Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

FİKİR CÜCELİĞİ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&Uuml;z&uuml;lmeden ve endişe duymadan edemiyorum.<br /> Boşuna denilmemiş, &ldquo;Bir asır sonrasını d&uuml;ş&uuml;nen, insan yetiştirsin&hellip; &ldquo; diye. Nesil yetiştirmenin en &ldquo;m&uuml;cerreb&rdquo; yolunun da gen&ccedil; kuşaklara okuma zevk ve alışkanlığı kazandırmaktan ge&ccedil;tiğini hangi akıl sahibi ink&acirc;r edebilir?<br /> <br /> Son yapılan bir ankette, &ouml;ğretmenlerin bile y&uuml;zde 40&rsquo;ının yılda bir kitap okuduğu, y&uuml;zde 8&rsquo;inin hi&ccedil; kitap okumadığı bir zeminde, kime ne alışkanlığı verilebilir endişesi i&ccedil;ide olmamak m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;? Herşeye rağmen&nbsp; &ldquo;ikra&rdquo; emrinin gereğini yaptırmaktan başka bir yol bulamıyorum. T&uuml;rkiye n&uuml;fusuna nispetle toplam gazete tirajının 3.500.000 olduğu da hesaplanırsa, şimdiye kadar ka&ccedil; adım yolun alındığı anlaşılmış olur elbet.<br /> <br /> Ge&ccedil;enlerde bir dost, &ldquo;dostluğun iktiza ettiği&rdquo; tavır gereği sohpet esnasında merakla sormuştu:<br /> <br /> &ldquo;Yeni bir projen ya da kitap &ccedil;alışman var mıydı?&rdquo;<br /> <br /> &ldquo;Var sayılmaz!&rdquo; diye cevapladıktan sonra d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;m. Bu, biraz da hakikata ters bir cevap olmamış mıydı? &Ccedil;&uuml;nk&uuml; uğraştığım bir ka&ccedil; m&uuml;svedde bulunuyordu; o halde cevabım neden &ouml;yle olmuştu?<br /> <br /> Biraz &ldquo;al ver&rdquo; edince anladım ki, cevabım vakıanın &ccedil;ok uzağında da değildi. Karşılığın asıl saiki, belki de bir &ldquo;aksulamelin&rdquo; getirdiği bir asabilikti; ama gerisindeki fikri aralamadan edemedim gene de. C&uuml;mlemi a&ccedil;malı, gerisini getirmeliydim.<br /> <br /> &ldquo;- Okuyan olmadıktan sonra, yazmak bana &lsquo;abesle iştigal&rsquo; gibi geliyor.&rdquo;<br /> <br /> Sohbet zemini sadece iki kişiden ibaret değildi elbet; bir diğer kadim dost da s&ouml;yleneni izah i&ccedil;in kollarını sıvadı:<br /> <br /> &ldquo;- Hani bir veliye rica etmişler; sizin oralarda talebe varsa bize g&ouml;nderiverin diye&hellip; Hazret g&uuml;l&uuml;msemiş ; &lsquo; Talebe yok da&rsquo; demiş; &lsquo;m&uuml;rşit pek bol. İsterseniz talebe değil de, m&uuml;rşit yollayalım.&rdquo;<br /> <br /> Vaziyetimiz ve &ldquo;hal-i alem&rdquo; biraz da ona benziyor.<br /> <br /> ***<br /> Halk arasında istihfaf i&ccedil;in sık sık kullanılan &ldquo;&Uuml;stad&rdquo; kelimesinin ayağa d&uuml;ş&uuml;r&uuml;lmesinin dinamiği ne peki? (Hakikilerini tenzih ediyoruz elbet.Bilhassa Dar-ı Beka&rsquo;ya irtihal edenleri&hellip;) Yukarıda anlatılan anektoddaki m&acirc;nadan elbet. Hani anlatılır:<br /> <br /> &ldquo;Medrese&rdquo;ye yeni başlayan, bir iki dersteki &ldquo;ezberlerin&rdquo; tesiriyle kendini alim zanneden &uuml;&ccedil;-beş &ouml;ğrenci, bir mevzuda anlaşamayınca başlamışlar ağız dalaşına; bir patırtı, bir g&uuml;r&uuml;lt&uuml; gırla gidiyor.