardır. İnsan başkasından &ccedil;ok şey &ouml;ğrenir. Fakat dehanın beşiği yalnızlıktır. Bu yalnızlıkların en fecisi kalabalıklar arasında olanıdır. Bence Cumhuriyet&rsquo;ten bu yana en yaygın kitap &ldquo;Safahat&rdquo;dır. Bu onun milletimizin şairi olduğunu g&ouml;sterir. Bir sanatk&acirc;rı halk iki sebepten benimser. ; biri anlaşılır bir lisanla yazması. diğeri ise milletinin dertlerini &ouml;zlemlerini dile getirmesidir. Yani sevilmesi ve etkisi yaşantısıyla doğru orantılıdır. Bir insanın b&uuml;y&uuml;k olmasının en &ouml;nemli &ouml;zelliği inan&ccedil;larına sarsılmaz bir şekilde bağlanmasıdır. Lekesiz bir hayatı olan M.Akif&rsquo;in fikirlerinde gelişme g&ouml;rmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r; fakat sapma kesinlikle s&ouml;z konusu değildir. Zaten bunun i&ccedil;in en b&uuml;y&uuml;k şiirinin hayatı olduğu s&ouml;ylenmiştir. Kuvvetlilerin tavrına g&ouml;re hayatını belirlemez, toplumun dalkavukluğunu kesinlikle yapmaz, devirlere g&ouml;re değişmez, ortama uymaz ortamı kendine uydurmaya &ccedil;alışır, m&uuml;cadele eder. Şu dizeler onun ahlakının derecesini g&ouml;stermez mi?!: &rdquo;Zulm&uuml; alkışlayamam, zalimi asla sevemem Gelenin keyfi i&ccedil;in ge&ccedil;mişe kalkıp s&ouml;vemem!&rdquo; İstiklal Marşımız, yurdumuzun d&uuml;şman işgaline uğradığı felaket g&uuml;nlerinde hazırlandı. İstiklal Marşımız, dağılmak &uuml;zere olan bir milletin, darmadağın edilmiş bir vatanın yeniden doğuşu, şahlanışı ve her dizesini hissederek, g&ouml;zleri dolarak okuduğu bir bağımsızlık destanıdır Haksız yere &uuml;lkemize saldıran d&uuml;şmana karşı Anadolu&rsquo;da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı Canlı tutacak bir marşın hazırlanması d&uuml;ş&uuml;ncesi, Milli Eğitim Bakanlığına iletildi. Milli Eğitim Bakanlığı da bu d&uuml;ş&uuml;nceyi benimseyip bir yarışma d&uuml;zenledi. Beğenilen g&uuml;fte i&ccedil;in 500 lira &ouml;d&uuml;l verilecekti. Yarışma i&ccedil;in 734 şiir g&ouml;nderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı. Ama hi&ccedil;biri beğenilmedi; marş olacak değerde bulunmadı. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif&rsquo;in para &ouml;d&uuml;l&uuml;nden rahatsızlık duyduğu i&ccedil;in yarışmaya katılmadığı &ouml;ğrenildi. D&ouml;nemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis&rsquo;teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey&rsquo;in yardımını istedi. HASAN BASRİ BEY&rsquo;İN ANLATTIKLARI Hasan Basri Bey bundan sonrasını ş&ouml;yle anlatıyor: Akif Bey&rsquo;in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kağıt par&ccedil;ası alarak, onun dikkatini &ccedil;ekecek bir tarzda yazmaya başladım. -Ne yazıyorsun? -Marş&hellip; İstiklal Marşı yazıyorum. -Yahu sen ne adamsın? Se&ccedil;ilecek şiire para &ouml;d&uuml;l&uuml; verileceğini bilmiyor musun? i&ccedil;inde para olan bir işe nasıl katılıyorsun? -Yarışma kaldırıldı? Se&ccedil;ilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir &ouml;d&uuml;l. Milli Eğitim Bakanı bana g&uuml;vence verdi. -Ya, o halde yazalım. İşte b&ouml;ylece yazılmaya başlanan ve 48 saatte bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığı&rsquo;nın se&ccedil;ici kuruluna sunuldu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha &ouml;nce se&ccedil;ilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına g&ouml;nderdi. