ÇALIŞMAYAN EV HANIMLARINA DAİR
<p>Toplumda çokça sorulan bir soruya otomatik refleks olarak verdiğimiz cevap oldukça manidardır. Düşünmeden ve de dilimize pelesenk olmuş bir şekilde bir çırpıda aynı şeyi tekrar edip dururuz. Bu ise ev hanımlarına yapılmış büyük haksızlık ve de saygısızlıktır.</p>
<p> Meşhur soru; <em>“Eşiniz çalışıyor mu?”</em> ‘dur. Alınan cevap büyük ittifakla, <em>“Hayır, çalışmıyor! Ev hanımı”</em> şeklinde olmaktadır. Çalışmayı sadece para kazanmak olarak gören zihniyetin bilinçaltının yansıması bu husus genetik olarak nesilden geçen bir durumdur. Oysaki evdeki; çamaşır, bulaşık, yemek, ütü, temizlik, çocuk bakımı vs. işleri acaba para ile yaptıracak olsaydık bunlarla başa çıkmamız mümkün olabilir miydi? Buradaki hassas dengeleri hesaba katmadan, kadını hafife almak ve yaptıklarını iş/çalışma olarak görmeyen zihniyete kalp gözünün açılması için dua etmek gerekir.</p>
<p> Ev hanımının mesai kavramı yoktur, fazla mesai yaptığı için ek ücreti yine yoktur, hele tatili hiç yoktur. Bu kadar ağır şartlarda çalışan ve dünyanın en ağır işçiliğini yapan birisini <em>“Çalışmıyor</em>!” Diye addetmek ayıptır, günahtır. Üstelikte inancımıza göre bütün bunları yapmak zorunda da değildir. Bir de İslam’ın kadına gereken değeri vermediği safsatası dile getirilmektedir ki en basit ifadesi ile art niyet yoksa bile bilgisizliktir. Buradaki en büyük hata, kadının aleyhine birçok uygulamayı dinimizin emri gibi görmektir.</p>
<p> Cenneti bile annelerin ayakları altına sermiş bir dinin kadına bakış açısının başka türlü olması düşünülemezdi. Peygamber efendimizin (Sav) çok sevdiği eşi Hatice’yi de kaybettiği yılı acısının büyüklüğünü ifade etmek adına <strong><em><u>“Hüzün yılı</u></em></strong>” ilan etmiştir. Bazı kesimler kadın-erkek eşitliğini öne sürerek sözde adalet tesisi etmeye çalışmaktadırlar. Oysaki kadın ve erkek yaratılış olarak farklıdır. Fiziki olarak ta, duygusal olarak ta fıtratta bir eşitlik söz konusu değildir. Hatta kadınlara bu durumlarından dolayı pozitif ayrımcılık bile yapılmıştır.</p>
<p> İslam’a göre bu dünyada insanı mutlu ve mesut eden unsurların başında; Saliha bir eş, geniş bir ev ve iyi bir binit yer almaktadır. Saliha kadınların özellikleri saymakla bitmez. Bunlar özet olarak; huzurdur, şefkattir, merhamettir, iffettir, hayâdır, tevazudur, cömertliktir, zarafettir, sırdır, evini aydınlatan billur bir avizedir, vesselam.</p>
<p> Sonuç olarak; ev hanımları başımızın tacı, gönlümüzün süruru olarak her iki cihanda da saadet sigortamızdır. Batı toplumunda olduğu gibi sadece 8 Martta kapitalizmin bir objesi olarak, tüketimin bir aracı olarak görmek yanlıştır. Batının değerleri ile kadınlarımızı yücelmemiz söz konusu değildir. Kendi özümüze dönüp, kendi değerlerimize sahip çıktığımız da her günü kadınlar günü olacaktır.</p>
<p>Esenlik dileklerimle,</p>
<p>Erol Aydın</p>
Ekleme
Tarihi: 09 Mart 2020 - Pazartesi