<br /> <br /> Bu kargaşayı işiten &ldquo; M&uuml;derris Efendi&rdquo; hepsini birden &ccedil;ağırtıp bu &ldquo;nizaın&rdquo; sebebini soruyor. Kavgacı talebelerin en irisi, kendini onların &ldquo;temsilcisi&rdquo; yerine koyarak, bilgi&ccedil; bilgi&ccedil; cevap veriyor:<br /> <br /> &ldquo;İlmi bir mevzuda, biz alimler ittifaka d&uuml;şt&uuml;k de!&rdquo; deyince, hocaları genişleyen bir tebess&uuml;mle karşılıyor s&ouml;yleneni ve;<br /> &ldquo;- Yaa!.. &Ouml;yle mi?&rdquo; diyebiliyor sadece. Ne desin?<br /> <br /> Hadise, bu g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze ne &ccedil;ok benziyor!<br /> <br /> ***<br /> G&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n en b&uuml;y&uuml;k meselelerinden biri &ndash; bence- budur; bilmediğini bilmeyen, ama her mevzuda ahkam kesip, bu &ldquo;ahkam&rdquo;ları dinlemeyenlere cephe almak; s&ouml;ylediği kopkoyu cehalet eseri &ldquo;yalan&rdquo;a başkasından &ouml;nce, ilk başta kendisi inanan aydın taslaklarıyla &ccedil;evrili olmak.<br /> <br /> Herkes yazar, herkes alim, herkes m&uuml;rşit, herkes m&uuml;tefekkir. Ama dinleyen de yok, aslını faslını arayan da, konuştuğu ya da inandığı mevzuda okuyan da. Bilhassa sonuncusuna ne gerek azizim; &ldquo;itimad&rdquo; ettiği biri konuşuyor ya, okuyup da &ndash;hazret- kafasını mı karıştıracak? Halbuki ne rahattır &ldquo;G&ouml;zlerimi kaparım, vazifemi yaparım.&rdquo; demek.<br /> <br /> Ge&ccedil;enlerde M. Nuri Yardım dostum, bir yazısında, &ldquo; Okuma &ouml;z&uuml;rl&uuml;y&uuml;z.&rdquo; diyordu. Yazarın c&uuml;mlesini sadece dış manası ile anlamıyorum. Okuduğumuzu da, aslında okumuyor;&nbsp; sadece harflerini seyrediyoruz. Edebiyat hocamın g&uuml;zel bir s&ouml;z&uuml; vardı: &ldquo;Konuştuğunuzu kulağınız duysun demişler. Ben de diyorum ki, yazdığınızı da g&ouml;z&uuml;n&uuml;z g&ouml;rs&uuml;n!&rdquo; Bir ekleme yapmak lazım yalnız. &ldquo;Okuduğunuzu da aklınız fehmetsin!&rdquo;<br /> <br /> Netice şu: Fikir c&uuml;celiğinin anayasasını delmek, -&ccedil;ok alimin dediği gibi- bilmediğini bilmek, anlamadığı halde anlıyormuş gibi yapmamak, okuduğunu da &ldquo;gazete gibi&rdquo; harflerine hayran hayran bakmamak; en m&uuml;himi de manevi hayatla alakalı eserlerin metnini anlamadan, sadece sevap kazanmak niyetiyle okumamaktır. (Metni okunarak sevap kazanılan tek eser, Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;dir Hadis metinleridir. Eğer bir İslam k&uuml;lliyatında Ayet metinleri varsa, bilvesile o eseri, halis bir niyetle ve tefekk&uuml;r ederek&nbsp; okumak da sevabı mucip olur.)</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L&nbsp;</div>
Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2020 - Pazartesi

FİKİR CÜCELİĞİ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&Uuml;z&uuml;lmeden ve endişe duymadan edemiyorum.<br /> Boşuna denilmemiş, &ldquo;Bir asır sonrasını d&uuml;ş&uuml;nen, insan yetiştirsin&hellip; &ldquo; diye. Nesil yetiştirmenin en &ldquo;m&uuml;cerreb&rdquo; yolunun da gen&ccedil; kuşaklara okuma zevk ve alışkanlığı kazandırmaktan ge&ccedil;tiğini hangi akıl sahibi ink&acirc;r edebilir?<br /> <br /> Son yapılan bir ankette, &ouml;ğretmenlerin bile y&uuml;zde 40&rsquo;ının yılda bir kitap okuduğu, y&uuml;zde 8&rsquo;inin hi&ccedil; kitap okumadığı bir zeminde, kime ne alışkanlığı verilebilir endişesi i&ccedil;ide olmamak m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;? Herşeye rağmen&nbsp; &ldquo;ikra&rdquo; emrinin gereğini yaptırmaktan başka bir yol bulamıyorum. T&uuml;rkiye n&uuml;fusuna nispetle toplam gazete tirajının 3.500.000 olduğu da hesaplanırsa, şimdiye kadar ka&ccedil; adım yolun alındığı anlaşılmış olur elbet.<br /> <br /> Ge&ccedil;enlerde bir dost, &ldquo;dostluğun iktiza ettiği&rdquo; tavır gereği sohpet esnasında merakla sormuştu:<br /> <br /> &ldquo;Yeni bir projen ya da kitap &ccedil;alışman var mıydı?&rdquo;<br /> <br /> &ldquo;Var sayılmaz!&rdquo; diye cevapladıktan sonra d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;m. Bu, biraz da hakikata ters bir cevap olmamış mıydı? &Ccedil;&uuml;nk&uuml; uğraştığım bir ka&ccedil; m&uuml;svedde bulunuyordu; o halde cevabım neden &ouml;yle olmuştu?<br /> <br /> Biraz &ldquo;al ver&rdquo; edince anladım ki, cevabım vakıanın &ccedil;ok uzağında da değildi. Karşılığın asıl saiki, belki de bir &ldquo;aksulamelin&rdquo; getirdiği bir asabilikti; ama gerisindeki fikri aralamadan edemedim gene de. C&uuml;mlemi a&ccedil;malı, gerisini getirmeliydim.<br /> <br /> &ldquo;- Okuyan olmadıktan sonra, yazmak bana &lsquo;abesle iştigal&rsquo; gibi geliyor.&rdquo;<br /> <br /> Sohbet zemini sadece iki kişiden ibaret değildi elbet; bir diğer kadim dost da s&ouml;yleneni izah i&ccedil;in kollarını sıvadı:<br /> <br /> &ldquo;- Hani bir veliye rica etmişler; sizin oralarda talebe varsa bize g&ouml;nderiverin diye&hellip; Hazret g&uuml;l&uuml;msemiş ; &lsquo; Talebe yok da&rsquo; demiş; &lsquo;m&uuml;rşit pek bol. İsterseniz talebe değil de, m&uuml;rşit yollayalım.&rdquo;<br /> <br /> Vaziyetimiz ve &ldquo;hal-i alem&rdquo; biraz da ona benziyor.<br /> <br /> ***<br /> Halk arasında istihfaf i&ccedil;in sık sık kullanılan &ldquo;&Uuml;stad&rdquo; kelimesinin ayağa d&uuml;ş&uuml;r&uuml;lmesinin dinamiği ne peki? (Hakikilerini tenzih ediyoruz elbet.Bilhassa Dar-ı Beka&rsquo;ya irtihal edenleri&hellip;) Yukarıda anlatılan anektoddaki m&acirc;nadan elbet. Hani anlatılır:<br /> <br /> &ldquo;Medrese&rdquo;ye yeni başlayan, bir iki dersteki &ldquo;ezberlerin&rdquo; tesiriyle kendini alim zanneden &uuml;&ccedil;-beş &ouml;ğrenci, bir mevzuda anlaşamayınca başlamışlar ağız dalaşına; bir patırtı, bir g&uuml;r&uuml;lt&uuml; gırla gidiyor.