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını istedi. Komutanlar, kısa s&uuml;rede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif&rsquo;in şiirini birinci sıraya almıştı. Bundan sonraki iş, İstiklal Marşı&rsquo;nın T.B.M.M&rsquo; ne getirip kabul ettirmekti. Marş, ilkin Meclis&rsquo;in 1 Mart 1921 g&uuml;n&uuml; yaptığı ikinci oturumunda ele alındı. Başkan Mustafa Kemal&rsquo;in s&ouml;z vermesi &uuml;zerine Hamdullah Suphi k&uuml;rs&uuml;ye gelerek, sık sık alkışlarla kesilen şiiri okudu ve son se&ccedil;imin Meclis&rsquo;e ait olduğunu s&ouml;yledi. O G&uuml;n oylama yapılmadı. Şiirle ilgili konuşmalar ve oylama, Meclis&rsquo;in 12 Mart 1921 g&uuml;n&uuml; &ouml;ğleden sonraki oturumunda yapıldı. Bazı milletvekilleri, bir komisyon kurularak şiirin yeniden incelenmesini, bazıları da hemen g&ouml;r&uuml;l&uuml;p karara bağlanmasını istediler. Uzunca tartışmalardan sonra, şiirin kabul&uuml; i&ccedil;in verilen 6 &ouml;nerge benimsendi ve İstiklal Marşı &ccedil;oğunlukla kabul edildi. İstiklal Marşı&rsquo;mızın kabul edilmesinin ardından bir ka&ccedil; g&uuml;n sonra Meclis Yetkilileri, &ouml;d&uuml;l olarak belirlenen 500 Lira&rsquo;yı Mehmet Akif Ersoy&rsquo;a teslim etmek &uuml;zere kendisine baş vurmuşlardır. Ancak Milli şairimiz bu para &ouml;d&uuml;l&uuml;n&uuml; almayı reddederek &ldquo;Ben m&uuml;sabakaya girmedim ki, &ouml;d&uuml;l&uuml; alayım&rdquo; diye karşılık vermiştir. &ldquo;Bu para ne benim hakkımdır, ne de bana aittir&rdquo; diye ilave etmiştir. Meclis yetkilileri ısrar etmiş, bu parayı sizin i&ccedil;in getirdik, tekrar g&ouml;t&uuml;r&uuml;p hazineye koyamayız diye tekrarlamışlardır. Bunun &uuml;zerine Mehmet Akif Ersoy, bu parayı alarak, bağımsızlık uğruna savaş cephelerinde gazi olan Kahraman T&uuml;rk askerlerinin tedavisi i&ccedil;in bağışlamıştır. Mehmet Akif Ersoy daha sonraki yıllarını, yokluk i&ccedil;inde ge&ccedil;irmiş ve yokluk i&ccedil;inde hayata veda etmiştir Şiirin bestelenmesi i&ccedil;in a&ccedil;ılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara&rsquo;da toplanan se&ccedil;ici kurul, Ali Rıfat &Ccedil;ağatay&rsquo;ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar &ccedil;alındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki &Uuml;ng&ouml;r&rsquo;&uuml;n 1922 de hazırladığı bug&uuml;nk&uuml; beste y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando d&uuml;zenlemesini İhsan Servet K&uuml;n&ccedil;er yaptı. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın. (Amin)</p> <p>Ergun DUR</p>
Ekleme Tarihi: 12 Mart 2021 - Cuma

Vatan Şairimiz...