ÇALIŞMAYAN EV HANIMLARINA DAİR
<p>Toplumda çokça sorulan bir soruya otomatik refleks olarak verdiğimiz cevap oldukça manidardır. Düşünmeden ve de dilimize pelesenk olmuş bir şekilde bir çırpıda aynı şeyi tekrar edip dururuz. Bu ise ev hanımlarına yapılmış büyük haksızlık ve de saygısızlıktır.</p>
<p> Meşhur soru; <em>“Eşiniz çalışıyor mu?”</em> ‘dur. Alınan cevap büyük ittifakla, <em>“Hayır, çalışmıyor! Ev hanımı”</em> şeklinde olmaktadır. Çalışmayı sadece para kazanmak olarak gören zihniyetin bilinçaltının yansıması bu husus genetik olarak nesilden geçen bir durumdur. Oysaki evdeki; çamaşır, bulaşık, yemek, ütü, temizlik, çocuk bakımı vs. işleri acaba para ile yaptıracak olsaydık bunlarla başa çıkmamız mümkün olabilir miydi? Buradaki hassas dengeleri hesaba katmadan, kadını hafife almak ve yaptıklarını iş/çalışma olarak görmeyen zihniyete kalp gözünün açılması için dua etmek gerekir.</p>
<p> Ev hanımının mesai kavramı yoktur, fazla mesai yaptığı için ek ücreti yine yoktur, hele tatili hiç yoktur. Bu kadar ağır şartlarda çalışan ve dünyanın en ağır işçiliğini yapan birisini <em>“Çalışmıyor</em>!” Diye addetmek ayıptır, günahtır. Üstelikte inancımıza göre bütün bunları yapmak zorunda da değildir. Bir de İslam’ın kadına gereken değeri vermediği safsatası dile getirilmektedir ki en basit ifadesi ile art niyet yoksa bile bilgisizliktir. Buradaki en büyük hata, kadının aleyhine birçok uygulamayı dinimizin emri gibi görmektir.</p>
<p> Cenneti bile annelerin ayakları altına sermiş bir dinin kadına bakış açısının başka türlü olması düşünülemezdi. Peygamber efendimizin (Sav) çok sevdiği eşi Hatice’yi de kaybettiği yılı acısının büyüklüğünü ifade etmek adına <strong><em><u>“Hüzün yılı</u></em></strong>” ilan etmiştir. Bazı kesimler kadın-erkek eşitliğini öne sürerek sözde adalet tesisi etmeye çalışmaktadırlar. Oysaki kadın ve erkek yaratılış olarak farklıdır. Fiziki olarak ta, duygusal olarak ta fıtratta bir eşitlik söz konusu değildir. Hatta kadınlara bu durumlarından dolayı pozitif ayrımcılık bile yapılmıştır.</p>
<p> İslam’a göre bu dünyada insanı mutlu ve mesut eden unsurların başında; Saliha bir eş, geniş bir ev ve iyi bir binit yer almaktadır. Saliha kadınların özellikleri saymakla bitmez. Bunlar özet olarak; huzurdur, şefkattir, merhamettir, iffettir, hayâdır, tevazudur, cömertliktir, zarafettir, sırdır, evini aydınlatan billur bir avizedir, vesselam.</p>
<p> Sonuç olarak; ev hanımları başımızın tacı, gönlümüzün süruru olarak her iki cihanda da saadet sigortamızdır. Batı toplumunda olduğu gibi sadece 8 Martta kapitalizmin bir objesi olarak, tüketimin bir aracı olarak görmek yanlıştır. Batının değerleri ile kadınlarımızı yücelmemiz söz konusu değildir. Kendi özümüze dönüp, kendi değerlerimize sahip çıktığımız da her günü kadınlar günü olacaktır.</p>
<p>Esenlik dileklerimle,</p>
<p>Erol Aydın</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.