<br /> <br /> Bu kargaşayı işiten &ldquo; M&uuml;derris Efendi&rdquo; hepsini birden &ccedil;ağırtıp bu &ldquo;nizaın&rdquo; sebebini soruyor. Kavgacı talebelerin en irisi, kendini onların &ldquo;temsilcisi&rdquo; yerine koyarak, bilgi&ccedil; bilgi&ccedil; cevap veriyor:<br /> <br /> &ldquo;İlmi bir mevzuda, biz alimler ittifaka d&uuml;şt&uuml;k de!&rdquo; deyince, hocaları genişleyen bir tebess&uuml;mle karşılıyor s&ouml;yleneni ve;<br /> &ldquo;- Yaa!.. &Ouml;yle mi?&rdquo; diyebiliyor sadece. Ne desin?<br /> <br /> Hadise, bu g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze ne &ccedil;ok benziyor!<br /> <br /> ***<br /> G&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n en b&uuml;y&uuml;k meselelerinden biri &ndash; bence- budur; bilmediğini bilmeyen, ama her mevzuda ahkam kesip, bu &ldquo;ahkam&rdquo;ları dinlemeyenlere cephe almak; s&ouml;ylediği kopkoyu cehalet eseri &ldquo;yalan&rdquo;a başkasından &ouml;nce, ilk başta kendisi inanan aydın taslaklarıyla &ccedil;evrili olmak.<br /> <br /> Herkes yazar, herkes alim, herkes m&uuml;rşit, herkes m&uuml;tefekkir. Ama dinleyen de yok, aslını faslını arayan da, konuştuğu ya da inandığı mevzuda okuyan da. Bilhassa sonuncusuna ne gerek azizim; &ldquo;itimad&rdquo; ettiği biri konuşuyor ya, okuyup da &ndash;hazret- kafasını mı karıştıracak? Halbuki ne rahattır &ldquo;G&ouml;zlerimi kaparım, vazifemi yaparım.&rdquo; demek.<br /> <br /> Ge&ccedil;enlerde M. Nuri Yardım dostum, bir yazısında, &ldquo; Okuma &ouml;z&uuml;rl&uuml;y&uuml;z.&rdquo; diyordu. Yazarın c&uuml;mlesini sadece dış manası ile anlamıyorum. Okuduğumuzu da, aslında okumuyor;&nbsp; sadece harflerini seyrediyoruz. Edebiyat hocamın g&uuml;zel bir s&ouml;z&uuml; vardı: &ldquo;Konuştuğunuzu kulağınız duysun demişler. Ben de diyorum ki, yazdığınızı da g&ouml;z&uuml;n&uuml;z g&ouml;rs&uuml;n!&rdquo; Bir ekleme yapmak lazım yalnız. &ldquo;Okuduğunuzu da aklınız fehmetsin!&rdquo;<br /> <br /> Netice şu: Fikir c&uuml;celiğinin anayasasını delmek, -&ccedil;ok alimin dediği gibi- bilmediğini bilmek, anlamadığı halde anlıyormuş gibi yapmamak, okuduğunu da &ldquo;gazete gibi&rdquo; harflerine hayran hayran bakmamak; en m&uuml;himi de manevi hayatla alakalı eserlerin metnini anlamadan, sadece sevap kazanmak niyetiyle okumamaktır. (Metni okunarak sevap kazanılan tek eser, Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;dir Hadis metinleridir. Eğer bir İslam k&uuml;lliyatında Ayet metinleri varsa, bilvesile o eseri, halis bir niyetle ve tefekk&uuml;r ederek&nbsp; okumak da sevabı mucip olur.)</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L&nbsp;</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.