<p>Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy&rsquo;u İstiklal Marşı mızın kabul&uuml;n&uuml;n 100. yılını kutladığımız şu zamanlarda biraz daha tanıyalım isterseniz&hellip; Babası Tahir Bey, bug&uuml;n Kosova topraklarında bulunan Şuşisa k&ouml;y&uuml;nde bir Arnavut ailenin &ccedil;ocuğu olarak d&uuml;nyaya gelmiş. Tahir Bey&rsquo;in babası onu ilim sahibi bir imam olması i&ccedil;in İstanbul&rsquo;a g&ouml;ndermiş. Bir daha geri d&ouml;nmeyen Tahir Bey&rsquo;in tek oğlu Mehmet Akif İstanbul&rsquo;da d&uuml;nyaya gelmiş. Balkan g&ouml;&ccedil;meni M. Akif ERSOY vefatının 82. Yılında d&uuml;r&uuml;stl&uuml;ğ&uuml;, ilkeli ve tutarlı duruşuyla hep anıldı ve anılacak&hellip; Kibirden, sunilikten hoşlanmayan M.Akif, vatan m&uuml;cadelesinde &ccedil;ok &ouml;nemli g&ouml;revler almıştı. İhtiya&ccedil; i&ccedil;inde olmasına rağmen kendisine teklif edilen paraları da geri &ccedil;evirmişti. Hayatı boyunca fakirlik &ccedil;ekmiş, &ccedil;ok sade yaşamış, buna rağmen kanaatkar olmuştur. D&uuml;cane C&uuml;ndioğlu &lsquo;Akif&rsquo;e Dair&rsquo; isimli kitabında Kur&rsquo;an terc&uuml;mesi i&ccedil;in Atat&uuml;rk tarafından teklif edilen 10bin lirayı, şairin &ldquo;Bu fakir adama 4 bin lira bile &ccedil;ok fazla&rdquo; diyerek nasıl reddettiğini anlatıyor. İdealist şair, &uuml;lkenin sıkıntılarının sebebini cehalete bağlar. Bu eksikliği gidermek i&ccedil;in nasihat&ccedil;i heyete katılarak Anadolu&rsquo;nun yolunu tutar. Bu yolculuğa &ccedil;ıkarken Akif&rsquo;in cebinde sadece 36 kuruş vardır. İnsan başkasından &ccedil;ok şey &ouml;ğrenir. Fakat dehanın beşiği yalnızlıktır. Bu yalnızlıkların en fecisi kalabalıklar arasında olanıdır. Bence Cumhuriyet&rsquo;ten bu yana en yaygın kitap &ldquo;Safahat&rdquo;dır. Bu onun milletimizin şairi olduğunu g&ouml;sterir. Bir sanatk&acirc;rı halk iki sebepten benimser. ; biri anlaşılır bir lisanla yazması. diğeri ise milletinin dertlerini &ouml;zlemlerini dile getirmesidir. Yani sevilmesi ve etkisi yaşantısıyla doğru orantılıdır. Bir insanın b&uuml;y&uuml;k olmasının en &ouml;nemli &ouml;zelliği inan&ccedil;larına sarsılmaz bir şekilde bağlanmasıdır. Lekesiz bir hayatı olan M.Akif&rsquo;in fikirlerinde gelişme g&ouml;rmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r; fakat sapma kesinlikle s&ouml;z konusu değildir. Zaten bunun i&ccedil;in en b&uuml;y&uuml;k şiirinin hayatı olduğu s&ouml;ylenmiştir. Kuvvetlilerin tavrına g&ouml;re hayatını belirlemez, toplumun dalkavukluğunu kesinlikle yapmaz, devirlere g&ouml;re değişmez, ortama uymaz ortamı kendine uydurmaya &ccedil;alışır, m&uuml;cadele eder. Şu dizeler onun ahlakının derecesini g&ouml;stermez mi?!: &rdquo;Zulm&uuml; alkışlayamam, zalimi asla sevemem Gelenin keyfi i&ccedil;in ge&ccedil;mişe kalkıp s&ouml;vemem!&rdquo; İstiklal Marşımız, yurdumuzun d&uuml;şman işgaline uğradığı felaket g&uuml;nlerinde hazırlandı. İstiklal Marşımız, dağılmak &uuml;zere olan bir milletin, darmadağın edilmiş bir vatanın yeniden doğuşu, şahlanışı ve her dizesini hissederek, g&ouml;zleri dolarak okuduğu bir bağımsızlık destanıdır Haksız yere &uuml;lkemize saldıran d&uuml;şmana karşı Anadolu&rsquo;da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı Canlı tutacak bir marşın hazırlanması d&uuml;ş&uuml;ncesi, Milli Eğitim Bakanlığına iletildi. Milli Eğitim Bakanlığı da bu d&uuml;ş&uuml;nceyi benimseyip bir yarışma d&uuml;zenledi. Beğenilen g&uuml;fte i&ccedil;in 500 lira &ouml;d&uuml;l verilecekti. Yarışma i&ccedil;in 734 şiir g&ouml;nderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı. Ama hi&ccedil;biri beğenilmedi; marş olacak değerde bulunmadı. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif&rsquo;in para &ouml;d&uuml;l&uuml;nden rahatsızlık duyduğu i&ccedil;in yarışmaya katılmadığı &ouml;ğrenildi. D&ouml;nemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis&rsquo;teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey&rsquo;in yardımını istedi. HASAN BASRİ BEY&rsquo;İN ANLATTIKLARI Hasan Basri Bey bundan sonrasını ş&ouml;yle anlatıyor: Akif Bey&rsquo;in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kağıt par&ccedil;ası alarak, onun dikkatini &ccedil;ekecek bir tarzda yazmaya başladım. -Ne yazıyorsun? -Marş&hellip; İstiklal Marşı yazıyorum. -Yahu sen ne adamsın? Se&ccedil;ilecek şiire para &ouml;d&uuml;l&uuml; verileceğini bilmiyor musun? i&ccedil;inde para olan bir işe nasıl katılıyorsun? -Yarışma kaldırıldı? Se&ccedil;ilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir &ouml;d&uuml;l. Milli Eğitim Bakanı bana g&uuml;vence verdi. -Ya, o halde yazalım. İşte b&ouml;ylece yazılmaya başlanan ve 48 saatte bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığı&rsquo;nın se&ccedil;ici kuruluna sunuldu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha &ouml;nce se&ccedil;ilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına g&ouml;nderdi. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını istedi. Komutanlar, kısa s&uuml;rede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif&rsquo;in şiirini birinci sıraya almıştı. Bundan sonraki iş, İstiklal Marşı&rsquo;nın T.B.M.M&rsquo; ne getirip kabul ettirmekti. Marş, ilkin Meclis&rsquo;in 1 Mart 1921 g&uuml;n&uuml; yaptığı ikinci oturumunda ele alındı. Başkan Mustafa Kemal&rsquo;in s&ouml;z vermesi &uuml;zerine Hamdullah Suphi k&uuml;rs&uuml;ye gelerek, sık sık alkışlarla kesilen şiiri okudu ve son se&ccedil;imin Meclis&rsquo;e ait olduğunu s&ouml;yledi. O G&uuml;n oylama yapılmadı. Şiirle ilgili konuşmalar ve oylama, Meclis&rsquo;in 12 Mart 1921 g&uuml;n&uuml; &ouml;ğleden sonraki oturumunda yapıldı. Bazı milletvekilleri, bir komisyon kurularak şiirin yeniden incelenmesini, bazıları da hemen g&ouml;r&uuml;l&uuml;p karara bağlanmasını istediler. Uzunca tartışmalardan sonra, şiirin kabul&uuml; i&ccedil;in verilen 6 &ouml;nerge benimsendi ve İstiklal Marşı &ccedil;oğunlukla kabul edildi. İstiklal Marşı&rsquo;mızın kabul edilmesinin ardından bir ka&ccedil; g&uuml;n sonra Meclis Yetkilileri, &ouml;d&uuml;l olarak belirlenen 500 Lira&rsquo;yı Mehmet Akif Ersoy&rsquo;a teslim etmek &uuml;zere kendisine baş vurmuşlardır. Ancak Milli şairimiz bu para &ouml;d&uuml;l&uuml;n&uuml; almayı reddederek &ldquo;Ben m&uuml;sabakaya girmedim ki, &ouml;d&uuml;l&uuml; alayım&rdquo; diye karşılık vermiştir. &ldquo;Bu para ne benim hakkımdır, ne de bana aittir&rdquo; diye ilave etmiştir. Meclis yetkilileri ısrar etmiş, bu parayı sizin i&ccedil;in getirdik, tekrar g&ouml;t&uuml;r&uuml;p hazineye koyamayız diye tekrarlamışlardır. Bunun &uuml;zerine Mehmet Akif Ersoy, bu parayı alarak, bağımsızlık uğruna savaş cephelerinde gazi olan Kahraman T&uuml;rk askerlerinin tedavisi i&ccedil;in bağışlamıştır. Mehmet Akif Ersoy daha sonraki yıllarını, yokluk i&ccedil;inde ge&ccedil;irmiş ve yokluk i&ccedil;inde hayata veda etmiştir Şiirin bestelenmesi i&ccedil;in a&ccedil;ılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara&rsquo;da toplanan se&ccedil;ici kurul, Ali Rıfat &Ccedil;ağatay&rsquo;ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar &ccedil;alındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki &Uuml;ng&ouml;r&rsquo;&uuml;n 1922 de hazırladığı bug&uuml;nk&uuml; beste y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando d&uuml;zenlemesini İhsan Servet K&uuml;n&ccedil;er yaptı. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın. (Amin)</p> <p>Ergun DUR</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.